Kicker dergisi tarafından ilk olarak 1960 yılında verilmeye başlanan 'Almanyada Yılın Futbolcusu' ödülünün 2011 yılındaki sahibi Schalke'de başarılı bir sezon geçiren Manuel Neuer oldu.
Spor gazetecileri arasında yapılan ankette Neuer'in ardından 2. en fazla oyu Bayern Münih forması ile geçen sezonu 28 gol ile gol kralı tamamlayan Mario Gomez oldu. Sezon sonunda futbolcular arasında yine Kicker dergisi tarafından yapılan ve 'Bundesliga'nın en iyi futbolcusu'nun belirlendiği oylamada en çok oyu alan milli futbolcumuz Nuri Şahin ise bu oylamada en çok oy alan 3. futbolcu oldu.
2003 yılına kadar sadece Alman futbolculara verilen bu ödülü 2004 yılında ilk kez bir yabancı futbolcu Brezilyalı Ailton kazanmıştı. Ailton'dan sonra bu ödülün gittiği yabancı futbolcular 2008'de Ribery, 2009'da Grafite ve 2010'da Robben olmuştu.
'Almanyada yılın futbolcusu' ödülünü en çok kazanan futbolcu Franz Beckenbauer. Bayern Münih'in efsanevi futbolcusu 1966, 1968, 1974 ve 1976'da olmak üzere bu ödülü 4 kez kazandı. Ballack, Sepp Maier ve Uwe Seeler de bu ödülü 3 kez kazanan futbolcular.
Bu ödülü Schalke'deki performansı ile kazanan Neuer bu ödülü ilk kez kazanan Schalkeli futbolcu oldu. Bayern Münihli futbolcular ise toplamda 18 kezle bu alanda lider durumda. Köln ve Mönchengladbachlı futbolcular 5'er kezle Bayern Münih'i takip ediyor.
Kicker dergisi 'Yılın futbolcusu'nun yanı sıra 2002 yılından bu yana 'Yılın teknik direktörü'nü de belirliyor. Bu yılın ödülü ise Dortmund'u geçtiğimiz sezon şampiyon Jurgen Klopp'a gitti. 10. kez verilen bu ödülü en çok kazanan isim ise Felix Magath. Tecrübeli teknik adam 2003'te Stuttgart, 2005'te Bayern Münih ve 2009'da Wolfsburg'un başındayken bu ödülün sahibi oldu.
GABRIEL BATISTUTA
1.08.2011
31.07.2011
29.07.2011
Sergio (Kun) Agüero Manchester City'de!
Açıkçası başlarda Kaka, Torres, Ibrahimovic gibi isimlerin zamanında Manchester City'e gitmeyi reddetmeleri nedeniyle Agüero'nun da İngiliz kulübüne gideceğine pek ihtimal vermiyordum.
Tamam, Robinho, Adebayor, Tevez, David Silva, Dzeko, Balotelli gibi isimlerin geride bıraktığımız senelerde Manchester City'e gelmeyi kabul etmiş olabilir ama Agüero'nun transferi düşük ihtimal gibi gelmişti bana hep.
Yaklaşık 1 ay önce Agüero'nun Atletico Madrid'ten ayrılması bekleniyordu. 03-4 gün önce Atletico Madrid'in ürünlerinin satıldığı mağazalardan Agüero malzemelerinin kaldırılması ile Arjantinli yıldızın takımdan ayrılması hemen hemen kesinleşmişti. 2 gün önce İngiliz medyası Agüero'nun İngiltere'de olduğu resimleri basına servis ederken aynı günün gecesinde Agüero resmi twitter hesabından Manchester City'e transfer olduğunu açıkladı.
Dün sağlık kontrolünden geçen Agüero'nun akşam saatlerinde resmi siteden transferinin bittiği açıklandı. Manchester City bu transfer için Atletico Madrid'e 45 milyon euro ödeyecek. Bu ücret bu yazın transfer sezonunda verilen en yüksek ücret.
2008-2009 sezonunda Arap şeyhleri tarafından satın alındıktan sonra her yaz transfer sezonunun en çok para harcayan kulübü olan Manchester City (2008-2009 sezonunda 122.5 milyon euro, 2009-2010 sezonunda 118.5 milyon euro, 2010-2011 sezonunda 143 milyon euro) bu yaz ise şimdiye kadar 65 milyon euro harcadı.
Agüero transferi ile Manchester City'nin kadrosundaki forvet sayısı 7'ye yükseldi. Adebayor, Dzeko, Santa Cruz, Balotelli, Tevez, Bellamy İngiliz ekibinin şu anda kadrosunda bulunan diğer forvet oyuncuları.
Tevez'in ayda en az 1 kere yaptığı 'Manchester'da mutsuzum, ayrılmak istiyorum' açıklaması genelde çark eder ve birkaç gün sonra tam zıttı bir açıklama gelirdi. Bu sefer öyle olmayacak ve Tevez ayrılacak gibi. Manchester City'nin de kal diye yalvaracak hali yok. Tevez ya Eto'o takası ile ya da minimum 40 milyon euroya Inter'in yolunu tutacak gibi.
Agüero'nun henüz 18 yaşındayken Atletico Madrid'e 23 milyon euroya geldiğini hesaba katarsak 43 milyon euroluk bonservis bedeli henüz 23 yaşında olmasına rağmen bu kadar tecrübeli bir oyuncu için hiç de abartılı bir ücret değil bana göre. Torres'in 58, Carrol'un 40 milyon euroya tranfer olduğunu düşünürsek Agüero'nun ücretini abartmamak gerek.
2 Haziran 1988 doğumlu olan ve Independiente alt yapısından yetişen Agüero henüz 15 yaşını dolduralı 35 gün olmuşken San Lorenzo'ya karşı ilk profesyonel maçına çıktı ve Arjantin liginde forma giyen en genç futbolcu ünvanının sahibi oldu. Arjantinli golcü ilk golünü ise 26 Kasım 2004'te Estudiantes'e attı.
Independiente'deki ilk 2 sezonunda 19 maçta forma giyen ve 5 gol atan Agüero, 2005-2006 sezonunda ise 36 maçta 18 gol attı ve Avrupa kulüplerinin dikkatini çekti ve henüz 18 yaşını bile doldurmamışken Mayıs 2006'da 23 milyon euroya Atletico Madrid'e transfer oldu.
Sezona Torres ve Mista'nın arkasında yedek olarak başlayan Agüero ilk 11'de başladığı ilk maç olan 17 Eylül 2006'daki Athletic Bilbao maçında Atletico Madrid forması ile ilk golünü attı. Kasım ayında Mista'yı kesip düzenli olarak ilk 11'de forma giyen Arjantinli oyuncu ligde tüm maçlarda forma giyerken (25'ine ilk 11'de başladı) sezonu 6 gol 3 asistle tamamladı.
Sezon sonunda Atletico Madrid'in kaptanı Torres Liverpool'a transfer olurken Villarreal'den transfer olan Forlan, Agüero'nun forvetteki yeni partneri oldu. Sezonu Madrid derbisi ile açan Atletico Madrid sahadan 2-1 mağlup ayrılırken Agüero'nun 1. dakikada attığı gol yeterli olmadı. Arjantinli golcü Madrid'te 4-2 kazandıkları Barcelona maçında da 2 gol attı.
O sezon ligde 37 maça çıkan Arjantinli golcü attığı 19 golle Guiza ve Luis Fabiano'dan sonra sezonun en golcü 3. oyuncusu olurken 7 asist yaptı ve partneri Forlan'ın ligde 16 gol atmasına katkıda bulundu. Ligi 4. tamamlayan Atletico Madrid, UEFA Kupası'nda ise 3. turda elendi. 6 maçta forma giyen ve 2'si Erciyesspor'a olmak üzere 5 gol atan Agüero, 3. tur ilk maçında Bolton deplasmanında 15. dakikada kırmızı görüp rövanşta oynayamayınca bir anlamda takımını yaktı. Agüero 2007-2008 sezonunu 9 sarı 3 kırmızı kartla tamamladı.
2008-2009 sezonunda Madrid derbisinde gol atamayan Agüero kendi sahalarında 4-3 kazandıkları uzun yıllar unutulmayacak Barcelona maçında 2 gol attı ki 2.si 89. dakikada geldi. Agüero ligde sadece 1 maçta oynamazken kalan 37 maçın 34'ünde ilk 11'de sahaya çıktı ve sezonu 17 gol 9 asist yaptı. Partneri Forlan'ın attığı 32 golle ligi yine 4. sırada tamamladılar. Şampiyonlar Ligi'nde ise 9 maçta 567 dakika sahada kalan Arjantinli golcü tamamı gruplarda olmak üzere 3 gol attı.
2009-2010 sezonunda lig hem Agüero için hem de Atletico Madrid için kötü geçti. Başkent ekibi 38 maçta 17 mağlubiyet alırken Agüero 24'ü ilk 11'de olmak üzere 31 maçta forma giydi ve 12 gol attı. Şampiyonlar Ligi play-off turunda Panathinaikos'a her 2 maçta da gol atan ve takımının gruplara kalmasında pay sahibi olan Agüero sadece 3 beraberlik aldıkları grup maçlarında ise sadece Chelsea ile 2-2 berabere kaldıkları maçta 2 gol atabildi.
Grubu 3. sırada tamamlayıp Avrupa Ligi'nde yoluna devam eden Atletico Madrid, sırasıyla Galatasaray, Sporting Lizbon, Valencia, Liverpool ve Fulham'ı geçerek şampiyon oldu. Forlan Avrupa Ligi'nde 8 maçta 6 golle oynarken Agüero da deplasmanda 2-2 berabere kalarak tur atladıkları Sporting Lizbon maçında 2 gol attı. Avrupa Ligi'nde 8 maçta forma giyen Agüero 1'i finalde Forlan'ın 116. dakikada attığı golde olmak üzere 4 de asist yaptı.
2010 Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçilen Forlan 2010-2011 sezonunda hayal kırıklığı yaratınca Agüero Atletico Madrid'te bireysel olarak en iyi sezonunu geçirdi. Sezonun ilk maçında Süper Kupa finalinde Inter'i 2-0 yendikleri maçta 1 gol atan Agüero, ligde de 32 maçta forma giydi ve 20 gol attı. İspanya Kral Kupası'nda 4 maçta 3 gol atan Arjantinli yıldız Avrupa Ligi'nde de 4 maçta 3 gol attı. Forlan sezonu 32 maçta 8 golle tamamlarken Atletico Madrid ligi ancak 7. sırada bitirdi.
Agüero milli takıma ilk olarak Atletico Madrid'e transfer olduktan 1.5 ay sonra İngiltere'de Brezilya ile oynanan hazırlık maçında çağrıldı. İlk milli formayı 3 Eylül 2006'da giyen genç golcü geride kalan 5 sezonda Arjantin forması ile 30 maça çıkarken 13 de gol attı.
2007'de Arjantin şampiyon olduğu U-20 Dünya Kupası'nda da forma giyen Agüero attığı 6 golle turnuvayı gol kralı olarak tamamlarken aynı zamanda turunuvanın en iyi futbolcusu seçildi. Bir sonraki sezon ise Pekin Olimpiyatları'nda Messi, Di Maria, Lavezzi gibi isimlerle forma giyen Agüero yarı finalde 3-0 yendikleri Brezilya maçında attığı 2 golle takımını finale taşırken finalde Di Maria'nın attığı gol ile şampiyon Arjantin oldu.
2010'da Güney Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası, Agüero'nun forma giydiği ilk Dünya Kupası oldu. Gruptaki ilk maçta forma giymeyen golcü oyuncu Yunanistan'a karşı 75, Güney Kore'ye karşı ise 16 dakika sahada kaldı. Damadına torpil yapmayan Maradona, Agüero'yu 2. turdaki Meksika maçında oynatmazke çeyrek finalde 4-0 yenildikleri Almanya maçında ise 16 dakika sahada tuttu.
Son olarak ülkesinin ev sahibi olduğu Copa America'da forma giyen Agüero turnuvanın açılış maçında Bolivya'ya 1, grubun son maçında da Kosta Rika'ya 2 gol atarak Arjantin'i çeyrek finale taşıdı. Çeyrek final maçında ide 83 dakika sahada kalmasına rağmen gol atma başarısı gösteremedi.
Tamam, Robinho, Adebayor, Tevez, David Silva, Dzeko, Balotelli gibi isimlerin geride bıraktığımız senelerde Manchester City'e gelmeyi kabul etmiş olabilir ama Agüero'nun transferi düşük ihtimal gibi gelmişti bana hep.
Yaklaşık 1 ay önce Agüero'nun Atletico Madrid'ten ayrılması bekleniyordu. 03-4 gün önce Atletico Madrid'in ürünlerinin satıldığı mağazalardan Agüero malzemelerinin kaldırılması ile Arjantinli yıldızın takımdan ayrılması hemen hemen kesinleşmişti. 2 gün önce İngiliz medyası Agüero'nun İngiltere'de olduğu resimleri basına servis ederken aynı günün gecesinde Agüero resmi twitter hesabından Manchester City'e transfer olduğunu açıkladı.
Dün sağlık kontrolünden geçen Agüero'nun akşam saatlerinde resmi siteden transferinin bittiği açıklandı. Manchester City bu transfer için Atletico Madrid'e 45 milyon euro ödeyecek. Bu ücret bu yazın transfer sezonunda verilen en yüksek ücret.
2008-2009 sezonunda Arap şeyhleri tarafından satın alındıktan sonra her yaz transfer sezonunun en çok para harcayan kulübü olan Manchester City (2008-2009 sezonunda 122.5 milyon euro, 2009-2010 sezonunda 118.5 milyon euro, 2010-2011 sezonunda 143 milyon euro) bu yaz ise şimdiye kadar 65 milyon euro harcadı.
Agüero transferi ile Manchester City'nin kadrosundaki forvet sayısı 7'ye yükseldi. Adebayor, Dzeko, Santa Cruz, Balotelli, Tevez, Bellamy İngiliz ekibinin şu anda kadrosunda bulunan diğer forvet oyuncuları.
Tevez'in ayda en az 1 kere yaptığı 'Manchester'da mutsuzum, ayrılmak istiyorum' açıklaması genelde çark eder ve birkaç gün sonra tam zıttı bir açıklama gelirdi. Bu sefer öyle olmayacak ve Tevez ayrılacak gibi. Manchester City'nin de kal diye yalvaracak hali yok. Tevez ya Eto'o takası ile ya da minimum 40 milyon euroya Inter'in yolunu tutacak gibi.
Agüero'nun henüz 18 yaşındayken Atletico Madrid'e 23 milyon euroya geldiğini hesaba katarsak 43 milyon euroluk bonservis bedeli henüz 23 yaşında olmasına rağmen bu kadar tecrübeli bir oyuncu için hiç de abartılı bir ücret değil bana göre. Torres'in 58, Carrol'un 40 milyon euroya tranfer olduğunu düşünürsek Agüero'nun ücretini abartmamak gerek.
2 Haziran 1988 doğumlu olan ve Independiente alt yapısından yetişen Agüero henüz 15 yaşını dolduralı 35 gün olmuşken San Lorenzo'ya karşı ilk profesyonel maçına çıktı ve Arjantin liginde forma giyen en genç futbolcu ünvanının sahibi oldu. Arjantinli golcü ilk golünü ise 26 Kasım 2004'te Estudiantes'e attı.
Independiente'deki ilk 2 sezonunda 19 maçta forma giyen ve 5 gol atan Agüero, 2005-2006 sezonunda ise 36 maçta 18 gol attı ve Avrupa kulüplerinin dikkatini çekti ve henüz 18 yaşını bile doldurmamışken Mayıs 2006'da 23 milyon euroya Atletico Madrid'e transfer oldu.
Sezona Torres ve Mista'nın arkasında yedek olarak başlayan Agüero ilk 11'de başladığı ilk maç olan 17 Eylül 2006'daki Athletic Bilbao maçında Atletico Madrid forması ile ilk golünü attı. Kasım ayında Mista'yı kesip düzenli olarak ilk 11'de forma giyen Arjantinli oyuncu ligde tüm maçlarda forma giyerken (25'ine ilk 11'de başladı) sezonu 6 gol 3 asistle tamamladı.
Sezon sonunda Atletico Madrid'in kaptanı Torres Liverpool'a transfer olurken Villarreal'den transfer olan Forlan, Agüero'nun forvetteki yeni partneri oldu. Sezonu Madrid derbisi ile açan Atletico Madrid sahadan 2-1 mağlup ayrılırken Agüero'nun 1. dakikada attığı gol yeterli olmadı. Arjantinli golcü Madrid'te 4-2 kazandıkları Barcelona maçında da 2 gol attı.
O sezon ligde 37 maça çıkan Arjantinli golcü attığı 19 golle Guiza ve Luis Fabiano'dan sonra sezonun en golcü 3. oyuncusu olurken 7 asist yaptı ve partneri Forlan'ın ligde 16 gol atmasına katkıda bulundu. Ligi 4. tamamlayan Atletico Madrid, UEFA Kupası'nda ise 3. turda elendi. 6 maçta forma giyen ve 2'si Erciyesspor'a olmak üzere 5 gol atan Agüero, 3. tur ilk maçında Bolton deplasmanında 15. dakikada kırmızı görüp rövanşta oynayamayınca bir anlamda takımını yaktı. Agüero 2007-2008 sezonunu 9 sarı 3 kırmızı kartla tamamladı.
2008-2009 sezonunda Madrid derbisinde gol atamayan Agüero kendi sahalarında 4-3 kazandıkları uzun yıllar unutulmayacak Barcelona maçında 2 gol attı ki 2.si 89. dakikada geldi. Agüero ligde sadece 1 maçta oynamazken kalan 37 maçın 34'ünde ilk 11'de sahaya çıktı ve sezonu 17 gol 9 asist yaptı. Partneri Forlan'ın attığı 32 golle ligi yine 4. sırada tamamladılar. Şampiyonlar Ligi'nde ise 9 maçta 567 dakika sahada kalan Arjantinli golcü tamamı gruplarda olmak üzere 3 gol attı.
2009-2010 sezonunda lig hem Agüero için hem de Atletico Madrid için kötü geçti. Başkent ekibi 38 maçta 17 mağlubiyet alırken Agüero 24'ü ilk 11'de olmak üzere 31 maçta forma giydi ve 12 gol attı. Şampiyonlar Ligi play-off turunda Panathinaikos'a her 2 maçta da gol atan ve takımının gruplara kalmasında pay sahibi olan Agüero sadece 3 beraberlik aldıkları grup maçlarında ise sadece Chelsea ile 2-2 berabere kaldıkları maçta 2 gol atabildi.
Grubu 3. sırada tamamlayıp Avrupa Ligi'nde yoluna devam eden Atletico Madrid, sırasıyla Galatasaray, Sporting Lizbon, Valencia, Liverpool ve Fulham'ı geçerek şampiyon oldu. Forlan Avrupa Ligi'nde 8 maçta 6 golle oynarken Agüero da deplasmanda 2-2 berabere kalarak tur atladıkları Sporting Lizbon maçında 2 gol attı. Avrupa Ligi'nde 8 maçta forma giyen Agüero 1'i finalde Forlan'ın 116. dakikada attığı golde olmak üzere 4 de asist yaptı.
2010 Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçilen Forlan 2010-2011 sezonunda hayal kırıklığı yaratınca Agüero Atletico Madrid'te bireysel olarak en iyi sezonunu geçirdi. Sezonun ilk maçında Süper Kupa finalinde Inter'i 2-0 yendikleri maçta 1 gol atan Agüero, ligde de 32 maçta forma giydi ve 20 gol attı. İspanya Kral Kupası'nda 4 maçta 3 gol atan Arjantinli yıldız Avrupa Ligi'nde de 4 maçta 3 gol attı. Forlan sezonu 32 maçta 8 golle tamamlarken Atletico Madrid ligi ancak 7. sırada bitirdi.
Agüero milli takıma ilk olarak Atletico Madrid'e transfer olduktan 1.5 ay sonra İngiltere'de Brezilya ile oynanan hazırlık maçında çağrıldı. İlk milli formayı 3 Eylül 2006'da giyen genç golcü geride kalan 5 sezonda Arjantin forması ile 30 maça çıkarken 13 de gol attı.
2007'de Arjantin şampiyon olduğu U-20 Dünya Kupası'nda da forma giyen Agüero attığı 6 golle turnuvayı gol kralı olarak tamamlarken aynı zamanda turunuvanın en iyi futbolcusu seçildi. Bir sonraki sezon ise Pekin Olimpiyatları'nda Messi, Di Maria, Lavezzi gibi isimlerle forma giyen Agüero yarı finalde 3-0 yendikleri Brezilya maçında attığı 2 golle takımını finale taşırken finalde Di Maria'nın attığı gol ile şampiyon Arjantin oldu.
2010'da Güney Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası, Agüero'nun forma giydiği ilk Dünya Kupası oldu. Gruptaki ilk maçta forma giymeyen golcü oyuncu Yunanistan'a karşı 75, Güney Kore'ye karşı ise 16 dakika sahada kaldı. Damadına torpil yapmayan Maradona, Agüero'yu 2. turdaki Meksika maçında oynatmazke çeyrek finalde 4-0 yenildikleri Almanya maçında ise 16 dakika sahada tuttu.
Son olarak ülkesinin ev sahibi olduğu Copa America'da forma giyen Agüero turnuvanın açılış maçında Bolivya'ya 1, grubun son maçında da Kosta Rika'ya 2 gol atarak Arjantin'i çeyrek finale taşıdı. Çeyrek final maçında ide 83 dakika sahada kalmasına rağmen gol atma başarısı gösteremedi.
28.07.2011
Serie A '2011-2012 Sezonu' Fikstürü!
İtalya ligi Serie A'da 2011-2012 sezonun fikstürü dün akşam SKY stüdyolarında dijital platform üzerinden canlı yayınla tüm kulüp başkanlarının katılımı ile çekildi.
27 Ağustos'ta Siena-Fiorentina maçı ile başlayacak olan 2011-2012 sezonu 18 Aralık'ta oynanacak olan 16. hafta maçlarından sonra araya girecek. 3 hafta aradan sonra 8 Ocak'ta kaldığı yerden devam edecek olan Serie A, İngiltere Premier Lig ve İspanya La Liga gibi 13 Mayıs'ta oynanacak olan 38. hafta maçları ile son bulacak.
Son şampiyon Milan ilk hafta deplasmanda Cagliari ile oynayacak. Geçen sezonu 2. tamamlayan Inter ise sezonu kendi sahasında Lecce maçı ile açacak. 2010-2011 sezonunu hayal kırıklığı ile kapatan Juventus ilk hafta geçen sezonun 4.sü olan ama birçok oyuncusu ile yollarını ayıran Udinese'ye konuk olacak. Napoli kendi sahasında Genoa, Lazio da kendi sahasında Chievo maçı ile başlayacak sezona. Roma ise sezonu Bologna deplasmanında açacak.
Milano derbisi için futbolseverlerin baya beklemesi gerekecek. Milan ile Inter ligin 18. haftasında 15 Ocak'ta Giuseppe Meazza'da karşı karşıya gelecek. Lazio ile Roma'yı karşı karşıya getirecek olan Roma derbisi ise 7. haftada oynanacak.
Sezonun ilk kritik maçı 2. haftada oynanacak. Son şampiyon Milan, Klose ve Cisse transferleri ile kadrosunu güçlendiren Lazio'yu konuk edecek 11 Eylül'de. Bir sonraki hafta Milan, Napoli'ye konuk olurken, Inter kendi sahasında Roma ile karşılaşacak.
Ekim ayının ilk gününe denk gelen 5. haftada ise futbolseverleri 2 önemli karşılaşma bekliyor. Inter kendi sahasında Napoli'yi ağırlarken, Juventus da Delle Alpi'de Milan'ı konuk edecek. 7. haftada Roma derbisi olduğuna üst satırlarda değinmiştik. Ekim ayı içindeki son maçların olduğu 10. haftada ise Inter-Juventus ve Roma-Milan maçları var.
6 Kasım tarihinde 11. haftada Napoli'nin konuğu Juventus olacak. Geçen sezonki başarısını bu sezon da sürdürmek isteyen Napoli 12. haftada ise yine kendi sahasında Lazio ile karşı karşıya gelecek. 13. haftada ise Lazio bu kez kendi sahasında Juventus'la oynayacak. Kasım ayı Juventus için zorlu bir ay olacak gibi.
Juventus'un deplasmanlardaki zorlu maçları Aralık ayında da devam edecek. Ligin 15. haftasında 11 Aralık'ta bu kez diğer başkent ekibi Roma'ya konuk olacak siyah-beyazlı ekip. Roma 16. haftada ise Napoli deplasmanına gidecek.
3 haftalık tatilin ardından ilk devrenin son 3 maçı Ocak ayında oynanacak. 18. haftada Milan-Inter maçı olduğunu daha önce söylemiştik. Ligin 2. yarısında belki de bu maç şampiyonu belirleyecek. 19. ve son haftada ise Inter kendi sahasında Lazio'yu konuk edecek.
İtalya Serie A'da bu sezon birden fazla şampiyonluk adayı olacak. Kim bilir belki de sürpriz bir şampiyon çıkabilir. Geçen sezonu 4. sırada bitiren Udinese neredeyse tüm yıldızlarını gönderdiği için bu sezon ilk 7'ye bile giremez gibi geliyor bana. Milan ve Inter'e biraz antipatim olduğu için geçen sezon olduğu gibi bu sezon da Napoliliyiz :)
İtalya Serie A 2011-2012 sezonu fikstürünün tamamına şuradan ulaşabilirsiniz. Serie A'da ilk haftanın maçları ise şu şekilde;
27 Ağustos'ta Siena-Fiorentina maçı ile başlayacak olan 2011-2012 sezonu 18 Aralık'ta oynanacak olan 16. hafta maçlarından sonra araya girecek. 3 hafta aradan sonra 8 Ocak'ta kaldığı yerden devam edecek olan Serie A, İngiltere Premier Lig ve İspanya La Liga gibi 13 Mayıs'ta oynanacak olan 38. hafta maçları ile son bulacak.
Son şampiyon Milan ilk hafta deplasmanda Cagliari ile oynayacak. Geçen sezonu 2. tamamlayan Inter ise sezonu kendi sahasında Lecce maçı ile açacak. 2010-2011 sezonunu hayal kırıklığı ile kapatan Juventus ilk hafta geçen sezonun 4.sü olan ama birçok oyuncusu ile yollarını ayıran Udinese'ye konuk olacak. Napoli kendi sahasında Genoa, Lazio da kendi sahasında Chievo maçı ile başlayacak sezona. Roma ise sezonu Bologna deplasmanında açacak.
Milano derbisi için futbolseverlerin baya beklemesi gerekecek. Milan ile Inter ligin 18. haftasında 15 Ocak'ta Giuseppe Meazza'da karşı karşıya gelecek. Lazio ile Roma'yı karşı karşıya getirecek olan Roma derbisi ise 7. haftada oynanacak.
Sezonun ilk kritik maçı 2. haftada oynanacak. Son şampiyon Milan, Klose ve Cisse transferleri ile kadrosunu güçlendiren Lazio'yu konuk edecek 11 Eylül'de. Bir sonraki hafta Milan, Napoli'ye konuk olurken, Inter kendi sahasında Roma ile karşılaşacak.
Ekim ayının ilk gününe denk gelen 5. haftada ise futbolseverleri 2 önemli karşılaşma bekliyor. Inter kendi sahasında Napoli'yi ağırlarken, Juventus da Delle Alpi'de Milan'ı konuk edecek. 7. haftada Roma derbisi olduğuna üst satırlarda değinmiştik. Ekim ayı içindeki son maçların olduğu 10. haftada ise Inter-Juventus ve Roma-Milan maçları var.
6 Kasım tarihinde 11. haftada Napoli'nin konuğu Juventus olacak. Geçen sezonki başarısını bu sezon da sürdürmek isteyen Napoli 12. haftada ise yine kendi sahasında Lazio ile karşı karşıya gelecek. 13. haftada ise Lazio bu kez kendi sahasında Juventus'la oynayacak. Kasım ayı Juventus için zorlu bir ay olacak gibi.
Juventus'un deplasmanlardaki zorlu maçları Aralık ayında da devam edecek. Ligin 15. haftasında 11 Aralık'ta bu kez diğer başkent ekibi Roma'ya konuk olacak siyah-beyazlı ekip. Roma 16. haftada ise Napoli deplasmanına gidecek.
3 haftalık tatilin ardından ilk devrenin son 3 maçı Ocak ayında oynanacak. 18. haftada Milan-Inter maçı olduğunu daha önce söylemiştik. Ligin 2. yarısında belki de bu maç şampiyonu belirleyecek. 19. ve son haftada ise Inter kendi sahasında Lazio'yu konuk edecek.
İtalya Serie A'da bu sezon birden fazla şampiyonluk adayı olacak. Kim bilir belki de sürpriz bir şampiyon çıkabilir. Geçen sezonu 4. sırada bitiren Udinese neredeyse tüm yıldızlarını gönderdiği için bu sezon ilk 7'ye bile giremez gibi geliyor bana. Milan ve Inter'e biraz antipatim olduğu için geçen sezon olduğu gibi bu sezon da Napoliliyiz :)
İtalya Serie A 2011-2012 sezonu fikstürünün tamamına şuradan ulaşabilirsiniz. Serie A'da ilk haftanın maçları ise şu şekilde;
Siena - Fiorentina
Cagliari - Milan
Napoli - Genoa
Atalanta - Cesena
Bologna - Roma
Inter - Lecce
Lazio - Chievo
Novara - Palermo
Parma - Catania
Udinese - Juventus
Cagliari - Milan
Napoli - Genoa
Atalanta - Cesena
Bologna - Roma
Inter - Lecce
Lazio - Chievo
Novara - Palermo
Parma - Catania
Udinese - Juventus
Etiketler:
2011-2012 sezonu,
fikstür,
inter,
juventus,
lazio,
milan,
milano derbisi,
napoli,
roma,
roma derbisi,
serie a
Fransa 'SÜPER' Kupası!
85 dakikada 4 gol, son 5 dakikada ise 3'ü 90'dan sonra gelen 3 gol. Son 5 dakikaya 3-1 geride giren Marsilya tarihi bir geri dönüşe imza atarak maçtan 5-4 galip ayrıldı.
Maçı 3 gol ile tamamlayan Marsilyalı Ayew ise büyük bir soğukkanlılıkla 90. ve 90+5. dakikada kazanılan penaltıları golle sonuçlandırarak bir anlamda maçın yıldızı oldu.
İlk kez geçen sezon Fransa dışında bir ülkede Tunus'ta düzenlenen 'Fransa Süper Kupası'nı müzesine götüren Marsilya, bu sezon yine Fransa dışında Fas'ta düzenlenen kupayı da müzesine götürerek üstüste 2. toplamda da 3. kez bu kupayı müzesine götürdü.
Her zaman çok sıkıcı, az gollü maçlara sahne olduğu için eleştirilen Fransa'da sezonun ilk maçı olan 'Süper Kupa' maçında atılan 9 gol belki de bambaşka bir sezon izleyeceğimizin işareti.
Etiketler:
ayew,
fransa süper kupası,
lille,
marsilya,
tarihi maç
27.07.2011
Nesta Niyeti Bozmuş :)
Bayern Münih'in ev sahipliğinde Barcelona, Milan ve Internacional takımlarının katıldığı Audi Cup'ta dün gece oynanan ve penaltılarla Bayern Münih'in yendiği maçta Nesta'nın Mario Gomez'i durdurma çabaları...
Mario Gomez'in top sürerken şortunu düzeltmeyi başarabilmesi de takdire şayan tabi :)
Etiketler:
audi cup,
barcelona,
bayern münih,
ilginç olaylar,
internacional,
mario gomez,
milan,
nesta
26.07.2011
Alexis Sanchez Barcelona'da!
Barcelona 2 senedir transfer etmeye uğraştığı Fabregas'ta bir türlü mutlu sona ulaşamazken 1 aydır kadrosuna katmaya çalıştığı Alexis Sanchez'in transferini ise Copa America nedeniyle geç de olsa transferini gerçekleştirdi.
Bu sezonki ilk transferini gerçekleştiren Katalan ekibi Şilili yıldızın transferi için kulübü Udinese'ye 26 milyon euro bonservis bedeli ödedi. Ayrıca Barcelona, Alexis Sanchez'in göstereceği performansa göre ekstra 11 milyon euro daha ödeyecek Udinese'ye.
Özellikle 2010 Dünya Kupası'nda gösterdiği performans ile dikkatleri üzerine çeken Alexis Sanchez geçen sezon da Udinese forması ile ligde 12 gol atıp 6 asist yapmış, Di Natale ile birlikte Udinese'nin ligi 4. sırada bitirmesinde başrol oynamıştı.
Alexis Sanchez'i Barcelona'ya satan Udinese bu sezon transferden en çok para kazanan takımların başında geliyor. Şilili yıldızdan 26 milyon euro kazanan İtalyan ekibi, Gökhan İnler'den 17.5 milyon euro, Zapata ve Simone Pepe'nin transferinden de 7.5'ar milyon euro kazanırken şu ana kadar toplamda 67 milyon euro koydu kasasına.
19 Aralık 1988 doğumlı olan Alexis Sanchez 15 yaşında Cobreloa'nın altyapısına girerken 2 yıl sonra A takıma yükselmeyi başardı. 1.5 sezonda 42 maça çıkan ve 12 gole imza atan golcü oyuncu 2006 yazında Udinese tarafından keşfedildi ve 3 milyon dolara İtalyan ekibine transfer oldu.
Udinese'deki ilk sezonuna Şili'nin en iyi takımı olan Colo Colo'ya kiralandı. Şili 'Açılış' ve 'Kapanış' liglerinde şampiyonluk sevinci yaşayan Alexis Sanchez 48 maçta 7 gol kaydetti ve 2007 yazında İtalya'ya döndü. 2007-2008 sezonunda ise bu kez Arjantin'in köklü kulüplerinden River Plate'e kiralık olarak gönderildi. Burada ise 31 maçta 4 gol attı.
Udinese formasını ilk kez 14 Eylül'de ligdeki Juventus maçında giydi. 59. dakikada Di Natale'nin yerine dahil olan Şilili oyununun Udinese forması ile attığı ilk gol 19 Ekim'de 2-2 biten Lecce maçında oldu. 57. dakikada oyuna giren Alexis Sanchez 1 dakika sonra fileleri havalandırdı. İlk sezonunda 18'i ilk 11'de olmak üzere 32 maçta forma giyen ve 3 gol 2 asist yapan Alexis Sanchez, forma giydiği 7 UEFA Kupası maçında da 455 dakika sahada kaldı.
2009-2010 sezonunda ligde 32 maçta forma giyen Şilili oyuncu özellikle Dünya Kupası'nın yaklaşmaya başldığı Nisan-Mayıs aylarında performansını iyice arttırdı. Bu dönemde ligde 4, İtalya Kupası'nda da 1 gol attı.
Dünya Kupası'nda Şili 2. tura yükselirken performansı ile göz dolduran Alexis Sanchez'in peşinde M.United, Real Madrid, Barcelona, Inter, Manchester City, Juventus, Chelsea gibi dev takımlar vardı. Transfer sezonu kapandığında Udinese'de kalan Alexis Sanchez kaldığı yerden devam etti.
2010-2011 sezonunda Udinese forvetinde Di Natale ile birlikte forma giyen Alexis Sanchez sezonu 12 golle tamamlarken, Di Natale de sezonu 28 golle tamamladı. Özellikle 27 Şubat günü deplasmanda kazanılan 7-0'lık Palermo galibiyetinde attığı 4 golle unutulmayacak bir performans sergiledi. O maçtaki diğer 3 gol de Di Natale'den geldi.
2010-2011 sezonu sonunda 'İtalyan Futbolcular Derneği' tarafından verilen 'Serie A'da Yılın Futbolcusu' ödülünün de sahibi olan Alexis Sanchez FIFA tarafından '2011 yılınn en iyi genç futbolcusu' adayları arasında gösterildi ve aldığı %35 oyla bu ödülü de kazandı. Alexis Sanchez'den sonra en çok oyu alan futbolcu ise %18 ile Tottenham'ın genç yıldızı Gareth Bale. Nuri Şahin, Pastore, Ganso ve Hazard da diğer aday futbolcular arasındaydı.
Şili milli formasını ilk kez 18 yaşındayken giymeye başlayan Alexis Sanchez şu ana kadar Şili forması ile çıktığı 40 maçta 14 gole imza attı. Şili U-20 takımınn 3. olarak tamamladığı 2007 Dünya Kupası'nda da etkileyici bir performans sergiledi. Son olarak 2011 Copa America'da forma giyen genç golcü 4 maçta 2 gole imza attı.
Alexis Sanchez Barcelona'da 9 numaları formayı giyecek. Son 3 sezonda Barca'da 9 numaları formayı giyen 3 oyuncu sezon sonunda takımdan ayrıldığı için 'Lanetli numara' olarak gözüküyor. 2008-2009 sezonu sonunda Samuel Eto'o, 2009-2010 sezonu sonunda Ibrahimovic ve son olarak da 2010-2011 sezonu sonunda Bojan Krkic 9 numaranın lanetine uğrayan futbolcular.
Bakalım Alexis Sanchez bu laneti yenip Barcelona forması ile efsane olacak mı, yoksa ilk sezonunda hayal kırıklığı yaratıp gerisin geri gönderilecek mi ?
Barcelona'nın büyük beklentiler içinde transfer ettiği Alexis Sanchez için hazırladığı video ile yazıyı sonlandıralım. Biz de o kadar yıldız transferi yaptık ama şöyle bir video kimsenin aklına gelmedi. Videonun yarısında da THY reklamı var gözümüzden kaçmadı :)
Bu sezonki ilk transferini gerçekleştiren Katalan ekibi Şilili yıldızın transferi için kulübü Udinese'ye 26 milyon euro bonservis bedeli ödedi. Ayrıca Barcelona, Alexis Sanchez'in göstereceği performansa göre ekstra 11 milyon euro daha ödeyecek Udinese'ye.
Özellikle 2010 Dünya Kupası'nda gösterdiği performans ile dikkatleri üzerine çeken Alexis Sanchez geçen sezon da Udinese forması ile ligde 12 gol atıp 6 asist yapmış, Di Natale ile birlikte Udinese'nin ligi 4. sırada bitirmesinde başrol oynamıştı.
Alexis Sanchez'i Barcelona'ya satan Udinese bu sezon transferden en çok para kazanan takımların başında geliyor. Şilili yıldızdan 26 milyon euro kazanan İtalyan ekibi, Gökhan İnler'den 17.5 milyon euro, Zapata ve Simone Pepe'nin transferinden de 7.5'ar milyon euro kazanırken şu ana kadar toplamda 67 milyon euro koydu kasasına.
19 Aralık 1988 doğumlı olan Alexis Sanchez 15 yaşında Cobreloa'nın altyapısına girerken 2 yıl sonra A takıma yükselmeyi başardı. 1.5 sezonda 42 maça çıkan ve 12 gole imza atan golcü oyuncu 2006 yazında Udinese tarafından keşfedildi ve 3 milyon dolara İtalyan ekibine transfer oldu.
Udinese'deki ilk sezonuna Şili'nin en iyi takımı olan Colo Colo'ya kiralandı. Şili 'Açılış' ve 'Kapanış' liglerinde şampiyonluk sevinci yaşayan Alexis Sanchez 48 maçta 7 gol kaydetti ve 2007 yazında İtalya'ya döndü. 2007-2008 sezonunda ise bu kez Arjantin'in köklü kulüplerinden River Plate'e kiralık olarak gönderildi. Burada ise 31 maçta 4 gol attı.
Udinese formasını ilk kez 14 Eylül'de ligdeki Juventus maçında giydi. 59. dakikada Di Natale'nin yerine dahil olan Şilili oyununun Udinese forması ile attığı ilk gol 19 Ekim'de 2-2 biten Lecce maçında oldu. 57. dakikada oyuna giren Alexis Sanchez 1 dakika sonra fileleri havalandırdı. İlk sezonunda 18'i ilk 11'de olmak üzere 32 maçta forma giyen ve 3 gol 2 asist yapan Alexis Sanchez, forma giydiği 7 UEFA Kupası maçında da 455 dakika sahada kaldı.
2009-2010 sezonunda ligde 32 maçta forma giyen Şilili oyuncu özellikle Dünya Kupası'nın yaklaşmaya başldığı Nisan-Mayıs aylarında performansını iyice arttırdı. Bu dönemde ligde 4, İtalya Kupası'nda da 1 gol attı.
Dünya Kupası'nda Şili 2. tura yükselirken performansı ile göz dolduran Alexis Sanchez'in peşinde M.United, Real Madrid, Barcelona, Inter, Manchester City, Juventus, Chelsea gibi dev takımlar vardı. Transfer sezonu kapandığında Udinese'de kalan Alexis Sanchez kaldığı yerden devam etti.
2010-2011 sezonunda Udinese forvetinde Di Natale ile birlikte forma giyen Alexis Sanchez sezonu 12 golle tamamlarken, Di Natale de sezonu 28 golle tamamladı. Özellikle 27 Şubat günü deplasmanda kazanılan 7-0'lık Palermo galibiyetinde attığı 4 golle unutulmayacak bir performans sergiledi. O maçtaki diğer 3 gol de Di Natale'den geldi.
2010-2011 sezonu sonunda 'İtalyan Futbolcular Derneği' tarafından verilen 'Serie A'da Yılın Futbolcusu' ödülünün de sahibi olan Alexis Sanchez FIFA tarafından '2011 yılınn en iyi genç futbolcusu' adayları arasında gösterildi ve aldığı %35 oyla bu ödülü de kazandı. Alexis Sanchez'den sonra en çok oyu alan futbolcu ise %18 ile Tottenham'ın genç yıldızı Gareth Bale. Nuri Şahin, Pastore, Ganso ve Hazard da diğer aday futbolcular arasındaydı.
Şili milli formasını ilk kez 18 yaşındayken giymeye başlayan Alexis Sanchez şu ana kadar Şili forması ile çıktığı 40 maçta 14 gole imza attı. Şili U-20 takımınn 3. olarak tamamladığı 2007 Dünya Kupası'nda da etkileyici bir performans sergiledi. Son olarak 2011 Copa America'da forma giyen genç golcü 4 maçta 2 gole imza attı.
Alexis Sanchez Barcelona'da 9 numaları formayı giyecek. Son 3 sezonda Barca'da 9 numaları formayı giyen 3 oyuncu sezon sonunda takımdan ayrıldığı için 'Lanetli numara' olarak gözüküyor. 2008-2009 sezonu sonunda Samuel Eto'o, 2009-2010 sezonu sonunda Ibrahimovic ve son olarak da 2010-2011 sezonu sonunda Bojan Krkic 9 numaranın lanetine uğrayan futbolcular.
Bakalım Alexis Sanchez bu laneti yenip Barcelona forması ile efsane olacak mı, yoksa ilk sezonunda hayal kırıklığı yaratıp gerisin geri gönderilecek mi ?
Barcelona'nın büyük beklentiler içinde transfer ettiği Alexis Sanchez için hazırladığı video ile yazıyı sonlandıralım. Biz de o kadar yıldız transferi yaptık ama şöyle bir video kimsenin aklına gelmedi. Videonun yarısında da THY reklamı var gözümüzden kaçmadı :)
25.07.2011
'Copa America' 15. Kez Uruguay'ın Oldu!
Arjantin'in ev sahipliğini yaptığı ve 1 Temmuz'da oynanan Arjantin-Bolivya maçı ile başlayan 43. Copa America, 24 Temmuz gecesi oynanan Uruguay-Paraguay finali ile sona erdi.
Daha önce düzenlenen 42 turnuvada 14'er şampiyonluğu bulunan Arjantin ev sahibi olmanın avatajını kullanamayıp çeyrek finalde elenirken, Uruguay ise çeyrek finalde penaltılarla elediği Arjantin'den sonra yarı finalde Peru'yu 2-0, finalde de Paraguy'ı 3-0 yenerek toplada 15. Copa America şampiyonluğuna ulaştı.
Bu turnuvadan önce elde ettiği 14 şampiyonluğun 7'sini ülkesinde 7'sini başka ülkelerde kazanan Uruguay, toplamda 8. kez başka ülkelede düzenlenen Copa America'da şampiyonluğa ulaşırken bu 8 şampiyonluğun 3'ünü Arjantin'de yaşadı.
A grubunda yer alan Arjantin ilk 2 maçını beraberlikle tamamlayınca gruptan çıkma şansını zora sokmuştu. Gruptaki son maçında 'Gold Cup' nedeni ile yedek ağırlıklı bir kadro ile gelen Kosta Rika'yı 2-0 yenen Arjantin çeyrek finalde turnuvaya veda etti.
Bu turnuva ile birlikte 9. kez Copa America'ya ev sahipliği yapan Arjantin, daha önce ev sahibi olduğu 8 turnuvada 6 şampiyonluk yaşarken, 1'inde finalde kaybetmiş, diğerinde ise turnuvayı 4. sırada tamamlamıştı. '2011 Copa America' Arjantin'in ev sahibi olduğu turnuvalar içinde en kötü derecesini yaptığı turnuva oldu.
Arjantin'le beraber turnuvanın en favori ülkelerinden biri olan ve son 6 turnuvada 5 kez oynayıp 4 kez şampiyon olan Brezilya da turnuvaya erken veda eden takımlardan oldu. Arjantin gibi ilk 2 maçında berabere kalan Sambacılar, son maçta Ekvador'u 4-2 yenince averajla grubunu lider bitirdi. Çeyrek finalde Paraguay'la eşleşen Brezilya normal süresi 0-0 sona eren maçta 4'te 0 penaltı atınca turnuvaya erken veda etti ezeli rakibi Arjantin gibi.
Bu seneki Copa America'da sadece Arjantin ve Brezilya değil, diğer favori ekipler de son 4'e kalamadılar. B grubunu 1. sırada bitiren Brezilya'nın yanı sıra A grubunu ve C grubunu 1. sırada tamamlayan Kolombiya ve Şili de çeyrek finalde elendiler.
Falcao, Teofilo, Guarin, Yepes gibi yıldız isimlere sahip olan Kolombiya, Arjantin'in önünde A grubunu lider tamamlamasına rağmen çeyrek finalde C grubunu 3. tamamlayan Peru'ya 2-0 yenilmekten kurtulamadı.
2010 Dünya Kupası'nda oynadığı futbolla herkesin beğenisini kazanan Şili ise C grubunu Uruguay'ın önünde lider tamamladı. Alexis Sanchez, Medel, Vidal, Matias Fernandez, Jimenez gibi isimleri kadrosunda bulunduran Şili ise çeyrek finalde B grubunu Brezilya'nın arkasından averajla 2. tamamlayan Venezeula'ya 2-1 yenilerek turnuvaya erken veda etti.
95 yıllık Copa America tarihinde sadece 2 kez (1939, 2001) hem Arjantin hem Brezilya yarı finale kalamadan turnuvaya veda etmişti. 1939'daki Copa America'yı Uruguay'ı yenen Peru kazanırken, 2001'de ise şampiyon Meksika'yı 1-0 yenen Kolombiya olmuştu.
2006 ve 2010 Dünya Kupası'nda hiç gol atamayan ve ülkesinde çok eleştirilen Messi, bu turnuvayı da gol atamadan tamamladı. (Barcelonalı yıldız 2007'deki Copa America'da 2 gol atmıştı) Messi'nin bu turnuvada iyi oynadığı tek maç 2 asist yaptığı 3-0 biten Kosta Rika maçı oldu.
Bu turnuvada hayal kırıklığı yaratan tek kişi Messi olmadı tabi. Turnuvanın yıldız adayları da kendilerini pek fazla gösteremedi. Brezilya'nın yeni Pele(!) adayı Neymar, Arjantinli Javier Pastore, Kolombiyalı Falcao, Paraguaylı Lucas Barrios, Şilili Alexis Sanchez performansları ile beklentilerin altında kaldı.
Almanya Bundesliga'da Hamburg forması giyen Perulu Guerrero ise neredeyse tek başına ülkesini sırtladı. Gruplarda attığı 2 golle ülkesine 4 puan kazandıran (Uruguay 1-1, Meksika 1-0) 28 yaşındaki golcü Peru'nun Venezuela'yı 4-1 yendiği 3.lük maçında hat-trick yaptı ve toplamda 5 golle turnuvayı gol kralı olarak tamamladı.
Uruguaylı Luis Suarez de turnuvanın öne çıkan yıldızlarından oldu. Devre arasında Liverpool'a geçmesine rağmen performansı düşmeyen golcü oyuncu Peru'ya karşı yarı finalde 2 gol atarken finalde de attığı tek golle turnuvayı 4 golle tamamladı.
Final maçına kadar durgun olan Forlan ise finalde attığı 2 golle milli takımda süren 13 maçlık gol orucunu sonlandırmış oldu. Napoli forması ile kariyerinin en iyi sezonunu geride bırakan Cavani ise yaşadığı sakatlık problemi nedeni yüzünden Copa America'da sadece 123 dakika sahada kaldı.
Bir sonraki Copa America 2015 yılında Brezilya'da düzenlenecek. Daha önce 4 kez ev sahibi olan ve 4'ünde de kupaya uzanan Brezilya 1 yıl ara ile ev sahipliğini yapacağı 2014 Dünya Kupası ve 2015 Copa America'yı müzesine koyacak mı göreceğiz.
Daha önce düzenlenen 42 turnuvada 14'er şampiyonluğu bulunan Arjantin ev sahibi olmanın avatajını kullanamayıp çeyrek finalde elenirken, Uruguay ise çeyrek finalde penaltılarla elediği Arjantin'den sonra yarı finalde Peru'yu 2-0, finalde de Paraguy'ı 3-0 yenerek toplada 15. Copa America şampiyonluğuna ulaştı.
Bu turnuvadan önce elde ettiği 14 şampiyonluğun 7'sini ülkesinde 7'sini başka ülkelerde kazanan Uruguay, toplamda 8. kez başka ülkelede düzenlenen Copa America'da şampiyonluğa ulaşırken bu 8 şampiyonluğun 3'ünü Arjantin'de yaşadı.
A grubunda yer alan Arjantin ilk 2 maçını beraberlikle tamamlayınca gruptan çıkma şansını zora sokmuştu. Gruptaki son maçında 'Gold Cup' nedeni ile yedek ağırlıklı bir kadro ile gelen Kosta Rika'yı 2-0 yenen Arjantin çeyrek finalde turnuvaya veda etti.
Bu turnuva ile birlikte 9. kez Copa America'ya ev sahipliği yapan Arjantin, daha önce ev sahibi olduğu 8 turnuvada 6 şampiyonluk yaşarken, 1'inde finalde kaybetmiş, diğerinde ise turnuvayı 4. sırada tamamlamıştı. '2011 Copa America' Arjantin'in ev sahibi olduğu turnuvalar içinde en kötü derecesini yaptığı turnuva oldu.
Arjantin'le beraber turnuvanın en favori ülkelerinden biri olan ve son 6 turnuvada 5 kez oynayıp 4 kez şampiyon olan Brezilya da turnuvaya erken veda eden takımlardan oldu. Arjantin gibi ilk 2 maçında berabere kalan Sambacılar, son maçta Ekvador'u 4-2 yenince averajla grubunu lider bitirdi. Çeyrek finalde Paraguay'la eşleşen Brezilya normal süresi 0-0 sona eren maçta 4'te 0 penaltı atınca turnuvaya erken veda etti ezeli rakibi Arjantin gibi.
Bu seneki Copa America'da sadece Arjantin ve Brezilya değil, diğer favori ekipler de son 4'e kalamadılar. B grubunu 1. sırada bitiren Brezilya'nın yanı sıra A grubunu ve C grubunu 1. sırada tamamlayan Kolombiya ve Şili de çeyrek finalde elendiler.
Falcao, Teofilo, Guarin, Yepes gibi yıldız isimlere sahip olan Kolombiya, Arjantin'in önünde A grubunu lider tamamlamasına rağmen çeyrek finalde C grubunu 3. tamamlayan Peru'ya 2-0 yenilmekten kurtulamadı.
2010 Dünya Kupası'nda oynadığı futbolla herkesin beğenisini kazanan Şili ise C grubunu Uruguay'ın önünde lider tamamladı. Alexis Sanchez, Medel, Vidal, Matias Fernandez, Jimenez gibi isimleri kadrosunda bulunduran Şili ise çeyrek finalde B grubunu Brezilya'nın arkasından averajla 2. tamamlayan Venezeula'ya 2-1 yenilerek turnuvaya erken veda etti.
95 yıllık Copa America tarihinde sadece 2 kez (1939, 2001) hem Arjantin hem Brezilya yarı finale kalamadan turnuvaya veda etmişti. 1939'daki Copa America'yı Uruguay'ı yenen Peru kazanırken, 2001'de ise şampiyon Meksika'yı 1-0 yenen Kolombiya olmuştu.
2006 ve 2010 Dünya Kupası'nda hiç gol atamayan ve ülkesinde çok eleştirilen Messi, bu turnuvayı da gol atamadan tamamladı. (Barcelonalı yıldız 2007'deki Copa America'da 2 gol atmıştı) Messi'nin bu turnuvada iyi oynadığı tek maç 2 asist yaptığı 3-0 biten Kosta Rika maçı oldu.
Bu turnuvada hayal kırıklığı yaratan tek kişi Messi olmadı tabi. Turnuvanın yıldız adayları da kendilerini pek fazla gösteremedi. Brezilya'nın yeni Pele(!) adayı Neymar, Arjantinli Javier Pastore, Kolombiyalı Falcao, Paraguaylı Lucas Barrios, Şilili Alexis Sanchez performansları ile beklentilerin altında kaldı.
Almanya Bundesliga'da Hamburg forması giyen Perulu Guerrero ise neredeyse tek başına ülkesini sırtladı. Gruplarda attığı 2 golle ülkesine 4 puan kazandıran (Uruguay 1-1, Meksika 1-0) 28 yaşındaki golcü Peru'nun Venezuela'yı 4-1 yendiği 3.lük maçında hat-trick yaptı ve toplamda 5 golle turnuvayı gol kralı olarak tamamladı.
Uruguaylı Luis Suarez de turnuvanın öne çıkan yıldızlarından oldu. Devre arasında Liverpool'a geçmesine rağmen performansı düşmeyen golcü oyuncu Peru'ya karşı yarı finalde 2 gol atarken finalde de attığı tek golle turnuvayı 4 golle tamamladı.
Final maçına kadar durgun olan Forlan ise finalde attığı 2 golle milli takımda süren 13 maçlık gol orucunu sonlandırmış oldu. Napoli forması ile kariyerinin en iyi sezonunu geride bırakan Cavani ise yaşadığı sakatlık problemi nedeni yüzünden Copa America'da sadece 123 dakika sahada kaldı.
Bir sonraki Copa America 2015 yılında Brezilya'da düzenlenecek. Daha önce 4 kez ev sahibi olan ve 4'ünde de kupaya uzanan Brezilya 1 yıl ara ile ev sahipliğini yapacağı 2014 Dünya Kupası ve 2015 Copa America'yı müzesine koyacak mı göreceğiz.
Arıza Heryerde Arıza!
Real Madrid ve Manchester United gibi ABD'de kampta olan Manchester City'ni dün LA Galaxy ile oynadığı hazırlık maçına Balotelli damgasını vurdu.
Normal süresi 1-1 biten maçı Manchester City penaltılarla 7-6 kazandı. Normal sürede Manchester City'nin tek golünü 20. dakikada penaltıdan atan Balotelli vukuatlarına bu maçta da devam etti.
Golü attıktan 8 dakika sonra ceza sahası içinde kaleci ile karşı karşıya kalan Balotelli topa normal vurmak yerine gayri ciddi bir şekilde arkasını dönerek topukla vurunca teknik direktör Mancini'yi çıldırttı.
Bu pozisyondan 2 dakika sonra da Mancini, Balotelli'yi oyundan çıkararak yerine James Milner'ı aldı oyuna. Manchester City'nin uslanmaz oyuncusu Balotelli oyundan çıktıktan sonra da Mancini'yi çıldırtmaya devam etti.
Maçtan sonra Manchester City'nin teknik direktörünün bu olayla ilgili olarak yaptığı şu açıklamalar ile Balotelli'ye aba altından sopa göstermiş resmen.
"Futbolda her zaman ciddi ve profesyonel olmalısınız. Mario davranışlarına dikkat etmeli. Umarım bu onun için bir ders olur"
"O da hata yaptığının farkında, hatasının cezasını da yanıma gelerek ödedi. Mario genç bir futbolcu ona yardımcı olmak istiyorum ama bunun da bir sonu var"
Etiketler:
arıza,
balotelli,
hazırlık maçı,
los angelas galaxy,
manchester city,
problemli oyuncu,
roberto mancini
23.07.2011
Ligue 1 '2011-2012 Sezonu' Fikstürü!
Son 4 sezonda 4 farklı şampiyon çıkan (2007-2008: Lyon, 2008-2009: Bordeaux, 2009-2010: Marsilya, 2010-2011: Lille) Fransa 1. liginde 2011-2012 sezonu 6 Ağustos'ta oynanacak ilk hafta maçları ile başlayacak. 21 Aralık'ta oynanacak 19. hafta maçlarından sonra 3 hafta araya girecek olan lig 14 Ocak'ta kaldığı yerden devam edecek ve 20 Mayıs'ta oynanacak olan son hafta maçları ile tamamlanacak.
Son şampiyon Lille, ilk hafta Nancy'e konuk olurken, geçen sezonu 2. sırada tamamlayan Marsilya kendi sahasında geçen sezonu sürpriz bir şekilde 5. sırada tamamlayan Sochaux'u konuk edecek. Olimpik Lyon ise ilk hafta Nice'nin konuğu olacak. Bordeaux kend sahasında St.Etienne, PSG ise kendi sahasında Lorient maçı ile başlayacak sezona.
Sezonun ilk kritik maçı 4. haftada oynanacak. Şampiyonluk hedefi ile yeni sezona başlayan son şampiyon Lille, 28 Ağustos'ta kendi sahasında Marsilya ile karşılaşacak. Marsilya milli maç arasından sonra 6. haftada bu kez Lyon'a konuk olacak. Ertesi haftada ise Bordeaux kendi sahasında Lille'i konuk edecek. Eylül ayının 24'ünde 8. haftada ise Lyon ile Bordeaux, Stade de Gerland'da karşı karşıya gelecek.
Ekim ayının ilk kritik karşılaşması 9. haftada PSG ile Lyon arasında oynanacak. Katarlı yeni sahipleri ile yeni sezonun iddialı ekiplerinden olan Paris temilcisi 2 Ekim'de oynanacak olan bu maçta ev sahibi olacak. Milli maç arasından 2 hafta sonra ise Lyon bu kez 11. hafta karşılaşmasında Lille deplasmanına gidecek.
Kasım ayındaki ilk önemli karşılaşma ise ligin 13. haftasında oynanacak. Bordeaux kendi sahasında PSG ile karşı karşıya gelecek. PSG, 26 Kasım'da oynanacak olan 15. haftada ise Marsilya deplasmanına gidecek.
Ligin ilk devresinin son bulacağı Aralık ayında ise şampiyonluk yarışını ilgilendirecek 2 önemli maç var. 17. haftanın oynanacağı 11 Aralık tarihinde Marsilya kendi sahasında Bordeaux ile karşılaşacak. Ertesi hafta ise PSG ile Lille, başkent Paris'te karşı karşıya gelecek.
Umut Bulut'un transfer olduğu Toulouse, sezonu lige yeni çıkan Ajaccio deplasmanında açacak. Toulouse 4. haftada PSG ile, 6. haftada Bordeaux ile, 10. haftada Marsilya ile, 14. haftada Lille ile kendi sahasında karşılaşırken, 16. haftada da deplasmanda PSG ile oynayacak.
Bu sezon Ligue 1'ye yükselen ve tarihlerinde ilk kez Fransa 1. liginde mücadele edecek olan Evian ve Dijon ise 27 Ağustos'ta 4. hafta maçında Evian'ın stadı Parc de Sports'da karşılaşacak.
Fransa Ligue 1'in 2011-2012 sezonu fikstürünün tamamına şuradan ulaşabilirsiniz. Ligue 1'de ilk haftanın maçları ise şu şekilde;
Son şampiyon Lille, ilk hafta Nancy'e konuk olurken, geçen sezonu 2. sırada tamamlayan Marsilya kendi sahasında geçen sezonu sürpriz bir şekilde 5. sırada tamamlayan Sochaux'u konuk edecek. Olimpik Lyon ise ilk hafta Nice'nin konuğu olacak. Bordeaux kend sahasında St.Etienne, PSG ise kendi sahasında Lorient maçı ile başlayacak sezona.
Sezonun ilk kritik maçı 4. haftada oynanacak. Şampiyonluk hedefi ile yeni sezona başlayan son şampiyon Lille, 28 Ağustos'ta kendi sahasında Marsilya ile karşılaşacak. Marsilya milli maç arasından sonra 6. haftada bu kez Lyon'a konuk olacak. Ertesi haftada ise Bordeaux kendi sahasında Lille'i konuk edecek. Eylül ayının 24'ünde 8. haftada ise Lyon ile Bordeaux, Stade de Gerland'da karşı karşıya gelecek.
Ekim ayının ilk kritik karşılaşması 9. haftada PSG ile Lyon arasında oynanacak. Katarlı yeni sahipleri ile yeni sezonun iddialı ekiplerinden olan Paris temilcisi 2 Ekim'de oynanacak olan bu maçta ev sahibi olacak. Milli maç arasından 2 hafta sonra ise Lyon bu kez 11. hafta karşılaşmasında Lille deplasmanına gidecek.
Kasım ayındaki ilk önemli karşılaşma ise ligin 13. haftasında oynanacak. Bordeaux kendi sahasında PSG ile karşı karşıya gelecek. PSG, 26 Kasım'da oynanacak olan 15. haftada ise Marsilya deplasmanına gidecek.
Ligin ilk devresinin son bulacağı Aralık ayında ise şampiyonluk yarışını ilgilendirecek 2 önemli maç var. 17. haftanın oynanacağı 11 Aralık tarihinde Marsilya kendi sahasında Bordeaux ile karşılaşacak. Ertesi hafta ise PSG ile Lille, başkent Paris'te karşı karşıya gelecek.
Umut Bulut'un transfer olduğu Toulouse, sezonu lige yeni çıkan Ajaccio deplasmanında açacak. Toulouse 4. haftada PSG ile, 6. haftada Bordeaux ile, 10. haftada Marsilya ile, 14. haftada Lille ile kendi sahasında karşılaşırken, 16. haftada da deplasmanda PSG ile oynayacak.
Bu sezon Ligue 1'ye yükselen ve tarihlerinde ilk kez Fransa 1. liginde mücadele edecek olan Evian ve Dijon ise 27 Ağustos'ta 4. hafta maçında Evian'ın stadı Parc de Sports'da karşılaşacak.
Fransa Ligue 1'in 2011-2012 sezonu fikstürünün tamamına şuradan ulaşabilirsiniz. Ligue 1'de ilk haftanın maçları ise şu şekilde;
Ajaccio - Toulouse
Brest - Evian TG
Caen - Valenciennes
Marsilya - Sochaux
Montpellier - Auxerre
Nancy - Lille
Nice - Lyon
PSG - Lorient
Dijon - Rennes
Bordeaux - St. Etienne
Brest - Evian TG
Caen - Valenciennes
Marsilya - Sochaux
Montpellier - Auxerre
Nancy - Lille
Nice - Lyon
PSG - Lorient
Dijon - Rennes
Bordeaux - St. Etienne
Etiketler:
2011-2012 sezonu,
bordeaux,
dijon,
evian,
fikstür,
ligue 1,
lille,
lyon,
marsilya,
psg,
toulouse,
umut bulut,
yeni sezon
Bundesliga 2011-2012 Sezonu Fikstürü!
Almanya 1. ligi Bundesliga'da 2011-2012 sezonu 5 Ağustos Cuma günü son şampiyon Dortmund ile Hamburg arasında Sıgnal Iduna Park Stadı'nda oynanacak maç ile başlayacak.
Sezon 17 Aralık tarihinde oynanacak olan 17. hafta maçlarından sonra 5 haftalık bir araya girecek. 21 Ocak'ta 2. devresi başlayacak olan lig 5 Mayıs'ta oynanacak olan 34. hafta maçları ile son bulacak.
Son şampiyon Dortmund'un sezonu kendi sahasında Hamburg maçı ile açacağını ilk satırda belirtmiştik. Geçen sezonun 2.si Leverkusen ise ilk hafta 2010-2011 sezonunu sürpriz bir şekilde 5. tamamlayan Mainz'e konuk olacak. Yaptığı flaş transferlerle yeni sezonun en iddialı takımlarından olan Bayern Münih ise play-out maçları ile ligde kalan Mönchengladbach'ı konuk edecek.
İlk haftanın önemli maçlarından biri de Stuttgart ile Schalke arasında oynanacak. Tuncay Şanlı'nın takımı Wolfsburg, Köln'e konuk olurken, Bundesliga'ya yükselen Hertha Berlin sahasında Nürnberg'i, Augsburg ise sahasında Freiburg'u konuk edecek.
Sezonun ilk kritik maçının 4. haftada olduğunu söyleyebiliriz. 27 Ağustos'ta geçen sezonu ilk 2 sırada bitiren Borussia Dortmund ve Bayer Leverkusen, Bay Arena Stadı'nda karşı karşıya gelecek. Dortmund'u 10. haftadan sonra zorlu bir fikstür bekliyor. 11. haftada Stuttgart'a konuk olacak olan son şampiyon, ertesi hafta Wolfsburg'u konuk edecek. 13. haftada Bayern Münih deplasmanına gittikten sonra 14. haftadaki rakip iç sahada Schalke olacak.
Ligin 6. haftasında 18 Eylül'de Schalke'ye konuk olacak olan Bayern Münih ertesi hafta Allianz Arena'da Bayer Leverkusen'i konuk edecek. Bayern'in diğer zorlu maçları ise 2. haftada deplasmanda Wolfsburg, 3. hafta kendi sahasında Hamburg ve 15. hafta yine kendi sahasında Werder Bremen maçları.
Geçen sezon haftalarca Dortmund'un peşinden ayrılmayan ve 2. olarak Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacak olan Leverkusen, ilk hafta maçlarından sonra üstüste 3 zorlu maça çıkacak. 2. hafta kendi sahasında Werder Bremen ile oynadıktan sonra 3. hafta Stuttgart'a konuk olacak Leverkusen'in 4. haftada Dortmund'u ağırlayacağını söylemiştik. 8. hafta Wolfsburg'la kendi sahasında karşılaşacak olan Leverkusen'in Schalke maçı ise 10. haftada, Hamburg maçı 12. haftada iç sahada.
Geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale kadar çıkmasına rağmen ligi ancak 14. sırada tamamlayan Schalke ise sezonu Stuttgart deplasmanında açtıktan sonra 5. haftada Wolfsburg, 8. haftada Hamburg deplasmanına gidecek. 17. haftada ise kendi sahasında Werder Bremen'i konuk edecek.
Almanya Bundesliga'nın 34 haftalık fikstürünün tamamna şuradan ulaşabilirsiniz. İlk haftanın fikstürü ise şu şekilde;
Borussia Dortmund - Hamburg
FC Köln - Wolfsburg
Augsburg - Freiburg
Stuttgart - Schalke
Hannover - Hoffenheim
Werder Bremen - Kaiserslautern
Hertha Berlin - Nürnberg
Mainz - Bayer Leverkusen
Bayern Münih - Mönchengladbach
FC Köln - Wolfsburg
Augsburg - Freiburg
Stuttgart - Schalke
Hannover - Hoffenheim
Werder Bremen - Kaiserslautern
Hertha Berlin - Nürnberg
Mainz - Bayer Leverkusen
Bayern Münih - Mönchengladbach
Etiketler:
2011-2012 sezonu,
bayern münih,
borussia dortmund,
bundesliga,
fikstür,
hamburg,
leverkusen,
schalke,
werder bremen,
wolfsburg,
yeni sezon
22.07.2011
21.07.2011
Bu Penaltı Sonunu Getirdi!
Geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri ile Lübnan arasında oynanan ve 7-2 biten hazırlık maçında Birleşik Arap Emirliklerinin oyuncusu Awana Diab'ın attığı penaltı golü günlerce konuşulmuş ve internette milyonlarca kişi tarafından izlenmişti.
Takımının farklı şekilde önde olmasının da etkisi ile penaltı atışını topuğuyla kullanan ve golü bulan Diab, Lübnanlıların da sert tepkisini çekmişti.
Maçtan sonra konuşan Birleşik Arap Emirliklerinin menajeri Esmaee Rashad "Bu yaşanan olay bence saygısızlık. Rakibine saygı göstermeyen bir oyuncuyu kadromuzda tutamayız" diyerek bir anlamda Awana Diab'ın ipini çekmiş.
Bu arada aynı penaltının bir benzerini de Totti, antremanda atmıştı. Belki de Awana Diab, Totti'yi taklit etmek istemiştir. Onun da videosunu paylaşmadan edemedim.
Etiketler:
awana diab,
birleşik arap emirlikleri,
hazırlık maçı,
lübnan,
topukla penaltı golü,
totti
Cristiano Ronaldo Kızı Fena Kesmiş!
ABD'de kampta olan Real Madridli futbolcuların keyfi baya yerinde.
Dün Guadalajara ile oynanan hazırlık maçından önceki idmanda Cristiano Ronaldo idmanı bırakıp idman sahasının hemen dışındaki alandaki sarışın ablaya odaklanmış.
Cristiano Ronaldo sarışın ablayı keserken bir yandan da Marcelo ile kritik yapıyor. Videonun bir kımsında bu ikilinin yanındaki sarı saçlı eleman Portekizli yeni transfer Coentrao sanırım.
Videonun sonunda da Cristiano Ronaldo, Mourinho'ya 'Hatunu gördün mü' diye soruyor herhalde. Mourinho'nun pis pis gülüşlerinden anlaşılan o herhalde :)
Bu arada Real Madrid'in Guadalajara maçını 3-0 kazandığını ve gollerin 3'ünü de Cristiano Ronaldo'nun attığını dipnot olarak belirtelim.
Etiketler:
abd kampı,
coentrao,
cristiano ronaldo,
jose mourinho,
kızı kesti,
marcelo,
real madrid
18.07.2011
Gervinho Arsenal'de!
Geride bıraktığımız sezon Fransa'da şampiyon Lille olmuştu. Tam 57 yıl sonra Ligue 1'i kazanan Lille'ın bu başarısıda şüphesiz 3 futbolcunun katkısı büyüktü.
Lille takımına şampiyonluğu getiren isimlerin başında 25 yaşındaki golcü Moussa Sow geliyordu. Fransız golcü çıktığı 32 maçta attığı 25 golle Ligue 1'de gol krallığı ünvanına da erişti. Sow gibi 32 maçta forma giyen Gervinho da 14 gol 10 asistle vatandaşına destek veren isimlerdendi. 20 yaşındaki Belçikalı oyuncu Hazard ise 34 maçta forma giydi ve 7 gol 8 asistle sezonu tamamladı. Kendisine yapılan 133 faulle bu alanda lider olan kanat oyuncusu aynı zamanda 'Sezonun en iyi futbolcusu' ödülünün de sahibi oldu.
Yeni sezonda Katarlı yeni sahiplerinin desteği ile para sıkıntısı yaşamayan PSG'nin Hazard için yaptığı '31.5 milyon euro+Mevlüt Erdinç'lik teklif şimdilik reddedildi. Moussa Sow yeni sezonda da Lille'de kalacak gibi gözüküyor ama son birkaç yıldır Arsene Wenger'in radarında olan Gervinho 12 milyon euro bonservis bedeli karşılığında Arsenal ile anlaştı.
Hızlı adamları çok seven Arsene Wenger için Gervinho tam bir maden gibi. Sadece forvet olarak değil kanatlarda da oynayabilen Gervinho, Fransız ve Fransa liginden gelen çok oyuncunun Arsenal'de olması ile uyum sorununu çabuk atlatacaktır. Vatandaşı Eboue de hala Arsenal'de forma giyiyor.
Genç yetenekleri özellikle de Fransa ligindeki oyuncuları takımına monte etmeyi çok seven Fransız teknik adam Lille'ın 24 yaşındaki yıldızını da kaçırmadı. Geçen sezonki Chamakh, ondan önceki senelerdeki Nasri, Clichy, Sagna, Koscileny transferlerinde olduğu gibi...
27 Mayıs 1987 yılında Fildişi Sahilleri'nin Anyama şehrinde doğan Gervinho (Tam adı: Gervais Yao Koussai) 11 yaşında ülkesinin Mimosas takımının altyapısına girdi. 4 sene burada geçirdikten sonra 2 sene de Toumodi FC'nin altyapısında oynayan Gervinho 2004 yılında Belçika'nın Beveren takımı tarafınfan keşfedildi.
Emmanuel Eboue ve şu anda Sevillada forma giyen Romaric ile aynı sezonda Beveren'de oynayan Gervinho Belçika liginde 2005-2007 yılları arasında 61 maça çıktı ve 14 gol attı. 2007 yazında ise Belçika'dan ayrılarak Le Mans'da forma giymek için Fransa'ya gitti.
Henüz 20 yaşına yeni giren Gervinho, Le Mans'daki ilk sezonunda Beveren'de de birlikte forma giydiği vatandaşı Romaric'in de katkısı ile uyum sürecini çabuk atlattı. 20072-2008 sezonunu Le Mans 9. sırada tamamlarken Gervinho toplamda çıktığı 30 maçta 6 gol 5 asist yaptı. Ertesi sezon ligde çıktığı 33 maçta 7 gol 3 asistlik bir performans sergileyen Fildişili oyuncu 6 milyon euroya Lille'ın yolunu tuttu.
Lille'de ilk 3 hafta yedek kulübesinde bekleyip maça sonradan dahil olan Gervinho, 4. haftadaki Sochaux maçı ile ilk kez ilk 11'e girdi ve sezon sonuna kadar her maçta banko oynadı. Özellikle Kasım sonundan Aralık ayı sonuna kadar olan 6 maçta attığı 8 golle Lille'ın o 6 maçta 18 puan toplamasında pay sahibi oldu. Le Mans'daki 2 sezonunda ligde toplam 9 gol atan Gervinho, Lille'daki ilk sezonunda 13 gol attı. UEFA Avrupa Ligi'nde ise forma giydiği 9 maçta 5 gol attı.
2009-2010 sezonunu 4. tamamlayan Lille 2010-2011 sezonuna ilk 4 maçta 4 beraberlik alarak başladı. 5. hafta Lens deplasmanında Gervinho'nun attığı 2 golle Lille sahadan 4-1 galip ayrıldı ve galibiyet serileri gelmeye başladı. Avrupa'da gol atma başarısı gösteremeyen Gervinho ligde 15, kupalarda ise 3 gol attı.
Fildişi Sahilleri ile 2010 Dünya Kupasında 3 maçta 182 dakika sahada kalan Gervinho'nun milli formayla 27 maçta 6 golü var. İlk milli formasını 2007 Kasım'ında giydiğini de belirtelim.
Lille takımına şampiyonluğu getiren isimlerin başında 25 yaşındaki golcü Moussa Sow geliyordu. Fransız golcü çıktığı 32 maçta attığı 25 golle Ligue 1'de gol krallığı ünvanına da erişti. Sow gibi 32 maçta forma giyen Gervinho da 14 gol 10 asistle vatandaşına destek veren isimlerdendi. 20 yaşındaki Belçikalı oyuncu Hazard ise 34 maçta forma giydi ve 7 gol 8 asistle sezonu tamamladı. Kendisine yapılan 133 faulle bu alanda lider olan kanat oyuncusu aynı zamanda 'Sezonun en iyi futbolcusu' ödülünün de sahibi oldu.
Yeni sezonda Katarlı yeni sahiplerinin desteği ile para sıkıntısı yaşamayan PSG'nin Hazard için yaptığı '31.5 milyon euro+Mevlüt Erdinç'lik teklif şimdilik reddedildi. Moussa Sow yeni sezonda da Lille'de kalacak gibi gözüküyor ama son birkaç yıldır Arsene Wenger'in radarında olan Gervinho 12 milyon euro bonservis bedeli karşılığında Arsenal ile anlaştı.
Hızlı adamları çok seven Arsene Wenger için Gervinho tam bir maden gibi. Sadece forvet olarak değil kanatlarda da oynayabilen Gervinho, Fransız ve Fransa liginden gelen çok oyuncunun Arsenal'de olması ile uyum sorununu çabuk atlatacaktır. Vatandaşı Eboue de hala Arsenal'de forma giyiyor.
Genç yetenekleri özellikle de Fransa ligindeki oyuncuları takımına monte etmeyi çok seven Fransız teknik adam Lille'ın 24 yaşındaki yıldızını da kaçırmadı. Geçen sezonki Chamakh, ondan önceki senelerdeki Nasri, Clichy, Sagna, Koscileny transferlerinde olduğu gibi...
27 Mayıs 1987 yılında Fildişi Sahilleri'nin Anyama şehrinde doğan Gervinho (Tam adı: Gervais Yao Koussai) 11 yaşında ülkesinin Mimosas takımının altyapısına girdi. 4 sene burada geçirdikten sonra 2 sene de Toumodi FC'nin altyapısında oynayan Gervinho 2004 yılında Belçika'nın Beveren takımı tarafınfan keşfedildi.
Emmanuel Eboue ve şu anda Sevillada forma giyen Romaric ile aynı sezonda Beveren'de oynayan Gervinho Belçika liginde 2005-2007 yılları arasında 61 maça çıktı ve 14 gol attı. 2007 yazında ise Belçika'dan ayrılarak Le Mans'da forma giymek için Fransa'ya gitti.
Henüz 20 yaşına yeni giren Gervinho, Le Mans'daki ilk sezonunda Beveren'de de birlikte forma giydiği vatandaşı Romaric'in de katkısı ile uyum sürecini çabuk atlattı. 20072-2008 sezonunu Le Mans 9. sırada tamamlarken Gervinho toplamda çıktığı 30 maçta 6 gol 5 asist yaptı. Ertesi sezon ligde çıktığı 33 maçta 7 gol 3 asistlik bir performans sergileyen Fildişili oyuncu 6 milyon euroya Lille'ın yolunu tuttu.
Lille'de ilk 3 hafta yedek kulübesinde bekleyip maça sonradan dahil olan Gervinho, 4. haftadaki Sochaux maçı ile ilk kez ilk 11'e girdi ve sezon sonuna kadar her maçta banko oynadı. Özellikle Kasım sonundan Aralık ayı sonuna kadar olan 6 maçta attığı 8 golle Lille'ın o 6 maçta 18 puan toplamasında pay sahibi oldu. Le Mans'daki 2 sezonunda ligde toplam 9 gol atan Gervinho, Lille'daki ilk sezonunda 13 gol attı. UEFA Avrupa Ligi'nde ise forma giydiği 9 maçta 5 gol attı.
2009-2010 sezonunu 4. tamamlayan Lille 2010-2011 sezonuna ilk 4 maçta 4 beraberlik alarak başladı. 5. hafta Lens deplasmanında Gervinho'nun attığı 2 golle Lille sahadan 4-1 galip ayrıldı ve galibiyet serileri gelmeye başladı. Avrupa'da gol atma başarısı gösteremeyen Gervinho ligde 15, kupalarda ise 3 gol attı.
Fildişi Sahilleri ile 2010 Dünya Kupasında 3 maçta 182 dakika sahada kalan Gervinho'nun milli formayla 27 maçta 6 golü var. İlk milli formasını 2007 Kasım'ında giydiğini de belirtelim.
Etiketler:
arsenal,
arsene wenger,
flaş transfer,
gervinho,
hazard,
istatistikler,
ligue 1,
lille,
moussa sow,
premier lig,
şampiyon,
transfer analiz
13.07.2011
Benayoun'un Bu Golüne Sadece 'OHA' Denir!
Chelsea dün İngiltere 1. ligi takımlarından Wycombe ile oynadığı hazırlık maçını 3-0 kazanırken karşılaşmanın golleri 4. dakikada Yossi Benayoun, 52. dakikada Fernando Torres ve 56 dakikaa genç oyuncu Rajkovic'den geldi.
Benayoun'un attığı ilk gol ise tam anlamıyla 'Oha', 'Yok artık', 'Bu kadar da olamaz' dedirtecek türden bir gol olmuş.
Aynısını ben de atarım diyen var mı :)
Etiketler:
benayoun,
chelsea,
hazırlık maçı,
inanılmaz gol,
wycombe
12.07.2011
11.07.2011
Maskenin Altından Gökhan İnler Çıktı!
Geçtiğimiz sezonu Serie A'da 3. sırada tamamlayan ve bu sezon Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacak olan Napoli yeni sezon öncesinde kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor.
Geçen sezon Napoli'de kiralık olarak oynayan Cavani'yi 14 milyon euroya satın alan Napoli, Parma'dan 8 milyon euroya Dzemaili'yi, Arjantin'in Estudiantes takımından 2.5 milyon euroya Federico Fernandez'i, geçen sezon Lecce'nin kalesini 37 maçta koruyan 28 yaşındaki Rosati'yi 2.5 milyon euroya ve 6 senedir Fiorentina'da forma giyen Donadel'i kadrosuna katan Napoli bugün bir flaş transfere daha imza attı.
Bu transfer için kulüp binasında basın toplantısı düzenleyen Napoli başkanı Aurelio De Laurentiis, basın mensuplarına sürpriz yaparak imza attıracağı futbolcuyu yüzünde aslan maskesi üstünde Napoli forması giyilmiş şekilde getirdi salona.
Napoli'nin yeni transferi aslan maskesi ile poz verdikten sonra sırtını dönerek formanın arkasında yazan ismi gösterdi ve sonra maskeyi çıkardı. Maskenin altından çıkan kişi ise 4 sezondur Udinese'de forma giyen Türk asıllı İsvçireli oyuncu Gökhan İnler'den başkası değildi.
27 yaşındaki Gökhan İnler için Napoli'nin 13 milyon euro bonservis bedeli ödediği konuşuluyor. Napoli ile 5 yıllık sözleşme imzalayan Gökhan İnler yeni sezonda Udinese de olduğu gibi 88 numaralı formayı giyecek.
Etiketler:
aslan maskesi,
gökhan inler,
imza töreni,
napoli,
serie a,
udinese
8.07.2011
Liverpool İstanbul'a Dönüyor!
Liverpool'un tarihinde 5 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olsa da en unutulmaz şampiyonlukları şüphesiz Milan'ı 3-0 geriden gelip penaltılarla yenerek kazandıkları şampiyonluktur. 2005 yılında İstanbul'daki o finali hiçbir zaman unutmayan Liverpool için İstanbul şehri ayrı bir öneme sahip bu nedenle.
Türk Telekom Arena Stadı'nın açılışını Ocak ayınca Ajax ile yapan Galatasaray yeni sezonda bu stadyumdaki ilk maç için Liverpool'a teklif götürürken ve dün Liverpool resmi sitesinden bu teklifin kabul edildiğini taraftarlarına duyurdu.
28 Temmuz 2011 tarihinde saat 21.00'da oynanacak maç için Liverpool resmi sitesinde 'Reds returning to Istanbul' başlığını kullanarak İstanbul şehrinin onlar için hala ne derece önemli olduğunu ifade etti.
Liverpool sitesinde yer alan haberde 2005 yılında İstanbul'da oynanan final maçında Baros'un da yer aldığına ve Türk Telekom Arena'da Galatasaray taraftarlarının 131,76 desibele ulaşarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdiklerine de değinildi.
Ayrıca Liverpool'un Galatasaray maçı dışında yapacağı diğer 5 hazırlık maçı da haberin içinde yer aldı. Bu maçlar; 13 Temmuz'da Çin'de Guangdong F.C. ile, 16 Temmuz'da Malezya'da Malezya karması ile, 23 Temmuz'da Hull City ile, 1 Ağustos'ta Valeranga ile ve 6 Ağustos'ta da Valencia ile.
Galatasaray'ın resmi sitesinden yapılan hazırlık maçlarının programı belli oldu açıklamasında ise sarı-kırmızılı ekibin sezon öncesinde yapacağı maçlar şu şekilde; 8 Temmuz'da Almanya'da Türkiyem Berlinspor ile, 10 Temmuz'da Almanya'da Unterhacing ile, 20 Temmuz'da Almanya'da Twente ile ve 24 Temmuz'da Almanya'da Inter Milan ile.
Twente Stadının Çatısı Çöktü!
2009-2010 sezonunu şampiyon tamamlayan geçtiğimiz sezon da ligin son haftasına lider girmesine rağmen son maçta Ajax'a yenilip Hollanda ligini 2. sırada tamamlayan Twente'nin De Grolsch Veste stadının çatısı dün öğlen saatlerinde onarım sırasında çöktü.
Enkaz altında kalan 16 kişiden 2'si hayatını kaybetti 14 kişi ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Yaralılardan 1'inin durumu ağır.
Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etme şansı bulunan Twente, yeni sezon öncesinde stadın kapasitesini arttırmak için 20101-2011 sezonu sona erdiğinde stadyumda çalışmalara başlamıştı. 24.000 kişilik olan kapasitenin inşaat sonrasında 30.000'e yükseltilmesi hedefleniyordu.
Enkaz altında kalan 16 kişiden 2'si hayatını kaybetti 14 kişi ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Yaralılardan 1'inin durumu ağır.
Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etme şansı bulunan Twente, yeni sezon öncesinde stadın kapasitesini arttırmak için 20101-2011 sezonu sona erdiğinde stadyumda çalışmalara başlamıştı. 24.000 kişilik olan kapasitenin inşaat sonrasında 30.000'e yükseltilmesi hedefleniyordu.
Etiketler:
de grolsch veste stadı,
hollanda ligi,
kaza,
stat çatısı çöktü,
twente
7.07.2011
6.07.2011
İspanya La Liga '2011-2012 Sezonu' Fikstürü!
Bugün yapılan fikstür çekimi ile İspanya La Liga'da 2011-2012 sezonunun 38 haftalık maç takvimi belli oldu. 21 Ağustos'ta başlayacak olan La Liga, 2012 Avrupa Şampiyonası nedeni ile İngiltere Premier Ligi gibi 13 Mayıs 2012 tarihinde sona erecek.
Son şampiyon Barcelona ligin ilk haftasında yaptığı flaş transferler ile gündemde olan Malaga'ya konuk olacak. Geçtiğimiz sezonu 2. sırada tamamlayan Real Madrid ise sezonu Santiago Bernabeu'da Athletic Bilbao maçı ile açacak. Geçen sezonun 3.sü Valencia ise ilk hafta Osasuna'ya konuk olacak.
Lige yeni yükselen takımlardan Real Betis sezonu 'Endülüs derbisi' ile açıyor. 2 sezonluk aranın ardından tekrar La Liga'ya dönen Real Betis ilk hafta sahasında aynı bölgenin takımı Sevilla'yı ağırlayacak. 9 yıl aranın ardından La Liga'da mücadele edecek olan Rayo Vallecano da sahasında Mallorca ile karşılaşacak. La Liga'da en son 1975-1976 sezonunda mücadele eden Granada ise ilk hafta Espanyol'a konuk olacak.
Herkesin merakle beklediği 'El Classico'lar ligin 16. ve 35. haftasında oynanacak. Ligde oynanacak ilk 'El Classico' 11 Aralık'ta Real Madrid'in sahasında oynanacak. O tarihlerde Barcelona'nın 'Kıtalararası Kupa' maçları olduğu için maçın tarihinin ertelenme ihtimali de söz konusu. Rövanş ise 22 Nisan'da Nou Camp'ta oynanacak ve belki de ligin şampiyonunu belirleyecek maç olacak.
Merakla beklenen derbilerden olan Madrid derbisi ligin 14. haftasında oynanacak. Kasım ayının son haftasındaki ilk maç Real Madrid'in sahasında oynanacak. Espanyol ile Barcelona'nın karşı karşıya geldiği 'Barselona derbisi' ise 18. haftada oynanacak. İlk yarıdaki maç Espanyol'un stadında oynanacak.
Geçen sezonu 3. sırada tamamlayan Valencia, 5. hafta kendi sahasında Barcelona'yı konuk ederken ertesi hafta Sevilla deplasmanına gidecek 13. haftada ise sahasında Real Madrid ile karşılaşacak.
Geçen sezonu 4. sırada bitiren Villarreal ile Valencia'nın karşılaşması ise 18. haftada olacak. 'Sarı Denizaltılar' 2. haftada Barcelona deplasmanına giderken ertesi hafta da Sevilla ile oynayarak sezonu zorlu maçlarla açacak. Villarreal 10. hafta da Real Madrid'e konuk olacak.
İspanya La Liga'da 38 haftalık fikstürün tamamına şuradan ulaşabilirsiniz. İlk haftanın fikstürü ise şu şekilde;
Osasuna - Valencia
Real Sociedad - Atletico Madrid
Villarreal - Sporting Gijon
Malaga - Barcelona
Real Betis - Sevilla
Espanyol - Granada
Rayo Vallecano - Mallorca
Real Madrid - Athletic Bilbao
Levante - Zaragoza
Racing Santander - Getafe
Real Sociedad - Atletico Madrid
Villarreal - Sporting Gijon
Malaga - Barcelona
Real Betis - Sevilla
Espanyol - Granada
Rayo Vallecano - Mallorca
Real Madrid - Athletic Bilbao
Levante - Zaragoza
Racing Santander - Getafe
5.07.2011
Fabio Coentrao Real Madrid'te!
Real Madrid'in yılan hikayesine dönen ve günlerdir uğraştığı Fabio Coentrao transferi bugün resmen sonuçlandı ve Portekizli oyuncu 30 milyon euro bonservis bedeli karşılığında Real Madrid'e 6 yıllık imza attı.
Sol bek mevkisinde forma giyen 23 yaşındaki oyunc Real Madrid'te çok fazla yabancılık da çekmeyecek. Nitekim 2 sene önce Benfica'da birlikte forma giydiği ve sol kanatta hemen önünde oynayan Di Maria da geçen sezon Real Madrid'e 33 milyon euro bonservis bedeli ile gelmişti.
Teknik direktör Jose Mourinho'nun da Portekiz olması ve Portekiz ligindeki oyuncular ile Portekizli oyuncuları yakından tanıması bu transferdeki en büyük etkenlerden biri. Bir dönem kadrosunda Hollandalı futbolcular çoğunlukta olan Real Madrid'te şimdi de Portekizli futbolcu furyası var.
Futbola Rio Ave'de başlayan Coentrao henüz 17 yaşındayken profesyonel oldu ve 2007 yılına kadar Rio Ave takımıyla 1. ligde mücadele etti ve 2007 yazında Benfica'ya transfer oldu.
Portekizli sol bekin Benfica'daki ilk 2 sezonu biraz sıkıntılı geçti. İlk sezonunda 4'ü lig toplam 8 maça çıktıktan sonra Portekiz 1. lig takımı Nacional'e kiralık verilen Coentrao burada çıktığı 16 maçta 4 gol 1 asist yaptı ve Benfica'ya geri döndü.
2008-2009 sezonunun başında Zaragoza'ya kiralansa da sadece 1 maç oynadı ve ülkesine geri döndü. Sezonun 2. yarısında yetiştiği kulüp olan Rio Ave'ye kiralık olarak giden ve 17 maçın 16'sında oynayan Coentrao attığı 3 gol ve yaptığı 2 asistle takımının ligde kalmasına yardımcı oldu.
Kiralık oynadığı takımlarda iyice piştiğine emin olan Benfica kulübü ilk olarak Coentrao'nun sözleşmesini 2015 yılına kadar uzattı. 2009-2010 sezonunda ligde forma giydiği 26 maçta yaptığı 9 asistle Benfica'nın şampiyonluğunda pay sahibi olan genç oyuncu takımının çeyrek final oynadığı UEFA Avrupa Ligi'nde de 13 maçta forma giydi.
Kasım 2009'da 21 yaşındayken ilk kez milli takıma çağrılan Coentrao 2009-2010 sezonunu da harika geçirince 2010 Dünya Kupası'nda Portekiz milli takımının 23 kişilik kadrosunda yer buldu. Portekiz'in turnuvada oynadığı 4 maçta da 90 dakika sahada kalan genç yetenek turnuvadaki performansı ile tüm dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Dünya Kupası sonrası ismi Bayern Münih ile anılan sol bek oyuncusu tercihini Benfica'da kalmaktan yana kullandı ve sözleşmesini 2016'ya kadar uzattı. Ligde 23 maçta forma giyen Coentrao, Şampiyonlar Ligi'nde Benfica'nın 6 maçında da 90 dakika sahada kaldı. Benfica'nın Lyon'u 4-3 yendiği maçta attığı 2 golle de benim Gareth Bale'den ne eksiğim var mesajı verdi.
Real Madrid'te Coentrao'nun oynadığı mevkide Marcelo forma giyse de Mourinho'nun onu ısrarla istemesi ve Coentrao'nun da henüz 23 yaşındayken önüne Real Madrid gibi bir fırsat gelmesi bu transferi kolaylaştırdı.
Ayrıca Coentrao gibi Mourinho'nun ve takımda forma giyen Cristiano Ronaldo, Di Maria, Pepe, Ricardo Carvalho'nun da menajerlerinin Jorge Mendez olması bu transferin biteceğine dair işaretlerden biriydi. Mendez'in Türkiye'deki oyuncularını söylemeye hiç gerek yok sanırım. (Bkz: Beşiktaş'ın Portekizli futbolcuları)
Geçen sezon transfere 83 milyon euro harcayan ama buna rağmen Barcelona'yı geçmeyi yine başaramayan Real Madrid'in şimdiden transfere harcadığı para 55 milyon euroyu buldu. 30 milyon euroluk Coentrao dışında 10'ar milyon euro Nuri Şahin ve Varane (Lens)'ye veren Real Madrid, Espanyol'dan aldığı Callejona'un bonservisi için de 5 milyon euro vermişti. Ayrıca Münih'ten bedavaya alınan Hamit Altıntop var.
Buna karşılık henüz ezeli rakipleri Barcelona'nın transferi yok. Sezon sonuna kadar sessiz kalmayacak tabii ki Barcelona. Alexis Sanchez'in ismi haftalardır, Fabregas'ın ismi ise 3 sezondur Katalan ekibi için geçiyor. Ama bu sefer Fabregas gelecek gibi gözüküyor. Arsenal de kalması için çok ısrarcı değil bu sezon.
İki takımda da hedef öncelikle İspanya Süper Kupası'nda birbirleri ile yapacakları maçta üstün taraf olmak ve sezona moralli başlamak. Şunun şurasında sadece 1.5 ay kaldı yeni 'El Classico'ların başlamasına. Bekleyip görelim bakalım...
Sol bek mevkisinde forma giyen 23 yaşındaki oyunc Real Madrid'te çok fazla yabancılık da çekmeyecek. Nitekim 2 sene önce Benfica'da birlikte forma giydiği ve sol kanatta hemen önünde oynayan Di Maria da geçen sezon Real Madrid'e 33 milyon euro bonservis bedeli ile gelmişti.
Teknik direktör Jose Mourinho'nun da Portekiz olması ve Portekiz ligindeki oyuncular ile Portekizli oyuncuları yakından tanıması bu transferdeki en büyük etkenlerden biri. Bir dönem kadrosunda Hollandalı futbolcular çoğunlukta olan Real Madrid'te şimdi de Portekizli futbolcu furyası var.
Futbola Rio Ave'de başlayan Coentrao henüz 17 yaşındayken profesyonel oldu ve 2007 yılına kadar Rio Ave takımıyla 1. ligde mücadele etti ve 2007 yazında Benfica'ya transfer oldu.
Portekizli sol bekin Benfica'daki ilk 2 sezonu biraz sıkıntılı geçti. İlk sezonunda 4'ü lig toplam 8 maça çıktıktan sonra Portekiz 1. lig takımı Nacional'e kiralık verilen Coentrao burada çıktığı 16 maçta 4 gol 1 asist yaptı ve Benfica'ya geri döndü.
2008-2009 sezonunun başında Zaragoza'ya kiralansa da sadece 1 maç oynadı ve ülkesine geri döndü. Sezonun 2. yarısında yetiştiği kulüp olan Rio Ave'ye kiralık olarak giden ve 17 maçın 16'sında oynayan Coentrao attığı 3 gol ve yaptığı 2 asistle takımının ligde kalmasına yardımcı oldu.
Kiralık oynadığı takımlarda iyice piştiğine emin olan Benfica kulübü ilk olarak Coentrao'nun sözleşmesini 2015 yılına kadar uzattı. 2009-2010 sezonunda ligde forma giydiği 26 maçta yaptığı 9 asistle Benfica'nın şampiyonluğunda pay sahibi olan genç oyuncu takımının çeyrek final oynadığı UEFA Avrupa Ligi'nde de 13 maçta forma giydi.
Kasım 2009'da 21 yaşındayken ilk kez milli takıma çağrılan Coentrao 2009-2010 sezonunu da harika geçirince 2010 Dünya Kupası'nda Portekiz milli takımının 23 kişilik kadrosunda yer buldu. Portekiz'in turnuvada oynadığı 4 maçta da 90 dakika sahada kalan genç yetenek turnuvadaki performansı ile tüm dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Dünya Kupası sonrası ismi Bayern Münih ile anılan sol bek oyuncusu tercihini Benfica'da kalmaktan yana kullandı ve sözleşmesini 2016'ya kadar uzattı. Ligde 23 maçta forma giyen Coentrao, Şampiyonlar Ligi'nde Benfica'nın 6 maçında da 90 dakika sahada kaldı. Benfica'nın Lyon'u 4-3 yendiği maçta attığı 2 golle de benim Gareth Bale'den ne eksiğim var mesajı verdi.
Real Madrid'te Coentrao'nun oynadığı mevkide Marcelo forma giyse de Mourinho'nun onu ısrarla istemesi ve Coentrao'nun da henüz 23 yaşındayken önüne Real Madrid gibi bir fırsat gelmesi bu transferi kolaylaştırdı.
Ayrıca Coentrao gibi Mourinho'nun ve takımda forma giyen Cristiano Ronaldo, Di Maria, Pepe, Ricardo Carvalho'nun da menajerlerinin Jorge Mendez olması bu transferin biteceğine dair işaretlerden biriydi. Mendez'in Türkiye'deki oyuncularını söylemeye hiç gerek yok sanırım. (Bkz: Beşiktaş'ın Portekizli futbolcuları)
Geçen sezon transfere 83 milyon euro harcayan ama buna rağmen Barcelona'yı geçmeyi yine başaramayan Real Madrid'in şimdiden transfere harcadığı para 55 milyon euroyu buldu. 30 milyon euroluk Coentrao dışında 10'ar milyon euro Nuri Şahin ve Varane (Lens)'ye veren Real Madrid, Espanyol'dan aldığı Callejona'un bonservisi için de 5 milyon euro vermişti. Ayrıca Münih'ten bedavaya alınan Hamit Altıntop var.
Buna karşılık henüz ezeli rakipleri Barcelona'nın transferi yok. Sezon sonuna kadar sessiz kalmayacak tabii ki Barcelona. Alexis Sanchez'in ismi haftalardır, Fabregas'ın ismi ise 3 sezondur Katalan ekibi için geçiyor. Ama bu sefer Fabregas gelecek gibi gözüküyor. Arsenal de kalması için çok ısrarcı değil bu sezon.
İki takımda da hedef öncelikle İspanya Süper Kupası'nda birbirleri ile yapacakları maçta üstün taraf olmak ve sezona moralli başlamak. Şunun şurasında sadece 1.5 ay kaldı yeni 'El Classico'ların başlamasına. Bekleyip görelim bakalım...
Etiketler:
benfica,
coentrao,
di maria,
flaş transfer,
jorge mendez,
jose mourinho,
portekiz,
real madrid,
transfer analiz
1.07.2011
'Copa America 2011' Başlıyor!
İlki 1916 yılında yapılan, Güney Amerika kıtasında yer alan 10 ülke ve kıta dışından özel davetle gelen 2 ülkenin katılımıyla düzenlenen 'Copa America'nın 43.sü yarın gece oynanacak olan Arjantin-Bolivya maçı ile resmen başlıyor.
Bu sene Arjantin'in ev sahipliği yapacağı turnuvaya kıta dışından Meksika ve Japonya çağrılmıştı ancak birkaç ay önce Japonya'da meydana gelen büyük deprem nedeni ile Japonya bu turnuvaya gelmekten vazgeçti ve yerine Kosta Rika 'Copa America'ya davet edildi.
Bu kupada 8. kez mücadele edecek olan Meksika 1993 yılından beri her turnuvaya davet edildi. 1 hafta önce 'Gold Cup' şampiyonu olan Meksika 'Copa America'da 2 kez finale kadar yükselmesine rağmen şampiyon olamadı.
Daha önce 1997, 2001 ve 2004'te bu turnuvada boy gösteren Kosta Rika'nın ise en büyük başarısı 2 kez çeyrek finale yükselmesi oldu. Orta Amerika kıta temsilcisi geçen hafta tamamlanan Gold Cup'ta çeyrek finalde Honduras'a penaltularla elenmişti.
En son 1987 yılında Copa America'ya ev sahipliği yapan Arjantin 14 yıl aradan sonra yeniden bu turnuvada ev sahibi olarak yer alıcak ve bu nedenle de turnuvanın en büyük favorisi. Toplamda 9. kez ile 'Copa America'ya en çok ev sahipliği yapan ülke olan Arjantin daha önce 8 kez ev sahibi olduğu turnuvalarda tam 6 kez şampiyon oldu. 1'inde finalde Uruguay'a kaybetti, diğerinde ise kupayı 4. sırada tamamladı.
Arjantin ve Uruguay toplamda 14'er kez ile 'Copa America'yı en çok kazanan ülkeler. 7 kez 'Copa America'ya ev sahipliği yapan Uruguay bunların tamamında şampiyon oldu. Bu 2 ülkeyi 8 şampiyonlukla Brezilya takip ediyor. Paraguay ve Peru'nun 2'şer, Kolombiya ve Bolivya'nın ise 1'er şampiyonluğu bulunuyor.
Copa America'nın son 9 turnuvasında ezici bir Brezilya ve Arjantin dominantlığı var. Son 9 finalin 8'inde bu 2 ülkeden en az 1'i yer aldı hatta 3'ünde Brezilya-Arjantin finali oldu. Bu 2 takımın karşı karşıya geldiği son final ise 2007'de Venezuela'nın ev sahibi olduğu son 'Copa America'da oldu.
Her ne kadar Brezilya şampiyonluk sayısında Arjantin ve Uruguay'ı n çok gerisinde olsa da son 5 turnuvanın 4'ünü şampiyon olarak tamamladı. Son 6 turnuvanın 5'inde de finale kalmayı başardı. Brezilya'nın son 4 şampiyonluğundan 2'sini son 2 turnuvada Arjantin'i finalde yenerek aldığını da belirtelim.
2007'deki turnuvanın yıldızı 6 gol atan ve o turnuvanın gol kralı da olan Robinho olmuştu. 5 gol atan Arjantinli Riquelme, 4 gol atan Meksikalı Nery Castillo o turnuvada öne çıkan isimler olmuştu. Messi ise her zamanki gibi beklentilerin altında kalmıştı ulusal takımda.
Bu turnuvanın ise yıldız adayları oldukça fazla olacak gibi. Bunların en başında ise tüm dünyanın peşinden koştuğu 19 yaşındaki Neymar geliyor. 2010 Dünya Kupası kadrosunda yer alamayan Brezilyalı Pato'nun da ilk büyük turnuvası olacak bu kupa.
Barcelona'da her sezonu muazzam geçirmesine rağmen aynı performansı bir türlü Arjantin forması ile gerçekleştiremeyen hatta geçen yaz Dünya Kupası'ndan sonra baya eleştirilen Messi'nin de ülkesi adına en sonunda bir patlama yapması olası duruyor. Tevez, Agüero, Higuain gibi golcülerin yanı sıra Palermo'da forma giyen 21 yaşındaki Pastore'nin bu turnuvada neler yapacağını herkes çok merak ediyor.
Manchester City'e mi gidecek yoksa Udinese'de mi kalacak söylentileri bitmeyen Şilinin 22 yaşındaki yıldızı Alexis Sanchez, Dünya Kupası'ndaki performansına yakın bir performans sergilerse ülkesini bu turnuvada baya yukarılara taşıyacak gibi gözüküyor.
Geçen sezon Porto forması ile kırılmadık rekor bırakmayan Radamel Falcao da ülkesi Kolombiya'nın bu turnuvadaki en büyük kozu olacak. 28 milli maçta sadece 7 golü bulunan 25 yaşındaki golcünün yanı sıra Porto'dan takım arkadaşı da olan Guarin bu turnuvada öne çıkan isimlerden olabilir. Bir dönem Trabzonspor forması giyen daha sonra Arjantin'e kaçıp yarım sezonda Racing forması ile 11 gol atan Teofilo'ya da dikkat.
Galatasaray'a gidecek mi gitmiyecek mi söylentileri bitmek bilmeyen Muslera'yı Uruguay'ın kalesinde farklı gözlerle izleyeceğiz bu turnuvada. Son Dünya Kupası'nın en iyi futbolcusu seçilen Forlan, Napoli forması ile kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Cavani ve devre arasında Liverpool'a transfer olan Luis Suarez Uruguay'ın bu turnuvada yıldız olacak isimleri.
Paraguay ise Dünya Kupası'nda olduğu gibi yine etkili hücum silahları ile iş yapmaya çalışacak bu turnuvada. Dortmund forması giyen Lucas Barrios, emektar golcü Roque Santa Cruz ve geçen sezon La Liga'da Hercules forması giyen Nelson Valdez Paraguay'ın en büyük kozları olacak.
Geçen hafta Gold Cup şampiyonu olan Meksika o turnuvanın yorgunluğunu yaşayacak muhtemelen. Manchester Unitedla harika geçen bir sezonun ardından Gold Cup'ta da hem gol kralı olup hem de 'En iyi futbolcu' seçilen Javi Hernandez'in kadroda olmaması büyük bir kayıp. 22 yaşındaki Giovani Dos Santos genç ağırlıklı kadroya abilik yapıcak gibi gözüküyor bu turnuvada.
Copa America'da Türkiye'de forma giyen ya da gelecek sezon Türkiye'de forma giyecek olan 5 oyuncuyu izleme şansı bulacağız. Fenerbahçe'de forma giyen Andres Dos Santos'u Brezilya, Diego Lugano'yu ise Uruguay ile bu turnuvada göreceğiz. Samsunspor'un Botafogo'dan transfer ettiği Arevalo Rios da Lugano ile birlikte Uruguay'ın başarısı için ter dökecek Kayserispor forması giyen Santana, Paraguay, Sivasspor forması giyen Pedriel de Bolivya ile 'Copa America'da boy gösterecek.
'Copa America 2011' 2 Temmuz Cumartesi TSİ ile gece 03.45'te oynanacak Arjantin-Bolivya maçı ile başlayacak ve tam 3 hafta sürecek. 24 Temmuz Pazar gecesi TSİ ile 22.00'da oynanacak finak müsabakası ile şampiyon belli olacak.
Son bir dipnot olarak Türkiye içinde maçların yayın hakkını A Haber'in aldığını belirterek yazıyı sonlandıralım.
Bu sene Arjantin'in ev sahipliği yapacağı turnuvaya kıta dışından Meksika ve Japonya çağrılmıştı ancak birkaç ay önce Japonya'da meydana gelen büyük deprem nedeni ile Japonya bu turnuvaya gelmekten vazgeçti ve yerine Kosta Rika 'Copa America'ya davet edildi.
Bu kupada 8. kez mücadele edecek olan Meksika 1993 yılından beri her turnuvaya davet edildi. 1 hafta önce 'Gold Cup' şampiyonu olan Meksika 'Copa America'da 2 kez finale kadar yükselmesine rağmen şampiyon olamadı.
Daha önce 1997, 2001 ve 2004'te bu turnuvada boy gösteren Kosta Rika'nın ise en büyük başarısı 2 kez çeyrek finale yükselmesi oldu. Orta Amerika kıta temsilcisi geçen hafta tamamlanan Gold Cup'ta çeyrek finalde Honduras'a penaltularla elenmişti.
En son 1987 yılında Copa America'ya ev sahipliği yapan Arjantin 14 yıl aradan sonra yeniden bu turnuvada ev sahibi olarak yer alıcak ve bu nedenle de turnuvanın en büyük favorisi. Toplamda 9. kez ile 'Copa America'ya en çok ev sahipliği yapan ülke olan Arjantin daha önce 8 kez ev sahibi olduğu turnuvalarda tam 6 kez şampiyon oldu. 1'inde finalde Uruguay'a kaybetti, diğerinde ise kupayı 4. sırada tamamladı.
Arjantin ve Uruguay toplamda 14'er kez ile 'Copa America'yı en çok kazanan ülkeler. 7 kez 'Copa America'ya ev sahipliği yapan Uruguay bunların tamamında şampiyon oldu. Bu 2 ülkeyi 8 şampiyonlukla Brezilya takip ediyor. Paraguay ve Peru'nun 2'şer, Kolombiya ve Bolivya'nın ise 1'er şampiyonluğu bulunuyor.
Copa America'nın son 9 turnuvasında ezici bir Brezilya ve Arjantin dominantlığı var. Son 9 finalin 8'inde bu 2 ülkeden en az 1'i yer aldı hatta 3'ünde Brezilya-Arjantin finali oldu. Bu 2 takımın karşı karşıya geldiği son final ise 2007'de Venezuela'nın ev sahibi olduğu son 'Copa America'da oldu.
Her ne kadar Brezilya şampiyonluk sayısında Arjantin ve Uruguay'ı n çok gerisinde olsa da son 5 turnuvanın 4'ünü şampiyon olarak tamamladı. Son 6 turnuvanın 5'inde de finale kalmayı başardı. Brezilya'nın son 4 şampiyonluğundan 2'sini son 2 turnuvada Arjantin'i finalde yenerek aldığını da belirtelim.
2007'deki turnuvanın yıldızı 6 gol atan ve o turnuvanın gol kralı da olan Robinho olmuştu. 5 gol atan Arjantinli Riquelme, 4 gol atan Meksikalı Nery Castillo o turnuvada öne çıkan isimler olmuştu. Messi ise her zamanki gibi beklentilerin altında kalmıştı ulusal takımda.
Bu turnuvanın ise yıldız adayları oldukça fazla olacak gibi. Bunların en başında ise tüm dünyanın peşinden koştuğu 19 yaşındaki Neymar geliyor. 2010 Dünya Kupası kadrosunda yer alamayan Brezilyalı Pato'nun da ilk büyük turnuvası olacak bu kupa.
Barcelona'da her sezonu muazzam geçirmesine rağmen aynı performansı bir türlü Arjantin forması ile gerçekleştiremeyen hatta geçen yaz Dünya Kupası'ndan sonra baya eleştirilen Messi'nin de ülkesi adına en sonunda bir patlama yapması olası duruyor. Tevez, Agüero, Higuain gibi golcülerin yanı sıra Palermo'da forma giyen 21 yaşındaki Pastore'nin bu turnuvada neler yapacağını herkes çok merak ediyor.
Manchester City'e mi gidecek yoksa Udinese'de mi kalacak söylentileri bitmeyen Şilinin 22 yaşındaki yıldızı Alexis Sanchez, Dünya Kupası'ndaki performansına yakın bir performans sergilerse ülkesini bu turnuvada baya yukarılara taşıyacak gibi gözüküyor.
Geçen sezon Porto forması ile kırılmadık rekor bırakmayan Radamel Falcao da ülkesi Kolombiya'nın bu turnuvadaki en büyük kozu olacak. 28 milli maçta sadece 7 golü bulunan 25 yaşındaki golcünün yanı sıra Porto'dan takım arkadaşı da olan Guarin bu turnuvada öne çıkan isimlerden olabilir. Bir dönem Trabzonspor forması giyen daha sonra Arjantin'e kaçıp yarım sezonda Racing forması ile 11 gol atan Teofilo'ya da dikkat.
Galatasaray'a gidecek mi gitmiyecek mi söylentileri bitmek bilmeyen Muslera'yı Uruguay'ın kalesinde farklı gözlerle izleyeceğiz bu turnuvada. Son Dünya Kupası'nın en iyi futbolcusu seçilen Forlan, Napoli forması ile kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Cavani ve devre arasında Liverpool'a transfer olan Luis Suarez Uruguay'ın bu turnuvada yıldız olacak isimleri.
Paraguay ise Dünya Kupası'nda olduğu gibi yine etkili hücum silahları ile iş yapmaya çalışacak bu turnuvada. Dortmund forması giyen Lucas Barrios, emektar golcü Roque Santa Cruz ve geçen sezon La Liga'da Hercules forması giyen Nelson Valdez Paraguay'ın en büyük kozları olacak.
Geçen hafta Gold Cup şampiyonu olan Meksika o turnuvanın yorgunluğunu yaşayacak muhtemelen. Manchester Unitedla harika geçen bir sezonun ardından Gold Cup'ta da hem gol kralı olup hem de 'En iyi futbolcu' seçilen Javi Hernandez'in kadroda olmaması büyük bir kayıp. 22 yaşındaki Giovani Dos Santos genç ağırlıklı kadroya abilik yapıcak gibi gözüküyor bu turnuvada.
Copa America'da Türkiye'de forma giyen ya da gelecek sezon Türkiye'de forma giyecek olan 5 oyuncuyu izleme şansı bulacağız. Fenerbahçe'de forma giyen Andres Dos Santos'u Brezilya, Diego Lugano'yu ise Uruguay ile bu turnuvada göreceğiz. Samsunspor'un Botafogo'dan transfer ettiği Arevalo Rios da Lugano ile birlikte Uruguay'ın başarısı için ter dökecek Kayserispor forması giyen Santana, Paraguay, Sivasspor forması giyen Pedriel de Bolivya ile 'Copa America'da boy gösterecek.
'Copa America 2011' 2 Temmuz Cumartesi TSİ ile gece 03.45'te oynanacak Arjantin-Bolivya maçı ile başlayacak ve tam 3 hafta sürecek. 24 Temmuz Pazar gecesi TSİ ile 22.00'da oynanacak finak müsabakası ile şampiyon belli olacak.
Son bir dipnot olarak Türkiye içinde maçların yayın hakkını A Haber'in aldığını belirterek yazıyı sonlandıralım.
Etiketler:
alexis sanchez,
arjantin,
brezilya,
cavani,
copa america 2011,
falcao,
forlan,
giovani dos santos,
kolombiya,
meksika,
messi,
neymar,
pato,
suarez,
şili,
teofilo,
turnuva analizi,
uruguay
30.06.2011
3 Büyük Ligin 2011-2012 Sezonu Resmi Topları!
Nike, İngiltere Premier Lig, İspanya La Liga ve İtalya Serie A'da 2011/12 sezonunun resmi topu olan "Nike Seitiro"'yu tanıttı.
Bir önceki sezon kullanılan topa göre hızlanma özelliği daha fazla olan Seitiro, kullanılan renkler sayesinde de oyuncuların topu saha içerisinde net bir şekilde görüp farkındalıklarını artıracak şekilde tasarlanmış. Firma tarafından "NİKE RADAR" teknolojisi adı verilen bu özellik sayesinde futbolcuların daha hızlı karar verip uygulamaları hedeflenmiş.
Top ilk olarak Kupa Amerika'da kullanılacak ve ardından İngiltere Premier Lig, İspanya La Liga, İtalya Serie A, Asya Şampiyonlar Ligi, Copa Libertadores gibi tüm turnuvalarda da kullanılacak. Seitiro bunun dışında Brezilya, Fransa ve Portekiz federasyonlarının da resmi futbol topu olarak kabul edildi.
Etiketler:
2011-2012 sezonu,
copa america,
la liga,
nike,
premier lig,
seitiro,
serie a,
yeni top
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)