1.08.2009

Julio Cruz Lazio'da!

Geçen sezon ligi şampiyon kapatan Inter'de bu sezon forvet hattında adeta devir daim var. Lig bitmeden Genoa'nın golcüsü Diego Milito transfer edildi. Sezon sonu geldiğinde Hernan Crespo ile yollar ayrıldı. Ve en sonda Zlatan Ibrahimovic-Eto'o takası olmuştu. Inter'in forvet hattındaki değişim rüzgarı bununla sınırlı kalmadı ve Milano ekibinde 6 yılı geçiren Julio Ricardo Cruz sözleşmesinin bitmesi ile beraber başkent ekibi Lazio'ya transfer oldu.

Cruz için Lazio'nun ezeli rakibi Roma'da girişimlerde bulunmuş ama başarlı olamamıştı. Hatta Roma'nın 2. kaptanı De Rossi yaptığı açıklama da "Ezeli rakibimizin onu transfer etmesi hiç hoş olmadı keşke bize gelseydik" diyordu.

10 Ekim 1974'te Arjantin'in Santiago del Estero kentinde dünyaya gelen Cruz futbol kariyerine 1993 yılında Arjantin'in Banfield takımında başladı. İlk sezonunda sadece 5 maçta forma şansı bulan Cruz, Banfield adına ilk golünü 1994-1995 sezonunda (Banfield'teki 2. sezonu) kaydetti. O sezonu 26 maçta 6 gol ile tamamlayan Arnatinli golcü bir sonraki sezon 32 maçta 10 gol kaydederek River Plate'in dikkatini çekiyor ve 1996 yılında ünlü Arjantin kulübüne transfer oluyordu.

River Plate'de tek sezon geçiren 23 yaşındaki dev golcü Arjantin kulübü ile harikalar yaratıyor ve çıktığı 29 maçta River Plate adına 17 gole imza atıyordu. River Plate'deki başarılı kariyeri ile Hollanda'nın Feyennord takımına transfer oluyor ve 1997-1998 sezonunda Avrupa kariyeri başlıyordu.

Feyennord'da geçen 3 sezonda harika performansından hiçbişey kaybetmeyen ve kısa sürede takıma ve Hollanda Ligi'ne uyum sağlayan Cruz, biraz da Eredvise'da gol atmanın kolaylığı ile Feyennord kariyerini 6'sı Avrupa kupalarında olmak üzere 103 maçta 50 gol ile tamamlıyordu. Hollanda temsilcisine geçen 3 sezonda 1'de Lig şampiyonluğu sevinvi yaşaayan Arjantinli golcü 2000 yazında İtalya'nın Bologna takımına transfer oluyordu.

Bologna'daki ilk sezonunda Serie A'nın sert futboluna uyum sağlamakta zorlansa da Cruz çıktığı 28 maçta 7 gol kaydediyor genede beklentileri pek fazla karşılayamıyordu. 2001-2002 sezonunda 33 lig maçında 10 gol kaydeden Cruz, bir sonraki sezonuda 28 lig maçında 10 gol ile tamamlıyor ve Inter'e transfer oluyordu. Bologna kariyerinide toplam 98 maçta 30 gol ile tamamladı.

Inter'le ilk maçına 14 Eylül 2003'te Siena karşısında çıkan Cruz, ilk resmi golünüde Şampiyonlar Ligi'nde Arsenal'a karşı 17 Eylül'de kaydediyordu. 2003-2004 sezonunda Inter ile 22'si ilk 11 olmak üzere 31 maça çıkan Cruz sezonu 8 gol ile tamamlıyordu.

2004-2005 sezonunda ligde sadece 18 maça çıkan (12'si ilk 11) Cruz, Devler Liginde'de 4'ü sonradan olmak üzere 8 maça çıkıyordu. Ligde 5 Devler Liginde de 2 gol kaydeden Arjantinli golcü, İtalya Kupasında da 2 maçta 2 gol kaydederek sezonu 9 golle tamamlıyordu.

2005-2006 sezonunu Cruz aynı bizde Semih'in 2007-2008 sezonundaki performansı gibi tamamlıyordu. O sezon ligde çıktığı 31 maçta 15 gol kayeden Cruz, sadece 16 maça ilk 11 başlıyordu. Attığı ilk 6 golün 5'i sonradan girdiği maçlarda olurken attığı gollerin 9'unu 13 kere ilk 11 şansı bulduğu 2006 senesi içinde atıyordu. O sezon Calcipoli skandalı sayesi ile Inter, yıllar sonra şampiyonluğunu ilan ederken Cruz'da sezonu 40 maçta (19'unda sonradan oyuna girdi) 21 gol ile tamamlıyordu.

2006 Dünya Kupası'nda Arjantin kadrosuna çağrılan Cruz, sadece 2 maçta sonradan girebiliyor ve toplamda 41 dakika sahada kalıyordu. 2006-2007 sezonunu Kasım ayında geçirdiği sakatlık yüzünden 3 ay futboldan uzak geçiren dev golcü çıktığı 15 lig maçında 7 gol 2 asist kaydediyor, Devler Liginde de 4 maçta 3 gol (3'üde sakatlık yaşamadan önce gruplada) kaydediyordu.

2007-2008 sezonu ise Cruz için Inter kariyerindeki en iyi sezonlardan biri oluyordu. Çıktığı ilk 4 lig maçında 3 gol kaydeden Arjantinli golcü Aralık ayı sonuna kadar çıktığı 13 lig maçında 10 gol kaydediyordu. Bu 10 golün 7'sini ise üstüste çıktığı 7 maçta kaydediyordu. Ligin geri kalan bölümünde 3 gol kaydeden Cruz, sezonu 37 maçta 19 gol 6 asist ile tamamlıyordu.

Geçtiğimiz sezon ise Mourinho'nun gelişi ve Adriano'nun Brezilya'dan dönerek Zlatan ile beraber iyi bir form tutması neticesinde yedek kulübüne mahkum olarak geçiriyordu Arjantinli golcü. Adriano'nun Brezilya'ya kaçmasından sonra ise genç oyuncu Balotelli yeni gözde oluyor ve 34 yaşındaki oyuncu forma şansı bulamıyordu. Sezon boyunca ligde sadece 7 kez ilk 11 forma şansı bulan Cruz çıktığı 17 lig maçında rakip fileleri 2 kez havalandırdı. İlk 11 çıktığı ilk maç olan 15 Kasım'daki Palermo maçından önce 6 kez oyuna sonradan giren Cruz sadece 140 dakika oyunda kalmış ve o sezonki tüm gollerini o dakikalarda bulmuştu. Devler Liginde'de durum değişmemiş ve 5'i de sonradan olmak üzere çıktığı 5 Şampiyonlar Ligi maçında 86 dakika sahada kalıp 1 gol kaydediyordu.

Arjantin Milli takım formasını ise 22 kez giyen Cruz ülkesi adına 4 gol kaydetti.

Dipnot: Son resimdeki futbolcular soldan sağa Figo, Toldo ve Cruz. Eşleri ile beraberler.


31.07.2009

Poster Savaşı!


Arjantinli oyuncu Carlos Tevez'in Manchester United'dan ayrılarak ezeli rakibi Manchester City'ye transfer olmasının yankıları devam ediyor.

Manchester City'nin, Harvey Nichols mağazasının üstüne dev bir "Welcome to Manchester" yazılı posterine MANU'nun cevabı gecikmedi. Manchester United taraftarlarının çoğunlukta olduğu bölgede posteri hazmedemeyen taraftarlar ilginç bi karşılık verdiler.

MANU fanatikleri, devasa büyüklükteki Tevez posterinin üzerine kırmızı renkte boyalar atarak tepki gösterdiler. Daha sonra Manchester City taraftarları bununda altında kalmayarak Owen'ın sık sık sakatlanmasından esinlenerek, oyuncunun ellerinde kol değneği olan üzerinde "Welcome to Stretford" yazan bir poster daha astılar. Bakalım Manchester şehri önümüzdeki günler başka nelere sahne olacak.

Gabriel Heinze Marsilya'da!



Son resimde Cristiano Ronaldo adeta Heinze'ye git diyor o da zaten bu saatten sonra durmam kimse geri döndüremez gibi el sallıyor adeta.

Kariyerinin çıkış dönemlerini Fransa'da yaşayıp Manchester United'a geçen Heinze 5 yıl aradan sonra tekrar bu ülkeye hemde eski kulübü PSG'nin ezeli rakibi Marsilya'ya transfer oldu.

19 Mart 1978'de Arjantin'in Crespo kentinde dünyaya gelen Heinze futbola Batistuta ve Messi'nin de yetiştiği kulüp olan Newells Old Boys takımında başladı. Henüz 18 yaşındayken Arjantin kulübünde profesyonel olan Heinze 1996-1997 sezonunda ilk maçına çıktı. O sezon 8 lig maçında forma giyen bu genç oyuncusu İspanyol kulübü Valladolid'in yolunu tuttu.

Valladolid ile ilk sezonunda forma şansı bulamayan Arjantinli oyuncu bir sonraki sezon Sporting Lizbon takımına kiralık olarak gönderildi. 1998-1999 sezonunu Portekiz ekibinde geçiren Heinze sadece 5 maçta forma şansı bulabildi ve 1 gol kaydetti.

Valladolid'e geri döndüğünde forma şansı bulmaya başlayan Heinze, 1999-2000'de 18, 2000-2001 sezonunda da 36 maça çıktı ve bu 2 sezonda 1 gol kaydetti. 2001 yazında Fransa'nın Paris Saint Germain takımı tarafından transfer edilen Arjantinli oyuncu Valladolid kariyerini 54 maç 1 gol ile tamamadı.

Fransa'daki ilk sezonunda ilk 11'in değişilmez oyuncularından biri olmayı başaran Heinze 2'si Uefa Kupası olmak üzere 37 maçta forma şansı buluyordu. 2002-2003 sezonunda da ligde sadece 4 maçı kaçıran Arjantinli oyuncu 34 lig, 3 de Uefa Kupası olmak üzere sezonu 37 maçla tamamlıyor ve 2 de gol kaydediyordu. 2003-2004'te de 33 lig maçına çıkan Heinze PSG'nin ligi şampiyon Lyon'un ardından 2. sırada bitirmesinde büyük pay sahibi oluyordu.

26 yaşındayken Alex Ferguson'un da dikkatini çeken Arjantinli oyuncu Haziran 2004'te 6.9 milyon pounda Manchester United'a transfer oluyordu. Kırmızı Şeytanlar ile çıktığı ilk maçta (11 Eylül 2004- Bolton maçı) golle tanışan Heinze o sezon Manu'nun sol bekinde formayı kimseye kaptırmıyordu. 26'sı lig 7'side Şampiyonlar Ligi olmak üzere o sezon toplam 45 maça çıkan Heinze 1 gol atıp 6'da asist yapıyordu. Bu harika performansı sonucunda Copa Amerika'da Arjantin Milli takımınada çağrılıyor ve 6 kez Arjantin formasını giyiyordu.

2005-2006 sezonu Heinze için hiçte iyi başlamıyordu. 14 Eylül 2005'te Villarreal ile oynanan Devler Ligi maçında sakatlanan Arjantinli oyuncu, tam 7 ay sahalardan uzak kalıyordu. O sezon Manu ile sadece 4 maça çıkabilen Heinze 2006 Dünya Kupasında Arjantin'in kadrosunda yer alıyor ve 5 maçın 4'ünde 90 dakika sahada kalıyordu.

Bir önceki sezon sakat olduğu için ara transferde sol beke Evra takviyesi yapılınca 2006-2007 sezonunda Heinze sürekli ilk 11'de yer bulamıyordu. O sezon ligde 17'si ilk 11 olmak üzere 22 maça çıkan Arjantinli oyuncu o sezonu 32 resmi maçla tamamlıyordu. Manu'nun defansındaki sakatlık problemi yüzünden ligin son maçlarında Wes Brown'un partneri olarak stoperde oynuyordu. Ayrıca sezonun son 2 maçında Manu'da sahaya kaptan olarak çıktı Heinze.

21 Temmuz günü Liverpool'un 6.8 milyon euroluk teklifini reddeden Manchester United 1 ay sonra Real Madrid'in 8 milyon poundluk teklifini kabul ediyor ve Beckham ile Nistelrooy'dan sonra Manu'dan Real Madrid'e transfer olan 3. oyuncu oluyordu.

Real Madrid'teki ilk sezonunda 20'si lig olmak üzere 26 maça çıkan Heinze ilk sezonunda Real Madrid ile İspanya Ligi ve İspanya Kral Kupası zaferlerini tadıyordu. Real'deki son sezonunda da 25 lig, 7 Şampiyonlar Ligi maçına çıkan Arjantinli oyuncu sezonu 2 gol 3 asist ile tamamladı. Manu'da 3 sezonda 20 sarı kart gören Heinze, Real'de 2 sezonda 17 sarı kart gördü.


30.07.2009

Elano Galatasaray'da!


Haldun Üstünel 2 gün önce gittiği yurt dışından her zamanki gibi yine eli boş dönmedi ve belkide son yılların en flaş transferine imza attı.

Keita'nın 11'i seçmesi ile muhtemelen 9 numarayı Elano giyecek. Lincoln'ün yerine ondan 3 gömlek daha üstün bir transer yapıldı.

Galatasaray, Manchester City'nin Brezilyalı Yıldızı Elano Blumer'le 4 yıllık sözleşme imzaladı.

28 yaşındaki Elano, orta sahada hücuma yönelik görev yapabilen, her iki ayağına da hakim, uzaktan etkili şutlar atabilen ve gerektiğinde orta sahanın farklı mevkilerinde oynayabilen bir isim.

Mevkisinde Kaka, Ronaldinho, Diego, Juninho gibi isimler olmasına karşın tam 35 kez Brezilya Milli Takım forması giyen Elano, 6 gol kaydetti.

Disiplinli futbolunu tekniğiyle birleştirebilen ender Brezilyalılar'dan birisi olan yıldız futbolcu, Manchester City'den önce Shakthar Donetsk ve Santos takımlarında forma giydi. Brezilyalı yıldız, Cuma günü İstanbul'a gelecek.


'Taklacı' Martins Wolfsburg'da!


Belkide Nijeryalı oyunculara has bir durum bu takla atma olayı. Bizim ligimizdede Nijeryalı Aghahowa'nın Fenerbahçe maçında attığı gollerden sonra attığı taklalar günlerce konuşulmuştu.

Inter'le geçem 4 senenin ardından Premier Lig'e transfer olan Martins, İngiltere'nin köklü kulübün Newcastle United'da geçen 3 sezonun ardından kulübünün geçen sezon küme düşmesi ve kulübün içine girdiği büyük borç nedeni ile satış listesine koyulmuştu.

Geçen sezonu Bundesliga şampiyonu olarak tamamlayan Wolfsburg, her ne kadar Dzeko ve Grafite gibi harika ve uyumlu bir forvet hattına sahip olsada Şampiyonlar Ligi'ni de düşünürek, Nijeryalı golcüyü 10.5 milyon euro bonservis bedeli ile satın alarak 4 yıllık sözleşme imzaladı.

28 Ekim 1984 tarihinde Nijerya'nın Lagos kentinde dünyaya gelen Martins futbol hayatına 15 yaşındayken şu an Sivasspor'lı Akeem Agbetu'nun da yetiştiği, Nijerya'nın Ebedei takımında başladı. Bir sonraki sezon şu an, Lazio'da oynayan Makinwa ile beraber Reggina'ya transfer olan Martins, 2001 yazında 750.000 euroya henüz 17 yaşındayken Inter'e transfer oldu.

İlk sezonunda (2001-2002) Inter'in genç takımında oynayan ve 23 gol kaydeden Martins, aynı sezon İtalyanın 18 yaş altı takımınada seçildi. Genç takımdakiki harika performansı ile Inter'in A takımına yükselmeyi başaran 170 boyundaki bu hızlı ve kara çocuk, ilk resmi maçına da Aralık 2002'de Parma maçı ile çıktı. O sezonu genellikle yedek kulübesinde geçiren Nijeryalı golcü Leverkusen'e karşı da Şampiyonlar Liginde gol ile tanışmıştı. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale kadar yükselen Inter'de Milan'a karşı son maçta gol bulsada Inter deplasman golü kuralı ile eleniyordu. Martins o sezonu 10 maçya 3 gol ile tamamlıyordu.

Son 2 sezonda Afrika'nın en iyi genç oyuncusunu kazanan 19 yaşındaki genç golcü 2003-2004 sezonunda yavaş yavaş kendini bulmaya başlıyordu. O sezon Serie A'da 24 maça çıkan Martins (11'inde ilk onbirde başladı), 7 gole imza attı. Devler Liginde'de 4 maçta 2 gol kayeden Martins o sezonu toplamda 36 maçta 11 gol ile tamamlıyordu.

2004-2005 sezonunda kariyerinin en başarılı sezonunu geçiren Nijeryalı golcü İtalya liginde 16'sı ilk 11 olmak üzere 31 maça çıkıyor ve rakip filelere 11 gol bırakıyordu. İtalya Kupasında 6 maçta 6 gol kaydeden Martins, Devler Liginde'de 9 maçta 5 gol kaydetti.

2005-2006 sezonuna Milano ekibi ile 5 yıllık bir sözleşme imzalayarak başlayan Martins, o sezonuda ligde 9, Devler liginde ve İtalya Kupasında 2'şer gol olmak üzere toplam 44 maçta 13 gol ile tamamlıyordu. Inter'deki güzel performansı ile 2006 Afrika Kupası için Nijerya milli takımına çağrılan Martins, yarı final oynayan ülkesi adına 2 gol kaydediyordu.

2006 yazında Ibrahimovic ve Crespo transferleri ile ilk 11'deki yeri iyice zorlaşan Martins Ağustos ayında kendi isteği ile İngiltere Premier Lig ekibi Newcastle United'a transfer oluyordu. Aynı sezon Emre'de aynı şekilde Newcastle'a geliyordu. Yeni takımı ile 5 yıllık sözleşme imzalayan 22 yaşındaki golcü efsane futbolcu Alan Sheraer'in 9 numarasını tercih ediyordu.

Newcastle'daki ilk sezonunda uyum sorunu yaşamayarak etkileyici bir performans çizen Nijeryalı golcü 33 Premier Lig maçında 11 gol kaydetti. O sezon Uefa Kupasında mücadele eden İngiliz ekibinde 9 maçta 6 gol kaydeden Martins, takımının Uefa Kupasında son 16'ya kalmasına katkı sağlıyordu. O sezon toplam 52 resmi maça çıkan Martins, ilk sezonu 19 gol 5 asist ile tamamlıyordu.

2007-2008 sezonuna Bolton maçında 2 gol ile başlayan Martins, sakatlığı nedeni ile Ocak-Mart arasını kaçırsada o sezonu 8'i sonradan olmak üzere 31 lig maçında 9 gol 3 asist ile tamamlıyordu. Son sezonunda ise 23 lig maçına çıkan Nijeryalı golcü 8 gol kaydetsede (Bu gollerin 7'sinde Newcastle United'a puan kazandırdı) takımını ligde tutmaya yetmiyordu.

Gomis Lyon'da!


Onun ismini en çok geçen sezon duymuştum. Bu kara çocuk Euro 2008 öncesinde öylesine harika bir performans sergilemiştiki kendisini bir anda Fransa milli takımı ile Avrupa Şampiyonasında bulmuştu.

Geçtiğimiz sezon belki çok harika bir sezon geçirmedi ama 7 yıl aradan sonra ligi şampiyon tamamlayan Lyon 24 yaşındaki bu genç oyuncuyu 13 milyon euro vererek Saint Etienne'den transfer ederek Lisandro Lopez ile beraber forvet hattını çok güçlü yaptı.

6 Ağustos 1985 doğumlu olan Gomis futbola Saint Etieene'nin futbol akademisinde başladı ve 17 yaşındaykende profesyonel kariyerine başladı. 2002-2004 seneleri arasında St.Etienne'in B takımında 30 maça çıkan Fransız golcü 15 gole imza attı.

2004-2005 sezonunda A takımda forma giymeye başlayan Gomis o sezon 13 maçta 2 gol kaydetti. Bir sonraki sezon 6 aylığına Touluse'a kiralanan 20 yaşındaki bu genç golcü orda da 13 maçta 6 gol kaydetti. Touluse'a gitmeden önce o sezon St.Etienne forması ile de 6 gol kaydeden Gomis o sezonu toplamda 12 gol ile tamamladı.

2005-2006 sezonu kendisi için hayal kırıklığı şeklinde geçen Gomis o sezon 24 resmi maça çıksada sadece 2 gol kaydedebilmişti. Bir sonraki sezon performansı ile kendini bulan Gomis yavaş yavaş Fransa Liginde kendini gösteriyordu. 2006-2007 sezonunu 9 gol 3 asist ile kapatan Fransız golcü 18'i ilk 11 olmak üzere 30 lig maçına çıkmıştı.

Yazının başında belirttiğimiz gibi 2007-2008 sezonunda kariyerinin en iyi sezonunu geçiren ve Mayıs 2008'de Domenech tarafından Fransız milli takımada çağrılan Gomis o sezon 35 lig maçında 16 gol kaydederken5 de asist yapmıştı. Ayrıca o sezon toplam 111 şut çeken Gomis bu şutların 47'sinde kaleyi tuttururken %34'lük bir gol oranı yakalmıştı kaleyi tutan şutlarında.

Euro 2008'e gol atamadan veda eden Fransa milli takımının kadrosunda Benzema ile beraber pek etkileyici bir performans gösteremeyen Gomis ligdede bir önceki sezonki kadar gol kaydedemedi. Yine de çıktığı 36 lig maçında 9 gol 4 asist kaydeden Gomis rakip kalelere 110 şut (34'ü kaleyi buldu) gönderdi.

29 Temmuz'da da Lyon ile resmi sözleşmeye imza atan Gomis'in 21 numaralı formayı giyeceğinide dipnot olarak hatırlatalım.

29.07.2009

Kolo Toure Manchester City'de!

Transfer sezonunu Gareth Barry ile açtıktan sonra 3 tane üst düzey forveti (Adebayor, Santa Cruz, Tevez) kadrosuna katan Manchester City en sonunda defans hattındada takviye yapmayı akıl etti.

Günlerdir Chelsea defansının bel kemiği John Terry'i almaya uğraşan M.City paranın her kapıyı açamadığı gerçeği ile karşı karşıya gelmiş ve o transferde istediği şeyi elde edememişti. Terry'den sonra hedef olarak Arsenal'in Fildişi'li defans oyuncusu Kolo Toure'ye göz diken Manchester City'nin mavi şehirli takımı Adebayorun'da katkıları ile bu transferi 16 milyon poundlul bir bonservis bedeli ile bitirdi.

19 Mart 1981 doğumlu olan Toure futbola ülkesinin takımı Mimosas'ta başladı. Takım ismini belki birçok kişi duymamış olabilir ama bu takımdan çıkan diğer ünlü oyuncular arasında Zokora, Eboue, Malouda, Kone gibi isimleride sayarsak eğer Fildişi Sahilleri'nin en iyi takımı demek abartı olmaz.

21 yaşına kadar bu kulüpte oynayan Toure, Şubat 2002'de Arsene Wenger'in genç yetenek avcısı scoutlarının gözünden kaçmıyor ve 150.000 poundluk bedelle Kuzey Londra ekibinin yolunu tutuyordu. Arsenal'deki ilk sezonunda (2002-2003) pek fazla ilk 11 şansı bulamayan Kolo Toure o sezon ligde 17'si sonradan olmak üzere 26 maçta forma şansı buluyordu.

2003-2004 sezonundan itibaren ilk 11'in değişilmez oyuncularından biri olan Toure M.City'e transfer olana kadar Topçular'ın savunmasında değişilmez oyuncularından biri oluyor ve her sezon 40 resmi maç barajını geçiyordu.

2003-2004'te 36, 2004-2005'te 33, 2005-2006'da 33, 2006-2007'de 35, 2007-2008'te 30, 2008-2009'da da 29 Premier Lig maçına çıkan Kolı Toure 6.5 sene boyunca Arsene Wenger'in en çok güvendiği isimlerden biri oluyordu.

Arsenal kariyerinde toplam 279 maça (58'i Şampiyonlar Ligi maçı) çıkan Kolo Toure, toplamda 14 gol atarken 11'de asist yapıyordu. 2006-2007 sezonu ise Toure'nin kariyer rekoru kırdığı bir sezondu. O sezon toplam 61 resmi maça çıkan Fildişi'li oyuncu 4 gol 4 asist ile tamamlamıştı.

Bir defans oyuncusu olmasına rağmen çok fazla kart görmeyen Toure 6.5 senelik Arsenal kariyerinde toplamda 34 sarı (8 maçta 1 sarı) 2'de kırmızı kart gördü.

2000 Nisan ayında ilk defa milli takıma seçilen Kolo Toure o tarihten bu yana Fildişi Sahilleri savunmasının da en önemli oyuncularından biri olurken toplamda 70 kez milli takım formasını giydi.


Arbeloa Real Madrid'te!


İspanyol oyuncu için bu transfer bir bakıma yuvaya dönüş oldu diyebiliriz. Son 3 sezonu Liverpool'da geçiren sol bek oyuncusu Real Madrid'in bu sezonki 3. yuvaya dönen transferi oldu. Negredo ve Granero'da bu sene tekrar yuvaya dönen isimler olmuştu.

Real'in bu sezonki 7. transferi olan Arbeloa 5 yıllık sözleşmeye imza atarken başkent ekibi bonservisi için Liverpool'a 5 milyon euro civarında bir para ödedi.

17 Ocak 1983'te İspanya'nın Salamanca kasabasında dünyaya gelen Arbeloa ilk profesyonel deneyimini 20 yaşındayken Real Madrid ile yaptı. 2003-2006 yılları arasında Real Madrid takımında sadece 2 maç forma giyebilen oyuncunun kariyeri daha çok Real Madrid'in B takımında geçti. Bu 3 sezonda Real Madrid B takımı ile 50 maça çıkan İspanyol oyuncu 1 gol kaydetti.

Yıldızlar topluluğu Real'de forma şansı bulamayan Arbeloa 24 Temmuz 2006'da Deportivo La Coruna'nın yolunu tuttu. Yarım sezonda Deportivo ile 22 maça çıkan oyuncuyu keşfeden Liverpool'un İspanyol hocası Benitez, Ocak 2007'de 4 milyon euroya İspanyol bek oyuncusunu kadrosuna kattı.

İlk Premier Lig maçına 10 Şubat 2007'de Newcastle United karşısında çıkan Arbeloa sezonu 5'i Şampiyonlar Liginde olmak üzere 14 maçta 2 gol 1 asist ile tamamlıyordu. Bir sonraki sezon 2 numaları formasını değiştirerek 17 numarayı giymeye başlayan Arbeloa 2007-2008 sezonunda Benitez'in sürekli rotaysonlu kadrosunda 28'i Premier Lig maçı olmak üzere 38 maça çıkıyor ve 2 asist yapıyordu.

Kırmızılar'daki son sezonunda istikrarlı futbolunu sürdüren Arbeloa tüm sezon boyunca 42'si ilk 11 olmak üzere 45 maça (29'u Premier Lig maçı) çıkarken sezonu 1 gol 2 asist ile tamamlıyor ve istikrarlı performansının karşılığını 3 sezon önce ayrıldığı Real Madrid'e dönerek alıyordu.

28.07.2009

Samuel Eto'o resmen Inter'de!

Hiç kimse çekmemiştir şu Eto'o nun çektiği kadar. Ama o her zaman futbolu ile cevap verdi her kesime.

İspanya'da ırkçılıktan en çok etkilenen oyunculardan biri oldu. Hele bir Zaragoza maçı vardı ki maçın yarısında tepkiler bardağı taşırınca maçtan çıkmak istedi ama hakem ve tüm oyuncular ona destek vererek oyuna devam etmesini sağladı ve o maçta golde attı.

Futbola R.Madrid'e başladı ama hiç Real'in formasını giymeden sürekli kiralık gitti ve sonra Mallorca'ya gitti. Orda öyle bir oyun oynadıki neredeyse hiçbir Real Madrid maçını boş geçmedi. Mallorca'dan sonra Real tekrar istesede zamanına onu istemeyen kulübü bu sefer o istemedi ve ezeli rakip Barcelona'nın yolunu tuttu.

Barca'da son senelerde takımın en çok gol atan takımı olmasına rağmen Ibrahimovic takasında sanki değersizmiş gibi yaklaşık 50 milyon euronun yanında takas olarak verildi. Tamam Zlatan Eto'o dan daha iyi golcü de arada bu kadar değer farkı varmı tartışılır.

10 Mart 1981 yılında Kamerun'un Doala şehrinde doğan Samuel Eto'o ilk profesyonel deneyimini henüz 16 yaşında iken Real Madrid'e gelerek yaşadı. O sezon alt lig takımlarından Leganes'e kiralanan Kamerun'lu golcü 30 maçta 4 gol kaydetti. Ertesi sezon 1 maç Real'de oynayıp Espanyol'a kiralık gönderilse de Barcelona şehrinin takımında hiç forma şansı bulamadı.

1999-2000 sezonunda ise toplam 5 maç oynadıktan sonra bu seferki kiralık gideceği adres Mallorca kulübü oldu. İspanyada ki ilk 2 sezonun aksine burda kendini göstermeyi başaran Eto'o 13 maçta 6 gol kaydetti. Mallorca Kamerun'lu golcünün performansından etkilenmiş olacakki Real Madrid'e 6.4 milyon euro vererek bonservisini aldı.

Mallorca şehrine kendini bulan ve Madrid'teki mutsuzluğunun aksine buraya çabuk alışam Eto'o 2000-2001 sezonunda çıktığı 33 maçta 13 gol kaydederek 20 yaşındaki bir çocuk için harika bir performans gösterdi ve takımının ligi ilk 4 sıra içinde bitirmesinde önemli rol oynadı.

2004 yazına kadar Mallorca'da kalan Eto'o bu 3 senelik süre zarfında Mallorca ile toplam 85 lig maçına çıkarken rakip filelere 37 gol bıraktı. Ayrıca Kamerun'lu golcü 2003 yılında İspanya Kral Kupası finalinde Recreativo'ya karşı 2 gol kaydederken Mallorca'nın bu kupayı müzesine götürmesinde büyük katkı sağladı.

Toplamda attığı 54 golle Mallorca tarihine geçen Eto'o Ağustos 2004'te 24 milyon euroluk bedelle Barcelona'nın yolunu tuttu. Barcelona'da da gollerini sıralamaya devam ediyordu Kamerun'lu golcü. Katalan ekibindeki ilk sezonunda 37 lig maçında 25 gol kaydeden Eto'o, Devler Liginde'de 7 maçta 4 gol kaydederek ilk sezonunda toplamda 49 maçta 29 gol kaydetti.

2005-2006 sezonunda ligde 35 maçta 26 gol kaydeden Eto'o David Villa'nın bir gol önünde gol krallığına ulaşırken Barcelona ligi kazanıyor, Şampiyonlar Liginde'de yaptığı 6 gol 4 asistlik katkı ile Avrupa'nın en büyüğü Barcelona dedirtiyordu. O sezon Eto'o Avrupa'da Yılın Forveti ödülünü ve Afrika'da Yılın Futbolcusu Ödülününde sahibi oluyordu.

2006-2007 ve 2007-2008 senelerinde geçirdiği sakatlıklarında etkisi ile birçok maçı kaçıran Eto'o genede oynadığı zamanlarda gollerini atmaya devam ediyordu. 2006-2007'de ligde 19 maçta 11 gol 8 asist, bir sonraki sezonda La Liga'da 18 maçta 16 gol 3 asist kaydediyordu. Her ne kadar maç başı gol ortalaması düşük olmasada kaçırdığı maç sayısının fazlalığı bu 2 sezonda lig şampiyonluğunun Real Madrid'e gitmesini engelleyemiyordu.

2008-2009 sezonu ise hem Barcelona için hem de Eto'o için yeniden doğuş manasına geldi. O sezon ligde 100 golü geçen, Devler Liginde herkesi eze eze şampiyon olan ve İspanya Kral Kupası'nı zorlanmadan kazanan Barcelona'da çarkın en önemli üçlüsünden biri Messi ve Henry ile beraber Kamerun'lı golcü idi.

Eto'o son sezonunda ligde çıktığı 36 maçta 30 gol kaydetse de gol kralı Atletico Madrid forması ile 32 gol kaydeden Diego Forlan oluyordu. Şampiyonlar Liginde'de 10 maçta 4 gol kaydeden golcü oyuncu sezonu 54 maçta (49'u ilk 11) 39 gol 6 asist ile tamamlıyordu.


Zlatan 75.000 Kişi Önünde İmzayı Attı!


İnsan attığı golleri gördükten sonra ona neden 'Ibracadabra' lakabı verildiğini anlıyor. Bir insan böyle fizik gücüne sahip olmasına rağmen bu kadar teknik olabilirmi. Hem imkansız denilen şekilde, 'yok canım burdan da şut çekmez' dediğimiz yerlerden gol atarmı ? Atarsa işte Zlatan Ibrahimovic oluyorsunuz.

Inter'in son 3 sezonda kazandığı şampiyonluklarda nerden baksanız %60-70 pay sahibi olan Ibrahimovic'i Juventus'tan ayrılş şeklini kendine yakıştıramasamda Inter'de şüphesiz kariyerinin zirvesine çıktı.

Real Madrid'in transfer hamlelerine Barcelona'nın hamlesi geçte olsa geldi ama hakikaten ne hamle. Hem asrın takası hemde bana göre yılın transferi. Ronaldo'nun törenine 80.000 kişi gelirken Zlatan'ın imza töreninde de 75.000 kişi Nou Camp'ta oldu.

Matematiksel olarak bu transferi şöyle ifade edersek eğer;

Ibrahimovic = C.Ronaldo+Kaka+Benzema


Bu denklemin sağlamasının doğru olup olmadığını sezon sonunda göreceğiz tabiki.

Babası Boşnak göçmeni olan Ibrahimovic 3 Ekim 1981 yılında İsveç'in Malmö şehrinde dünyaya geldi. Henüz 15 yaşındayken 1996 senesinde Malmo ile proefesyonel kariyeri başladı. İlk maçına ise 18 yaşında Malmo forması ile çıktı.

1999 senesinde Malmo forması ile 6 maça çıkan Zlatan sezonu tek golle kapatırken takımın ligi 13. sırada bitirerek düşmesine engel olamadı ve kariyerine kötü bir giriş yaptı. Bir sonraki sezon İsveç 2. liginde 26 maçta 12 gol kaydeden Ibrahimovic takımının tekrar 1. Lig'e yükselmesinde pay sahibi oldu.

2001 Mart ayında Ajax'ın yıldız avcısı gözlemcilerinin dikkatini çeken bu dev oyuncu 7.8 milyon euroya henüz 20 yaşındayken Hollanda ekibinin yolunu tuttu. Sezonun kalan kısmında 14'ü sonradan olmak üzere 23 maça çıkan Zlatan sezonu 7 golle tamamladı.

2002-2003 sezonu ise Ibracadabra'nın kendini yavaş yavaş ispatlamaya başladığı sezonlardan biri oldu. O sezon Hollanda Ligi Eredivise'da çıktığı 25 maçta 13 gol kaydeden Zlatan, Şampiyonlar Liginde'de 13 maçta 6 gol kaydederek o sezonu toplamda 41 maçta 21 gol ile tamamladı.

Ertesi sezon ligde 22 maçta 13 gol kaydederek istikrarını koruyan Ibrahimovic, Şampiyonlar Liginde'de 8 maçta 2 gol kaydederek Avrupa'nın devlerinin kıskacına girmeye yavaş yavaş başlıyordu. 2004-2005 sezonuna Ajax ile başlayan Zlatan, ligde ilk 3 maçta 3 gol kaydetmişken 31 Ağustos 2004'te 16 milyon euroya İtalya'nın dev takımlarından Juventus'a transfer oldu.

Trezeguet'in sakatlık problemi sebebi ile ilk 11'e girmekte zorlanmayan Ibrahimovic Seria A gibi zor bir ligde ilk sezonunda çıktığı 35 lig maçında 16 gol kaydederek kendini İtalya Liginde'de herkese hayran bırakmayı başardı. Buna rağmen çıktığı 10 Şampiyonlar Liginde gol atma başarısı gösteremedi.

2005 yazında Real Madrid 70 milyon euroluk bir teklif verse de Juventus bunu reddedince Zlatan o sezonu da Juventus'ta geçirdi. Kasım 2005'te İsveç'te yılın futbolcusu ödülünü de kazanan Ibrahimovic bu sezon toplamda çıktığı 43 maçta 10 gol kaydederek Juventus'un ligi şampiyon bitirmesinde büyük katkı sağladı.

2006 yazında ortaya çıkan Calcipoli skandalı ile Juventus Serie B'ye düşürülüp şampiyonluğu elden alınırken, Zlatan'da takımda kalmayacağını açıklıyor ve Torino ekibi istemeye istemeye 24.6 milyon euroya dev golcüsünü Inter'e satmak zorunda kalıyordu.


Inter'deki ilk sezonunu 27 maçta 15 gol 3 asist ile tamamlayan Zlatan o sezon Inter'in en golcü ismi oluyordu. Şampiyonlar Liginde 7 maçta ağları havalandıramayan Ibrahimovic o kulvardaki silik performansına devam ediyordu.

16 Eylül 2007'de Serie A'da 100. maçına çıkan Ibrahimovic için 2007-2008 sezonu da olağanüstü güzellikte geçti. Eylül ayı içinde kontratını 2013'e kadar uzatan Ibrahimovic o sezon ligde 26 maça çıkarken 17 gole imza attı. Ayrıca Devler Liginde'de 7 maçta 5 gol kaydeden Zlatan, Ekim 2007'de PSV'ye kaydettiği gol ile Aralık 2005'ten bu yana Avrupa kupalarındaki ilk golünü atıyordu ve sezonu 22 gol 9 asist ile noktalıyordu.

2008-2009 sezonu ise Ibracadabra için tam manası ile kariyerinin zirvesi oldu. Euro 2008'te Yunanistan'a karşı kilidi açan enfes golü ile turnuvaya damgasını vursada İsveç çeyrek finale çıkamamıştı. Serie A'da tüm sezon boyunca sadece 3 maç kaçıran Ibrahimovic çıktığı 35 maçta 25 gol kaydederek 24'er gollü Diego Milito ve Di Vaio'nun önünde gol kralı olmayı başarıyordu. Devler Liginde ise çıktığı 8 maçta sadece 1 gol kaydeden Ibrahimovic özellikle Manu ile yapılan 2. tur maçlarında etkisiz kalıyor ve takımını o kulvarda ileriye taşıyamıyordu. Tüm sezon boyunca 61 maça çıkan ve 31 gol 10 asist ile sezonu noktalayan Zlatan herkesin ağzını açık bıraktı.

Ibracadabra lakaplı oyuncunun kariyeri boyunca attığı şu golleri görünce insan bu adam bunları nasıl yapar diyor ve herkesi hayrete bırakıyor açıkçası.



Morientes Marsilya'da!


Küçükken Real Madrid'in maçlarını izlediğim zaman Raul ile birlikte hafızalarıma kazanan bir oyuncu daha vardı. Fernando Morientes. Küçüktük ve imkanlarda kısıtlı olunca yaşlarını pek bilmdiğim (o zamanlar bu iki oyuncuyu aynı yaşta sanıyordum) bu 2 oyuncu beni hep etkilemişti.

7 numaralı oyuncu hala R.Madrid forması giysede o zamanların 9 numaralı formalı oyuncusu Real'de uzun yıllar oynasada 2004'te ayrıldıktan sonra Evliya Çelebi misali sürekli takım değiştirirken son durağı Fransa'nın Marsilya takımı oldu.

5 Nisan 1976 doğumlu Morientes futbol kariyerine 1993 yılında Albacete kulübünde başladı. İlk sezonunda sadece 2 maçta forma giyen Morientes, bir sonraki sezon 20 La Liga maçına çıkarken (11'i sonradan) toplamda 5 gol kaydetti.

1995 yazında Real Zaragoza'ya transfer olan İspanyol golcü ilk sezonunda 34 maçta 15, 2. sezonunda da 37 maçta 15 gol kaydederek Real Madrid'in dikkatini çekiyordu. 1997 yazında Real Zaragoza kulübüne 26.6 milyon euro ödeyen başkent temsilcisi Morientes'in bonservisini alıyordu.

Suker ve Mijatovic gibi yıldızların yanında forma şansı bulmakta zorlanmayan Morientes 33'u La Liga olmak üzere toplam 43 maça çıkıyordu. O sezon ligi 4. sırada bitiren Real Madrid, Şampiyonlar Ligi'ni kazanırken o kulvarda 4 gol kaydeden 22 yaşındaki genç yıldız ilk sezonunu 16 gol ile tamamlıyordu.

1998-1999 sezonunda çıktığı 33 lig maçında 19 gol kaydeden Morientes, o sezonu toplamda 43 maçta 24 gol ile tamamlayarak kariyerindeki en başarılı sezonlardan birini yaşıyordu.

2003-2004 sezonuna kadar Madrid ekibinde kalan Morientes 7 senesini geçirdiği Real'de 228 maçta 95 gol kaydederek Raul ile birlikte hücum hattında harika bir ikili oluyordu ve geçirdiği bu 7 sene de Madrid ekibi ile 3'te Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşıyordu.

Real Madrid'in başkanlığına getirilen Florentino Perez'in "El Galacticos" yaratma sevdası ile 2002 yazında Inter'in süper star oyuncusu Ronaldo'nun transferi yüzünden çok fazla forma şansı bulamayan (27 maç 6 gol) Morientes 2003-2003 sezonunda Fransa'nın Monaco kulübüne kiralanıyordu.

Monaco'da kiralık geçirdiği sezonda eski formundan pek uzakbir görüntü çizmeyen Morientes, ligde çıktığı 28 maçta 10 gol kaydediyordu. Esas etkileyici performansını Şampiyonlar Ligi'nde gösteren İspanyol golcü mütevazi takımını attığı 9 golle finale kadar taşıyordu. Bu gollerden en önemlisi ise şüphesiz çeyrek finalde deplasman golü ile Real Madrid'in elenmesini sağlayan gol. Monaco'daki tek sezonunda 42 maçta 22 gol kaydeden golcü oyuncu tekrar La Liga'nın yolunu tutuyordu.

O sezon Madrid'e Owen'ın da katılması ile forma şansı neredeyse hiç olmayan Morientes 18'i sonradan olmak üzere 19 maça çıkıyor ve 2 gol kaydediyordu. Yedek kulübesinde oturmaktan sıkılan Morientes Ocak 2005'te 6.3 milyon pounda Liverpool'un yolunu tutuyordu. Yarım sezonda Kırmızılar ile 15 resmi maça çıkan İspanyol golcü 3 gol kaydediyordu.

2005-2006 sezonunda Premier Lig'de 20'si ilk 11 olmak üzere 28 maça çıkan Morientes, İngiltere'nin hızlı futboluna uyum sağlamakta zorlul çekiyor ve o sezonu ligde 5 gol 5 asist ile tamamlıyordu. Devler Liginde'de 3 gol kaydeden Morientes, Liverpool kariyerine Mayıs 2006'ta son veriyor ve 3 milyon poundluk bedelle Mestelle stadının yolunu tutuyordu.

David Villa ile iyi bir ikili olan Morientes, Valencia'daki ilk sezonunda ligde 24 maçta 12 gol kaydederken, Şampiyonlar Ligi'nde attığı 7 golle bu alanda takımın en golcü ismi oluyor ve sezonu 38 maçta 19 gol ile tamamlıyordu.

2007-2008 sezonunda Valencia'nın forvet hattına Zigic ve Arizmendi takviye ediliyor ve artık 32 yaşında olan Morientes'in forma şansı azalıyordu. Bu sezonda sakatlığının da etkisi ile forma şansı pek bulamayan tecrübeli golcü 22 lig maçına (11'inde sonradan) çıkıyor ve ligde sadece 6 gol kaydediyordu. Devler Liginde'de 7 maçta 1 gol kaydeden Morientes, son sezonunda da 15'i sonradan olmak üzere 34 maça çıkıyor ve sezonu 7 gol 2 asist ile tamamlıyordu.

"Dev Adam" Tottenham'da!



İngiltere Ligi'nin en uzun oyuncularından olmasına rağmen fiziği itibarı ile futbolcudan çok herşeye benzeyen Peter Crouch bugün itibarı ile futbola başladığı takım olan Tottenham'ın formasını giyecek. Bu transfer için Tottenham kulübü 11 milyon euroluk bir bonservis bedeli veriken dev golcü 17 numaralı formayı giyecek.


30 Ocak 1981 doğumlu olan Crouch ilk profesyonel sözleşmesini Kuzey Londra ekibinde henüz 17 yaşındayken yapmıştı. 1998-2000 yılları arasında sözleşmeli olarak Tottenham'ın oyuncusu olsa da bu 2 yılında kiralık olarak İngiltere alt ligi takımlarına gönderilmiş ve 14 maçta 3 gol kaydetmişti.

2000-2001 sezonunda 60.000 pounda Queens Park Rangers'a satılan Crouch henüz 20 yaşında olmasına rağmen ilk 11'in değişilmez ismi olmuş ve 42 maçta takımına 10 gol kazandırmıştı. Ancak bu QPR'nin Division 2'ye düşmesini engellemey yetmemişti.

Her ne kadar takımı ligden düşse de Crouch 1.25 milyon pounda Portsmouth'un yolunu tutmuştu. Portsmouth'ta harikalar yaratan dev golcü 24 lig maçında 18 gol kaydederek Premier Lig (Portsmouth o sezon bir alt ligde mücadele ediyordu) takımlarından Aston Villa'nın dikkatini çekmişti. Mart 2002'de Villa Park'a 5 milyon poundluk bedelle transfer olan Crouch ligin geri kalan bölümünde 7 maça çıkmış ve 2 gol kaydetmişti.

2002-2003 senesi Crouch için en kötü senelerinden biri olmuştu. O sezon ligde sadece 14 maça çıkan (7'si ilk 11) Crouch hiç gol kaydedememişti.

Ertesi sezon Aralık ayında 3 aylığına Championship ekibi Norwich'e kiralanan Crouch, kısa sürede taraftarın sevgilisi oluyor ve 15 maçta 4 gol 3 asist kaydediyordu. Tekrar Villa Park'a dönen dev golcü ligde kalan sürede 10'u sonradan olmak üzere 16 maça çıkıyor ve 4 golle sezonu kapatıyordu.

Aston Villa'da istediğini bulamayan Crouch, Temmuz 2004'te 2 milyon pound bedelle Southampton'a satılıyordu. James Beattie'nin gidişi nedeni ile yerini doldurmak için Harry Redknapp tarafından transfer edilen dev golcü tüm sezon boyunca 33 maça çıkarken 16 gol 7 asist ile sezonu tamamlıyordu. Attığı gollerin 12'sini Premier Lig'de kaydeden Crouch 7 milyon poundluk bir bedelle Anfield Road'un yolunu tutuyordu.

2005-2008 yılları arasında Kırmızılar'ın formasını giyen Crouch, bu 3 sezonda ligde toplam 85 maça (55'i ilk 11) çıkarken 20 gol ve 17 asistlik bir performans sergiliyordu. Özellikle 2006-2007 sezonunda kariyerinin zirvesine çıkan dev golcü o sezon Devler Liginde'de 7 gol kaydetmiş ve Liverpool'un finale kadar çıkmasında büyük rol oynamıştı.

Kırmızılar'daki son senesi pek parlak geçmeyen Peter Crouch o sezon toplamda 38 maça (18'i sonradan) çıkarken 5'i ligde olmak üzere toplam 12 gol kaydetmişti. Crouch'un son durağı ise Temmuz 2008'te 11 milyon poundluk bedelle ilk etkileyici performans gösterdiği Portsmouth takımı olmuştu.

Portsmouth'ta geçen bir sezonda ilk golünü 3.lig maçında 30 Ağustos'ta Everton'a karşı bulan Crouch, ligde 38 maçta da ilk 11 çıkarak adeta istikrar abidesi olmuştu. Ligde 11 gol kaydeden Crouch, Uefa Kupasında'da 5 maçta 4 gol kaydetmiş toplamda da 2008-2009 sezonunu 63 maçta 22 gol 5 asistlik bir performans ile bitirmişti.

28 yaşındaki golcü İngiltere Milli takım formasını ilk olarak 2005-2006 sezonunda giyerken şu ana kadar 34 milli maçta 16 gol kaydederek milli forma ile de azımsanmayacak bir başarı gösterdi.

27.07.2009

Zlatan Ibrahimovic Barcelona'da!

Maç İçinde Fıskiyeler Çalışırsa...

Rusya Premier Ligi'nde oynanan FC Khimki ile Amkar Perm arasındaki karşılaşmada, yeşil sahalarda benzeri az rastlanacak bir olay meydana geldi. Maçın 50. dakikası oynanırken yeşil sahayı sulayan fiskiyelerinin çalışması nedeniyle maç 5 dakika kadar durmak zorunda kaldı. Bu durum karşısında şaşıran futbolcular, kendilerini gülmekten alamadı.

Stad yönetimi tarafından yapılan açıklamada, bir görevlinin otomatik olarak yapılan sulamanın saatini değiştirdiğini bunun bir ihmal yada kasten yapılıp yapılmadığına dair bir soruşturma açtıklarını belirttiler.

İşte o anlar;

26.07.2009

Cristiano Ronaldo mu? Zlatan Ibrahimovic mi ?

Nike'ın bir kaç sene önce çektiği reklam filminde bu iki oyuncu birbirleri ile yarışıyorlar. Muhtemelen o reklam çekildiğinde kimse bu 2 oyuncunun sezonun en iyi transferi hangisi sorusuna muhattap olacaklarını düşünmemiştir.

İşte o reklam;



Jose Mourinho'dan İnciler - 2

Yaklaşık 2 hafta önce 'Jose Mourinho sezonu açtı' postumda 'Özel adam'ın 2009-2010 sezonunda ilk demeçlerine yer vermiştim ve bu sene de her zamanki gibi bizi dumura uğratacak sözleri söyleyeceğini belirtmiştik.

Sonuçta adamın özelliği böyle. Çok konuşmayı, millete sataşmayı seviyor (şahsen bende seviyorum bu huyunu). Mourinho bu hafta da boş durmadı ve birbirinden ilginç 2 açıklama yaptı.

İlk açıklaması Zlatan Ibrahimovic ve Eto'o takası ile ilgili;

"Bu transferden mutlu olmamam için salak olmam gerekir. Sadece aptal bir teknik direktör Samuel Eto'o gibi bir oyuncusu olduğu için mutlu olmaz. Ben, şu anda Eto'o gibi bir oyuncuya sahip olduğum için mutluyum. Barcelona'nın Real Madrid kadar çılgın bir kulüp olmadığını düşünüyordum ancak onların da Real Madrid'den pek bir farkı yokmuş. Eto'o'nun Barcelona'da yaptıkları ortada. Attığı goller, takıma yaptığı katkıyı kimse inkar edemez. Eskiden Barcelona için yaptıklarını şimdi de Inter için yapacak. Ben, Ibrahimovic ile Eto'o arasında bir fark göremiyorum. Benim değerlerim ölçüsünde bu transferin değeri 100 milyon avro"

İkinci açıklaması ise çok fazla ses getirecek yine. Özellikle Premier Lig'in 4 büyüğünü çok kızdıracak bu sözler:

"Adebayor ve Tevez inanılmaz bir ikili olacak. Ayrıca Santa Cruz ve Robinho da onlarda. Ne muhteşem bir forvet hattı ama. Bence City kesin şampiyon olacak."


M.City'nin Teryy'i almak istediğinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: "Ben Inter'de çalışıyorum. Chelsea veya Manchester City benim takımım değil. Bu yüzden umrumda değil"


Related Posts with Thumbnails