14.08.2010

5 Büyük Ligin Küçük Statları!

Bloomfield Road, Blackpool – 17,625
Bu sezon Premier Lig'e yükselen Blackpool'un maçlarını oynadığı Bloomfield Road 17,625 bin kapasiteli.

Bu küçük stadyuma rağmen Premier Lig'e çıkmayı başaran turuncu beyazlı ekip ateşli seyircileri ile Bloomfiled Road'da rakiplerine tam bir deplasman havası yaşatıyor.


Stadion am Bruchweg, Mainz – 20,300

Bundesliga'nın geçtiğimiz sezonu sürpriz sonuçlarla bitiren ekibi Mainz bu sezon da Almanya birinci liginde mücadele edecek.

20,300 kapasiteli Bruchweg Stadı'nda maçlarını oynayan Mainz geçtiğimiz sezon bu statta oynadığı 17 lig maçının 10'unu kazanmayı başarmıştı.

Coliseum Alfonso Perez, Getafe – 17,700

Getafe, her zaman La Liga'nın dişli takımları arasında yer alır. Real Madrid'in pilot takımı görüntüsünde olan Getafe maçlarını Coliseum Alfonso Perez'de oynuyor.

17.700 kişi kapasiteli bu statta Madrid'li futbolseverler takımlarını her maçta destekliyor.

Stadio Angelo Massimino, Catania – 23,420

2009-2010 sezonunda sürpriz sonuçlara imza atarak Serie A'nın üst sıralarında yer alan Catania maçlarını 23.420 kişi kapasiteli Stadio Angelo Massimino'da oynuyor.

Sicilya'nın en köklü takımları arasında yer alan Catania'nın taraftarları Angelo Massimino'nun atmosferini sevseler de artık yeni bir stadyum istiyor.

Parc des Sports, AC Arles Avignon – 7,194
Bu sezon Fransa Ligue 1'e yükselen Arles Avignon Avrupa'nın 5 büyük ligindeki en küçük stada sahip.

Maçlarını Parc des Sports'ta oynayan AC Arles Avignon, sezon öncesi yapılan çalışmalarla stadlarının kapasitesi 17 bine çıkarmış bulunuyor.

Bu Hakem Usain Bolt'dan Daha Hızlı!




Brezilya'da oynanan bir maçta futbolcuların saldırısına uğrayan maçın orta hakemi, bütün sahayı futbolculara yakalanmadan koşarak, kaçmayı başardı. Hakemin hızına kimse yetişemedi...

33 Yıl Sonra Gelen Jubile Maçı!


Avrupa'nın 2 dev kulübü Bayern Münih ve Real Madrid dün akşam Allianz Arena Stadı'nda Franz Beckenabuer'in jubile maçında karşı karşıya geldi.

Henüz 14 yaşında Bayern Münih kapısından içeri giren ve 5 sene sonra 1964 yılında A takıma yükselen 'Kaiser (İmparator)' lakaplı Almanların futbol efsanesi 13 yıl boyunca Bayern Münih'te 427 maça çıktı ve 60 gole imza attı.

Bundan tam 33 yıl önce B.Münih'ten ayrılarak ABD Ligi takımlarından New York Cosmos'a giden Beckenbauer futbola 38 yaşında bu takımda veda etti. 105 kez de Batı Almanya milli takımının formasını giyen efsanevi libero oyuncusu futbolu bıraktıktan 1 sene sonra Batı Almanya milli takımının başına geçmiş ve 6 senelik teknik direktörlük macerasını 1990 yılında kazandığı Dünya Kupası ile sonlandırmıştı.

Biletlerin günler öncesinde tükendiği ve 69.000 kişinin izlediği maçta her 2 kulüpte bu sezonki en ciddi sınavına çıktı. Jose Mourinho bu maçta yeni transferler Ricardo Carvalho, Khedira ve Di Maria'da forma şansı tanıdı.

Bir hazırlık maçı olmasına rağmen kıran kırana geçen maçın 7. dakikasında Casillias, Bayern Münih'li Badstuber'in penaltısını kurtardı. Normal süresi 0-0 sona eren ve penaltılara giden maçta Real Madrid'in başarılı kalecisi Hamit ve Braafhied'in de penaltılarını kurtararak takımının maçı penaltılarda 4-2 kazanmasını sağladı ve maçın yıldızı oldu.

Balotelli Manchester City'de!


Beşiktaş'ın çok yetenekli ama bir o kadar da sorunlu olan golcüsü Batuhan ile Balotelli'yi birbirine çok benzetmişimdir. Türkiye'de yeteneğini kimsenin sorgulamadığı Batuhan 17 yaşında A Milli takım formasını giydi. Ondan 10 ay büyük olan Balotelli ise aynı yaş içinde Inter ile ilk maçlarına çıkmıştı.

Gana asıllı İtalyan oyuncunun çektiği sert şutlar en az Rooney ve Ibrahimovic kadar etkili. Şu anda dünyanın en sert şut çeken 3 oyuncusu kim diye sorulsa Balotelli bu 2 yıldız oyuncu ile beraber anılır buna eminim. Bunca yeteneğine rağmen disiplinsiz davranışları ve Milan forması ile poz vererek 'Ben doğuştan Milanlıyım' açıklaması onun Inter'de ipinin çekilmesini sağladı.

Kolarov transferinin olduğu gün Manchester City'nin Drogba olmasa da onun ayarında bir golcü alacağını yazmıştım. Daha o günlerde Balotelli söylentisi çıkmıştı ve aradan 3 hafta geçtikten sonra işi resmiyete döktüler.

Açık ara bu yazın transfer şampiyonu olan Manchester City, Balotelli transferi ile beraber 5. flaş ismi kadrosuna kattı. Şu anda transfere harcadıkları toplam para 125 milyon euro. Balotelli'nin bu yazki son transfer olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Teknik direktör Mancini imza töreninde haftaya James Milner'ı da alarak transferi noktalayacaklarını açıkladı.

12 Ağustos 1990 Palermo doğumu olan Balotelli şu anda Serie C'de mücadele eden Lumezzane takımında 15 yaşında profesyonel oldu ve kulübünün bir üst lige çıkmasında gencecik yaşına rağmen başrol oynadı ve 2005-2006 sezonu sonunda Inter'e transfer oldu.

Inter ile ilk maçına 2007 Aralık'ta oynanan Cagliari maçının 90. dakikasında oyuna girerek çıkan Balotelli bu maçtan 3 gün sonra Reggina ile oynanan İtalya Kupası maçında ilk 11'de sahaya çıktı ve 2 gol kaydetti. Şu anda M.City'nin başında bulunan Mancini ile 2007-2008 sezonunda Inter'de çalışan 1.90'lık golcü 30 Ocak'ta kupada oynanan Juventus maçında attığı 2 golle taraftarın iyice sevgilisi oldu.

Ertesi sezona İtalya Süper Kupa maçında Roma'ya karşı oyuna girdikten 15 dakika sonra takımının 2. golünü kaydederek başlayan İtalyan golcü o sezon takımın başına gelen Mourinho'nun da gözüne girdi. 4 Kasım 2008'de Şampiyonlar Ligi'nde Anorthosis'e attığı gol ile Inter'in Şampiyonlar Ligi'nde en genç gol atan oyuncusu (18 yaşında) olan Balotelli o sezon 18'i ilk 11'de olmak üzere 28 maça çıktı ve 9 gol kaydedip 3 de asist yaptı.

1 Mart 2009'da Roma ile oynanan ve 3-3 sona eren lig maçında 2 gol kaydeden golcü oyuncu gol sevinci sırasında kendi taraftarlarına giderek hareket yapmış ve tüm İtalya'da olay olmuştu. Disiplinsiz davranışları ertesi sezonda devam eden Balotelli 17 Kasım 2009'da yaptığı 'Ben doğuştan Milanlıyım', 1 Mart 2010'da yaptığı "Milano diyince aklıma sadece AC Milan geliyor" açıklaması ve Milan forması ile verdiği pozlarla Inter taraftarlarının iyice nefretini kazandı.

Inter'deki son sezonunda da yedek kulübesinden pek çıkamayan Balotelli Seria A'da 13'ü ilk 11 olmak üzere 26 maça çıktı ve 9 gol 5 asist ile oynadı. Toplamda ise 2009-2010 sezonunu 38 maçta (18'i ilk 11) 11 gol 7 asist ile tamamladı. Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Inter'in Barcelona'yı 3-1 yendiği maçta son 15 dakika forma şansı bulan golcü oyuncu kötü performansı sonrası sinirlenerek Inter formasını yere fırlatmıştı.

Mourinho'nun kendisi hakkında "Javier Zanetti'nin %25'i kadar çalışsa dünyanın en iyi futbolcusu olurdu" dediği Gana asılllı İtalyan golcü Gana'da oynamayı reddederek İtalya formasını giymeyi tercih etti. 13 Ağustos 2008'de İtalya 21 yaş altı milli takımına çağrılan Balotelli 5 Aralık 2008'de Yunanistan'a ilk golünü attı. 2009 yılında düzenlenecek 21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda İsrail'e 2 gol atan Balotelli toplamda 16 kez giydiği İtalya U-21 forması adına 6 gol kaydetti.

Dünya Kupası kadrosunda sürpriz bir şekilde olmayan ve 'Dünya Kupası'nda oynayan ilk siyahi oyuncu' olma şansını kaçıran Balotelli, Lippi'nin kovulmasından sonra milli takımın başına geçen Prandelli tarafından 10 Ağustos 2010'daki Fildişi Sahilleri maçında ilk milli maçına çıktı.

2 sezon aradan sonra eski hocası Mancini ile tekrar buluşan Balotelli, Manchester şehrinin mavi takımı ile 5 yıllık sözleşme imzalayan 20 yaşındaki oyuncu yeni kulübünden senelik olarak 4.4 milyon euro alacak.

Tevez, Adebayor, Robinho, Santa Cruz, Bellamy, Jo gibi golcüleri olan Manchester City de Mancini yer aldığı sürece Balotelli'nin ilk 11'de forma giymesi garanti gibi duruyor. Performansına lafımız yok ama eğer disiplin sorunlarını aşarsa Premier Lig'de çok iş yapar ve uzaktan jeneriklere girecek bir sürü gol atar.

Süper Lig Takımlarının 2010-2011 Sezonu Formaları!


13.08.2010

20'lik Bebe Manchester United'ta!


Alex Ferguson, Cristiano Ronaldo ile başlattığı Portekizli genç yetenekleri Manchester United'a transfer etme hamlesini 20 yaşındaki Bebe'yi Manchester United bünyesina katarak sürdürdü.

Spor kamuoyuna göre sürpriz ama Ferguson'a göre yeni bir yıldız adayı olan Portekizli oyuncuyu, uzun yıllar Ferguson'un yardımcılığını yapan ve şu anda Portekiz Milli takımında bulunan Carlos Queiroz önermiş.

Tam ismi Tiago Manuel Dias Correira olan Portekiz futbolunun yeni gözdesi geçtiğimiz sezonu Portekiz 3. ligi takımlarından Amadora'da geçirdi. Her 2 kanatta da oynayabilen Bebe 2009-2010 sezonunu 26 maçta 4 gol ile tamamladı.

Real Madrid'in de transfer listesinde olan Bebe bundan 5 hafta önce Portekiz 1. ligi takımlarından Vitoria Guimares'e transfer olmuştu. Alex Ferguson eski yardımcısının önerisi ile bu genç yeteneği kaptırmak istememiş ve sözleşmesinde yer alan 7.4 milyon pounda serbest kalır maddesini uygulayarak Manchester United takımına transferini gerçekleştirmiş.

Daha önce bir hazırlık maçında keşfettiği Cristiano Ronaldo'yu henüz 18 yaşında M.United'a transfer eden Sir Alex Ferguson 2007 senesinde de 21 yaşında olan Nani ve 19 yaşındaki Anderson'a toplam 40 milyon euro ödeyerek Portekiz liginden transfer etmişti.

Kurt teknik adamın bu 3 oyuncudan da maksimum veri aldığı düşünülürse Bebe'nin de sezon sonunda Manchester United'a çok katkı sağlayan belki de geleceğin Cristiano Ronaldo'su olacak yeteneklere sahip biri diye düşüneceğimiz bir futbolcu olduğunu görebiliriz.

Hafta Sonu Futbol


13 Ağustos Cuma

21.45 Milan- İnter- Juventus /Tim Cup (KANALTÜRK)

14 Ağustos Cumartesi

14.45 Tottenham – Manchester City (SPORMAX)
17.00 Wolverhampton – Stoke City (SPORMAX)
19.30 Chelsea – West Bromwich (SPORMAX)
20.00 Gaziantepspor – Kasımpaşa (DIGITURK 205)
20.00 Sivasspor – Galatasaray (LİG TV)
21.45 Twente – Heerenveen (BEYAZ TV)
22.00 Eskişehirspor – Gençlerbirliği (DIGITURK 205)
22.00 Bucaspor – Beşiktaş (LİG TV)
22.00 Arles Avignon – Lens (KANAL A)
23.00 Sevilla – Barcelona (Süper Kupa 1. maç) (NTVSPOR)
00.30 Palmeiras – Atletico Paranaense (SPORMAX)

15 Ağustos Pazar

13.30 Excelsior – Feyenoord (BEYAZ TV)
18.00 Liverpool – Arsenal (SPORMAX)
19.30 Ankaragücü – Trabzonspor (LİG TV)
21.00 Karabükspor – Manisaspor (DIGITURK 205)
21.45 Fenerbahçe – Antalyaspor (LİG TV)
22.00 Lille – PSG (KANAL A)

16 Ağustos Pazartesi

21.00 İstanbul Belediye – Kayserispor (DIGITURK 205)
21.00 Bursaspor – Konyaspor (LİG TV)
22.00 Manchester United – Newcastle (SPORMAX)

12.08.2010

Spor Toto Süper Lig

1959 yılında profesyonel lige geçilen ülkemizde 1. ligin adı 2005 yılında Süper Lig adını almıştı. O sezon Turkcell'in de sponsor olması ile 2009-2010 sezonun sonuna kadar ligin adı 'Turkcell Süper Lig' olarak anılmaya başladı.

Avrupanın birçok liginde olduğu gibi ligin önüne sponsorun ismini yerleştiren Süper Lig'in bu sezon sponsoru değişti ve bu sezondan itibaren olmak üzere 'Spor Toto Süper Lig' adı ile anılmaya başlanacak.

Beşiktaş'taki Four Seasons Oteli'nde yapılan tanıtım toplantısında Spor Toto'nun sadece Süper Lig'in değil alt liglerin de sponsoru olduğu açıklanmış.

Bundan böyle 2. lig ve 3. ligde Spor Toto 2.lig ve Spor Toto 3.lig olarak adlandırılacak.

R.Carvalho Mourinho Kontenjanından R.Madrid'te!

Bazı futbolcular vardır, bir teknik direktörün en çok güvendiği hangi takımın başına geçerse geçsin muhakkak transfer listesinde en başa koyduğu.

Fabio Capello - Emerson ve Ziya Doğan - Ayman ikililerinin ilişkileri tam da bunu anlatan bir durum. Jose Mourinho'da Porto'da beraber tarih yazdığı oyunculardan Ricardo Carvalho'yu Chelsea'ye transfer etmiş, çok istemesine rağmen Deco'yu ise Barcelona'ya kaptırmıştı.

Mourinho vatandaşı olan Ricardo Carvalho'dan yine vazgeçemeyerek 32 yaşındaki savunma oyuncusunu yeni takımı Real Madrid'e transfer etti. Real Madrid'in 6 sene önce kapısından dönen oyuncu için Chelsea'ya ödenen bonservis bedeli 8 milyon pound.

Futbola doğduğu şehir olan Amarante kulübünün alt yapısında başlayan Carvalho 18 yaşında Porto'nun alt yapı takımına transfer oldu. 1997 yılında ise Porto'nun A takımına yükseldi ve 19 yaşında ilk profesyonel sözleşmesini imzaladı Portekiz kulübü ile.

1997-1998'i kiralık olarak Leça kulübünde geçirdikten sonra Porto'ya geri dönmesine rağmen yine forma şansı bulamadı. 2001 yılına kadar önce bir sezon Setubal, sonra da 1 sezon Alvera takımına kiralık giden Ricardo Carvalho 23 yaşına geldiğinde takımın değişilmez oyuncusu olmayı başardı.

2001-2002 sezonunda 25'i ligde olmak üzere 37 maça çıkan Ricardo Carvalho ertesi sezon takımın başına geçen Mourinho'nun en güvendiği isimlerin başında geldi. Hem lig şampiyonluğu hem de UEFA Kupası zaferinin geldiği 2002-2003 sezonunda 32 maça çıkan savunma oyuncusu performansı ile o sezon hem 'Portekiz'de yılın futbolcusu' ödülünü kazandı.

Şampiyonlar Ligi zaferinin geldiği 2003-2004 sezonu Carvalho'nun Porto'daki en müthiş sezonu oldu. Ligi şampiyon tamamlayan Porto'da 29 lig, 13 de Şampiyonlar Ligi maçına çıktı. O sezonki performansı ona bu kupaların yanı sıra 'UEFA Yılın En İyi Defans Oyuncusu' ödülünü de kazandırdı.

2004 yazında transferin en gözde oyuncularından olan Carvalho için Real Madrid 7 milyon poundluk bir teklif sunsa da Porto bu teklifi kabul etmedi. Real Madrid'in teklifinden birkaç gün sonra ise hocası Mourinho'nun yeni takımı olan Chelsea'ye 19.85 milyon pounda transfer oldu.

Euro 2004'ün 'En iyi stoperi' ünvanı ile Stamford Bridge'a ayak basan Carvalho, Porto'dan takım arkadaşı Paulo Ferreira ile beraber savunmada yer alarak o sezon Chelsea'nin ligi şampiyon tamamlamasında büyük pay sahibi oldular. Chelsea'deki ilk golünü 5 Mart'ta Norwich deplasmanında kaydeden Portekizli ilk senesinde Maviler'de 39 maça çıktı.

Chelsea formasını toplam 6 sene terleten Ricardo Carvalho'nun en istikrarlı olduğu sezon 2006-2007 sezonu oldu. Maviler adına tam 51 maçta sahada olan Portekizli oyuncu o sezon 3'ü ligde olmak üzere 4 gol kaydetti. O sezon Chelsea taraftarlarınca 'Yılın Futbolcusu' seçilen Carvalho ertesi sezon da kulüpteki futbolcular tarafından 'Yılın Futbolcusu' seçildi.

2008-2009 sezonunda sadece 17 maça çıkan ve sezonun bitiminde adı Jose Mourinho'nun yeni takımı Inter ile anılan oyuncu son sezonu başarısız geçse de çok iyi bir 4 yıl geçirdiği Chelsea'den ayrılmayacağını açıkladı.

Chelsea'de geçirdiği 6 sezonda 136 Premier Lig, 47 Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam 208 maça çıkan Portekizli yıldız bu maçlarda rakip fileleri 11 kez havalandırırken 37 sarı 2 de kırmızı kart gördü. 3 kez Premier Lig, 3 kez FA Cup, 2 kez de Lig Kupası şampiyonluğu sevinci yaşadı.

2003 yılından beri ülkesi Portekiz adına milli maçlarda forma giyen Ricardo Carvalho Euro 2004 ve 2008 ile 2006 ve 2010 Dünya Kupaları'nda boy gösterdi. 17, 18, 20, 21 yaşaltı milli takımların hepsinde de oynayan Portekizli oyuncu 7 sezonda 67 milli maça çıktı ve 4 gole imza attı.

Euro 2004'te en iyi savunmacı seçilen, 2006 Dünya Kupası'nın en iyi oyuncularının yer aldığı All Star takımında gösterilen Carvalho 2010 Dünya Kupasında'da 4 maçta 360 dakika sahada kaldı. Carvalho ülkesi adına 4 golü de eleme maçlarında kaydetti.


11.08.2010

İspanya Dünya Sıralamasında Zirvede!

FIFA'nın resmi sitesinde yapılan açıklama ile Ağustos ayının ülkeler sıralaması tüm dünya kamuoyu ile paylaşılmış.

Listede geçen ay olduğu gibi son Dünya Kupası şampiyonu İspanya var. Dünya Kupası'nda final oynayan Hollanda 2., Brezilya ise 3. sırada yer alıyor.

İlk 13 sıranın değişmediği listede ABD 14. sıradan 18. sıraya gerilemiş. Türkiye ise yeri değişmeyen ülkelerden. A Milli Takımımız geçen ay olduğu gibi listenin 28. sırada. İlk 100 takım içinde en yüksek sıçramayı yapan ülke Bolivya olmuş. Güney Amerika temsilcisi 3 basamak yükselerek 50. sırada yerini almış. İlk 100 takım içinde en büyük düşüş ise ABD'den.

207 ülkenin yer aldığı listede en büyük yükseliş ise topladığı 17 puanla Okyanusya temsilcisi New Caledonia. 2004'te FIFA'ya dahil olan ülke 8 basamak birden yükselerek listede 154. sırada yer alıyor. En büyük düşüş ise Hollanda Antilleri adlı ülke gerçekleştirmiş. Geçtiğimiz ay -41 puan alan Orta Amerika temsilcisi 150. sıradan 165. sıraya gerilemiş.

Listedeki ilk 20 ülke ve puanları şöyle;

1. İspanya 1883
2. Hollanda 1659
3. Brezilya 1524
4. Almanya 1464
5. Arjantin 1288
6. Uruguay 1152
7. İngiltere 1125
8. Portekiz 1062
9. Mısır 1053
10. Şili 988
11. İtalya 982
12. Yunanistan 975
13. Sırbistan 969
14. Hırvatistan 968
15. Paraguay 961
16. Rusya 956
17. İsviçre 940
18. ABD 931
19. Slovenya 917
20. Avustralya 911
28. TÜRKİYE 810

10 Yılda Transfere 1 Milyar Dolar!

İspanyol Marca gazetesi, Real Madrid'in son 10 yılda yaptığı transferler ve bu transferlerin ne kadara mal olduğu ile ilgili güzel bir araştırma yapmış.

Araştırmanın son 10 yılda olmasının sebebi 'El Galacticos' kurma hedefi ile yola çıkan Florentine Perez'in kulübün başına ilk kez geçtiği tarihin 2000 yazı olması.

Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk icraatı ezeli rakiplerinden Figo'yu 58.5 milyon euroya almak olan Perez 2001'de Zidane'ı (76 milyon euro), 2002'de Brezilyalı Ronaldo'yu (43 milyon euro) ve 2003'te Beckham'ı (35 milyon euro) alarak 'El Galacticos' projesini hayata geçirmişti. Buna rağmen sadece 1 kez 2001-2002 sezonunda Şampiyonlar Ligi zaferi 2 kez de La Liga'da (2000-2001, 2002-2003) şampiyonluk yaşandı.

Perez 2006 Şubatı'nda başkanlığı Roman Calderon'a devretse de Avrupa'da başarı gelmeyince 2009 yılının Mayıs ayında tekrar başkanlık koltuğuna oturdu ve bu sefer 'El Galacticos 2' projesii hayata geçirdi. Transfer rekoru kırılarak 94 milyon euroya C.Ronaldo Manchester United'tan alındı. 66 milyon euroya Kaka, 35'er milyon euroya Benzema ve Xabi Alonso gibi yıldızlar Real Madrid'e transfer oldu. Sadece 2009 yazında transfere 254 milyon euro harcandı ve kulüp tarihin rekoru kırıldı.

Buna rağmen Real Madrid 2009-2010 sezonunu ezeli rakibi Barcelona'ya geçilerek 2. tamamladı. Her 2 lig maçında Barcelona'ya karşı mağlubiyet yaşandı. İşin en kötü tarafı ise son 5 senede olduğu gibi Şampiyonlar Ligi'ne 2. turda veda edildi.

Sonuç olarak Real Madrid 2000 yılından bu sezona kadar (2010 yazındaki transferlerde dahil) 706 milyon eurosu Perez zamanında olmak üzere transfere tam 1 milyar dolar harcadı. Aynı zaman dilimi içinde Barcelona'nın kasasından 716 milyon euro çıkarken, Abramovich'in Chelsea'si transfere son 10 yılda 650 milyon euro harcamış.

9.08.2010

Deco 13 Yıl Sonra Brezilya'ya Geri Döndü!

Brezilya'da doğmasına rağmen 14 senelik futbol hayatının 13'ü Avrupa topraklarında, bu 12 yılın da 7 sezonunu Portekiz'de geçirmiş olan ve Portekiz milli takımı formasını giyen Deco doğduğu topraklara geri döndü.

Geçen sezon Chelsea'de pek fazla forma şansı bulamayan, milli takım forması giydiği Portekiz'in Dünya Kupası kadrosunda iyice alternatif bir futbolcu konumuna düşen 33 yaşındaki Anderson Luiz de Souza (Deco) Roberto Carlos, Ronaldo, Belletti gibi futbol hayatının son demlerini ülkesi Brezilya'da geçirmeye karar verdi ve Brezilya'nın Fluminense takımına transfer oldu.

27 Ağustos 1977 tarihinde dünyaya gelen ve Nacional Atletice Cube kulübünün alt yapısında futbola başlayan Deco 19 yaşında Brezilya'nın Corinthias forması ile ilk profesyonel deneyimini yaşadı. Burada henüz 7 maça çıkmışken Portekiz ligi ekiplerinden Benfica'ya transfer oldu.

Benfica formasını hiç giymeden Portekiz 2. ligi takımlarından Alverca'ya kiralık olarak gönderilen Deco, 32 maçta kaydettiği 13 golle kiralık olarak geldiği Alvarca'nın Portekiz 1. liginde yükselmesinde büyük pay sahibi oldu. Ertesi sezon yine Portekiz 2. ligi takımlarından olan Salgueiros'a kiralık giden Deco sadece 12 maçta forma giyerken 2 de gole imza attı.

1999 yazında Porto'ya transfer olan Deco Porto'daki ilk 2 sezonunda sadece 29 maça çıktı ve 1 gole imza attı. Porto'daki son 4 sezonunda takımın en önemli oyuncusu konumuna gelen Deco 2000-2004 sezonları arasında hiçbir sezon 35 maçın altına düşmedi.

2000-2001 sezonunda 41 maçta 12 gol, 2001-2002 sezonunda 42 maçta 15 gole imza atan Deco, Mourinho'nun yer aldığı 2002-2004 arası kariyerinin en güzel anlarını yaşadı. 2002-2003 sezonunda Porto 3 sezonluk bir aranın ardından ligi şampiyon tamamlarken Deco ligde 30 maçta 10 gol attı. O sezon aynı zamanda Porto'nun tarihinde ilk kez UEFA Kupası'nı kazandığı sezon da oldu.

Ertesi sezon hem Mourinho'nun hem de Deco'nun Porto'daki son senesi oldu. Bunun sebebi Porto'daki misyonlarını tamamlamış olmaları desek yanılmış olmayız. Lig şampiyonluğunun yanı sıra bir mucizeye imza atarak Şampiyonlar Ligi'ni de müzesine götüren Portekiz temsilcisinde Deco 1'i finalde olmak üzere 12 Şampiyonlar Ligi maçında 2 gol atarken aynı zamanda o sezonu Şampiyonlar Ligi'nde asist kralı olarak tamamlıyordu. Ligde de 28 maçta 2 gole imza atan Deco, 2003-2004 sezonunda hem Portekiz'de hem de UEFA tarafından Avrupa'da 'Yılın Futbolcusu' ödülüne sahip oldu.

Euro 2004'ten sonra hocası Mourinho'nun izinden Chelsea'ye gitmesi gündeme gelen Deco'nun Premier Lig'e transferi gerçekleşmezken yeni takımı La Liga ekiplerinden Barcelona oldu. Katalan ekibi Deco ile 4 yıllık sözleşme imzalarken bonservisi için Porto'ya 15 milyon euro ve Quaresma'yı takas olarak verdi.

Barcelona'daki ilk sezonunda La Liga'da 38 maçın 35'inde ilk 11'de forma giyen ve 8 gole imza atan Portekizli oyuncu, Barcelona'nın 2. turda veda ettiği Şampiyonlar Ligi'nde 7 maçta 2 gol kaydetti. Barcelona o sezon ligde 5 yıl aradan sonra şampiyon olurken Deco henüz ilk sezonunda performansı ile beklentileri boşa çıkarmamış oldu.

2005-2006 sezonunda Barcelona hem La Liga'yı hem de Şampiyonlar Ligi'ni kazanma başarısı gösterirken Deco, Ronaldinho ile beraber takıma en çok katkı sağlayan oyuncuların başında geliyordu. Portekizli oyuncu o sezonu toplamda 40 maçta 5 gol 5 asistle tamamlıyordu. Ayrıca o sezon Şampiyonlar Ligi'nin 'En İyi Orta Saha Oyuncusu' ödülünün de sahibi oluyordu.

2006-2007 sezonuna Süper Kupa'da attığı 2 golle Barcelona'ya bu kupayı kazandırarak başlayan Deco o sezon bireysel olarak Katalan ekibindeki en başarılı sezonu geçirse de kulüp olarak La Liga'yı Real Madrid'in ardından 2. tamamladılar. Şampiyonlar Ligi'nde ise 2. turda gol atmasına rağmen Liverpool'a elendiler. Ligde 31 maçta 1 gol 10 asist ile oynayan Portekizli oyuncu sezonu 45 maçta 5 gol 12 asistle tamamladı.

Barcelona'daki son sezonunda ara ara geçirdiği sakatlıklar ile istikrarsız bir performans sergileyen Deco ligde 14'ü ilk 11'de olmak üzere sadece 18 maça çıkarken 1 gol 6 asistlik bir performans sergiledi. Barcelona'nın yarı finalde veda ettiği Şampiyonlar Ligi'nde ise sadece 6 maçta forma giyebildi.

Euro 2008 sonrası Deco'nun rotası bu sefer Premier Lig oldu. Euro 2008'den sonra Chelsea'nin başına geçen Scolari'nin ilk işi 5 yıl boyunca milli takımda en çok güvendiği oyuncu olan Deco'yu yeni takımına transfer etmek oldu. Londra temsilcisi bu transfer için Barcelona'ya 8 milyon poundluk bir bonservis ücreti ödedi.

Premier Lig'deki ilk sezonuna açılış maçında Portsmouth'a 40 metre uzaklıktan attığı gol ile süper bir giriş yapan Deco, ertesi hafta Wigan'a karşı Chelsea'nin galibiyet golünü atıyordu. Buna rağmen sezonu 24 maçta 3 gol 2 asist ile tamamlıyordu. Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea, Deco'nun eski takımı Barcelona'ya elenirken ligi de M.United'ın 7 puan gerisinde 3. sırada tamamlıyordu.

2009-2010 sezonunda Chelsea forması ile ligde 19 toplamda da 30 maça çıkan Portekizli oyuncu toplamda 3 gol 2 asistlik bir performans sergiliyordu. Chelsea sezonu 103 gol atarak şampiyon tamamlarken İngiltere'nin en prestijli kupası olan Federasyon Kupası'nı da müzesine götürüyordu.

Brezilya doğumlu olmasına rağmen Portekiz Milli Takımı formasını giymeyi tercih eden Deco, bu ülkenin formasını ilk olarak 2003 senesinde giymeye başladı. 7 senede Portekiz forması altında 75 maça çıkan oyuncu 5 gole imza attı. 2004, 2008 Avrupa Şampiyonaları ve 2006,2010 Dünya Kupaları'nda boy gösteren Deco'nun Portekiz ile en büyük başarısı Euro 2004'te Portekiz'in ev sahibi olduğu şampiyonada final oynamaları. 2010 Dünya Kupası'nda sadece 61 dakika forma giyen Deco bu turnuvadan sonra milli takımı bıraktığını açıklamıştı.

Deco'nun bir başka özelliği de çok fazla kart görmesi. Her ne kadar Premier Lig'de forma giydiği 2 sezonda toplam 10 sarı kart 1 de kırmızı kart görse de Porto'da forma giydiği 2002-2003 sezonunda toplam 17 sarı kart görmüştü. Barcelona'daki 4 sezonundaki kart istatistikleri ise dikkat çekici. Hiçbir sezon 10 sarı kartın altına düşmeyen Deco toplam 55 sarı 3 de kırmızı kart gördü.

Ashley Young'tan İnanılmaz Direk Şovu!


Community Shield 18. Kez Manchester United'ın!

Avrupa'da liglerin başlamasına sayılı günler kala (Fransa Ligi başladı) her ligin kendine has 'Süper Kupa'ları da sahibini buluyor. Almanya'da Bayern Münih, Türkiye'de Trabzonspor'un kazandığı yerel Süper Kupa'lar sonrasında İngiltere'nin en büyük takımı da belli oldu.

İlk kez düzenlenmeye başladığı 1908 yılından 2005 yılına kadar Charity Shield, son 5 sezondur da Comuunity Shield adı ile düzenlenen İngiltere Süper Kupası'nın bu yılki sahibi Manchester United oldu.

Geçen sezonun lig şampiyonu Chelsea, geçen sezonun F.A. Cup şampiyonu Manchester United karşısında pek fazla direnç gösteremedi. 41. dakikada Scholes'un harika pasını Rooney aynı güzellikle Valencia'nın önüne bırakması ve bu oyuncunun rahat bir şekilde golü bulması ile ilk devreyi 'Kırmızı Şeytanlar' 1-0 önde tamamladı.

76. dakikada ilk golün sahibi Valencia'nın sağ kanattan yaptığı asiste Meksikalı yeni transfer Javi Hernandez'in attığı ilginç golle M.United farkı 2'ye çıkarıyordu. Bu golden 7 dakika sonra Kalou ile gelen gol Chelsea'yi umutlandırsa da 90+2'de Berbatov'un şık aşırtma golü maçın skorunu tayin ediyordu.

Community Shield'da son 4 sezonda 3. kez karşı karşıya gelen bu iki ekibin geçen seneki mücadelesini penaltılarla Chelsea kazanmıştı. 'Maviler'den geçen sezonun rövanşını alan Manchester United bu kupayı toplamda 18. kez müzesine götürürdü. İngiltere Süper Kupası'nı en çok kazanan takım olan Alex Ferguson'un öğrencileri'ni Liverpool 15 şampiyonlukla takip ediyor.

Alex Ferguson geldikten sonra bu kupayı 8. kez kazanma başarısı gösteren Manchester United, son 17 yılda bu kupada tam 14 kez mücadele etti. 6 kez kaybetseler de 8 kez kazanma başarısını gösterdiler.

Community Shield ile ilginç bir istatistik daha verelim. Premier Lig'in kurulduğu 1992-1993 sezonundan bu yana oynanan 18 Comminty Shield maçının galibi olan takımların sadece 6' sı o sezonu ligde de şampiyon olarak tamamladı.

Arjen Robben Bundesliga'nın En İyisi!

Almanya'nın en yüksek tirajlı gazetelerinden Kicker toplam 925 gazeteci ile yaptığı ankette 2009-2010 sezonunun en iyi futbolcusu ve en iyi teknik direkötürünü belirlemiş.

Geçtiğimiz gün Dünya Kupası'nda tam iyileşmeden forma giydiği için en az 2 ay sahalardan uzak kalacağı açıklanan ve bu yüzden Bayern Münih kulübü ile Hollanda Futbol Federasyonu'nun karşı karşıya gelmesine sebep olan Arjen Robben 925 gazetecenin 445'inin oyunu alarak 'Bundesliga'da 2009-2010 sezonunun en iyi oyuncusu' seçilmiş.

Hollandalı yıldız geçen sezon Bundesliga'da çıktığı 24 maçta sergilediği 16 gol 7 asistlik performansla zaten bunu hakettiğini de gösteriyor. Sezon toplamında ise Alman kulübü ile çıktığı 37 maçta 23 gol ve 9 asist kaydetmişti. Geçen sezon Bayern Münüh Robben'in gol attığı 12 maçın 11'ini kazanırken 1'inde berabere kalmıştı. Robben ligde attığı 16 golün 12'sini ligin 2. yarısındaki maçlarda atmıştı.

Sezonu duble ile kapatan Bayern Münih'in 49 maçta forma giyen ve adeta bir istirar abidesi olan 26 yaşındaki orta saha oyuncusu Bastian Schweinsteiger de oyların 180'ini alarak 'Sezonun en iyi 2. oyuncusu' seçilmiş. En çok oy alan 3. oyuncu 118 oyla yine Bayern Münih'te forma giyen Thomas Müller olmuş. 21 yaşındaki golcü oyuncu ilk kez forma şansı bulduğu geçen sezon çıktığı 52 maçta 19 gol 10 asistlik bir performans sergilemişti. Dünya Kupası'nda attığı 4 golle de yıldızlaşmıştı.

Teknik direktörler için yapılan ankette ise Bayern Münih'in başında bulunan 59 yaşındaki Hollandalı teknik adam oyların 398'ini alarak açık ara 'Sezonun en iyi teknik direktörü' seçilmiş. Sezonu 2. sırada bitiren Schalke'nin teknik direktörü Felix Magath 231 oyla bu dalda 2. olurken, Almanya Milli Takımı'nın teknik direktöü Joachim Löw 87 oyla en çok oy alan 3. teknik adam olmuş.

8.08.2010

Jackson Coelha (Jaja) Trabzonspor'da!


Sezonun bitmesinden sonra golcü arayışlarına başlayan Trabzonspor birçok golcü oyuncuyu almak için girişimlerde bulunmuş ama başarılı olmamıştı. Semih Şentürk, Pantelic, Altdiore, Fred transfer döneminde Trabzonspor'un ciddi ciddi ilgilendiği ama kadrosuna katamadığı isimler olmuştu.

Başkan Sadri Şener, Süper Kupa maçının oynanacağı günün sabahında daha önce hiç gündeme gelmeyen Ukrayna'nın Metalist Khrakiv takımında forma giyen Jackson Avelino Coelho (Jaja)'yu akşam saatlerinde Türkiye'ye getirerek forvet arayışlarına son verdi.

Jaja'yı Türk futbolseverler olarak Metalist Kharkiv'in Beşiktaş'ı 4-1 yendiği UEFA Kupası maçında 40 metre uzaktan attığı golle daha önceden hatırlıyoruz. O maç aynı zamanda Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'taki son maçı olmuştu.

28 Şubat 1986'da Brezilya'nın Ipatanga kentinde dünyaya gelen Jaja futbola Brezilya Serie B takımlarından America MG takımının altyapısında başladı. 18 yaşındayken Feyennord tarafından ilk kez Avrupa'ya transfer oldu.

Hollanda temsilcisinde henüz hiçbir maça çıkmadan Belçika'nın Westerlo takımına kiralanan Jaja 2004-2005 sezonunda Belçika liginde çıktığı 30 maçta 11 gole imza attı. Bir sonraki sezon Feyennord tarafından yine forma şansı bulamayan oyuncu Ocak 2006'da La Liga ekiplerinden Getafe'nin yolunu tuttu.

Getafe'de geçirdiği ilk yarım sezonda sadece 2 maça çıkabilen Jaja ertesi sezon Brezilya ligi ekiplerinden Flamengo'ya transfer oldu yarım sezonda 5 maça çıkarken gol atma başarısı gösteremedi. 2006-2007 sezonunun 2. yarısında Belçika ligi ekiplerinden Genk'e kiralandı ve 9 maçta 1 gole imza attı.

2007-2008 sezonunun ilk yarısında 2 sezonun arasından kiralık olarak tekrar Westerlo'ya dönen Jaja, Belçika liginde çıktığı 9 maçta 4 gole imza attı. Şubat 2008'de Brezilyalı golcünün rotası Ukrayna ligi ekiplerinden Metalist Khrakiv oldu.

2 sezon boyunca Metalist Kharkiv forması ile toplamda 76 maça çıkan Jaja, kulübü adına 40 gole imza attı. Ukrayna Premier Ligi'nde 2 sezonda çıktığı 61 maçta 30 golü bulunan 24 yaşındaki golcü 11 asiste imza attı.

Trabzonspor, 2 kez de Brezilya genç milli takımında forma giyen Jaja için Metalist Kharkiv'e 4.3 milyon euro bonservis bedeli öderken yıllığı 600.000 eurodan 4 yıllık sözleşme imzaladı.

Gol Sevinci Yaratıcılığında Sınır Yok!



İzlanda Ligi'nde yer alan Stjarnan ekibi. Onları tüm dünya bu videodan biliyor artık.

Fylkir ile oynadıkları lig maçında attıkları golden sonra yaptıkları gol sevinci internette tıklanma rekorları kırmış hatta Japonya Ligi'ne kadar sıçramıştı.

Golü atan Bjornsson'un ceza sahası içinde elinde olta varmış gibi balıkçı taklidi yapması ve takım arkadaşlarından birinin yerde yatarak oltaya takılan balık gibi zıplamasının sunulduğu gol sevinci herkesin hayranlıkla izlediği bir gol sevinci olmuştu.

14 takımlı İzlanda liginde 8. sırada bulunan Stjarnan takımının oyuncuları 14. haftada 3-1 yenildikleri Reykjavik maçında attıkları tek golde yine kendilerine has bir gol sevinci oluşturmayı başarmışlar.

Bir sonraki maçlarında attıkları gollerde ne tür bir sevinç gösterisi yaparlar merak içindeyiz. Tek bildiğimiz adamlar bu işte ustalaşmış artıl. Onlar için yaratıcılıkta sınır yok :)

Süper Kupa İlk Kez Anadolu'ya Gitti!

2006 yılında düzenlenmeye başlayan Süper Kupa (eski adıyla Cumhurbaşkanlığı Kupası) bu yıl ilklere imza atan bir kupa mücadelesi oldu.

Nitekim 2009-2010 sezonunda 'Turkcell Süper Lig' şampiyonunun Bursaspor olması ve 2010 Ziraat Türkiye Kupası'nı Trabzonspor'un kazanması ilk kez bir Süper Kupa'nın İstanbul dışında bir şehre gitmesini kesinleşmişti.

Daha önce 4 kez düzenlenen Süper Kupa'yı 2 kez Fenerbahçe kazanırken, 1'er kez de Galatasaray ve Beşiktaş müzesine götürmüştü. Fenerbahçe 2'sinde de Beşiktaş'ı yenerken, Beşiktaş Galatasaray'ı yenerek, Galatasaray da Kaysersipor'u yenerek Süper Kupa'nın sahibi olmuştu.

İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan Bursaspor-Trabzonspor karşılaşmasında karadeniz temsilcisi daha etkili oynuyordu. Burada maçın detaylı analizine girmeyeceğim. Zaten maçın sadece ilk yarısını izlediğim için yapamamda bunu. İlk yarısı golsüz sona eren mücadelenin 2. yarısında Trabzonspor'un 25 yaşındaki Kolombiyalı golcüsü Teofila attığı 3 golle takımına kupayı getiren isim oldu.

Attığı 30 golle dünyada 2009 yılının en çok gol atan 4. oyuncusu olan Teofilo, 2010 Ocak ayında geldiği Trabzonspor'da hiçbir resmi maçta gol atma başarsını gösterememişti ta ki Süper Kupa maçına kadar. Sezon öncesi kampta gönderilmesi bile gündeme gelen Kolombiyalı golcü maçtaki 3 gole de imza atarak kendisini herkese ispat etme şansı buldu.

Bu sene 5.si düzenlenen Süper Kupa'da şu ana kadar 12 gol atılırken bu 12 golün 11'inin yabancı futbolcular tarafından atılması ilginç bir istatistik olarak karşımıza çıktı. (2008'de G.Saray'ın Kayserispor'u 2-1 yendiği maçta Kayseri'nin golünü Mehmet Topuz attı). Diğer 8 gol ise Alex (2), Kewell, Nonda, Nobre, Deivid, Kezman, Bobo tarafından kaydedildi.
Related Posts with Thumbnails