26.06.2010

Grup Aşamasının İlginç İstatistikleri!

► Son şampiyon ünvanı ile Dünya Kupası'na katılan İtalya, 1998 şampiyonu Fransa gibi bir sonraki kupada grubunda galibiyet bile alamadan sonuncu olarak turnuvaya veda etti. (1962 şampiyonu Brezilya da 1966 Dünya Kupası'nda gruplardan çıkamamıştı.)

► İtalya 36 yıl sonra bir Dünya Kupası'na grup aşamasında veda etti.

► Brezilya üstüste 8. kez, Almanya da üstüste 6. kez Dünya Kupası'nda yer aldığı grubu lider bitirerek bir üst tura yükseldi.

►İspanya Dünya Kupaları tarihinde gruptaki ilk maçını kaybetmesine rağmen grubu lider tamamlayan 3. takım oldu. (1982'de Batı Almanya, 1994'te Meksika daha önce bunu başarmıştı)

► Cristiano Ronaldo gruplarda oynadığı 3 maçta da 'Maçın yıldızı' seçilen tek oyuncu oldu.

► Bir maçta topa en çok sahip olan takım %67 ile Arjantin oldu. (Yunanistan maçında)

► Bir maçta en çok şut çeken takım Fildişi Sahilleri oldu. Kuzey Kore karşısında toplam 28 şut çektiler.

► Grup aşamasından en çok koşan futbolcu 12.07 km ortalaması ile Kuzey Koreli Young-Han oldu. Young-Han'ı 11.95 km ortalaması ile Alman Khedira ve 11.94 km ortalaması ile Uruguaylı Torrado takip etti.

► Geride kalan 3 maç sonunda en çok şut çeken futbolcu Messi (11/20) oldu. Bu alanda 2. sırayı C.Ronaldo (7/17) alırken 3. sırada ise Gana forması giyen Gyan Asamoah(8/16) yer aldı.

► Kuzey Kore'nin kalecisi Myong-Guk toplamda yaptığı 21 kurtarış ile ilk turun en çok kurtarış yapan kalecisi oldu. Nijeryalı Enyeama 20 kurtarış ile Kuzey Koreli kaleciyi takip ederken Danimaralı Sorensen'de 17 kurtarış ile grup aşamasının en başarılı 3. kalecisi oldu.

► Meksika üstüste katıldığı 5. Dünya Kupası'nda da gruplardan çıkma başarısını gösterdi.

► Hollanda, Dünya Kupaları tarihinde ilk defa grubunda oynadığı 3 maçın 3'ünüde kazandı.

► Gruplarda oynanan toplam 48 maçın 20'sinin ilk yarısı 0-0 sona erdi.

► Atılan 101 golün 15'ini oyuna sonradan giren futbolcular kaydetti.

► Geride kalan 48 maçta 11 kez kırmızı kart çıkarken kartı gören takımların 9'u 10 kişi kaldıktan sonra kalelerinde gol gördü. Kırmızı kart çıkan 11 maçın 9'unda kartı gören takımlar sahadan mağlup ayrıldı.

►Gruplarda yenik duruma düştükten sonra maçı çeviren sadece 2 takım oldu: Yunanistan, Nijerya'yı, Danimarka da Kamerun'u 1-0 geriye düşmesine rağmen 2-1 yendi.

► Paraguay ile Yeni Zelanda arasında oynanan maç Dünya Kupası'nda oynanan 750. maç oldu.

► İtalya'nın oynadığı Slovakya maçı Dünya Kupası'ndaki 80. maçları oldu.

► Dünya Kupası'na en çok katılan Afrika takımı olan Kamerun'un Hollanda ile oynadığı maç Dünya Kupaları tarihindeki 20. maçlarıydı.

►48 maçta hakemler 10 kez penaltı kararı verirken bu penaltı atışlarının 7'si gol oldu.

La Liga: 20-16 Premier Lig


Dünya Kupası'nda grup maçları sona erdi ve 48 maç sonunda fileler toplam 101 kez havalandı.

İlk maçlar sonunda gol ortalaması 1.5 iken 2. maçlar sonunda 2.09'a çıkmıştı. 3. maçların oynandığı 16 maçta tam 34 gole şahit olduk ve gol ortalaması 2.11'e yükseldi.

4 gün önce 32 maçta atılan gollerin liglere göre dağılımını vermiştik. Şimdi grup maçları bittikten sonra tablo nasıl değişmiş bir bakalım:

20 - İspanya Ligi: Higuain(3), David Villa(3), Diego Forlan(2), Tiago(2), Luis Fabiano(2), Uche(2), Marquez, C.Ronaldo, Simao, Yaya Toure, Romaric, Iniesta

16 - İngiltere Ligi: Gerrard, Park Ji-Sung, Dirk Kuyt, Alcaraz, Dempsey, Koren, Javi Hernandez, Lee Chong-Young, Bendtner, Drogba, Malouda, Yakubu, Defoe, Cahill, Van Persie, Kalou,

9 - İtalya Ligi: Eto'o(2), Maicon, De Rossi, Sneijder, Iaquinta, Huntelaar, Di Natale, Quagliarella

8 - Almanya Ligi: Podolski, Klose, Thomas Müller, Cacau, Bradley, Hugo Almeida, Demichelis, Mesut Özil,

6 - Fransa Ligi: G.Asamoah(2), Heinze, Gelson Fernandes, Birsa, Park Chu-Young,

6 - Hollanda Ligi: Hollmann(2), Rommedahl, Suarez, Pantelic, John Dahl Tomasson,

5 - Türkiye Ligi: Vittek(3), Elano(2)

4 - Japonya Ligi: Lee Jung-So(2), Endo, Okazaki

3 - Portekiz Ligi: Alvaro Perreira, Liedson, Raul Meireles

3 - G.Afrika Ligi: Tshabalala, Khumalo, Mphela

3 - Meksika Ligi: Beausejour, Blanco, Riveros

3 - Rusya Ligi: Honda(2), Mark Gonzales

2 - Yunanistan Ligi: Salpingidis, Torosis

2 - Belçika Ligi: Ljubijankic, Jovanovic

2 - ABD Ligi: Donovan(2)

1 - Danimarka Ligi: Reid

1 - Kuzey Kore Ligi: Ji-Yun-Nam

1 - Ekvador Ligi: Vera

1 - Avustralya Ligi: Smeltz

1 - Arjantin Ligi: Palermo

1 - Slovakya Ligi: Kopunek

1 - Şili Ligi: Millar

G Grubu Analizi - Cristiano Ronaldo 7





Her Dünya Kupası'nın bir ölüm grubu olur kesinlikle. Kuralar çekildikten sonra da G grubu 2010 Dünya Kupası'nın ölüm grubu olarak adlandırılmıştı. 5 kez bu kupayı kaldırmış Brezilya, 2006'da ülkesinin yarı final oynamasında büyük pay sahibi olan ve 4 öncesine oranla daha fazla tecrübe kazanmış C.Ronaldo önderliğindeki Portekiz, Afrika'nın kadrodaki isimlere bakıldığında tartışmasız en iyi takımı Fildişi Sahilleri.

Dunga'nın Ronaldinho, Pato, Diego, Adriano gibi yıldız oyuncuları Dünya Kupası kadrosuna almaması turnuva öncesi bütün okların onun üzerinde toplanmasına sebep olmuştu. Herkes Sambacılar'ın Kuzey Kore'ye karşı fark atmasını bekliyordu ama 44 yıl sonra 2. kez Dünya Kupası'na katılan Asya ekibi çetin ceviz çıkmıştı. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri ile Brezilya'ya karşı neredeyse ilk yarı net gol fırsatı bile vermediler. 2. yarıda Maicon'un sıfırdan vurduğu 'muhtemelen turnuvanın en güzel golü' ile ancal 55 dakika dayanabildiler. Robinho'nun mükemmel asistinde Elano farkı 2'ye çıkarsa da Kuzey Kore büyük bir cesaretle Brezilya kalesine gitmekten çekinmediler ve 89'da skoru 2-1 yaptılar. Son dakikada kaçırdıkları gol ile 2010'un en büyük sürprizini yapma şansını kaçırdılar.

Brezilya'nın arkasında 2.lik mücadelesi veren Portekiz ile Fildişi Sahilleri maçı beklentilerin çok uzağında kalan bir karşılaşma oldu. 90 dakika boyunca kaleyi bulan toplam şut sayısı sadece 3'tü. Ne Drogba, ne de C.Ronaldo kulüp performanslarının yarısını bile sergileyemediler. Maçta akılda kalanlar ise 11. dakikada Ronaldo'nun ceza sahası dışından gönderdiği füzenin direkte patlaması ve 82'de oyuna giren Keita'nın maçın sonlarında oyuna hareketlilik getirmesi oldu.

Kuzey Kore karşısında oldukça zorlanan Brezilya, Fildişi Sahilleri'ne karşı ise rahat bir galibiyet aldı. Dünya Kupası elemelerinde 10 gol atmasına rağmen gruptaki ilk maçta çok etkisiz bir görüntü çizen Luis Fabiano kilidi açan isim oldu ve maçı da 2 golle tamamladı. G.Saray'da bu sezon pek başarılı olamasa da Dunga'nın vazgeçilmezlerinden olan Elano, bu maçı da boş geçmedi ve Brezilya'nın 3. golüne imza attı. Fildişi Drogba ile maçın sonucunu tayin ederken Keita'nın hakemi yanıltarak Kaka'yı 2. sarıdan attırması maçın en dikkat çeken anıydı.

Brezilya'ya karşı oyununu Portekiz'e karşı da sürdüren Kuzey Kore maçın ilk yarım saatinde Portekiz ile başabaş bir mücadele verdi. Buna rağmen ilk yarıyı Raul Meireles'in golü ile 1-0 geride kapattılar. 2. yarının hemen başında gelen gol ise Kuzey Kore'nin gardının tamamen düşmesini sağladı. Bu dakikadan sonra özellikle C.Ronaldo'nun önderliğinde rakibini abluka altına alan Portekiz tarihi farka gitti ve maçı da 7-0 kazandı. Maçın son golüne imza atan Ronaldo belki maçı sadece 1 gol ile tamamladı ama 2. yarı atılan gollerin neredeyse tamamında başroldeki isimdi.

İlk 2 maçta kadrosunu değiştirmeyen Dunga, son maçta zorunlu olarak kadroda revizyona gitti. Cezalı Kaka, sakat Elano ve Robinho'nun yerine J.Baptista, D.Alves, Nilmar'ı monte ederek çıktı Portekiz karşısına. Brezilya'ya liderlik için Portekiz'e de gruptan çıkması için bu maçta 1 puan yetiyordu. Ülkelerin isimlerine baktığımızda normalde turnuvanın en zevkli maçlarından biri olması gereken maç turnuvanın en sıkıcı maçlarından birine dönüştü. 90 dakika sonunda gol sesi çıkmadı ve 2 takım da istediğini almış oldu.

Fildişi Sahilleri'nin son maçta Portekiz'e karşı 9 averajlık bir dezavantajı bulunuyordu. Kuzey Kore'ye karşı mucize peşindeydiler. Tabi bu arada Portekiz'in de yenilmesini beklemeleri gerekiyordu. Henüz maçın 1. dakikasında turnuvada ilk kez ilk 11'de yer alan Keita %100'lik golü kaçırmasa Almanya'nın bile rekorunu kırabilirlerdi. Maçın 14 ve 20. dakikasında 2 gol bulsalarda dakikalar geçtikçe umutları iyice tükendi ve maçı da 3-0 kazanarak 2006'da olduğu gibi turnuvaya 3 puanla 3. olarak veda ettiler.

Ölüm grubundan beklenildiği gibi lider çıkan Brezilya, üstüste Dünya Kupaları'nda gruplardan lider çıkarak büyük bir başarıya imza attı. Belki Kuzey Kore'ye karşı herkesi şaşırttılar ama Fildişi maçı gösterdi ki rakibin kalitesi artınca daha rahat oynuyorlar. 2. turda eşleştikleri Şili'yi G.Amerika elemelerinde 2 maçta da yenmişlerdi. (4-2, 3-0). Elemelerdeki performansının da üstünde bir oyun oynayan Şili karşısında favori olsalarda elenmeleri bana göre sürpriz olmaz.

2006'nın yarı finalisti Portekiz ne çekiyorsa iyi bir forvet oyuncusu olmaması yüzünden çekiyor. Her ne kadar Kuzey Kore'ye 7 gol atsalarda grubun diğer 2 maçında sadece C.Ronaldo'ya odaklı bir oyun oynadılar. 2. turda turnuvanın en büyük favorilerinden İspanya ile oynamaları en büyük şansızlıkları olacak. 3 maçta da maçın yıldızı seçilen C.Ronaldo yine yıldız olabilir mi ?

2006 Dünya Kupası'nda da ölüm grubunda yer alan Fildişi Sahilleri üstüste katıldıkları 2. Dünya Kupası'nda da şanssız kuranın kurbanı oldular. 4 sene önce de turnuvadaki tek galibiyetlerini grubun son maçlarında aldılar. Ayrıca teknik direktör Erikson'un Keita'yı en önemli maçlarda yedek oturtması ve Drogba'nın bekleneni verememesi turnuvadan elenmelerinde büyük pay sahibiydi.

İlk katıldıkları D.Kupası'nda İtalya'yı yenerek gruplardan çıkan Kuzey Kore çeyrek finalde 3-0 öne geçtiği maçta Portekiz'e 5-3 yenilerek elenmişti. O Portekiz tarihlerinde 2. kez katıldıkları Dünya Kupası'nda da başlarına yine iş açtı ve en ağır mağlubiyetlerden birini almalarını sağladı. Yine de Brezilya maçında oynadıkları cesaretli futbol ve 90 dakika boyunca bitmek bilmeyen enerjileri ile turnuvada iz bırakan takımlardan biri oldular.

25.06.2010

Fabio Cannavaro: 2006 & 2010



F Grubu Analizi! Son Şampiyonun Hazin Vedası


Son şampiyon İtalya, Güney Amerika temsilcisi Paraguay ile beraber grubun favorisiydi. A.Gücü'nden Sapara,Vittek, Beşiktaş'tan Holosko ve yeni F.Bahçeli Stoch'un yer aldığı Slovakya ise en çok Süper Lig oyuncusu barındıran ülkeydi. 1982'den sonra tarihinde 2. kez Dünya Kupaları'na katılan Yeni Zelanda ise grupta kapalı kutuydu.

Grubun 2 favorisini karşı karşıya getiren maçta İtalya, diğer favori ülkeler gibi ilk maçında çok kötü bir futbol ortaya koydu. Turnuva öncesi Pirlo'nun sakatlanması ve Totti'nin de D.Kupası kadrosuna çağrılmayışı özellikle orta sahada çok sıkıntı yarattı. Duran toptan Alcaraz'la Paraguay öne geçse de İtalya'da De Rossi eşitliği sağladı ve maç 1-1 sona erdi. Buffon sakatlığı neden ile 2. yarı yerini Marchetti'ye bırakıp turnuvayı kapattı bu maçta.

Grubun en zayıf takımı olarak gözüken Yeni Zelanda'ya karşı çok etkili başlayamayan Slovakya yine de Hamsik'in biraz kıpırdanması ve Vittek'in attığı gol ile öne geçti. Holosko ve Stoch'un toplamda 16 dakika forma giydiği maçın yıldızı seçilen Vittek 84'te yerini Stoch'a bıraktı. Slovakya son 20 dakika 1-0'a yatma düşüncesine girerken Yeni Zelanda son 90+3 de şişirme bir topta Reid'le golü bularak (Maçta kaleyi tutan 2. şutlarıydı) Slovakya'ya cezayı kesti.

2. maçta Yeni Zelanda karşısına çıkan İtalya yine maçta ilk golü yiyen taraftı. Henüz maçın 7. dakikasında Smeltz ile Yeni Zelanda öne geçti. 2. maçında 2. golünü de duran toptan yiyen İtalya yıllardır övünülen savunmasının bu sefer kurbanı oldu. 2. yarı bitmeden Iaquinta'nın penaltı golü ile skor eşitlenince Gök Mavililer 2. yarıya istekli başladı. Ama Yeni Zelanda kalecisi Pastore yaptığı 6 kurtarış ile ülkesinin D.Kupası tarihindeki (1982'de puan alamamışlardı) en önemli sonucu almasını sağladı.

Grubun diğer maçında Paraguay baştan sona üstün götürdüğü maçta Slovakya'yı her 2 yarıda bulduğu gollerle 2-0 yenerek F grubunda galibiyet alan ilk takım oluyor ve son maçlar öncesinde çok büyük bir avantaj sağlıyordu. Cardozo, Santa Cruz, Barrios gibi etkili forvet silahlarına sahip olan Paraguay'da maçın 2 golünü de orta saha oyuncuları Vera ve Riveros kaydediyordu. Beşiktaşlı Holosko son 20, Stoch da son 7 dakikada forma giyerken Slovakya'nın maç boyu kaleyi tutan şut sayısı sadece 1'di.

İtalya her ne kadar son maça kadar galibiyet alamasa da Slovakya'ya karşı alacağı beraberlikle bile 2. tura yükselme şansına sahipti. İlk 2 maçta olduğu gibi ilk golü kalesinde gören İtalya devreyi yenik kapattı. Sakatlığı tam geçmeyen Pirlo'yu son koz olarak 56'da Lippi oyuna soktu. Milanlı oyuncu orta sahaya hareketlilik getirse de A.Gücülü Vittek 73'de maçtaki 2, turnuvadaki 3. golünü kaydetti. Son 17 dakikada toplam 4 gol çıkarken, İtalya bu maçta da duran toptan gol yeme hastalığına çare bulamadı. Quagliarella'nın 90+1'de attığı gol İtalya'ya yetmedi belki ama turnuvanın en güzel golleri arasına kesin girecek güzellikteydi.

İlk 2 maçta kaleyi tutan toplam şut sayısı sadece 3 olan Yeni Zelanda karşısında Paraguay oyun olarak üstün taraftı. Maç boyunca topa sahip olmada %58'e 42'lik bir üstünlük sağlayan Paraguay maçta toplam 17 şut çekse de aradığı golü bulamadı. Yeni Zelanda'nın sürpriz bir golü onları 2. tura çıkarıp turnuvanın en büyük sürprizine imza atmalarına sebep olabilirdi ama Paragıay kalecisini terletecek pozisyona bile giremediler. Yine de kalecileri Pastore'nin 5 kurtarışı ile maçtan 0-0'lık beraberlikle ayrıldılar.

Paraguay attığı 3 gol ile muhtemelen en az gol atan grup lideri olacak. Yine de kalelerinde İtalya'dan yedikleri duran top golü dışında gol görmemeleri ileriki turlar için bir şans olabilir. 3 maçta da G.Amerika futbolu özelliklerini taşıyan Paraguay 2. turda Japonya ile denk bir mücadeleye çıkacak. Elerlerse eğer çeyrek finalde İspanya maçında turnuvaya veda edebilirler.

Slovakya'da son maçın 2. yarısında İtalya savunmasını dağıtan oyunculardan olan Stoch, bundan sonra ilk 11'deki yerini kaptırmayacak gibi. Gol krallığında Higuain'i yakalayan Vittek 2. turda Hollanda'ya gol atar mı bilinmez ama Robben'in dönmesi ile Slovakya'nın Portakallar karşısında işleri çok zor. Yine de ilk D.Kupaları'nda İtalya'yı yenmeleri ve gruptan çıkmaları bile büyük başarı sayılır.

Turnuva öncesinde grupta averaj takımı olması beklenen Yeni Zelanda, hem grubu yenilmeden tamamladı hem de son şampiyon İtalya'nın önünde bitirdi. Gol yollarında becerikli olup iyi bir forvetleri olsaydı 2. tura bile yükselebilirlerdi. Yine de 1982'de 3'te 0 yapan Yeni Zelanda bu kupada beklenenin aksine çok başarılı oldu.

1982'de 3 beraberlikle grubundan çıkıp kupayı kazanan İtalya, Slovakya ile berabere kalsaydı yine gruplardan çıkacaktı. Grupta toplam 5 gol yiyen ve bunların 4'ü duran toptan alan İtalya, galibiyet bile alamadan tam 36 yıl sonra D.Kupası'nda gruptan çıkamadı. 1998 şampiyonu Fransa'nın 2002'de yaşattığı gibi son şampiyon ünvanı ile geldikleri turnuvada hayal kırıklığı yaşattılar.

E Grubu Analizi! Tsubasa Değil Honda

Her Dünya Kupası yada Avrupa Şampiyonası'nda futbolseverlerin en fazla ilgi gösterdiği maçlar şüphesiz Hollanda'nın maçlarıdır. Oynadıkları göze hoş gelen futbolla, sürekli hücum düşünmeleri ile ve futbolu çirkinleştirmeden, soğutmadan hem kendilerinin hemde onları izleyenlerin 90 dakika keyif aldığı bir takımdır Hollanda. Ama bu Dünya Kupası'nda bambaşka bir futbol ile çıktılar karşımıza. Ali Ece abimin dediği gibi oynadıkları futbol 'Total Futbol' gitmiş yerine 'Total Kontrol' oyunu çıkmış. Kupanın en güzel futbol oynarak kaybeden takımı olmak değil çok iyi oynamasakta başarıyı elde etmek felsefesine bürünen bir Hollanda olarak karşımızdalar artık.

Grubun açılış maçında Hollanda ile Danimarka maçında eminim birçok kişi turnuvanın en keyifli maçını izleme hevesi ile nelerden vazgeçerek, hangi planlarını erteleyerek geçmiştir ekran başına. İlk yarıda neredeyse pozisyon bile bulamayan Hollanda, 2. yarının hemen başında Agger'in kendi kalesine attığı gol ile ancak öne geçebildi. Maça yenilmemek için çıkan Danimarka maçı sadece 3 tane kaleyi tutan şut ile tamamladı. 67. dakikada oyuna giren Elia sayesinde maça hareketlilik gelirken Hamburglu oyuncu 85'te tek başına Danimarka defansını dağıtmış kalecinin üstünden vurduğu top direkten geri gelmiş ve pozisyonu iyi takip eden Kuyt maçın skorunu tayin etmişti.

Afrikalıların çok şey beklediği Kamerun, Japonya'ya karşıda mutlak favori çıkıyordu. Ama turnuvanın yıldız adaylarından olan 24 yaşındaki Honda'nın 38. dakikada sağ kanattan yapılan ortada arka direkte vurduğu gole engel olamıyorlardı. Özellikle Eto'nun Japon defansı arasında kaybolmasına Kamerun'un hocası Le Guen çözüm üretemiyor, 2. yarıda Emana değişikliği de Kamerun'a ilaç olamıyordu. Bulduğu tek net pozisyonda golü atan Japonya ise turnuvaya galibiyetle başlıyordu.

İlk maçın kopyası gibi bir maçta Hollanda bu sefer Japonya karşısında galibiyeti buluyordu. İlk yarı temposuz geçen bir maç. Rakip Japonya'nın yenilmemek için sahaya çıkması ve Hollanda'nın bu kilidi açacak pozisyon bulamaması. 2. yarıda Sneijder'in ceza sahası dışından gönderdiği şut kaleci Kawashima'nın da hatası ile filelerle buluştu. Bu golden sonra skorun üstüne yatan Hollanda karşısında Japonya etkili olsa da çerçeveyi bulmakta zorlandılar. Toplam şutlarda Hollanda'ya karşı 10'a 9 üstünlük kursalarda maçın hakkı olan beraberlik golünü bir türlü atamadılar.

İlk maçın 2 kaybedeni Danimarka ve Kamerun arasındaki maç belki de turnuvanın en güzel maçlarından birine şahit olmamızı sağladı. İki takımda yenmek için sahaya çıkıp tüm kozlarını oynarken Danimarka, Yunanistan'dan sonra geriye düştüğü maçı kazanan 2. takım oldu turnuvada. Maçta yıllanmış şarap gibi oynayan 32 yaşındaki Rommedahl mücadeleyi 1 gol 1 asistle tamamlarken attığı gol PSV'deki gençlik günlerinde attığı gollerin kopyasıydı sanki. Toplam 36 şutun çekildiği maçta Kamerun'da Emana'da ilk 11'de yer alınca Eto'o ilk maça göre daha etkili oldu hatta takımını öne geçiren golü de atan isim oldu. Danimarka maçı 2-1 kazanırken Kamerun ilk elenen Afrika takımı oldu.

Bir önceki maçı tek farkla kazanınca Japonya'nın 1 averaj gerisine düşen Danimarka son maçta mutlaka kazanmak zorundaydı. Ama gruptan çıkması için beraberliğin yettiği Japonya maçta daha çok istekli olan taraftı. Şüphesiz bunda 13 dakika aralıkla (17 ve 30) buldukları 2 frikik golünün de etkisi çok büyüktü. Danimarka 81'de Tomasson'la farkı 1'e indirsede Honda, Tsubasa'ya bile şapka çıkartacak frikik golünden sonra 87. dakikada da müthiş bir asist yaparak maçın yıldızı oldu. Asistten çok asistten önce ceza sahası içindeki resitali mükemmeldi.

Hollanda ile Kamerun arasındaki maç bir anlamda prestij maçıydı. Hollanda büyük bir mucize olmazsa liderliği bile garantilemişti. Van Persie ve Huntellar ülkeleri adına bu turnuvadaki ilk gollerini atarkan Eto'o da penaltı golü ile ülkesi gibi 2 golle veda ediyordu turnuvaya. Aslında maçın en önemli anı 73. dakikaydı. Bu dakikada oyuna giren Robben 17 dakikada bile hala formunun zirvesinde olduğunu ispatlıyordu.

Dünya Kupası tarihinde ilk kez 3'te 3 yaparak gruplardan çıkan Hollanda'nın futbolu kimseyi tatmin etmese de bunda en büyük sebebin Robben olduğunu söyleyebiliriz. Sakatlığı neredeyse tamamen geçen ve 2010 yılında B.Münih'te 19 gole imza atan Robben, Kamerun maçında gösterdi ki bu turnuvada da aynen devam edecek. Portakallar 2. turda Slovakya'ya karşı zorlanmazlar ama çeyrek finalde olası bir Brezilya eşleşmesinde Robben'in liderliğinde tur atlayabilirler mi ? Cevabı 2 Temmuz günü.

Üstüste 4. Dünya Kupası'nda boy gösteren Japonlar, ev sahibi oldukları 2002'den sonra ikinci kez 2. tura yükselmeyi başardılar. Danimarka ve Kamerun gibi 2 ülkenin önünden sıyrılarak bunu başarmaları bile takdire şayan açıkçası. Henüz 24 yaşında olan Honda, Japonların gerçek hayattaki Tsubasası adeta. Paraguay karşısında tarih yazmak isteyeceklerdir ama işleri çok zor.

Gronkjare, Rommedahl, John Dahl Tomasson, Sorensen. Onlar muhtemelen bu yaz son Dünya Kupaları'na çıktılar. 4 sene sonra ülkeleri kupaya katılabilecek mi, katılsalarda kadroda yer alacaklar mı bilemiyoruz. Yaşlı kurt Olsen'in çalıştırdığı Danimarka son maça kadar savaşsada Japonya maçında üstüste 2 frikik golü yiyeceklerini tahmin edemezlerdi. Yine de bu turnuvada akılda kalan maçlardan birine imza attılar.

Dünya Kupası başlamadan önce Afrika'nın en iyi takımı hangi ülke olur sorusuna birçok kişinin cevabı Kamerun olmuştur şüphesiz. Toplam 6 kez ile Afrika'nın Dünya Kupaları'na en çok katılan ülkesi olan Kamerun 5. kez gruplarda turnuvaya veda etti. Kayserispor kalecisi Souleymanou'nun La Liga'nın en başarılı kalecisi olan Kameni'ye rağmen 3 maçta da ilk 11'de yer alması da akıllarda kalan detaylardan biriydi.

24.06.2010

'Ölümüne' Oynamak Bu Olsa Gerek!

Dün akşam Slovenya'yı 1-0 yenerek 2. tura çıkan İngiltere'nin turnuvadan önce kaptanlığı elinden alınan oyuncusu John Terry...

68. dakikada 1-0 İngiltere öndeyken bir Slovenya atağında önce Dedic'in şutunu vücudunu siper ederek önlüyor ve yere düşüyor. Pozisyonun devamında ise Novakovic'in şutunu resimde görüldüğü gibi kafası ile kurtararak ülkesini elenmekten kurtarıyor.

D Grubu Analizi! Bir Yıldız Doğuyor (Mesut Özil)

Almanya turnuva öncesi Ballack'ın sakatlanması ile şok yaşamıştı. OAma W.Bremen'de Diego'nun yokluğunu eksiksiz dolduran 22 yaşındaki bizim çocuk Mesut Özil, Ballack'ı bile kıskandıracak süper bir performans ile şimdiden turnuvaya damgasını vurmaya başladı.

En kötü zamanlarında bile Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyona'larında birşekilde başarılı olan Almanlar genç ağırlıklı bir kadro ile G.Afrika'ya gelselerde ilk maçta kalitelerini gösterdiler. Güç dengelerinin birbirine en eşit olduğu grupta ilk maçta Avustralya'ya karşı aldıkları 4-0'lık galibiyet her zamanki gibi turnuvada ne kadar iddialı olduklarını gösterdi. Bu skorun oluşmasında Avustralya'nın en önemli oyuncusu Cahill'in skor 2-0 iken kırmızı kart görmesi ve Anzakların herşeyi Kewell'ın forma giyememesi de etkiliydi şüphesiz. Yine de Almanlar ilk 16 maçta en dikkat çeken ekip olmuşlardı.

Turnuva öncesi sürpriz beklenen ekiplerin başında Sırbistan geliyordu. Bireysel olarak bakıldığında defans ve orta sahadaki birçok ismi Avrupa'nın en büyük kulüplerinde oynuyordu. İlk maçta en büyük sürprizi Gana'ya 1-0 yenilerek yaptılar işin doğrusu. SSCB zamanında olduğu gibi müthiş bir yıldızlar topluluğu kadro ama icraat yok. Belki golü 85. dakikada penaltıdan yediler ama yinede maç boyunca bal yapmayan arı gibiydiler.

Almanya'nın Sırbistan maçındaki şanssızlığı İspanyol hakem Undiano oldu. Avustralya maçında olduğu gibi maça hızlı başlayan Panzerler, gençlerden kurulu takımın en tecrübelisi olan Klose'nin çift sarıdan atılmasının şokunu üzerlerinden atamadan 1 dakika sonra kalelerinde gol gördüler. Krasic'in Almanlar'ın 21 yaşındaki sol beki Batstuber'ın kanadını maden bulmuşçasına kullanması neticesinde Zigic ile geldi gol. İlk maçın yıldızlarından olan Mesut'un 2. yarıda verdiği 2 mükemmel asisti harcayan Podolski bunların üstünde bir de penaltı kaçırarak hat-trick yapacağı maçı gol atamadan tamamladı.

Avustralya'da 2. maçta Kewell dönse de Cahill'in cezalı oluşu moralleri bozmuştu haliyle. Yine de Kewell önderliğinde Gana karşısında maça çok istekli başlayarak henüz 11. dakikada golü buldular. Ama Kewell'ın ancak kolunu keserek topun eline çarpmasını engelleyeceği bir pozisyon neticesinde gelen penaltı sonucu beraberlik sayısı geldi. Son D.Kupası'nda sadece 25 dakika sahada kalabilen Kewell'ın da kırmızı görmesi ile Avustralya kazanabileceği bir maçtan sadece 1 puan alabildi.

2 maçta da futbol şansı yanında olan Gana, Almanya'ya yenilmediği takdirde grubu lider bitirme şansına sahipti. Ama kendi kazdıkları kuyuya kendileri düştüler. Ballack'ı sakatlayan Ganalı Boateng maçta forma giymedi ama Ballack'ın yerine Almanya orta sahasının beyni olan Mesut'un ceza sahası dışından attığı mükemmel gol ile az daha pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirlerdi. İlk 2 maçta çok çalışan Mesut bu sefer güzel oyununu golle süsledi ve Almanya'da yine günün manşeti olmayı başardı.

Gruptan çıkması için tek başına alacakları galibiyet yetmiyordu Avustralya'ya. Ya Gana'nın Almanya'yı yenmesi ya da Gana'nın yenilmesi ve onların da aradaki 5 averajlık farkı kapatması gerecekti. Gana'nın yenik olduğu dakikalarda skoru Cahill ve Hollman ile 2-0'a kadar getirdiler ama daha da ileri gidemediler. Almanya'yı yenerek tekrar gruptan çıkma şansına sahip olan Sırbistan 84'te Pantelic ile farkı 1'e indirse de bir türlü beraberlik golünü atamadı. 1 puan bile onları 2. tura taşıyacaktı ama maç boyu çektikleri 23 şutun 17'si kaleyi bile tutmayınca sonuncu olarak turnuvaya veda ettiler.

'Turnuva takımı' Almanya 1990 Dünya Kupası da dahil olmak üzere toplamda üst üste 6. Dünya Kupası'nda gruplardan lider olarak çıkma başarısını gösterdiler. 2. turda karşılarında İngiltere olacak. Şu durumda ABD başlarına daha çok iş açabilirdi. Mesut'un idölü Zidane olma yolunda ilerlediği günlerde çeyrek finalde olası bir Arjantin eşleşmesinde en büyük dezavantajları tecrübesiz olan kalecileri.

Gana üst üste katıldığı 2. Dünya Kupası'nda da gruplardan çıkma başarısı gösterdi. Belki de G.Afrika'da düzenlenen turnuvada gruplardan çıkan tek Afrika takımı olacaklar. 2. turda eşleştikleri ABD ile 2006'da aynı grupta yer almışlar ve 2-1 galip gelmişlerdi. Ama bu sefer karşılarında 4 sene önceye kadar daha güçlü bir ABD olacak.

Avustralya'nın çok şeyler bekleyerek başladığı D.Kupası'nda açılış maçını Almanlar ile yapmaları ve aldıkları ağız hezimet rüyadan çok erken uyanmalarını sağladı. Gana maçında İtalyan hakem Rosetti'nin kurbanı olduklarını söyleyebiliriz. En üzücü nokta ise Hagi'den sonra en sevdiğim yabancı futbolcu olan Kewell'ı sadece 25 dakika izleyebilmemiz oldu.

Uğur Meleke turnuva öncesi Sırbistan'ı sürpriz yapacak ülke olarak belirlemiş ve yarı finale bile çıkmaları olası diye bir yorum yapmıştı. Aslında tek tek futbolcularına baktığımızda pekte haksız olduğu söylenemezdi ama kadrodaki oyuncuların kulüp takımlarında doymuş olması onlara D.Kupası'nda pek iştahlı oynama imkanı vermedi sanırsak.


C Grubu Analizi! (90+ Mucize)

0-0 devam eden ABD-Cezayir maçının 90+1. dakikasında Cezayirli Saifi'nin şutunu Howard tutuyor ve hızlı bir şekilde elle başlatıyordu. Kontra-atakta Dempsey'nin ceza sahasından şutu kaleciden dönüyor, pozisyonun devamında Donovan'ın vuruşu en nihayetinde kale içine giriyor ve saniyeler önce elenmenin eşiğinde olan ABD 2. tura hemde lider olarak çıkıyordu.

Filmi biraz geriye doğru saralım 10 gün kadar önceye grubun 2 favorisi İngiltere ve ABD'nın karşı karşıya geldiği ilk maça mesela.

Turnuva öncesi Ferdinand'ın sakatlanması ile şoka uğrayan İngiltere, ABD karşısında 1960'da 1-0 yenildiği maçın rövanşını almak için çıkmıştı ama işler istediği gibi gitmedi. Özellikle forvette Rooney'in beklenilenin çok altında kalması Capello'nun tüm planları bozdu. Yine de maça Gerrard'ın 4. dakikada attığı golle 1-0 önde başlamışlardı. Ama Dempsey'in uzaktan şutunda topun kaleci Green'in elinden kayarak filelerle buluşmasını hesap edemezlerdi. 2. yarı ABD daha çok pozisyona girsede galibiyet golü gelmemişti.

D.Kupaları'na ilk kez 2002'de katılan ve 3'te 0 çıkan Slovenya'nın ikinci D. Kupası serüveninde ilk galibiyetlerini almak için Cezayir biçilmiş kaftan olarak görünüyordu ilk başta. Ama Cezayir herkesi şaşırtarak Slovenya'ya karşı 58'de oyuna giren Ghezzal'ın 73. dakikada kırmızı kart görmesine kadar başa baş oynadı. 79'da Koren'in şutunda topun azizliğine uğrayan Cezayir kalecisi gole engel olamadı ve Slovenler turnuvaya galibiyetle başladı.

Kalecilerinin ilk maçlarda hatalı goller yediği 2 takım İngiltere ve Cezayir 2. maçta karşı karşıya geldi. İki takımda ilk maçtaki kalecilerini değiştirmişti bu maç öncesi. Otoritelere göre İngiltere'nin bu maçta fark atması bekleniyordu ama Cezayir, İngiltere forvetlerine geçit vermezken tamamen savunma futbolu da oynamadı. Hatta topa sahip olmada %52'ye 48 üstünlük sağladılar. Maç sonunda gol sesi çıkmazken İngiltere 2. maçında da galibiyet alamayarak elenme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Cezayir ise İspanya 1982'deki gibi herkesi şaşırtmaya devam etti.

Bir diğer maçta Slovenya, ABD karşısında maça çok hızlı başladı ve ilk yarı sonunda soyunma odasına 2-0 üstünlük ile girdi. Galibiyeti korudukları takdirde son maçlar öncesinde 1.liği bile garantileyebilirlerdi. Amerika, 48'te Donovan'ın bireysel becerisi ile attığı şahane gol ile farkı 1'e indirdi. Tek kaleye dönen 2. yarıda beraberlik sayısı için 24 dakika daha beklemek zorunda kaldılar. Hatta 86. dakikada bir duran topta 3. golü de buldular. Ama hakem golü sebebini şu an bile bilmediğimiz bir şekilde iptal edince galibiyetten oldular.

İlk 2 maçın aksine forvette Rooney'in partneri olarak Heskey yerine Defoe'yi alan Capello bu değişikliğin meyvesini maçın 23. dakikasında Milner'in ortasında Defoe'nin attığı gol ile aldı. Savunmada ise Terry'nin yanında 3. farklı stoper olarak Upson yer aldı. (İlk maçta King, 2. maçta Carragher). Slovenya ise diğer maçtan gelecek beraberlik ile mağlup olmasına rağmen gruptan çıkma şansına sahipti ama son dakikada gelen golle tüm hayalleri yıkıldı.

ABD-Cezayir maçı diğer maça oranla daha keyifliydi. Çünkü 2 takımında kazanmaktan başka alternatifleri yoktu. İlk yarı Cezayir biraz daha etkili olan taraftı ama 2. yarı tecrübesi ile ABD ipleri eline aldı. Toplam 41 şutun atıldığı maçta ABD'nin attığı şutların %40(9/22)'ında imzası olan Dempsey kaçırdıkça kaçırdı. Cezayir kalecisi Mbolhi toplamda yaptığı 8 kurtarış ile ABD'li oyunculara geçit vermedi. Taa ki 90. dakikaya kadar. Ondan sonrası ise ilk satırda yazdığı gibi işte.

Euro 2008'te bizim yaptığımıza benzer bir mucize yapmasını muhtemel görüyorum ABD'nin. Onlarda bizim gibi son dakikaya kadar maçı bırakmıyorlar. 2 farklı geriden gelip maçı dönderebiliyorlar. 2. turda eşleştikleri Gana'ya karşı belki zorlanabilirler, belki yenik durumada düşebilirler ama çeyrek finale yükselirler. Son 8'de rakipleri Uruguay olursa eğer tadından yenmez bir maç olabilir.

İngiltere ıkına sıkına 2. tura bir şekilde yükselmeyi başardı. Kağıt üstünde kolay bir gruba düşmelerine ve başlarında Capello gibi bir usta olmasına rağmen beklentilerin çok altındalardı. Özellikle Rooney şu anda turnuvanın en büyük hayal kırıklığı. 2. turda Almanya'ya karşı şansları çok az. Rooney'in Nike'ın reklamındaki gibi karavanda yaşamaya başlamaması için 'Geleceği yazması' gerekecek.

Son maçlar başladığında yani saat 17:00'da grup lideri olan Slovenya 18:45 gibi de hala gruptan çıkıyordu. Ama 18:46'da kendilerini bir anda 3. sırada buldular. Son ana kadar gruptan çıkma şansları olsa da katıldıkları 2. Dünya Kupası'nda da gruptan çıkamadılar. En azından ilkine oranla 4 puan fazla topladılar.

1982 Dünya Kupası'nda Avusturya'nın Almanya'ya 1-0'lık skorla yatması yüzünden gruplarda elenen Cezayir o turnuvada herkesin durumuna en çok üzüldüğü takımdı. Bu turnuvada da herkesi şaşırtarak başarılı bir performans sergilediler. Oynadıkları 3 maçta da rakipleri ile başabaş mücadele ettiler. Son maçta ABD'nin attığı gol öncesindeki pozisyonları gol olsa 2. turda onları seyredebilirdik. Yine de turnuvanın alkışı hakeden takımlarından oldular.


23.06.2010

Maradona'nın Sevinci!

Dünya Kupası Elemeleri: (Arjantin'in Peru'yu Palermo'nun 90+3 de attığı golle yendiği maç sonrası)

Dünya Kupası: (Arjantin'in Yunanistan'ı 2-0 yenerek 2. tura yükseldiği maç sonrası)

B Grubu Analizi! Messi,Messi,Messi


B grubunda beklenildiği gibi Arjantin grubu lider tamamlasa da turnuvaya beklenildiği gibi bir başlangıç yapamadılar. 2006 D.Kupası'da yıldız adayı bir futbolcu olan Messi , bu Dünya Kupası'na 'dünyanın en iyi futbolcusu' sıfatı ile geldiği için Arjantin'den beklenti çok büyüktü.

Maradona'nın ilk maçtan Cambiasso ve J.Zanetti gibi isimleri kadroya almamasının sıkıntısını çektiğini söylesek yanlış olmaz. Arjantin'in bekleneni veremediği maçta 6. dakikada Veron'un kullandığı korneri müthiş bir kafa vuruşu ile tamamlayan Heinze maçtaki tek gole imza atan oyuncuydu. Kupanın en iyi forvet hattına sahip ülkesinde Maradona, Messi'nin yanında Tevez ve Higuain'e yer vermiş damadı (Aguero) ile Inter'le 3 finalde de gol atan D.Milito'yu yedekte bekletmişti. Messi, Arjantin'in maç boyunca kaleyi tutan 7 şutunun 4'ünü çeken isimdi. Maçın yıldızı ise toplam 6 kurtarış ile Nijerya kalecisi Enyeama oldu.

Turnuvanın en defansif futbolunu oynamayı düşünen ekiplerinden Yunanistan'ın Güney Kore'ye karşı önce durdur maçın sonlarında vur taktiği ise ilk maçta elinde patladı. 2002'de Hiddink'in eli değdiği G.Kore maçın henüz 7. dakikasında öne geçerek Yunanistan kilidini açtı. Toplam şut sayısında Yunanlılar'ı 3'e katlayan (18-6) G.Kore maçı rahat bir şekilde 2-0 kazandı.

Grubun 2 kazananını karşı karşıya getiren maçta Arjantin, Güney Kore önüne Nijerya önündeki kadrodan sadece Veron-M.Rodriguez değişikliği ile çıktı. Maçta 3 gole imza atarak damgasını vuran Higuain olurken Messi ilk maçtaki gibi çok etkiliydi ama yine golle tanışamadı. Sonradan oyuna giren Aguero'nun ise son goldeki asisti olağanüstüydü. G.Kore Demichelis'in hatası ile 2-1'i yakaladıktan sonra beraberlik şansı yakalasa da fırsatları değerlendiremedi. 4-1 yenilecek kadar kötü oynamadılar ama son 15 dakikada gardları düştü ve maçtan koptular.

Nijerya'nın Yunanistan'a karşı baskılı başladığı ve 16. dakikada Uche'nin frikik golü ile 1-0 öne geçtiği maçın kırılma dakikası 33. dakikaydı. Kaita'nın gereksiz yere kırmızı kart görmesi Yunanistan'ı cesaretlendirdi. Rehagel 37'de Samaras'ı oyuna alarak forvetleri üçlerken Yunanistana adeta Nijerya kalesinde kamp kurdu. Maç boyu toplam 27 şut çeken Yunanistan devrenin bitimine 1 dakika kala beraberliği buldu, 71. dakikada da galibiyet golünü. Maç boyu toplam 8 kurtarış yapan Enyeama ise maçın yıldızı seçilse de takımını mağlubiyetten kurtaramadı. Maçın hatta bana göre turnuvanın en ilginç anı ise Yunanistan'ın bir pozisyonda 3'e 1 kontra-atak yemesi oldu.

Son maça neredeyse grup liderliğini garantilemiş olarak çıkan Maradona, Yunanistan maçında birçok oyuncusunu dinlendirmeyi tercih etti. Tevez ve Higuain yerine Aguero ve D.Milito ikilisi Messi'nin partnerleri olurken Veron tekrar ilk 11'e döndü. Maçın en çok koşanı olan Veron 118 pasla açık ara maçın en çok pas atan oyuncusuydu aynı zamanda. Maç boyunca etkisiz kalan Arjantin kilidi yine bir kornerde Demichelis ile 77. dakikada açabildi. Arjantin'in G.Afrika'da yer almasını sağlayan en kritik golü atan Palermo 80. dakikada oyuna girdi, 89'da Messi'nin kaleciden dönen topunu iyi takip ederek golünü attı. Messi ise yine direkleri ve kaleciyi geçemeyerek maçın yıldızı seçildiği maçı golle süsleyemedi.

Son maçlar öncesinde averajla 2. sırada yer alan G.Kore, Nijerya'ya karşı yenilmediği takdirde 2. tura yükselecekti. Nijerya ise Yunanistan'ın yenilmesi halinde alacağı tek farklı galibiyetle bile 2. tura yükselecekti. Afrika temsilcisi maça hızlı ve istekli başlayan taraftı ve ilk golü de onlar buldu. Ama G.Kore maçı bırakmayarak skor üstünlüğünü de ele geçirdi 2. yarının hemen başlarında. Yakubu attığı penaltı golü ile skoru belki 2-2 yaptı ama penaltıdan daha kolay pozisyonda topu boş kale yerine dışarı atarak Nijerya'nın tüm ümitlerini söndürdü ve G.Kore 2. tura yükselen takım oldu.

Maradona'ya yöneltilen bir sürü eleştiriye ve beklentilerin altındaki futboluna rağmen Arjantin puan kaybetmeden bir üst tura yükseldi. Messi önderliğinde Meksika'ya takılmalarını beklemiyorum ama çeyrek finalde yüksek ihtimalle Almanya ile eşleşecekler. Savunmada Demichelis'in acemi hataları başlarına çok iş açabilir.

Güney Kore'nin 2002'deki başarısını yakalaması bu turnuvada zor gibi görünüyor. Yine de oynadıkları futbolla 4 yedikleri Arjantin maçında bile ezilmediler ve uzun süre oyunu dengede götürdüler. 2. turda oynayacakları Uruguay maçında favori Güney Amerika temsilcisi gibi gözüksede bir sürprize daha imza atabilirler.

Yunanistan'ın gruptan çıkma şansını son maça taşıması bile onlar için bir başarı sayılabilir. İlk maçta esas rakipleri G.Kore'ye karşı çok kötü bir oyunla 2-0 yenilmelerine rağmen Nijerya önünde futbol şansları yanlarında olmuş ve maçı kazanmışlardı. Arjantin'e de 76 dakika direnselerde kendi silahları olan duran topla vuruldular.

Nijerya gruptaki 3 maçta da fena oynamadı. Arjantin'e 1-0 yenildikleri maçta bile birçok fırsattan yararlanamadılar. 10 kişi kalmasalar Yunanistan'ı büyük ölçüde yenerek averajla G.Kore'nin önünde olabilirlerdi. Futbol şansı onlardan yana olmadı ve Afrika'da düzenlenen turnuvada G.Afrika'dan sonra elenen ikinci Afrika takımı oldular.

A Grubu Analizi! Alma Mazlumun Ahını...


Son Dünya Kupası finalisti olan Fransa, ev sahibi Güney Afirka, play-off sayesinde D.Kupası vizesi alan Güney Amerika temsilcisi Uruguay ve Giovanni Dos Santoslu Meksika'nın yer aldığı A grubu.

Dünya Kupası'nın açılış maçında ev sahibi G.Afrika ilk günden başımıza bela olan vuvuzela sesleri eşliğinde Meksika ile karşılaştı. Daha önce 4 kez açılış maçı oynayan ve tamamını kaybeden Meksika'ya karşı G.Afrika Tshabalala'nın golü ile 55. dakikada 1-0 öne geçerken, Meksika buna 79'da Marquez'le yanıt vermişti. G.Saraylı Dos Santos bu maçta çok etkili oynamış ve Meksika'nın tüm ataklarını başlatan isim olmuştu.

Grubun diğer maçında Domenech'in sıkıcı futbol oynattığı Fransa ile ilk maçında tedbiri elden bırakmayan ve yenilmemeye oynayan Uruguay'ın kapışması turnuvanın en sıkıcı maçlarından birine sahne oldu. Toplam 6 şutun kaleyi bulduğu maç başladığı gibi golsüz sona eriyordu. Uruguay'da Forlan, Fransa'da Ribery bekleneni veremiyordu.

İlk maçta istediğini alan Uruguay, Güney Afrika maçında karşı hücum hattında Forlan ve Suarez'in yanına Cavani'yi de eklemişti. Ev sahibi ekip karşısında 90 dakika etkili oynayan Uruguay, Forlan (2), Pereira'nın golleri ile maçı 3-0 yenerken son dakikada Pereira'nın attığı golde Suarez'in mükemmel asisti maçın en güzel hareketiydi.

Fransa, Meksika'ya karşı her zamanki gibi defansif ağırlıklı bir kadro ile sahadaydı. İlk maçta oynayan Gourcuff yedeğe çekilirken Henry yine ilk 11'de değildi. İlk yarı dengede geçse de 64. dakikada Marquez'in mükemmel asistinde Fransa'nın ofsayt taktiği tutmuyor ve yeni sezonda M.United forması giyecek J.Hernandez pozisyonu golle sonuçlandırıyordu. Fransa beraberlik için birşey yapmıyor aksine 79'da penaltı yaptırarak Meksika'nın Blanco ile 2-0 öne geçmesine mani olamıyordu.

Son maçlar öncesinde Uruguay ve Meksika'nın 4 puanla lider olması ve birlikte oynayacakları son maçtan çıkacak beraberlikle 2 takımın elele 2. tura yükselecek olmaları bazı komplo teorilerinin üretilmesine sebep oluyordu.

Ama Uruguay tüm bu komplo teorilerini yıkarak son maçta Meksika'yı Suarez'in golü ile 1-0 geçiyordu. 90 dakika boyunca her 2 takım da golü düşünen bir futbol oynarken Meksika bir türlü golle buluşamıyor ve G.Afrika'nın önünde averajla grubu 2. sırada tamamlıyordu.

İlk 2 maçında 2002 Dünya Kupası'nda olduğu gibi gol atamayan Fransa, Anelka'nın kamptan kovulması ve futbolcuların antremanı boykot etmesi ile darbe üstüne darbe yemişti. Son maça bu şartlarda çıkan Fransa ev sahibi Bafana Bafana karşısında yine etkisiz kalırken ilk yarıda yediği 2 golle sahadan 2-1 mağlup ayrılıyordu. Domenech'in Fransa başındaki son maçında ülkenin şerefini kurtaran Henry gibi oyuna sonradan giren Malouda oluyordu.

Gruptan gol yemeden lider çıkan Uruguay oynadığı pozitif futbolla gruba damgasını vururken, B grubu 2.si Güney Kore ile eşleştikleri 2. tur maçında da avantajı gözüken taraf. Güney Amerika temsilcisinin çeyrek finale çıkma şansı çok yüksek.

Üstüste 5. kez Dünya Kupası'na kalan ve daha önceki 4 D.Kupası'nda da gruptan çıkan Meksika averajlada olsa gruptan çıkarak 5'te 5 yaptı. D.Kupaları tarihinde sadece 2 kez çeyrek finale çıkan Aztekler'in (1970,1986) Arjantin'le oynayacakları 2. tur maçında işleri çok zor. İki takım en son 2007'deki Kupa Amerika'da karşılaşmış ve Arjantin maçı 3-0 kazanmıştı.

Daha önce düzenlenen tüm Dünya Kupaları'nda ev sahibi ekiplerin tamamı gruptan çıkmıştı. Güney Afrika ev sahibi olmasına rağmen gruptan çıkamayarak bu alanda bir ilke imza attı.

Fransa için ise pek fazla söylenecek birşey yok. Zaten İrlanda'yı Henry'nin eli sayesinde elemişlerdi. Domenech gibi bir hoca ile de başarının gelmesi zaten mümkün görünmüyordu ve hakettiklerini buldular. Ne demişler: "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste"

Robinho Hiç Traş Olmasa Nasıl Görünürdü?



"Robinho hiç traş olmasa nasıl görünürdü" fikrinden yola çıkan 'barbeiarobinho.tumblr.com'adlı site, Robinho'yu Che Guevera, Gandalf, Big Brother, Karl Marx, Usama bin Ladin gibi çeşitli tarihi ve popüler isimlerin kılığında göstermiş.

Tüm resimlere ulaşmak için tıklayın


22.06.2010

Dünya Kupası'nın İlginç İstatistikleri!


► Şu ana kadar 9 kez kırmızı kart çıkarken (Bir maçta 2 kırmızı kart olmadı), kartı gören takımların 8'i 10 kişi kaldıktan sonra kalelerinde gol gördü. Kırmızı kart çıkan 9 maçın 7'sinde kartı gören takımlar sahadan mağlup ayrıldı.

► Son 5 Dünya Kupası maçında gol yemeyen İsviçre, Şili maçında yediği gol ile 6. maçında kalesinde ilk golünü gördü. Buna rağmen İtalya'nın 550 dakikalık gol yememe rekorunu geçerek 558 dakika ile yeni rekorun sahibi oldular.

► Bir maçta en çok şut çeken takım inanılmaz bir şekilde Yunanistan(27) oldu. Nijerya maçındaki bu şut sayısını Portekiz'in Kuzey Kore'ye 7 gol attığı maçtaki şut sayısı (26) bile geçemedi.

► Maça sonradan girip gol atan futbolcu sayısı: 5 (Blanco, J.Hernandez, Cacau, Liedson, Mark Gonzales). Meksika'nın Fransa'yı 2-0 yendiği maçta gol atan 2 oyuncu da maça ilk 11'de başlamamıştı.

► Portekiz'in Kuzey Kore'yi 7-0 yendiği maç, 2002 Dünya Kupası'nda Almanya'nın S.Arabistan'ı 8-0 yendiği maçtan tam 154 Dünya Kupası maçı sonrası çıkan en farklı sonuç.

► Portekiz'in Kuzey Kore'ye attığı 7 gol, Dünya Kupaları tarihinde bir maçta attıkları en çok gol oldu.

► Portekiz'in attığı 7 golün 6'sı farklı isimlerden geldi. Almanya'nın 8-0'lık galibiyetinde de Klose 3 gol atmış diğer 5 gol 5 farklı oyuncudan gelmişti.

► İtalya'nın 2006 Dünya Kupası'nı kaldıran kadrodan sadece 9 futbolcu 2010 Dünya Kupası kadrosunda yer alıyor.

► İtalya'nın 23 kişilik kadrosunda İtalya Ligi'ni şampiyon bitiren Inter'den hiçbir futbolcu yer almazken ligi 7. sırada tamamlayan Juventus'tan 7 oyuncu kadroda yer alıyor.

► Almanya 24 yıl aradan sonra bir Dünya Kupası'nda grup aşamasında maç kaybetti. (Almanya 0-1 Sırbistan)

► Hollanda Euro 2008'te Rusya'ya 3-1 yenilerek elendiği maçtan sonra oynadığı 10 resmi maçtan da galip ayrıldı. Portakallar bu 10 maçta 20 gol atarken sadece 2 gol yedi.

► Geride kalan 32 maçtan 13'ünün ilk yarısı 0-0 sona erdi.

► D grubunda oynanan 4 maçta da kırmızı kart çıktı.

► Gana son 5 Dünya Kupası maçında 3 penaltı kullandı.

► Podolski'nin Sırbistan maçında kaçırdığı penaltı, Almanlar'ın Dünya Kupası tarihinde kaçırdığı ilk penaltıydı. (Penaltılar hariç)

► F grubunda oynanan 4 maçın 3'ü 1-1, H grubunda oynanan 4 maçın 3'ü 1-0'lık skorlarla sonuçlandı.

► Turnuvada yer alan futbolcular içinde en fazla milli formayı giyen oyuncular; Rigobert Song (Kamerun), Amado Guavere (Honduras): 136 kez. Bu 2 futbolcuya en yakın futbolcu ise 134 kez milli olan Fabio Cannavaro (İtalya)

► Rigobert Song (Kamerun), Buffon, F.Cannavaro (İtalya), Henry (Fransa), Narazaki, Kawagachi (Japonya) 4.kez Dünya Kupası'nda boy gösteriyorlar.

► Almanya, İtalya ve İngiltere'nin 23 kişilik kadrolarının tamamı kendi liglerinde forma giyiyor.

► İspanya ve Kuzey Kore'nin 23 kişilik kadrolarında yurt dışında oynayan sadece 3 futbolcu var. İspanya'nın bu 3 oyuncusu da Premier Lig'inde (Reina, Torres, Fabregas) mücadele ediyor.

► Nijerya kadrosunda yer alan 3 kaleci de İsrail Ligi'nde, ABD kadrosunda yer alan 3 kaleci de İngiltere'de forma giyiyor.

►Uruguay kadrosuna çağrılan 5 forvetin geride bıraktığımız sezonda attıkları toplam gol sayısı 101 (Suarez 49, Forlan 29, Cavani 14, S.Fernandez 6, Abreu 3)

► Hollanda'nın 23 kişilik Dünya Kupası kadrosunun 9 futbolcusu Ajax altyapısının ürünü. (Stekelenburg, Van der Wiel, Heitinga, Boulahrouz, Ooijer, De Jong, Sneijder, Van der Vaart, Babel)

► İspanya'nın 23 kişilik Dünya Kupası kadrosunun 9 futbolcusu Barcelona altyapısından çıkmış. (Victor Valdes, Reina, Pique, Puyol, Xavi, Iniesta, Sergio Busquets, Pedro, Fabregas)

► En uzun boy ortalmasına sahip takım Yunanistan ve Sırbistan (186 cm). En kısa boy ortalamasına sahip takım ise Güney Amerike temsilcisi Şili (177 cm)

► Turnuvada yer alan 736 futbolcu içinde en uzunu Sırbistan forması giyen Zigic (202 cm). En kısa oyuncu İngiltere forması giyen Aaron Lennon (165 cm)

► En yaşlı oyuncular 40 yaşında olan 2 kaleci. Biri İngiltere Milli takımı'nda oynayan David James. Diğeri ise Hollanda ile ilk kez Dünya Kupası'na katılan Boschker. David James, Hollandalı kaleciden 80 gün önce dünyaya gelmiş.

► Turnuvanın en genç oyuncuları 18 yaşında ve her ikisi de aynı grupta mücadele ediyor. Biri Kamerunlu Vincent Aboubakar. Diğeri ise Danimarka forması giyen Christian Eriksen. İskandinav futbolcu 23 gün daha küçük.

► Geride kalan 32 maçta yenik duruma düştükten sonra maçı çeviren sadece 2 takım oldu: Yunanistan, Nijerya'yı, Danimarka da Kamerun'u 1-0 geriye düşmesine rağmen 2-1 yendi.

► Turnuvada şu ana kadar gol atan en yaşlı futbolcu 37 yaşındaki Meksikalı Blanco. En genç oyuncu ise Almanya forması giyen 21 yaşındaki Thomas Müller.

► Bir maçta en çok topa sahip olan takım: Brezilya (%63) Kuzey Kore maçında. Bir maçta en çok korner kullanan takım: İtalya (15) Yeni Zelanda maçında. Bir maçta en fazla faul yapan takım: Kamerun (29) Japonya maçında. Bir maçta en çok pas yapan takım: Brezilya (595/715) Kuzey Kore maçında.

► En çok kartın çıktığı maç: 7 sarı, 1 kırmızı kart (Almanya-Sırbistan maçında).

► Şu ana kadar hakemler 7 kez penaltı kararına hükmederken bunların 5'i gol oldu.

2010 Güney Afrika'da 8 Grubun 'EN'leri!


Turnuvada en çok koşan oyuncu, en çok şut çeken oyuncu, en başarılı kaleci, en çok ofsayta düşen futbolcu, en yüksek pas yüzdesine sahip oyuncu kim ?

Bu analizimde ayrı ayrı 8 grubun bazı istatistiki kriterlerde en başarılı oyuncuları yer alıyor. En çok koşan ve en iyi pas yüzdesine sahip oyuncu kategorisinde ortalamaları aldım.

İşte bireysel anlamda şu anda turnuvadaki en iyi oyuncular;

A GRUBU

En çok koşan oyuncu: Torrado - Uruguay (12.1 km)

En yüksek paz yüzdesine sahip oyuncu: Dikgacoi - Güney Afrika (87/104 - %83)

En çok şut çeken oyuncu: Diego Forlan - Uruguay (4/10)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Luis Suarez - Uruguay (4)

En başarılı kaleci: Oscar Perez - Uruguay (7 kurtarış)


B GRUBU

En çok koşan oyuncu: Yeom Ki-Hun - Güney Kore (11.04 km)

En yüksek paz yüzdesine sahip oyuncu: Demichelis - Arjantin (82/93 - %88)

En çok şut çeken oyuncu: Lionel Messi - Arjantin (7/15)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Gekas - Yunanistan (4)

En başarılı kaleci: Enyeama - Nijerya (14 kurtarış)


C GRUBU

En çok koşan oyuncu: Bradley - ABD (11.9 km)

En yüksek paz yüzdesine sahip oyuncu: Bostjan Cesar - Slovenya (73/81 - %90)

En çok şut çeken oyuncu: Lampard - İngiltere (3/8)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Emile Heskey - İngiltere (5)

En başarılı kaleci: Tim Howard - ABD (9 kurtarış)


D GRUBU

En çok koşan oyuncu: Valeri - Avustralya (12.41 km)

En yüksek paz yüzdesine sahip oyuncu: Friedrich - Almanya (111/126 - %88)

En çok şut çeken oyuncu: Gyan Asamoah (6/11)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Miroslav Klose - Almanya (3)

En başarılı kaleci: Schwarzer - Avustralya (9 kurtarış)


E GRUBU

En çok koşan oyuncu: Christian Poulsen - Danimarka (11.28 km)

En yüksek paz yüzdesine sahip oyuncu: De Jong - Hollanda (112/127 - %88)

En çok şut çeken oyuncu: Emana - Kamerun (3/7), Sneijder - Hollanda (2/7)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Van Persie - Hollanda (4)

En başarılı kaleci: Sorensen - Danimarka (10 kurtarış)


F GRUBU

En çok koşan oyuncu: Hamsik - Slovakya (11.16 km)

En yüksek pas yüzdesine sahip oyuncu: Cannavaro - İtalya (95/118 - %80)

En çok şut çeken oyuncu: Montolivo - İtalya (6/8)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Nelson Valdez - Hollanda (2), Holosko - Slovakya (2)

En başarılı kaleci: Paston - Yeni Zelanda (7 kurtarış)


G GRUBU

En çok koşan oyuncu: An-Young-Hak - Kuzey Kore (11.9 km)

En yüksek pas yüzdesine sahip oyuncu: Felipe Melo - Brezilya (144/161 - %90)

En çok şut çeken oyuncu: Cristiano Ronaldo - Portekiz (6/10)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Jong-Tae-Se - Kuzey Kore (3)

En başarılı kaleci: Ri-Myong-Guk - Kuzey Kore (12 kurtarış)


H GRUBU

En çok koşan oyuncu: Huggel - İsviçre (11.91 km)

En yüksek pas yüzdesine sahip oyuncu: Medel - Şili (84/96 - %88)

En çok şut çeken oyuncu: David Villa - İspanya (4/9), Alexis Sanchez - Şili (2/9)

En çok ofsayta düşen oyuncu: Welcome -Honduras (4), Beausejour - Şili (4)

En başarılı kaleci: Benaglio - İsviçre (13 kurtarış)


Golcülerin En Kralı La Liga'dan Çıkar!


2010 Dünya Kupası kısır bir şekilde başlamış ve ilk grup maçları sonucunda toplam 16 maçta sadece 24 gol atılmıştı. Neyse ki birçok takım 2. maçlarında daha çok ofansif oynamaya başladı ve gol ortalaması yükseldi.

Takımların 2. maçlarını oynadığı toplam 16 maçta rakip fileler tam 43 kez havalandı ve turnuvanın gol ortalaması 1.5'ten 2.09'a yükseldi.

Peki toplamda atılan bu 67 golün baş aktörleri hangi liglerde forma giyiyordu, en çok gol hangi ligin oyuncılardan geldi ?

İşte turnuvada atılan tüm gollerin liglere göre dağılımı;

15 - İspanya Ligi: Higuain(3), Diego Forlan(2), David Villa(2), Tiago(2), Luis Fabiano(2), Marquez, Uche, C.Ronaldo, Simao,

10 - İngiltere Ligi: Gerrard, Park Ji-Sung, Dirk Kuyt, Alcaraz, Dempsey, Koren, Javi Hernandez, Lee Chong-Young, Bendtner, Drogba

6 - Almanya Ligi: Podolski, Klose, Thomas Müller, Cacau, Bradley, Hugo Almeida

5 - İtalya Ligi: Maicon, De Rossi, Sneijder, Eto'o, Iaquinta

5 - Fransa Ligi: G.Asamoah(2), Heinze, Gelson Fernandes, Birsa

3 - Portekiz Ligi: Alvaro Perreira, Liedson, Raul Meireles

3 - Türkiye Ligi: Elano(2), Vittek

3 - Meksika Ligi: Beausejour, Blanco, Riveros

2 - Hollanda Ligi: Rommedahl, Hollmann

2 - Rusya Ligi: Honda, Mark Gonzales

2 - Yunanistan Ligi: Salpingidis, Torosis

2 - Belçika Ligi: Ljubijankic, Jovanovic

1 - Danimarka Ligi: Reid

1 - Japonya Ligi: Lee Jung-So

1 - G.Afrika Ligi: Tshabalala

1 - Kuzey Kore Ligi: Ji-Yun-Nam

1 - ABD Ligi: Donovan

1 - Ekvador Ligi: Vera

1 - Avustralya Ligi: Smeltz

Dipnot: Güney Kore'nin ve Danimarka'nın kendi kalesine attığı 2 gol değerlendirmeye alınmamıştır.
Related Posts with Thumbnails