28.08.2010

Süper Kupa Atletico Madrid'in!

Barcelona'nın 6 kupa kazandığı 2009 yılından sonra Inter de İspanyol ekibinin rekoruna göz dikmişti. İlk 4 kupayı alan Inter'in önünde kazanamadığı kupalara olarak sadece Avrupa Süper Kupası ve Kıtalararası Kupa kalmıştı.

1998 yılından beri Monaco'da düzenlenen ve o senenin Şampiyonlar Ligi şampiyonu ile UEFA Kupası (Avrupa Ligi) şampiyonunu karşı karşuya getiren Süper Kupa'da dün akşam Inter ile Atletico Madrid karşı karşıya geldi.

İki takımında temkinli olduğu ve birbirini tarttığı ilk yarıda gol sesi çıkmadı. İkinci yarıda daha istekli olan Atletico Madrid'di. 62. dakikada Reyes - Agüero takasında İspanyol oyuncu sol kanattan Maicon'u ekarte ederek şutunu çekti ve takımını 1-0 öne geçirdi. Golden sonra da baskısını arttıran Madrid ekibi 83. dakikada Simao'nun asistinde Arjantinli yıldızı Agüero ile 2-0 öne geçti.

68. dakikada Stankovic'in yerine oyuna dahil olan Pandev, 90. dakikada Raul Garcia'nın müdahelesi ile yerde kalınca İsviçreli hakem Busacca penaltı kararına hükmetti. Topun başına geçen, 'Avrupa'da 2010'un en iyi forveti' ödüllü sahibi Diego Milito'nun şutunu Atletico Madrid'in 20 yaşındaki kalecisi David de Gea mükemmel çıkararak skorun değişmesine izin vermedi ve Süper Kupa, Atletico Madrid'e gitti.


İlk olarak 1972 yılında düzenlenmeye başlayan ve 1997 yılına kadar çift maç üzerinden oynanan Süper Kupa maçları 1999 yılına kadar 'Şampiyonlar Ligi Şampiyonu' ile 'Kupa Galipleri Kupası' arasında düzenleniyordu.

1999 yılında bu kupanın kalkması ve ülkelerindeki ulusal kupayı kazanan takımların UEFA Kupası'nda mücadele etmesi ile Süper Kupa 2000 yılından beri 'Şampiyonlar Ligi Şampiyonu' ile 'UEFA Kupası' şampiyonunu karşı karşıya getiriyor. Galatasaray'ın UEFA Kupası kazananı olarak bu kupayı oynayan ilk takım olduğunu da hatırlatalım.

Bu yıl 36. kez düzenlenen Süper Kupa'yı 18 kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanan ekipler kazanırken 12 kez Kupa Galipleri Kupası'nı kazanan ekipler müzesne götürdü. UEFA Kupası'nı kazanan takımların dahil olmaya başladığı 2000 sezonundan bu yana oynanan 11 Süper Kupa maçında ise 6 kez Kupa 2 sahibi takımlar güldü. Son 8 sezonda ise istikrarlı bir şekilde bir sezon UEFA, diğer sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu takım Süper Kupa'yı kazanıyor.

Atletico Madrid'in kupayı kazanması ile İspanyol takımları son 9 yılda bu kupayı 5. kez kazandı. Toplamda ise bu kupayı 8. kez müzelerine götürdüler. Süper Kupa'yı en çok kazanan ülke ise 9 kez ile İtalya. Bu iki ülkenin arkasından ise 7 Süper Kupa şampiyonluğu ile İngiltere geliyor.

Süper Kupa'yı müzesine en çok götüren 5 kez ile AC Milan takımı. Liverpool, Ajax ve Barcelona bu kupayı 3'er kez müzesine götürürken Juventus, Valencia ve Anderlecht 2 kez Süper Kupa şampiyonu oldu.

Diego 1 Sezon Aradan Sonra Yeniden Bundesliga'da!

Bundesliga'da çok başarılı geçen 3 sezonun ardından geçen sezon Juventus'a transfer olan Brezilyalı yıldız Diego sezona iyi bir giriş yapsa da devamını getirememişti. İtalyan ekibi Diego için 24.5 milyon euro bonservis bedeli ödese de ligi anak 7. sırada bitirmişti.

Juventus'a gitmeden önce ismi çok sık Real Madrid ile anılmıştı Diego'nun. 2006-2008 yılları arasında Hamburg'ta forma giyen Van der Vaart ile beraber Werder Bremen'de Bundesliga'nın en dikkat çeken oyuncusuydu.

Diego'ya daha fazla sempati beslediğim için o zamanlar R.Madrid'e gidip kariyerini inişe geçirmesini istemiyordum. Van der Vaart'ın Real'e gittikten sonraki hali ortada. 2 sezonda sadece 38 kez ilk 11'e çıkarken 32 kez oyuna sonradan girdi ve Hamburg'taki günlerini arattı. Diego için Juve iyi tercih olacak diye düşünsemde beklentileri karşılayamayarak Bundesliga'ya geri döndü.

Transfer sezonun kapanmasına 4 gün kala Wolfsburg günlerdir transfer etmeye uğraştığı 25 yaşındaki Brezilyalı yıldızı 15 milyon euroya kadrosuna kattı. Diego 4 yıllık sözleşmeye imza atarken yılda 6 milyon euro alacak. Bu transferle Misimovic'in gönderilmesi kuvvetle muhtemel. 2 sezonda 75 maça çıkan ve 19 gol 39 asist yapan Boşnak yıldızın Diego'nun Bremen günlerindeki oyununu sergilerse aranmayacağı kesin.

Futbola 11 yaşında Santos'un alt yapısında başlayan 1985 doğumlu oyuncu 2002 yılında profesyonel sözleşme imzaladı ünlü Brezilya kulübü ile. 2002 yılında Santos lig şampiyonu olurlen Diego forma giydiği 22 maçta 8 gole imza attı. Santos'un şampiyon olan takımın omurgasında Robinho ve Elano ile beraber yer aldı.

2003 yılında 33 maçta forma giyen ve 9 gol kaydeden Diego Ribas ertesi sezon 9 lig maçında 4 gol attı. Lig devam ederken Haziran 2004'te Santos'tan kopan ilk oyuncu oldu (Elano yıl sonunda, Robinho ise ertesi ezon kulüpten ayrıldı) ve henüz 19 yaşındayken Porto'ya transfer oldu.

Barcelona'ya transfer olan Deco'nun yerine son Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Porto'ya gelen Diego, Portekiz'deki ilk sezonunda 36 maça çıktı ve 4 gole imza attı. Porto forması ile ilk golünü 30 Ekim 2004'te Nacional deplasmanında kaydetti. 6 maç forma giydiği Ş.Ligi'nde ise tek golünü gruplarda Chelsea'ye karşı attı.

Ertesi sezon teknik direktör Co Adriaanse ile sorun yaşayan ve sezon boyunca sadece 23 maçta şans bulan Brezilyalı yıldız 2 gol ile sezonu tamamladı. Porto ligi şampiyon tamamlarken Diego 6 milyon euroya Werder Bremen'e transfer oldu.

Bundesliga'da oynadığı ilk maçın henüz 20. dakikasında Werder Bremen adına ilk golünü kaydetti. Bremen ekibinin ligi Stuttgart'ın 4 puan arkasında bıraktığı ligde 33 maçta forma giyerken 13 gol 10 asist yaptı. Avrupa'da ise 6'sı Şampiyonlar Ligi (Grubu 3. bitirdiler), 8'i de UEFA Kupası'nda (Yarı final oynadılar) olmak üzere 14 maçta 2 gole imza attı.

Bir önceki sezon (76) olduğu gibi 2007-2008 sezonunda da Werder Bremen attığı 75 golle ligin en çok gol atan takımı oldu. Klose'nin takımdan ayrılmasına rağmen Rosenberg ve Hugo Almeida ile çok uyumlu oldu Diego. Ligde 13 gol 10 asist yapan Brezilyalı yıldızın bu performansı Werder Bremen'i lig 2.si yaptı. Ş.Ligi elemesinde Zagrep deplasmanında attığı 2 golle takımını gruplara taşıyan Diego gruplarda ise 5 maçta 1 gol 1 asiste imza attı. Grubu yine 3. tamamlayan Alman ekibi UEFA'da ise Diego'nun rövanştaki golüne rağmen (0-2, 1-0) 4. turda elendi.

2008-2009 sezonunda ligde forma giydiği ilk 11 maçta 8 gol kaydederek sezona fırtına gibi giren Brezilyalı yıldız Aralık'ta yaşadığı sakatlık sonucu 2 ay sahalardan uzak kaldı. Takıma döndükten sonra 10 lig maçında forma giydi ve 4 gole imza atan Diego toplamda ligde 12 gol 5 asist yaptı. Şampiyonlar Ligi'nde 5 maçta 1 gol atan Werder Bremen'in 10 numarası takımı ile üstüste 3. kez grubu 3. sırada tamamlayarak UEFA'da yoluna devam etti.

Burada oynadığı 8 maçta 6 kez rakip fileleri havalandıran Diego özellikle çeyrek finalde Udinese'ye karşı tek başına direndi. Her 2 maçta da 2'şer gol atarak (3-1, 3-3) takımını önce yarı finale, Hamburg rövanşında attığı gol ile (0-1, 3-2) de sonra finale taşıdı. Finalde sarı kart cezası nedeni ile oynayamayınca kupa Shaktar Donetsk'e gitti.

26 Mayıs 2009'da İtalyan devi Juventus'a imza atan Brezilyalı oyuncu kulübünün kasasına da 24.5 milyon euro girmesini sağlıyordu. Serie A'daki 2. maçında Roma deplasmanında 2 gol atarak süper bir giriş yaptı sezona. Ama gerisi gelmedi ve ligi 33 maçta 5 gol 7 asist ile tamamladı. Avrupa'da ise 5'i Şampiyonlar Ligi, 4'ü UEFA olmak üzere 9 maçta forma giydi. İtalya Kupası'nda da 2 maçta forma giyip 2 gol kaydetti Inter ve Napoli'ye karşı.

Brezilya formasını ilk olarak 18 yaşındayken Meksika'ya karşı giyen Diego, 2003'te Gold Cup'ta Brezilya 23 yaş altı takımında Kaka ve Robinho gibi isimlerle beraber forma giydi O turnuvada Brezilya finalde Meksika'ya yenilirken Diego 5 maçta 2 gol kaydetti. Ertesi sene 'Copa America'da Brezilya şampiyon olurken Diego Ribas da kadroda yer alıyordu.

Brezilya'nın çeyrek finalde elendiği 2006 Dünya Kupası'nda kadroya çağırılmayan Diego 2 sezon sonra Pekin'de düzenlenen olimpiyatlarda Ronaldinho, Andersoni Pato gibi isimlerle beraber kadroya çağırıldı. Şampiyon Messili Arjantin olurken Brezilya Belçika'yı yenerek ancak 3. olabildi. Diego ise 6 maçta 2 gol kaydetti.

2010 Dünya Kupası'nda ise Dunga'nın ilginç tercihleri neticesinde Güney Afrika'ya giden kafilede yer almadı. Ronaldinho, Pato, Adriano gibi isimlerle beraber turnuvayı televizyondan izlemek zorunda kaldı. Toplamda 38 kez milli olan 25 yaşındaki oyuncu ülkesi adına 7 gole imza attı.

27.08.2010

Quaresma'dan İnsanlık Dışı Gollere Devam!



Buna benzer golü 1 hafta önce İnönü'deki maçta atmıştı Querasma.

O maçta takımının 2. golünü atan ve gol perdesini kapatan isim olan Portekizli yıldız, Helsinki ile oynanan rövanş maçında kaldığı yerden devam etti.

Dün gece bu sezonli 8. resmi maçına çıkan Q7 lakaplı oyuncu tamamı Avrupa'da olmak üzere 3. golünü kaydetti. Hepsinin uzaktan ve mükemmel goller olduğunu söylemeye gerek var mı :)

Koltuklarımıza kurulup Quaresma ve şovunu bu sezon daha çok izleyeceğiz...

UEFA Avrupa Ligi'nde Gruplar Belli Oldu!

Dün gece UEFA Avrupa Ligi'nde 4 takımımız rövanş maçına çıkmıştı. Temennimiz 4 takımın da gruplara kalmasından yanaydı. Beşiktaş, İnönü'de 2-0 yendiği Helsinki'yi Finlandiya'da 4-0 yenerken, Trabzonspor tarih yazma fırsatını son 10 dakikada yediği gollerle kaçırdı. Liverpool'a karşı Trabzonspor'un 180 dakika gösterdiği mücadelenin 10'da 1'ini göstermeyen Fenerbahçe ve Galatasaray ise hakettikleri gibi elendi.

Kupa 2'deki tek temsilcimiz Beşiktaş özellikle 3. ve 4. torbadan zayıf rakiplerle eşleşerek kağıt üstünde kolay bir gruba düştü. Şampiyonlar Ligi'ne en çok katılan takımlardan olan ve uzun bir aradan sonra ligi ilk kez ilk 2'nin dışında bitiren Porto, ilk torbadan gelen takım oldu. 3. torbadan play-off turunda Galler ekibi TNS'yi eleyen geçen sezonun Bulgaristan Ligi 2.si CSKA Sofya geldi. Son torbadan ise play-off turunda ilk maçta sahasında 1-1 berabere kaldığı Aston Villa'yı deplasmanda süpriz bir şekilde 3-2 yenen Avusturya ekibi Rapid Wien geldi.

12 gruba baktığımız zaman A, G, I, J ve K grupları en zorlu gruplar olarak dikkat çekiyor. Özellikle 3. torbada yer alan Napoli ve B.Dortmund'un düştüğü gruplar ölüm grubu olarak adlandırılabilir. Napoli'nin yer aldığı grupta Liverpool ve Steau Bükreş yer alıyor. Dortmund ise Sevilla ve PSG ile gruptan çıkmak için kıyasıya mücadele edecek.

İşte UEFA Avrupa Ligi'nde yer alan 12 grupta yer alan takımlar;

A GRUBU

Juventus
M.City
Salzburg
Lech Poznan

B GRUBU

Atletico Madrid
Leverkusen
Rosenborg
Aris

C GRUBU

Sporting Lizbon
Lille
Levski Sofya
Gent

D GRUBU

Villarreal
Club Brugge
Dinamo Zagreb
PAOK

E GRUBU

AZ Alkmaar
Dinamo Kiev
BATE Borisov
Sheriff

F GRUBU

CSKA Moskova
Palermo
Sparta Prag
Lozan

G GRUBU

Zenit
Anderlecht
AEK Atina
Hajduk Split

H GRUBU

Stuttgart
Getafe
Odense
Young Boys

I GRUBU

PSV
Sampdoria
Metalist Kharkhiv
Debreceni

J GRUBU

Sevilla
PSG
Borussia Dortmund
Karpaty Lviv

K GRUBU

Liverpool
Steaua Bükreş
Napoli
Utrecht

L GRUBU

Porto
BEŞİKTAŞ
CSKA Sofya
Rapid Wien

Hafta Sonu Futbol

27 Ağustos Cuma

20.00 Ankaragücü – Kayserispor (DIGI)
21.00 Gaziantepspor – Konyaspor (LİG TV)
21.30 Kaiserslautern – Bayern Münich (TRT 3)
21.45 Inter – Atletico Madrid (KANAL D)

28 Ağustos Cumartesi

14.45 Blackburn – Arsenal (SPORMAX)
16.00 Orduspor – Giresunspor (TRT HABER)
16.30 Schalke – Hannover (TRT 3)
17.00 Chelsea – Stoke City (SPORMAX)
19.30 Manchester United – West Ham (SPORMAX)
20.00 İstanbul Belediye – Kasımpaşa (DIGI)
21.00 Gaziantep Belediye – Denizlispor (TRT 3)
21.00 Malaga – Valencia (NTVSPOR)
21.00 Sivasspor – Bursaspor (LİG TV)
22.00 Bucaspor – Gençlerbirliği (DIGI)
22.00 Caen – Brest (KANAL A)

29 Ağustos Pazar

16.30 Bayer Leverkusen – Mönchengladbach (TRT 3)
17.00 Liverpool – West Bromwich (SPORMAX)
18.30 Stuttgart – Borussia Dortmund (TRT 3)
20.00 Fenerbahçe – Manisaspor (LİG TV)
20.00 Kardemir Karabük – Beşiktaş (DIGI)
20.00 Racing – Barcelona (NTVSPOR)
21.00 Çaykur Rize – Karşıyaka (TRT 1)
22.00 Bordeaux – Marseille (KANAL A)
22.00 Eskişehirspor – Galatasaray (LİG TV)
22.00 Mallorca – Real Madrid (NTVSPOR)

30 Ağustos Pazartesi

21.00 Antalyaspor – Trabzonspor (LİG TV)

Interli Futbolcular Tüm Ödülleri Topladı!


10 gün önce UEFA '2009- 2010 sezonun en iyi oyuncuları' adaylarını belirlemişti.

O gün ki yazımda da belirttiğim gibi 2010 yılında Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Inter'in 4 mevkide de ödülleri toplama ihtimallerinin yüksek olduğunu söylemiştim.

Bu gece Şampiyonlar Ligi kura çekimi sırasında bu ödüller sahiplerini buldu ve tahmin edildiği gibi tüm ödüller Interli futbolculara gitti.

'Yılın en iyi kalecisi' ödülünü Barcelonalı Victor Valdes ve Lyonlu Hugo Lloris'i geride bırakan Julio Cesar kazandı. Inter'in file bekçisi aynı zamanda bu ödülü kazanan ilk Brezilyalı ve ilk Interli kaleci.

'Yılın en iyi savunma oyuncusu' ödülü için 2 Interli 1 de Barcelonalu futbolcu adaydı. Pique ve Lucio'nun arasından sıyrılan Maicon bu ödülün sahibi oldu. Bu ödülün 13. sahibi olan Brezilyalı oyuncu sağ bek mevkisinde oynayarak bu ödülü kazanan ilk oyuncu. 2001-2002 sezonunda da sol bek mevkisinde oynayan Roberto Carlos almıştı bu ödülü. Diğer 11 ödülün tamamı stoper olan oyunculara gitti.

'Yılın en iyi orta saha oyuncusu' ödülünde ise çok güçlü adaylar vardı. Barcelona orta sahasının maestrosu Xavi ile Hollandalı 2 isim Arjen Robben ve Wesley Sneijder. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde 3 gol 6 asist yapan Sneijder güçlü 2 rakibini geride bırakarak bu ödülün sahibi oldu. Inter'in 10 numarası bu ödülü kazanan ilk Hollandalı futbolcusu oldu.

'Yılın en iyi forvet oyuncusu' ödülü için ise Interli Diego Milito, geçen sezon bu ödülün sahibi olan Barcelonalı Messi ve Manchester United'ın yıldızı Wayne Rooney yarıştı. 2'si finalde olmak üzere Şampiyonlar Ligi'nde toplam 6 gole imza atan Diego Milito ödülün sahibi oldu. Ödüllerin ilk kez verilmeye başladığı 1997-1998 sezonunda 'En iyi forvet' ödülü yine bir Interli futbolcuya (Ronaldo) gitmişti.

26.08.2010

Şampiyonlar Ligi 2010-2011 Sezonu Grupları!


Avrupa futbolunun en büyük organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi'nin grup kuraları İsviçre'nin Nyon kentinde çekildi.

Bursaspor, Manchester United, Valencia ve Glasgow Rangers'in yer aldığı C grubuna düştü.

Bu dev organizasyonda ilk maçlar 14-15 Eylül'de başlayacak. 7-8 Aralık'ta gruplarda oynanan son maçlar sonunda gruplarında ilk 2 sırayı alan 16 takım yoluna 2. turdan devam edecek.

8 grup içinde sadece D grubundaki takımların tamamı kendi liglerini şampiyon tamamlayan takımlar.

Birbirine en denk takımların yer aldığı grup olarak B grubu gözüküyor. Her ne kadar son torbadan gelen takım Şampiyonlar Ligi'ne ilk kez katılan Hapoel Tel Aviv olsada 1. torbadan gelen Lyon ile 3. torbadan gelen Schalke hemen hemen eşit güçteler. Portekiz şampiyonu Benfica da diğer 2 takım gibi grubu lider tamamlama kapasitesine sahip.

Dünya Kupası'ndaki gibi 'Ölüm Grubu' diyebileceğimiz bir grup ise bana göre G grubu. Milan ile Real Madrid bir kez daha aynı grupta yer alacak. Suarez'le fırtına gibi esen Ajax ve Fransız temsilcisi Auxerre de bu grupta yer alıyor.

İşte Şampiyonlar Ligi'nde 2010-2011 sezonundaki tüm gruplar;

A Grubu

Inter
Werder Bremen
Tottenham
Twente

B Grubu

O. Lyon
Benfica
Schalke
Hapoel Tel Aviv

C Grubu

Manchester United
Valencia
Glasgow Rangers
BURSASPOR

D Grubu

Barcelona
Panathinaikos
Kopenhag
Rubin Kazan

E Grubu

Bayern Münih
Roma
Basel
Cluj


F Grubu

Chelsea
Marsilya
Spartak Moskova
Zilina


G Grubu

Milan
Real Madrid
Ajax
Auxerre

H Grubu

Arsenal
Shakhtar Donetsk
Braga
Partizan

Marcelo Zalayeta Kayserispor'da!

Kayserispor, Recep Mamur'un başkanlığa geçtiği 2005-2006 sezonundan beri Türkiye'de şüphesiz en iyi transfer stratejisi olan takımlardan. Belki ligde en iyi başarıları 5.lik ama kadrolarına kattıkları isimler tüm dünyada ismi duyulan ve kaliteli isimler. Özellikle forvet hattına kattıkları isimler çok dikkat çekici.

2 sene önce kendisini tüm dünyaya Shaktar Donetsk'ten duyuran Aghahowa'yı Premier Lig ekibi Wigan'dan transfer etmişlerdi. Nijeryalı milli futbolcu 24 maçta sadece 6 gol atınca sezon sonu yollar ayrılmıştı. Geçen sezon ise Portekizli golcü Makukula kiralık olarak Benfica'dan transfer edilmişti. Bir önceki sezon hiç gol atamayan Makulula, Kayseri'de kariyer rekoru kırarak ligi 21 golle tamamlamış ve Süper Lig'in gol kralı olmuştu.

Süper Lig tarihinde Gökhan Ünal'dan sonra Kayserispor forması ile 2. gol kralı olan oyuncu olan Makukula ile yeniden anlaşılamayınca yönetim başka isimler üzerinde durdu. Mısır'ın yıldız golcüsü Mido, Kayseri'ye gelse de 'psikolojik sorunları' var denilerek transfer edilmedi. Yaz transfer sezonunun bitmesine 1 hafta kala Sarı-Kırmızılı ekip mutlu sona ulaştı ve Juventus'tan tanıdığımız Uruguaylı golcü Zalayeta ile 2 yıllık resmi sözleşme imzalandı.

Bu sezon 9 numaralı forma ile izleyeceğimiz Zalayeta, Makukula'nın yerini tutabilecek mi göreceğiz. Geçen sezon sadece 4 gol atabilen Uruguaylı golcü geçmişi ile Türkiye'ye gelmiş kariyerli oyuncular kervanına katıldı. Ligin kalitesi her geçen gün artıyor. İstanbul'un 3 büyükleri dışındaki takımlarda kadrolarına flaş isimler katmaya devam ediyorlar. Bu gidişle daha bir çok yıldızı Süper Lig'de göreceğiz.

Zalayeta 1978 yılında Diego Forlan'ın da doğduğu yer olan Uruguay'ın başkenti Montevideo'da dünyaya geldi. Futbola 18 yaşında başkent temsilcisi Danubio'da başlayan oyuncu 32 maçta 12 gol attı. Ertesi sezon bir diğer başkent takımı Penarol'da 32 maçta 13 gole imza atan Zalayeta 1997'de 'Dünya Gençler Şampiyonası'nda 2. olan Uruguay forması ile gösterdiği performans ile Juventus'un dikkatini çekerek İtalya'ya transfer oldu.

Juventus'da ilk sezonunda sadece 7 maça çıkan ve 1 gol atan oyuncu 1998-1999 sezonunda kiralık olarak Empoli'ye gitti. Burada 17 maçta 2 gole imza atan Uruguaylı golcü Juventus'a geri döndüğünde forma şansı bulamadan kiralık olarak bu sefer La Liga ekiplerinden Sevilla'ya geçti. 2 sezon Sevilla'da kiralık olarak top koşturan Zalayeta 50 maçta forma giydi ve 10 gole imza attı.

23 yaşına geldiğinde Juventus'da genellikle yedekten dahil olsa da forma giymeye başladı. 2001-2002 sezonunda ligde 11 maçta forma giydi (10'unda sonradan oyuna dahil oldu). İtalya Kupası'nda 8 maçta 5 gol kaydeden Zalayeta, 4 maçta 157 dakika forma şansı bulduğu Şampiyonlar Ligi'nde Arsenal filelerini havalandırdı.

2002-2003 sezonunda Serie A'da 22 maçta (11i'nde ilk 11'de forma giydi.) 3'ü son 2 haftada olmak üzere 4 gol kaydetti. Şampiyonlar Ligi'nde 9 maçta (397 forma giyen Uruguaylı golcü 2 gol attı. Yarı finalde uzatmalarda Barcelona'ya 115. dakikada attığı gol Juventus'u finale çıkardı. Buna rağmen finalde sadece 26 dakika sahada kaldı. O sezon İtalya Kupasında'da 4 maçta 2 gole imza attı.

Ertesi sezon sakatlığı nedeni sahalara Aralık ayında dönen Zalayeta devre arasında Perugia'da kiralık olarak forma giydi. Burada 5 maçta sadece 285 dakika sahada kalırken gol atma başarısı gösteremedi. Juve'de ise 2'si ligde olmak üzere 6 maça çıktı ve 1'i İtalya Kupası 1'i de Şampiyonlar Ligi'nde olmak üzere 2 gol kaydetti.

2004-2005 sezonunda yine Trezeguet'in yedeği konumundaydı Uruguaylı golcü. Ligde 10'u ilk 11'de olmak üzere 28 maça çıktı ve rakip fileleri 6 kez havalandırdı. İtalya Kupası'nda 2 maçta 1 gol atarken, 356 dakika forma şansı bulduğu 7 Şampiyonlar Ligi maçında 2 gol attı. 2. turda Real Madrid ile oynanan rövanş maçında 116. dakikada attığı gol ile takımını çeyrek finale taşıdı.

Juventus'un şike skandalı ile şampiyonluğunun alındığı 2005-2006 sezonunda 16 lig maçına (Sadece 2'sinde ilk 11'de) çıktı ve 1 gol attı. İtalya Kupası'nda 4, Şampiyonlar Ligi'nde ise 6 maça çıkan Zalayeta gol sevinci tadamadı.

Serie B'ye düşen Juventus'dan ayrılmayan Zalayeta 2006-2007 sezonunu 17 maçta 4 gol ile tamamladı. Yedek kalmaktan sıkılan ve 29 yaşına gelen Uruguaylı golcü 2007 yazında 1.4 milyon euroya lige yeni yükselen Napoli'ye transfer oldu.

Napoli'de Arjantinli golcü Lavezzi ile beraber takımın 1. golcüsü olan Zalayeta sakatlığı nedeni ile son 2 ayda forma giyemedi. Buna rağmen 22 lig maçında Napoli forması ile 8 gole imza attı. Ertesi sezon German Denis'in gelmesi ile sezonu ağırlıklı olarak yedek kulübesinde geçirdi. 19'u ilk 11'de olmak üzere toplam 30 maça çıkan golcü oyuncu 2008-2009 sezonunu 4 gol 2 asistle tamamladı.

Kiralık olarak gönderilmekten Napoli'de de kurtulamayan Zalayeta geçen sezonu kiralık olarak Bologna'da geçirdi. 29 lig maçında forma giyen ve 4 gol 2 asistlik bir performans sergileyen Uruguatlı golcü Bologna'nın Serie B'ye düşmesine engel olamadı.

Uruguay formasını ilk olarak 1997'de giymeye başlayan Zalayeta, 1999 yılında düzenlenen Copa Amerika'da attığı 3 golle ülkesinin en golcü oyuncusu oldu. Uruguay o turnuvada finalde Brezilya'ya yenilerek 2. olmuştu. Milli takımı bıraktığı 2005 yılına kadar 47 kez Uruguay formasını giyen Zalayeta ülkesi adına 10 gole imza attı.

Şampiyonlar Ligi'nde Torbalar Belli Oldu!

Platini'nin Şampiyonlar Ligi'nde uyguladığı yeni statü ile 22 takım gruplara direkt katılıyordu. Salı gecesi ve dün gece oynanan 10 karşılaşma sonucunda Şampiyonlar Ligi'ne katılacak son 10 takım da belirlenmiş oldu.

İspanya temsilcisi Sevilla ve İtalya temsilcisi Sampdoria'nın elendiği play-off müsabakalarında Hapoel Tel Aviv, Braga, Ajax, Werder Bremen, Zilina, Auxerre, Kopenhag, Partizan, Basel ve Tottenham gruplara kalan takımla oldu.

Türkiye Süper Lig'ini şampiyon tamamlatan Bursaspor'un yanı sıra İngiliz ekibi Tottenham, Slovak ekip Zilina, Portekiz temsilcisi Braga, Hollanda şampiyonu Twente ve İsrail temsilcisi Hapoel Tel Aviv tarihlerinde ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarında mücadele edecek.

16. kez Şampiyonlar Ligi'nde yer alacak olan Manchester United, Devler Ligi'nde mücadele en fazla yer alan takım. Manchester United'ı 15 kez ile Barcelona ve Real Madrid takip ediyor. Bayern Münih ve Milan ise 14. kez katılarak bu 3'lünün arkasında sıralanıyorlar.

Bursaspor 6.890 puan ile 32 takım içinde en az puana sahip takım. Bu akşam 19.00'da Eurosport ve Euro Futbol'dan naklen yayınlanacak kura çekiminde torbalar şu şekilde;

1. TORBA

Inter (İTA)
FC Barcelona (İSP)
Manchester United (İNG)
Chelsea (İNG)
Arsenal (İNG)
Bayern Münih (ALM)
AC Milan (İTA)
Olympique Lyon (FRA)

2. TORBA

Werder Bremen (ALM)
Real Madrid (İSP)
AS Roma (İTA)
Shakhtar Donetsk (UKR)
Benfica (POR)
Valencia (İSP)
Olymp. Marsilya (FRA)
Panathinaikos (YUN)

3. TORBA

Tottenham Hotspur (İNG)
Glasgow Rangers (İSK)
Ajax (HOL)
Schalke 04 (ALM)
FC Basel (İSV)
Sporting Braga (POR)
FC Kopenhag (DEN)
Spartak Moskova (RUS)

4.TORBA

Hapoel Tel-Aviv (İSR)
MSK Zilina (SLO)
FC Twente (HOL)
Auxerre (FRA)
Rubin Kazan (RUS)
CFR Cluj (ROM)
Partizan Belgrad (SIR)
BURSASPOR (TUR)

Yazık Olmuş Spiker Ablaya!



Geçtiğimiz hafta sonu başlayan Bundesliga'da Maniz ile Stuttgart maçı öncesi...

Sky Sport'un muhabiri Jessica Kasport maç öncesi konuğu ile beraber maç analizi yapıyor.

O sırada ısınmakta olan futbolculardan Boulahrouz'un attığı bir uzun top bakın spikere nasıl isabet ediyor :)

Andre - Pierre Gignac ve Loric Remy Marsilya'da!

Geçen sezonun Fransa Ligi şampiyonu Marsilya 2010'un gol kralı olan futbolcusu Mamadou Niang'ın gitmek istemesine engel olamamış ve Fenerbahçe'ye transferine izin vermek zorunda kalmıştı.

Niang'ın yerine forvet arayışlarını sürdüren Marsilya gol kralı futbolcusunun yerini bir önceki sezonun gol kralı olan Gignac'ı transfer ederek doldurdu. Hatta sadece Gignac'ı almakla yetinmediler ve Nice'in 23 yaşındaki golcüsü Remy'i de transfer etti.

Son şampiyon Gignac için kulübü Toulouse'ye 18 milyon euro verirken, Remy için de Nice'e 15 milyon euro bonservis bedeli ödedi. 20 Ağustos'ta anlaşılan Remy'nin sağlık sorunları nedeni ile transferinde başta pürüz çıksa da 24 Ağustos'ta kulüp doktorları tarafından transferine onay verildi.

1985 yılında Marsilya'ya bağlı Martigues kasabasında dünyaya gelen Gignac 10 yaşından 17 yaşına kadar bu kulübün alt yapısında forma giydi. (Fransızların efsane futbolcusu Eric Cantona da 19 yaşındayken 1 sezon bu kulüpte kiralık olarak forma giydi.) 2002'de Lorient'in alt yapısına geçen golcü oyuncu 2 sene sonra profesyonel sözleşme imzaladı bu kulüple.

Lorient ile ilk maçına 13 Ağustos 2004'te Chateaurox ile oynanan lig maçının 78. dakikasında oyuna girerek çıkan Gignac, o sezonu 14 maçta 2 gol 2 asist ile tamamladı. 2005-2006 sezonunda 3. lig takımlarından Pau FC'ye kiralanan Gignac 18 maçta 8 gol 4 asist yaptı. Lorient ise o sezonu Fransa 1. ligine yükselerek tamamladı.

Ertesi sezon Lorient ile birlikte ilk kez Ligue 1'de mücadele eden Gignac, ligde 38 maçın 37'sinde forma giyerken ligin 4. haftasında Nantes'a karşı hat-trick yaptı. Sezonu 9 gol 6 asist ile tamamlayan Fransız golcü sezon sonunda Lille ile Toulouse arasında transfer krizine sebep oldu. Yeni sezon başlamadan 4.5 milyon euro bedelle Toulouse'a transfer oldu.

Toulouse ile ilk maçına Şampiyonlar Ligi ön elemesinde oynanan Liverpool maçında çıktı. Sezonun genelini İsveçli golcü Elmaner'in yedeği olarak geçiren Gignac sezonu 13'ü ilk 11'de olmak üzere 28 maça çıkarak tamamladı. Ligde sadece 3. hafta oynanan Strasbourg ve 4. hafta oynanan Nice maçlarında gol atan golcü oyuncu 7 maç forma giydiği UEFA Kupasında'da 1 gole imza attı. Bir önceki sezonu 3. tamamlayan Toulouse o sezonu düşme hattının 2 puan üstünde 17. sırada tamamladı.

2008-2009 sezonu hem Gignac için hem de kulübü için altın bir sezon oldu. Elmander'in Bolton'a transfer olması ile takımın 1. golcüsü konumuna gelen golcü oyuncu henüz ligdeki 2. maçında golle tanıştı. Ligde 38 maçın tamamında forma giyen golcü oyuncu 28 maçta 90 dakika sahada kaldı. Sezonu 24 golle gol kralı olarak tamamlayan Gignac 4 de asist yaparken Toulouse'in ligi 4. sırada bitirmesinde başroldeydi. Aynı zamanda Toulouse tarihinin bir sezonda en çok gol atan oyuncusu oldu. (Önceki rekor 1984-1985 sezonunda 17 gol atan Yannick Stppyra'ya ait.)

2009-2010 sezonunda 10 numaralı formanın sahibi olan ve sözleşmesini 2013'e kadar uzatan Gignac ligin 2. haftasında yine ilk golünü atsada bir önceki sezonki başarısını sürdüremedi. Ligde 31 maça çıkan (27'sinde 90 dakika sahada kaldı) golcü oyuncu ligde 8 gol 4 asiste imza attı. UEFA Avrupa Ligi'nde 5 maça çıkan Gignac, 2'si Trabzonspor'a olmak üzere 3 gol kaydetti.

Fransa Milli takım formasınu ilk olarak 1 Nisan 2009'da Litvanya ile oynanan Dünya Kupası eleme maçında giyen Gignac, 12 Ağustos'ta oynanan Faroe Adaları maçında ülkesi adına ilk golünü kaydetti. Fransa formasını şu ana kadar 16 kez giyen 25 yaşındaki golcü 4 kez fileleri havalandırdı.

2010 Dünya Kupası'nda Domenech tarafından 23 kişilik kadroda kendisine yer bulan golcü oyunu 3 maçta sadece 96 dakika sahada kaldı. İlk 11'de çıktığı grubun son maçında devre arasında oyundan alınan Gignac'ın kupada çektiği 4 şutun sadece 1'i kaleyi tuttu.

LORIC REMY

Marsilya'nın yeni transfer ettiği bir diğer golcü Remy ise 18 yaşından beri Ligue 1'de mücadele ediyor. 2005-2008 yılları arasında altyapısından yetiştiği Lyon'da 14 maça çıkan (Sadece 1 kez ilk 11) ve gol atamayan golcü oyuncu 8 milyon dolara Nice'a transer olmuştu. (Kulüp tarihinin en pahalı transferi.)

Nice ile ilk sezonunda ligde 32 maça çıkan ve 11 gol atan Remy 2009-2010 sezonunda da ligde 33 maçta 14 gol kaydetti. Bu yaz transfer döneminde birçok dev kulübün (Arsenal, Milan, Fiorentina, Bordeaux, Lyon) transfer listesinde olan 23 yaşındaki golcünün yeni adresi son şampiyon Marsilya oldu.

Fransa 20 ve 21 yaş altı takımlarında toplam 17 maça çıkan ve 5 gole imza atan golcü 24 Mart'ta sakatlanan Henry yerine Domenech tarafından İngiltere ve Mali ile oynanan hazırlık maçlarına davet edildi. Mali maçının 54. dakikasında Nasri'nin yerine oyuna girerek ilk milli forma deneyimini yaşayan Remy 2 Haziran'da da Nijerya ile oynanan hazırlık maçında forma giydi.

25.08.2010

Stjarnan Takımı Gol Sevinci - Part 5



Stjarnan takımı yense de yenilsede üstüste 6 maçtır gol atmayı başarıyor. Onlar gol attıkça çok ilginç ve bir o kadarda yaratıcı gol sevinçlerini hayranlıkla seyretmek düşüyor bizede.

Ligde 5. sırada bulunan Stjarnan, bu hafta sonu aynı puanla 6. sırada yer alan Keflavik'e konuk oldu. Maçta 2 kez yenik duruma düşmesine rağmen 2-2'lik skorla 1 puanı kurtaran Stjarnan 24 puanla 5. sıradaki yerini korudu.

Bu maçtaki gol sevinçleri ise el bombası. Golü atan oyuncu orta sahaya gelerek el bombasını bırakıyor. Yanına gelen arkadaşları ile kulaklarını tıkıyorlar ve bombanın patladığı anda kendilerini bir anda yerde buluyorlar :)

Yine hayranlıkla izlenecek bir gol sevinci. Bu arada Stjarnan'ın bir sonraki maçının kendi sahasında 29 Ağustos'ta 7. Fram takımı ile olduğunu hatırlatalım.

"Real Madrid'in 3. Kalecisi Ramos ve Khedira"

Jose Mourinho ilginç bir adam. Onun bazı şeyleri neden yaptığını anlayamayız ama çoğu zaman bu yapmayı düşündüğü ve bize ilginç gelen şeyler bir şekilde onun başarılı olmasını sağlar.

Iker Casillias yıllardır Real Madrid'in kalesini istikrarlı bir şekilde koruyor. Ne ciddi bir sakatlık geçirdi ne de çok fazla kart gördü. (Son 10 yılda sadece 19 sarı 1 kırmızı kart). İstatistiklerine baktığımızda ortalama her sezon 50 maça çıkıyor. Real Madrid'te Casillias'ın arkasında bekleyen takımın 2. kalecisi Dudek sadece 3 maça çıkabilmiş 2 sezonda.

Takımın başına bu sezon geçen Mourinho ise haftanın bazı günlerinde Sergio Ramos ile Sami Khedira'ya kaleci idmanı yaptırtacakmış. Bunun sebebi ise eğer aynı maç içinde Casillias ve Dudek sakatlanır ise kaleye bu 2 isimden birinin geçecek olması.

Tamam belki Casillias'ın sakatlanma ihtimali çok düşük, muhtemelen yine her sezon 50'ye yakın maça çıkacak ama Mourinho şimdiden işi garantiye almış. Bunu Mourinho'dan başkası da düşünemezdi zaten. Adam geleceği görerek olası bir krize karşılık şimdiden önlemini alıyor.

Hoş o meşhur 4-3'lük Fenerbahçe - Beşiktaş maçında spontane gelişen ve Pancu'nun kalede devleştiği olası bir 'Kadıköy Panteri'durumunun önüne geçiyor ama sezon başında bunları düşünerek 2 futbolcusuna kaleci idmanı yaptırtması Mourinho'nun ne derece zeki olduğunuda gösteriyor.

Yoann Gourcuff Lyon'da!


7 sezon üstüsye şampiyon olduktan sonra son 2 sezondur Fransa Ligi'nde şampiyonluk yaşayamayan Olympik Lyon geçen sezon eksikliğini çok fazla hissettiği Juninho'nun yerine oyuncu arayışını dün sona erdirdi.

Bordeaux forması ile son 2 sezondur ligin en başarılı oyuncularından olan ve 'Yeni Zidane' yakıştırması yapılan 24 yaşındaki Yoann Gourcuff 22 milyon euro bedelle Lyon'a transfer oldu. Lyon ile 2 yıllık sözleşme imzalayan Gourcuff eğer başka bir kulübe transfer olursa Lyon, Bordeuax'a 4.5 milyon euro daha ödeyecek.

1986 yılında Fransa'nın kuzeybatısında yer alan sahil kasabası Ploemeur'da dünyaya gelen Gourcuff sporcu bir ailenin içinde dünyaya geldi. Babası Christian Gourcuff 1972-1989 yılları arasında profesyonel olarak Fransa liginde futbol oynadı. Gourcuff dünyaya geldiği zaman Le Mans kulübünde hem oyuncu-hem teknik direktörlük yaptı. Baba Gourcuff 2003'te Le Mans'ı çalıştırdıktan sonra bu işlerden tamamen emekli oldu. Annesi ise basketbolcu.

6 yaşında babasının çalıştırmakta olduğu Lorient'in alt yapısında futbola başladı Gourcuff. 9 sezon burada kaldıktan sonra babası Rennes'in teknik direktörüne geçerken Gourcuff'da bu kulübün altyapısına transfer oldu. Babası ertesi sezon Katar'a geçse de kendisi Rennes'de kalmaya devam etti ve 2003 yılında 17 yaşında profesyonel oldu.

Rennes formasını ilk kez 7 Şubat 2004'te Auxerre ile oynanan maçta 72. dakikada oyuna dahil olarak giyen Gourcuff o sezon ligde 9 maçta forma giyerken (2'sinde ilk 11) 2 asist yaptı. Ertesi sezon da yedek kulübesinden pek fazla çıkamayan orta saha oyuncusu sadece 6 maça ilk 11'de başlarken 2004-2005 sezonunu toplamda 20 maçta 4 asistle tamamladı.

2005-2006 sezonu ise Gourcuff'un patlama yaptığı sezon oldu. O sezon Rennes ligi 3. Lille'in 3 puan ardında 7. tamamlarken şampiyon Lyon'dan sonra ligin en çok galibiyet alan takımı oldular. Bu başarıda Gourcuff orta sahada Kallstrom ile beraber başroldeydi. Ligde 27'si ilk 11'de olmak üzere 35 maça çıkan oyuncu 6 gol 8 asiste imza attı. Sezon sonu geldiğinde Kallstrom Lyon'un yolunu tutarken Gourcuff da Ajax, Arsenal , Valencia'yı reddederek İtalyan devi Milan'a 3.5 milyon euro bonservis bedeli ile transfer oldu.

Milan'da daha çok Kaka'nın yedeği olarak bekleyen Gourcuff, İtalyan ekibinde ilk sezonunda 9'u ilk 11'de olmak üzere 21 lig maçına çıktı. 21 maçta sadece 981 dakika forma giyen Gourcuff ligdeki tek golünü son hafta Udinese'ye attı. Şampiyonlar Liginde 8 maçta (5'i ilk 11) 449 dakika sahada kalırken 1 gol 2 asiste imzza attı. Gruplarda AEK'ya attığı gol Milan kariyerindeki ilk goldü.

2007-2008 sezonunda ise Milan'da daha az forma şansı bulan Fransız oyuncu ligde sadece Siena, Livorno, Empoli ve Lazio maçlarında ilk 11'de sahaya çıktı. O sezon tek golünü Milan'ın 5-0 yendiiği Sampdoria maçında attı. Şampiyonlar Ligi'nde 3 maçta sadece 98 dakika sahada kalan Gourcuff sezonu toplamda 18 maçta (Sadece 4'ü ilk 11) 1 gol 2 asist ile tamamladı.

İtalya'da aradığını pek fazla bulamayan Gourcuff 2008 yazında ülkesi Fransa'ya geri döndü. Kiralık olarak Bordeaux'a gelen oyuncu o sezon takımının 10 yıl aradan sonra lig şampiyonu olarak Lyon'un 7 yıllık hegomonyasına son vermesinde başroldeydi. İlk lig maçında Caen'e gol atan oyuncu ligde 38 maçın 37'inde sahada yer aldı. Bu maçlarda 12 gol 11 asistlik bir performans sergileyen Gourcuff o sezon 'Ligin En İyi Futbolcusu' seçildi. Sezon toplamında 47 maçta 16 gol 15 asist yapan oyuncu UEFA Kupası'nda Galatasaray rövanş maçında ligin daha önemsenmesi sonucu oynatılmayınca Bordeuaux 4-3 yenilerek elenmişti.

2009-2010 sezonunun ilk 3 maçında 4 gol atarak sezona harika bir giriş yapan Gourcuff ligde 29 maçta 6 gol 7 asistle oynadı. Şampiyonlar Ligi'nde takımının Juventus ve Bayern Münih önünde grubu lider bitirmesinde özellikle Almanya'da attığı galibiyet golü ile büyük katkı sağladı. Bordeaux geçen sezon Ş.Ligi'nde çeyrek finale kadar yükselirken takımın lideri olan Gourcuff 2 gol 2 asistlik bir performans sergiledi.

Bu sezon ise ligde Bordeaux ile 3 maçta 172 dakika forma giydi. Takımını ilk 11'de başladığı ilk 2 lig maçında mağlubiyetten kurtarmayan Gourcuff, geçtiğimiz Pazar günü oynanan ve 2-1 sona eren PSG maçında 90+4'de gelen galibiyet golünde korneri kullanan isimdi.

16 yaşından beri Fransa'nın tüm alt yaş gruplarında forma giyen Gourcuff, Fransa A Milli takım formasını ilk olarak 11 Ağustos 2008'de İsveç ile oynanan hazırlık maçında giydi. 12 kez milli olan oyuncu Fransa adına tek golünü 11 Ekim 2008'de 2-2 biten Romanya maçında attı. 2010 Dünya Kupası'nda Fransa'nın 23 kişilik kadrosunda da yer alan oyuncu Güney Afrika ile oynanan grup maçının 25. dakikasında kırmızı kart gördü.

Premier Lig'de 2. Haftanın Modası '6-0'

Bu sene Premier Lig'de gol kralı kırılacak sanırım bu gidişle. Ligin açılış maçında geçen sezonu 4. ve 5. sırada tamamlayan Tottenham ile Manchester City golsüz berabere kalsa da son şampiyon Chelsea lige 6-0'lık skorla başladı.

Bir takım üstüste 2 hafta 6 golü daha önce ne zaman atmıştır bilmiyorum ama Chelsea, 2. hafta da Wigan deplasmanında yine 6 gollü bir galibiyet aldı. Geçen hafta 3 gol atan Drogba suskun kalırken Anelka ve oyuna 70'de dahil olan Kalou 2'şer gol attı. Chelsea'den yeni transfer Benayoun da Maviler'deki ilk golünü attı.

Geçen sezonun son haftasında bu 2 takım Stamford Bridge Stadı'nda karşı karşıya gelmişlerdi ve Chelsea o maçı 8-0 kazanarak sezonu şampiyon tamamlamıştı. Wigan bu sezonun ilk haftasında Blackpool'a 4-0 mağlup olmuştu. Bu maçla beraber üstüste 3 lig maçında yedikleri toplam gol sayısı 18. Haftaya da Tottenham deplasmanına çıkacaklar. Fikstür mü zor takım mı çok kötü ilerleyen günlerde göreceğiz.

Premier Lig'de ilk defa yükselen ve Wigan'a deplasmanda 4 gol atan Blackpool bu hafta Arsenal deplasmanındaydı. İki takım en son bundan tam 40 yıl önce karşılaşmıştı ve Topçular o maçı da 1-0 kazanmıştı. Dünya Kupası kadrosuna çağrılmayan Walcott'un 3 golle coştuğu maçta yeni transfer Chamakh, Arsenal'deki ilk golünü attı ve Arsenal 4 Ekim 2009'dan sonra ligde ilk kez bir maçta 6 gol attı.

1 senelik aradan sonra yeniden Premier Lig'e yükselen Newcastle United, sezonu Old Trafford'ta M.United'a 3-0 yenilerek açmıştı. Bu hafta Aston Villa ile karşılaşan 'The Magpies' modaya uydu ve haftayı 6-0'lık galibiyetle tamamladı. Newcastle United altyapısında yetişen 21 yaşındaki Andy Carrol hat-trick yaparken Kevin Nolan da 2 gol kaydetti. Bu ikili geçen sezon Championship Lig'de toplam 34 gol kaydederek Newcastle'ın şampiyon olmasında başrolde oynamıştı.

Çok fazla gol yemesine alışmadığımız Aston Villa geçen sezonun 31. haftasında Chelsea'ye 7-1 yenildiği 27 Mart tarihten sonra Premier Lig'deki ilk hezimetini tatmış oldu. Yine de sezonun ilk haftasını 3-0'lık West Ham United galibiyeti ile açan Aston Villa için bu maç iş kazası diyebiliriz.

İlk hafta 26 golün atıldığı Premier Lig'de bu hafta tam 38 gol atılırken 10 maçın 8'i İddaa tabiri ile 'Üst' tamamlandı. Geçen hafta bu sayı 6'da kalmıştı.

Manchester United'ın Fulham deplasmanında 2-2 berabere kaldığı hafta da Manchester City, Tevez'in 2 gol attığı maçta Liverpool'u 3-0 yenerek 2. haftanın en önemli maçını kazandı. Geçen sezonki kötü görüntüsünden kurtulamayan Liverpool'un bir sonraki kurbanının Trabzonspor olması dileği ile :)

24.08.2010

PES (Pro Evulation Soccer) 2011 Türkçe Olacak!

Tüm oyunseverlerin merakle beklediği PES 2011 oyunun tanıtım videosunu geçen hafta paylaşmıştık

Türkiye'de hatırı sayılır bir hayran kitlesi olan bu oyunun yapımcı şirketi 'KONAMI' oyunun tamamen Türkçe versiyonunun da olacağını duyurdu. Play Station 3, Xbok 360 ve bilgisayar versiyonlarının hepsinde oyun içi metinler Türkçe hazırlandı.

7 Ekim'de piyasaya sürülmesi düşünülen PES 2011'e bu sene lisansı alınan Libertadores Kupası, Uefa Avrupa Ligi ve Avrupa Süper Kupası oynanabilirliği eklendi. Geçen sene de Şampiyonlar Ligi eklenmişti oyuna. Türkiye Süper Ligi ise hala oyuna eklenmiş değil.

Oyuna eklenen en ilginç özelliklerden biri ise animasyon şekilde soyunma odasında geçen konuşmalar. Videodan anlayabildiğim kadarı ile sadece 'Master Lig'de geçerli bu. Oyuncuların konuşması alt yazı olarak ekrana yansıyor. Bunların da tamamen Türkçe olacağını hatırlatalım.

Ayrıca kendi stadınızı yaratabiliyorsunuz. Hatta stadın arka fonunu bile istediğiniz gibi yapabiliyorsunuz. Süper Mario oyunu tadında bir arka fon bile var. Ayrıca işin fantezi boyutunu düşünerek oyuncuların kafasını balkabağı, maçta oynadığınız topu rugby topuna ya da şekere bile dönüştürebiliyorsunuz :)

Oyunun tüm özelliklerinin yer aldığı 'trailer' için aşağıdaki linki tıklamanızı tavsiye ederim. İzlerken hayran kaldım ben.

Hafta İçi Futbol!


24 Ağustos Salı

21.45 Sevilla – Braga (FUTBOL SMART)
21.45 Sampdoria – Werder Bremen (EURO FUTBOL)

25 Ağustos Çarşamba

21.45 Tottenham – Young Boys (FUTBOL SMART)

26 Ağustos Perşembe

19.45 HJK Helsinki – Beşiktaş (FUTBOL SMART)
20.30 Trabzonspor – Liverpool (LOCA)
21.45 Fenerbahçe – PAOK (EURO FUTBOL)
21.45 Karpaty – Galatasaray (FUTBOL SMART)

Devler Ligi'nde Hangi Takım Ne Kadar Kazandı?

UEFA, geçen sezon Şampiyonlar Ligi gelir dağımında hangi takımın ne kadar ücreti kasasına koyduğunu açıkladı. UEFA'nın geçen sezon 32 takıma ödediği toplam para 746 milyon euro.

En fazla gelir elde eten takım şampiyon Inter Milan oldu. Geçen sezon Devler Ligi'nde kasına 48.5 milyon euro koyan İtalyan temsilcisi bunun 29 milyon eurosunu elde ettiği başarı sayesinde kazanırken 19.5 milyon euro da televizyon hakları nedeni ile Inter'in kasasına girdi.

Inter'den sonra en çok kazanan takım Manchester United oldu. İngiliz devi çeyrek finalde Şampiyonlar Ligi'ne veda etmesine rağmen İngiltere'de yayın haklarının çok değerli olması sayesinde kasasına 45.8 milyon euro koymayı başardı. Finalde Inter'e yenilen Bayern Münih ise toplam 45 milyon euro ile bu alanda 3. sırada bulunuyor.

Türkiye'yi geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde tek başına temsil eden Beşiktaş ise UEFA'dan 21.6 milyon euro ücret aldı. Beşiktaş'ın kazandığı ücretin 12.8 milyon eurosu yayın haklarından.

Gruptaki tüm maçlarını kaybeden İsrail'in Maccabi Haifa takımı ise sadece 8.5 milyon euro alarak geçen sezonun en az gelir elde eden takımı. Gruplarda mücadele eden takımların girişte 3.8 milyon euro, oynadıkları her maç için de 550 bin euro aldıklarını düşünürsek sadece 7.1 milyon euroyu buradan kazandılar.

UEFA, takımların kazandıkları her maç için 800 bin euro, beraberlik halinde ise her 2 takıma 400 bin euro ödeme yapıyor. Gruptan çıkan takımlar 3 milyon, çeyrek finale kalanlar 3.3 milyon, yarı finale kalan takımlar 4 milyon euro ekstra gelir elde ediyor. Final maçında ise kazanan takıma 9, kaybeden takıma ise 5.2 milyon euro ödeniyor.

'Dünyada Tek Olmak İstiyorum!


"Dünyanın en güçlü üç ligi İngiltere, İtalya ve İspanya'da lig kupalarını kazanan tek teknik direktör olmak istiyorum."

"Bu yolda tek rakibim İtalya'da Milan ve İngiltere'de Chelsea ile lig şampiyonluklarını kazanan Carlo Ancelotti. Fabio Capello'nun, İtalya ve İspanya'da lig şampiyonluğu kazanmasına rağmen tekrardan bir kulüp takımı çalıştıracağını sanmıyorum."

"Guardiola, Katalan olan, Johan Cruyff ile yakın arkadaşlığı bulunan, taraftarın hayran olduğu, kulübüne aşık, kulüpteki her şeyi bilip, her şeyi kontrolü altında tutan Guardiola Barça için mükemmel bir teknik direktör."

"Kulüp başkanının yerinde olsam, ona 10 yıllık sözleşme teklif ederdim. Guardiola iyiydi, şimdi de iyi ve gelecekte de iyi olacak. Eğer futbol düzeyinde problem yaşarsak bu Mourinho ile Guardiola arasında bir sorun olmayacak, Real Madrid teknik direktörü ile Barcelona teknik direktörü arasında bir sorun olacak. Bunların ikisi birbirinden tamamen farklıdır. Onun bana olduğuna inandığım gibi ben de ona maksimum saygı gösteriyorum. Kişisel hiçbir problemimiz olmaz."

"Eğer bir gün Guardiola İngiltere veya İtalya'ya giderse orada çalıştırdığı takımın Barcelona gibi oynayıp oynayamayacağını görmek isterim."

"Teknik direktör olarak gerçekleştirilmesi en zor hedef Portekiz Milli Takımı'nı Avrupa veya Dünya Şampiyonu yapmak. Portekizliyim ama Portekiz'e dönmek orada bir takım çalıştırmak istemiyorum."

İspanya'nın En Büyüğü Yine Barcelona!

La Liga'nın başlamasına 1 haftadan az bir süre kala İspanya'da geçen sezon lig şampiyonu olan Barcelona ve Kral Kupası'nı müzesine götüren Sevilla, İspanya Süper Kupası'nda karşı karşıya geldi. Birçok ülkede Süper Kupa maçları tek maç üzerinden oynansa da İspanya'da 29. yılını dolduran Süper Kupa maçları çift maç üzerinden oynanıyor.

14 Ağustos'ta Ramon Sanchez Pizjuan'da oynanan maçı Sevilla son yarım saatte bulduğu gollerle 3-1 kazanarak büyük bir sürprize imza atmıştı. Geçtiğimiz Pazar günü Camp Nou'da oynanan rövanş maçında ise ilk maça yedek başlayan Messi'nin resitali damgasını vurdu. Geçen sezonu 42 golle tamamlayan 23 yaşındaki yıldızın hat-trick yaptığı maçta Barcelona, Sevilla'yı 4-0 yenerek sezonun ilk kupasını kazandı.

1982 yılından beri düzenlenen İspanya Süper Kupası'nı 9. kez müzesine götüren Barcelona, 8 şampiyonluğu bulunan Real Madrid'in önünde bu kupayı en çok kazanan takım durumunda. Geçen sezon A.Bilbao'yu her 2 maçta da yenen Katalan ekibi son 6 sezonda Supercopa de Espana'yı tam 4 kez kazanma başarısı gösterdi.

1986 ve 1987 yılında düzenlenmeyen Süper Kupa'nın 27 şampiyonluğunun 17'si Barcelona ve Real Madrid'e ait. Deportivo La Coruna 3 kez oynadığı Süper Kupa maçlarının 3'ünden de galip ayrılarak bu 2 takımdan sonra bu kupayı en çok müzesine götüren takım. Atletico Madrid, Valencia, Zaragoza, A.Bilbao, Mallorca, Sevilla ve Sociedad'ta 1'er kez Süper Kupa'nın sahibi oldu.

İki ezeli rakip Barcelona ile Real Madrid Süper Kupa tarihinde 4 kez eşleşirken (1988, 1990, 1993, 1997) bu eşleşmelerin tamamından Real Madrid galip çıktı. Katalan ekibi bir diğer Madrid ekibi Atletico Madrid ile de 4 kez karşı karşıya geldi. (1985,1991,1992, 1996). Burada ise Barça'nın 3-1 üstünlüğü söz konusu.

2007'de Sevilla'nın deplasmanda Real Madrid'i 5-3, 1996'da Barcelona'nın Atletico Madrid'i sahasında 5-2, ve 1994'te Zaragoza'nın Nou Camp'ta Barcelona'yı 5-4 yendiği maçlar Süper Kupa tarihinin unutulmaz maçları arasındaki yerini aldı.

İtalya Süper Kupası Inter'in!

Geçen sezonu 3 kupa ile tamamlayan Inter, 2010-2011 sezonuna da kupa ile başlayarak kaldığı yerden devam ediyor.

Pazar gecesi San Siro Stadı'nda oynanan Süper Kupa maçında alışıla geldiği gibi Inter ile Roma karşı karşıya geldi. Son 5 sezonda 4. kez karşı karşıya gelen 2 ekibin mücadelesinde Roma, Riise ile 21. dakikada öne geçse de devrenin bitimine 4 dakika kala Pandev beraberliği sağladı. 2. yarıda 2 gol kaydeden Samuel Eto'o Inter'in bu kupayı 5. kez müzesine götürmesini sağladı.

2009 yılında tüm dünyada Barcelona fırtınası esmişti. Katalan ekibi geçen sene La Liga, İspanya Kral Kupası, İspanya Süper Kupası, Şampiyonlar Ligi, Avrupa Süper Kupası ve Kıtalararası Kupa da şampiyonluk yaşayarak 2009 yılınu 6 kupa ile tamamlamıştı.

Mourinho ile 2010'da Serie A, İtalya Kupası ve İtalya Süper Kupası'nı kazanan Inter, yeni hocası Benitez ile çıktığı ilk resmi maçta 2010 yılı içinde kupasına 4. müzeyi koymayı başardı. Milano temsilcisinin bir sonraki hedefi Cuma günü oynanacak Avrupa Süper Kupası maçında Atletico Madrid'i yenerek Barcelona'nın başarısını yakalamak.

Son 6 sezonda (5'inde lig şampiyonu olarak) İtalya Süper Kupası'nda mücadele eden Inter bunların 4'ünde kupayı müzesine götürdü. Geçen sezon Pekin'de oynanan maçta Lazio'ya 1-0 yenilen Inter, 2007 yılında aynı statta Roma'ya De Rossi'nin penaltı golü ile yenilmişti.

1988 yılından beri düzenlenen 'Suppercoppa İtaliana'yı en çok kazanan takımlar 5'er kez ile Inter ile Milan. Juventus 7 kez mücadele ettiği bu kupayı 4 kez kazanırken, Roma’da 6 Süper Kupa maçında 2 kez bu kupanın sahibi oldu. Roma'nın ezeli rakibi Lazio ise 4 kez yer aldığı Süper Kupa maçlarının 3'ünde galip gelmesini bildi. 23.sü düzenlenen İtalya Süper Kupası'nı tam 9 farklı takım müzesine götürdü. (Diğer kazanan takımlar; Sampdoria, Napoli, Parma, Fiorentina)
Geçen sezonu 3 kupa ile tamamlayan Inter, 2010-2011 sezonuna da aynı şekilde devam etti.

Pazar gecesi San Siro Stadı'nda oynanan Süper Kupa maçında alışıla geldiği gibi Inter ile Roma karşı karşıya geldi.

Amerika Henry'i Bozmuş!

Türkiye'de düzenlenecek Dünya Basketbol Şampiyonası hazırlıklarını sürdüren ABD ile Fransa önceki gece Madison Square Garden'de oynanan hazırlık maçında karşılaşmışlar.

Geçen ay ABD Ligi'ne transfer olan Theirry Henry de yakın arkadaşı Tony Parker ve eşi Eva Longoria ile beraber bu maçı izlemiş. Parker'ın muhtemelen yiyecek-içecek birşeyler almaya gittiği anda Henry'nin objektiflere yakalanan pozu 'Eva'nın içine düşecekti' yorumlarına neden olmuş :)
Related Posts with Thumbnails