29.08.2009

Wesley Sneijder Inter'de!

Günlerce devam eden bir transfer girişimi daha mutlu sona erdi.

İtalyan ekibi Inter, yaklaşık 2 haftadır Sneijder'in transferi sonlandırmak için uğraşıyordu. En nihayetinde Cuma günü bu transfer resmiyet kazandı ve Hollandalı yıldız Inter'e imzayı attı.

4 gün önce Sneijder'in Inter'e gitmek istediği şeklinde bir haber çıkmıştı. Hatta bu haberden 1 gün sonra da Sneijder'in Milano'ya gitmek için havaalanına gittiği ama son anda uçağa binmekten vazgeçtiği bildirilmişti. Dün ise Sneijder'in ağzından şu sözler döküldü: "Dünyanın en iyi takımlarından birine geldim ve burada başarılı olmak istiyorum"

Real Madrid'e bu transfer için Inter 15 milyon euroluk(Real Madrid bir sene önce 27 milyon euroya almıştı) bir bonservis bedeli öderken, Sneijder ile 4 yıllık sözleşme imzalandı. Hollandalı yıldızın forma numarası Real Madrid'te ki gibi 10 numara olacak.

9 Haziran 1984'te Hollanda'nın Utrecht kentinde dünyaya gelen Sneijder, Ajax altyapısının yetiştirdiği birçok yıldızdan biri. Babasıda profesyonel bir futbolcu olan Hollandalı oyuncu Amsterdam'da dünyaya gelmese de Ajax'ın futbol akademesine katıldı çok genç yaşta. Ajax ile ilk maçına 22 Aralık 2002 tarihinde henüz 18 yaşındayken çıkan Sneijder sezonun geri kalan kısmında sürekli forma şansı buldu ve 20 (16'sı ilk 11) resmi maçta 5 gole imza attı.

Orta sahanın her bölgesinde ve her 2 kanatta da oynayabilen Sneijder 2003-2004 sezonunda ilk 11'in değişilmez oyuncusu oldu ve o sezon Ajax'ın şampiyon olmasında büyük pay sahibi oldu. 30 lig maçına çıkan Hollandalı oyuncu 9 kezde ağları havalandırdı. O sezon ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde oynama şansı da bulan Sneijder çıktığı 7 maçta (3'ü ilk 11) 1 gol kaydetti.

2004 yazında düzenlenen Euro 2004'te ilk defa milli takım forması giyen 20 yaşındaki genç yıldız grup maçlarında Almanya'ya karşı 45, Letonya'ya karşı da 14 dakika forma giydi. O sezon ligde ise 25'i ilk 11de olmak üzere 30 maçta 7 gol kaydeden Sneijder, Devler Liginde de 6 maç forma giydi ama takımının Bayern Münih ve Juventus'un arkasından grubu 3. sırada bitirerek Uefa Kupası'na düşmesine engel olamaladı. Uefa Kupasında ise 3. turda Ajax Auxerre'e elendi.

2005-2006 sezonunda geçirdiği sakatlık nedeni ile ligde sadece 19 maçta forma giyen Sneijder 6 gole imza attı. Şampiyonlar Liginde'de 7 maçta forma giyen Hollandalı oyuncu 4 kez de rakip fileleri havalandırdı. Hollanda Kupasında'da 2 gol kaydeden Sneijder, o sezon çıktığı toplam 26 maçta 10 gole imza attı. O yaz 2006 Dünya Kupasında'da forma şansı giyen yıldız oyuncu toplam 4 maçta 314 dakika forma şansı buldu ama takımının 2. turda elenmesine engel olamadı.

2006-2007 senesi ise Hollandalı yıldızın kariyerinden en büyük patlamayı yaptığı sezon oldu. Her ne kadar Ajax o sezon Şampiyonlar Ligi önelemesinde elenip Uefa Kupasında yoluna devam etse de, ligde PSV'nin averajla arkasında yer alarak şampiyonluğu kaçırsa da Sneijder gösterdiği olağanüstü performansla büyük takımların gözdesi oldu. Ligde çıktığı 31 maçta 18 gole imza atan Hollandalı oyuncu 2007 yazında 27 milyon euroya Real Madrid'in yolunu tuttu.

Robben ve Drenthe ile beraber o sezon Real Madrid'e transfer olan 3. Hollandalı oyuncu olan Sneijder Amerika'ya giden Beckham'ın 23 numarasını aldı. Real Madrid'deki ilk golünü ilk maçında Madrid derbisinde Atletico Madrid'e karşı atan Sneijder ilk 3 resmi lig maçında da 4 gole imza attı. Real Madrid'teki ilk sezonunda 30 lig maçına çıkan 9 gol ve 6 asist kaydetmişti. Şampiyonlar Liginde'de tamamı ilk 11 olmak üzere 5 maça çıkan oyuncu 393 dakika sahada kalsa da gol atamadı.

2008 yazındaki Avrupa Şampiyonasında Hollanda forması ile Real'deki diğer takım arkadaşları ile beraber muazzam bir performans gösteren Sneijder, takımının çeyrek finalde Rusya'ya elenmesine engel olamadı. İtalya'yı 3-0 yenen Hollanda'da 1 gol 1 asist yapan Sneijder diğer golünde yaratıcısı idi. Şampiyonadaki diğer maç ise İtalya gibi zor gol yiyen ekip Fransa idi. O maçta da Robben ile beraber yıldızlaşıyor ve 1 gol 1 asist yaparak takımının 4-1 kazanmasını sağlıyordu. (Bu maçta son dakikada kaydettiği gol kesinlikle izlenmeli)

Bir sonraki sezon Robinho'nun satılması ile 10 numarayı giyen Sneijder'in 23 numarası ise takıma yeni katılan Hollandalı oyuncu Van der Vaart'ın oluyordu. Sakatlığı neden ile sezon başındaki maçları kaçıran Hollandalı oyuncu 2008-2009 sezonundaki ilk maçına 5 Ekim'de Espanyol'a karşı çıkıyordu. O sezon Real Madrid forması ile ligde 22 maça çıkan (18'i ilk 11) Sneijder 4 gol aterken 2 de asist yapıyordu. Şampiyonlar Liginde'de 4 maça çıkan Holandalı yıldız 334 dakika forma şansı buluyordu.

Yıldız oyuncu her ne kadar Real Madrid'in banko oyuncularından biri olsa Perez'in El Galacticos sevdası ile takıma kattığı Kaka, Xabi Alonso, Ronaldo, Benzema gibi yıldız oyuncular nedeni ile gözden çıkarılıyordu ve yazının başında belirttiğimiz gibi Inter'e transfer oluyordu.

Sercan Yıldırım ve Caner Erkin Galatasaray'da!


Geçen hafta yönetime çok yakın bir arkadaşımdan bu 2 transferin bitme aşamasında olduğunu öğrenmiştim.

Ve bugün itibarı ile de yine başka bir arkadaştan aldığım haber ile "Scoutgs.com" sitesinde bu 2 transferin bittiğine dair haberler olduğunu öğrendim.

Bu sitedeki çalışanların bir Fotomaç, bir Fanatik ya da diğer palavraspor gazetelerindeki çalışanlar gibi olmadığını zaten biliyordum. Diğer yerlerin okunma kaygısı nedeni ile yaptığı transfer haberlerinden farklı bu site. Zaten G.Saray yönetiminin belirlediği gözlemci ekibinin kurduğu bir site. Haberlerin altında okuduğum yorumlarda da ne kadar güvenilir bir site olduğunu gördüm.

Caner için yönetime yakın arkadaş bana 3.5 milyon euroluk satın alma opisyonu bizde olmak üzere bir yıl kiralık aldık demişti. Sercan için de 7 milyon euro + Nonda + Necati şeklinde duyumlar aldım.

Resmi siteden açıklanması da çok yakındır. Zaten Pazartesi gününün transferin son günü olduğunu hesaba katarsak yarın gece bile resmi sitede girilebilir diye düşünüyorum ben.

İşte 2 transfer haberinin linkleri;

Sercan Yıldırım Galatasaray'da!

Caner Erkin Galatasaray'da!

28.08.2009

Uefa Avrupa Ligi'nde Gruplar!


Saat 14:00'da Uefa Avrupa Ligi'nde kura heyecanı vardı. Bu sene değişen format ile artık 4'er takımlı 12 grup var ve maçların fikstürü de Şampiyonlar Ligi ile aynı formatta olacak.

2 temsilcimiz Fenerbahçe ile Galatasaray ilk torbadan diğer ekiplerin aksine zayıf takım çekince doğal olarak kolay bir gruba düştüler. Galatasaray'a ilk torbadan Panathinaikos gelirken, Fenerbahçe'ye ilk torbadan Steau Bükreş geldi.

Geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde Inter'in grubundan lider olarak çıkan Yunan ekibi G.Saray'ı baya zorlayacak şüphesiz. En önemli oyuncuları olan Cisse ise 1 maç cezalı ve bu da Yunanistan'da oynanacak G.Saray maçına denk geliyor. Diğer ekip Dinamo Bükreş ise 3 maç seyircisiz cezası olduğu için CimBom için baya avantajlı olacak. Son torbadan gelen Sturm Graz ise eski gücünden uzak. 2001-2002 senesindeki o son dakiklarda beraberliğe yatılan maç hala hafızalarımızda. G.Saray'ın en kötü ihtimal ile 2. olarak çıkması kesin gibi. Panathianikos deplasmanındaki sonuç liderin kim olacağını belli edebilir.

Fenerbahçe ise son torbadan en zayıf takım olan Moldova temsilcisi Sheriff Tiraspol ile eşleşti. Honved ayarında bir takım Fenerbahçe farklı alır her 2 maçı da. Fenerbahçe'nin diğer rakibi Hollanda temsilcisi Twente. Takımın aşında İngiltere'den tanıyacağımız Steve Mc Claren bulunuyor. Son yıllarda Hollanda liginde baya yükselişte olan bir ekip. Fener'in esas rakibi ise Steau Bükreş olucak. Geçen sezon G.Saray'ı Devler Ligi önelemesinde eleyen Rumen ekibinin kadrosu biraz daha zayıf gibi. Twente bu grupta belki sürpriz yapabilir ama Fener'in gruptan her türlü çıkacağını söyleyebiliriz.

Diğer 10 gruba baktığımız zaman en çok dikkat çeken grup B,G,I ve J grubu.

Son torbada yer alan Genoa ve Toulouse'un düşecei grupların zaten "Ölüm Grubu" olacağı önceden belliydi. İtalyan ekip B grubuna düşerken rakipleri Valencia, Lille ve Slavia Prag oldu. Çek ekibini bir kenara bırakırsak ilk 2 için kıran kırana bir mücadele olacağını söyleyebiliriz.

Fransız ekibi ise J grubunda mücadele edecek. Bu grubun seri başı takımı ise son şampiyon Shaktar Donetsk, Belçika ekibi Club Brugge ve Sırbistan ekibi Partizan. Luce'li Shaktar ünvanını korumak için ne yapar eder bu gruptan çıkarda eski günlerini arayan Club Brugge ile Toulouse'dan kim gruptan çıkar orası muamma.

G grubuna baktığımız zaman da yine 3. torba dışındaki takımların gayet dişli olduğunu görüyoruz. İlk torbada yer alan Villarreal liderlik için İtalya'nın güçlü ekiplerinden Lazio ile çekişecek. Avusturya şampiyonu Salzburg ise bu 2 takımın arasına girmeye çalışacak. Avrupa'da pek tecrübesi olmayan Salzburg, Devler Ligi elemesinde sürpriz bir şekilde Maccabi Haifa'ya elenmişti.

I grubunda ise Benfica, Everton ve AEK ilk 2'ye girme mücadelesi verecek. Son torbadan gelen BATE Borisov ise muhtemelen bu grubun averaj takımı olacak. Geçen sene G.Saray ile aynı grupta yer alan Benfica çok iyi bir kadroya sahip olsada grubu sonuncu tamamlamıştı. Bu sefer Everton'un ardından 2. takım olmak için AEK ile zorlu bir mücadele edecek gibi.

Jeneriklik Bir Gol Ama Kendi Kalesine!




Polonya Ligi'nde tüm zamanların en güzel golü atıldı. W.Krakow-Gdyna maçında Adrian'ın kendi kalesine attığı gol hafızılara kazındı. Takoz Recep rafa kalktı...

İlk yarının son dakikasında Wisla Krakow atağını savuşturmak isteyen Gdynia defans futbolcusu Adrian Mpowtel öyle bir vuruş yaptı ki kendi kalecileri bile topu göremedi...Bu enteresan vuruş harika bir golle sonuçlandı ama Adrian kendi kalesine attı.

İŞTE O JENERİKLİK GOL!

Şampiyonlar Ligi Grupları!


İş yoğunluğu nedeni ile 1 gün gecikmeli olarak giriyoruz Şampiyonlar Ligi postunu.

Temsilcimiz Beşiktaş'a 1. torbadan İngiliz Manchester United geldi ki zaten o torbadaki takımların yarısı İngiliz idi. 2. torbadan CSKA Moskova gelince son torbadanda zayıf bir takım gelir ve gruptan çıkma yolunda büyük avantaj sahibi olur diyordum. Ama son torbadaki 7 zayıf takım yerine Wolfsburg gelince tüm ümidim kayboldu. Wolfsburg'un Şampiyonlar Ligi'nde ilk kez yer alması ve bu alandaki tecrübesizliği fayda olurmu grup maçlarında göreceğiz.

Her kura çekiminden sonra klasik bir yorum vardır. Genelde 3 torbadanda zor takım gelir (Bazen son torbadanda dişli bir rakip geldiği olur), ve o grup "Ölüm Grubu" diye adlandırılır.

Bu sene de o gruplardan her zamanki gibi var ama en çok dikkat çeken gruplar bana göre adı olsa olsa "Kaderin Cilvesi Grubu" diye adlandırılacak C ve F grupları. Kaka'nın satıldığı Real Madrid ve satan takım Milan C grubunda. Samuel Eto'o'yu Inter'e satan Barcelona ile Zlatan Ibrahimovic'i Barcelona'ya satan Inter F grubunda karşı kaşıya geldi.

A grubu en zor ve dengeli gruplardan biri. Her ne kadar 1. torbadan Bayern Münih gelse de 2. torbadan gelen Juventus'un bu sene yaptığı transferlerle liderlik için bir adım önde olduğunu söyleyebilirim. Fransa şampiyonu Bordeaux da Bayern'i 2.lik için zorlayabilir.

C grubuna seri başı olarak Milan girse de bu seneye pek iyi başlamadılar. Son 6 senedir Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final bile göremeyen Real Madrid bu gruba 2. torbadan giren takım. Perez'in tekrar başkan olması ile El Galacticos'u yeniden kuran başkent ekibi liderlik için favori. Grubun diğer takımı Marsilya'da grubun içini karıştırabilecek bir takım. Milan'ı geçmeyi başarırlarsa büyük bir sürprize imza atıp İtalyan ekibini kupa dışına itebilirler.

D grubunda 1. torbadan gelen Chelsea'nin lider olarak çıkmasında bir sıkıntı olacağını pek sanmıyorum. Bu gruptaki esas çekişme 2.lik mücadelesi olacak. Geçen sezon 2. turda karşı karşıya gelen 2 takım Atletico Madrid ve Porto kozlarını bu kez gruplarda paylaşacaklar. Geçen sene Portekiz temsilcisi deplasman golü ile (2-2, 0-0) tur atlayan takım olmuştu.

E grubuna baktığımız zaman Liverpool'un ilk torbadan favori olarak girdiğiniz görüyoruz. Her ne kadar Kırmızılar lige kötü başlasa da Şampiyonlar Ligi areanasında ne kadar iyi olduklarını her zaman gösteriyorlar. Bu gruba 2. torbadan giren Lyon ise sezona fırtına gibi girdi. Özellikle Benzema'nın yerine gelen Lisandro Lopez çok formda. Grubun diğer takımı Fiorentina ise kadro olarak bu 2 takımın biraz gerisinde olsa da tecrübesi ile Lyon'u geride bırakabilir.

F grubunda ise sadece lide kim olucak sorusunun cevabını arayacağız sanırım. Barcelona zaten her katıldığı kulvarda en büyük favor. Inter ise diğer 2 takıma baktığımız zaman 2. olması çokta zor olmayacak. Bu 2 takımın birbirleri ile oynayacakları karşılaşma nefesleri kesecek eminim. Gruba 3. sıradan giren Dinamo Kiev ile Gökdeniz'in takımı Rusya'nın son şampiyonu 3.lük için kıysaıya mücadele eder.

G grubu ise son torbadan giren takımın dışında birbirne en denk grup diyebiliriz. Seribaşı olarak giren takımın Sevilla olduğunu ve diğer takımlarında Rangers ve Stuttgart olduğunu düşünürsek kimin lider çıkacağı, kimin 3. olacağını önceden kestirmek zor. Sevilla tecrübesi ile her türlü ilk 2'ye girer. Eğer Alman ekibi de geçen sezon Şubat ayında Markus Babbel geldikten sonra yakaladığı yükselişi devam ettirirse Rangers'ın önünde grubu tamamlayabilir.

H grubunda ise seri başı takım olan Arsenal dışındaki diğer 3 takım liglerini şampiyon olarak tamamlayan takımlar. Arsenal'in gruptan çıkma konusunda pek sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. Diğer 3 ekip Hollanda şampiyonu Alkmaar, Yunanistan şampiyonu Olympiakos ve Belçika ligi şampiyonu Standart Liege. Alkmaar Van Gaal gittikten sonra geçen sezonki görüntüsünden uzak. Yunan ekibi diğer 2 ekibin aksine bir adım önde. Kalesini Türk oyuncu Sinan Bolat'ın koruduğu Standart Liege ise süpriz peşinde.

27.08.2009

İşte Kura Öncesi Torbalar!


Salı ve Çarşamba gecesi oynanan maçlardan sonra 10 takım daha Şampiyonlar Ligi'ne kalma hakkına sahip oldu ve bu organizasyonda yer alacak 32 takım belli oldu.

Perşembe akşamı 19.00'da çekilecek kura ile gruplar belli olucak.

İşte torbalar:

1. TORBA

1- Barcelona (İspanya) 121.853
2- Liverpool (İngiltere) 118.899
3- Chelsea (İngiltere) 118.899
4- Manchester United (İngiltere) 111.899
5- Milan (İtalya) 110.582
6- Arsenal (İngiltere) 106.899
7- Sevilla (İspanya) 100.853
8- Bayern Münih (Almanya) 98.339

2. TORBA

9- O. Lyon (Fransa) 91.033
10- Inter (İtalya) 87.582
11- Real Madrid (İspanya) 78.853
12- CSKA Moskova (Rusya) 71.525
13- Porto (Portekiz) 68.292
14- AZ Alkmaar (Hollanda) 64.826
15- Juventus (İtalya) 63.582
16- G.Rangers (İskoçya) 56.575

3. TORBA

17- Olympiakos (Yunanistan) 52.633
18- Marsilya (Fransa) 48.033
19- Dinamo Kiev (Ukrayna) 46.370
20- VfB Stuttgart (Almanya) 45.339
21- Fiorentina (İtalya) 42.582
22- Atletico Madrid (İspanya) 41.853
23- Bordeaux (Fransa) 40.033
24- BEŞİKTAŞ (TÜRKİYE) 32.445

4. TORBA

25- VfL Wolfsburg (Almanya) 21.339
26- Standard Liege (Belçika) 21.065
27- Maccabi Haifa FC (İsrail) 17.050
28- FC Zürich (İsviçre) 14.050
29- Rubin Kazan (Rusya) 9.525
30- Unirea Urziceni (Romanya) 8.781
31- APOEL FC (Kıbrıs Rum Kesimi) 4.016
32- Debreceni (Macaristan) 1.633

Nedved Yeşil Sahalara Resmen Veda Etti!

Sezon sonu Juventus'tan ayrıldıktan sonra hep içimde acaba başka bir takıma imza atar ve 1 sene daha o güzel futbolunu izlememize imkan sağlar diye umut taşımıştım.

Kendi resmi sitesinden duyurduğu açıklama ile futbolculuk kariyerini resmen noktaladı. Bugün aldığım en kötü haberlerden biri.

Transfer analizi ve iş yoğunluğumdan dolayı 1 hafta sonra büyük futbol ustası ile ilgili güzel bir yazı yazacağım.

West Ham - Milwall Maçının Ardından Yaşananlar...


Pazartesi günü oynanan Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçından sonra yaşanan olaylar Salı günü tüm spor programlarında ve gazetelerinde konuşulan ana konu olmuştu. Diyarbakır'da yaşanan olayları kesinlikle tasvip etmesekte belki de yukarıdaki resimleri görünce halimize şükretmeliyiz.

Doğu Londra derbisi olarak bilinen West Ham United ile Milwall tam 4 yıl sonra dün gece İngiltere Carling Kupası'nda karşı karşıya geldiler. İki takımın taraftar grupları arasında her zaman bir husumet olmuştur. Hatta 2005 yılında çekilen 'Yeşil Sokak Holiganları' bu 2 taraftar grupları arasında ne denli sert çatışmaların olduğunu en iyi gözler önüne seren başyapıtlardan biridir.

Dün geceki maçta da her zamanki gibi gündeme olaylar damgasını vurdu. Upton Park'ta oynanan mücadelede Milwall maçı uzunca bir süre 1-0 önde götürdü. Ta ki 87. dakika da West Ham United'ın beraberlik golü gelene kadar. Ne olduysa zaten bu golden sonra oldu. West Ham United taraftaları sahayı işgal ederken stadyumun üstünde polis helikopteri bile hazır bulundu. Maçı uzatmalarda bulduğu 2 golle West Ham United 3-1 kazandı.

Maç bitse de olaylar stadyum dışında devam etti ve taşlarla, sopalarla, bıçaklarla iki takımın taraftarları birbirlerine girdi. Ne yazıkki 1 taraftar bıçaklanarak hayatını kaybederken uzun yıllar sonra İngiltere'de holiganizmin sesi yeniden hortladı.

Su Molası mı, İftar Molası mı ?

Sivasspor'un Shaktar Dontesk ile perşembe günü oynayacağı Uefa Avrupa Ligi rövanş maçı, Ukrayna ekibinin Cuma günü oynanacak Süper Kupa maçı nedeni ile salı gününe alınmıştı. Bu sebeple Süper Lig'de geçen hafta sonu oynanması gereken Sivasspor-Denizlispor maçı da 2 Eylül'e ertelenmişti.

Hafta sonunu boş geçirmek istemeyen ve bu sebeple Nazilli Belediyespor ile bir hazırlık maçı oynayan Denizlispor sahadan 4-0 galip ayrıldı. Malumunuz Ağustosa ayında hakemler lig maçlarında kendi insiyatiflerine göre sıcaktan dolayı su molası veriyorlar. Buraya kadar herşey normal.

İlginç olan ise hakemin 25. dakikada hakemin tam su molası verdiği anda akşam ezanının okunması. Bazı kişiler maçın 16. dakikasında zaten su molası verildiğini ve 25. dakikadaki bu su molasının iftarı açmak için verildiğini söylese de maçın hakemi bunun tesadüf olduğunu söylüyor.

Bu LİNKTEKİ videodan maçın o anki ilginç anına şahit olabilirsiniz. Gerçekten ezan ile mola anının denk gelmesi tesadüfmü yoksa hakem oruç tutan futbolcular vardır belki diye iftar molasımı verdi ? Karar sizin.

Golü 8 Dakika Sonra İptal Etti!

İsrail Birinci Futbol Ligi'nin ilk haftasında oynanan Maccabi Tel Aviv- Bnei Sahnin maçını yöneten İsrailli hakem Assaf Keinan, verdiği penaltı kararından 8 dakika sonra vazgeçerek tarihe geçti.

Macaristan'ın Nemzeti Sport Gazetesinin internet sitesinde görüntülü olarak yer alan habere göre, maç 2-1 evsahibi Maccabi Tel Aviv lehine devam ederken, Bnei Sahnin takımının 77. dakikadaki atağında filelere giden gol için, yan hakeminin bayrak kaldırmaması üzerine, hakem Keinan ''gol'' kararı verdi.

Ancak, Maccabi Tel Aviv takımı oyuncularının üzerine gelerek itirazlarda bulunması üzerine hakem, ''ofsayt'' gerekçesiyle golü iptal etti. Fakat bu kez de misafir takım oyuncularının itirazlarına maruz kalan İsrailli hakem, yeniden ''gol'' kararı verdi. Çılgına dönen Maccabi Tel Avivli futbolcular, hakemin üzerine yürüyünce yan hakemine ve maçın 4. hakemine koşan Keinan, meslektaşları ile bir süre görüştükten sonra golü tekrar iptal etti.

Karşılaşma 8 dakika aradan sonra yeniden başlarken, maçın görüntülerinin seyredilmesinin ardından hakemin 8 dakika sonunda verdiği kararın doğru olduğu ve pozisyonun ofsayt olduğu anlaşıldı. Maç Maccabi Tel Aviv'in 3-1 galibiyetiyle son buldu.

MAÇIN ÖZET GÖRÜNTÜLERİNE BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ

Wolfsburg İdmanında YumrukYumruğa Kavga!

Wolfsburg'un Boşnak golcüsü Edin Dzeko ile bu yaz Marsilya'dan yeni transfer edilen golcü oyuncu Karim Ziani antremanda yumruk yumruğa gelmişler.

İlk 11'de birbirinin alternatifi olan bu iki oyuncunun kavgası ilk bakışta forma kaygısından gibi gözüksede esas sebebinin çift kale maç sırasında gerginlik olduğu öğrenildi. Kendisine sert giren Ceayirli Ziani'ye yumruk atan Boşnak Dzeko ortamın gerilmesine sebep olsa da sonradan teknik heyet ve futbolcuların araya girmesi ile kavga son bulmuş.

Bu sene Şampiyonlar Liginde'de çok şeyler beklediğim Wolfsburg'un bu iki golcüsüne "Aman yapmayın din kardeşiniz" diyerek sadece futbollarına odaklanmalarını diliyorum.

24.08.2009

Lescott Manchester City'de!

Everton sonunda pes etti ve 28 milyon euroluk bir bedelle Lescott'u Manchester City'e satmayı kabul etti.

Sonunda pes etti diyorum çünkü neredeyse Ağustos başından beri Manchester City bu oyuncunun transferini bitirmeye uğraşıyordu. Forvet hattında 5 tane (Tevez, Adebayor, Robinho, Santa Cruz, Bellamy) her takımda banko oynayacak golcüsü olan M.City Kolo Toure'nin yanın da İngiltere liginin en sağlam savunma oyuncularından birini alarak ilk 4'ü zorlayacak bir takım kurdu.

Ağustos başından itibaren yapılan teklifler Davir Moyes tarafından sürekli reddedilmiş hatta Everton'un menajeri "Oyuncumun üzerinden ellerinizi çekin" diye serzenişte bulunarak satmayacağız demişti. Hatta bu açıklamanın 1 hafta sonrasında M.City menajeri Mark Hughes'ta "Lescott'u almamız imkansız" gibilerinden bir açıklama yaparak bu transferin olmayacağını beyan etmişti. Buna rağmen Lescott'un City'e gitmekteki ısrarı ve takımının Arsenal'a 6-1 yenildiği maçta gösterdiği performans ile önü açıldı ve en nihayetinde bu transfer gerçekleşmiş oldu.

16 Ağustos 1982'de Birmingham'da dünyaya gelen Lescott futbola da bu şehrin takımlarından olan Wolves'in alt yapısında başladı. Küçükken koyu bir Aston Villa taraftarı olan Lescott 5 yaşında anaokuluna gitmek için karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpaması sonucu yüzünden yaralandı. Wolves ile ilk maçına 13 Ağustos 2000'de çıkan Lescott o sezon tek resmi maça çıksada taraftarlarca 'En İyi Genç Oyuncu' seçildi.

2001-2002 sezonunda Championship'te mücadele eden Wolves'in banko oyuncusu olan Lescott tüm sezon boyunca sadece 1 lig maçını kaçırırken toplamda 44 maça çıktı ve 2 de gol kaydetti. Ertesi sezon ise takımı ile 44 lig maçı olmak üzere 49 maça çıkan ve 1 gol kaydeden İngiliz oyuncu takımı ile Premier Lig'e yükselme başarısına da erişti.

Ertesi sezon sakatlığı nedeni ile tüm sezon oynayamayan ve Premier Lig'de maça çıkma şansını kaçıran oyuncu takımının yeniden Championship'e düşmesine engel olamadı. 2004-2005'te 41, 2005-2006 sezonunda da 46 maça çıkan Lescott toplamda 5 gole imza attı. Bu 2 sezonda da Wolves play-off sıralamasını ucu ucuna kaçırırken Lescott hem ligin en iyi 11'ine giriyor hemde takımının en iyi oyuncusu seçiliyordu.

Wolves ile Premier Lig'de oynama şansına erişemeyen Lescott 2006 yazında 2 milyon pounda Premier Lig ekibi Everton'a satılarak 24 yaşında bu onura erişiyordu. Everton ile ilk maçına ligin ilk haftasında Watford'a karşı Nuno Valente'nin yerine 49.dakikada oyuna girerek çıkan Lescott ligin geri kalan 37 maçında 36 kez (Bunların 35'inde 90 dakika sahada kaldı) ilk 11'de çıktı ve ilk sezonunda takımın değişilmez oyuncusu oldu. Everton ile ilk golünü 2 Nisan 2007'de Villa Park'ta Aston Villa'ya karşı atan İngiliz oyuncu takımının ligin en az gol yiyen 5. takımı olmasında ve sezonu Avrupa vizesi alarak kapatmasında önemli rol oynuyordu.

Bir sonraki sezonda ligin ilk 8 maçında 3 gol kaydeden sezon toplamında da ligde 8 gol kaydeden Lescott kısa zamanda Goodison Park taraftarlarınında sevgilisi oluyordu ve o sezon taraftarlarca Everton'un en iyi oyuncusu seçiliyordu. O sezon tüm lig maçlarında sahada kalan ve bunların 37'sinde 90 dakikada sahada kalan Lescott Everton ile 8 kez de Uefa kupası maçlarında 90'ar dakika forma giydi. Everton Uefa Kupası'nda son 16'ya kalırken Lescott'da 2 gol kaydediyordu. Aynı zamanda 3 Eylül 2007'de ilk kez İngiltere milli takımı kadrosuna seçiliyordu bu sezonda.

2008-2009 sezonunda her sezon olduğu gibi istikrarlı bir performans gösteren Lescott o sezon sadece 2 lig maçını kaçırıyor ve 36 lig maçında 3195 dakika forma giyiyordu. Savunma oyuncusu olmasına rağmen o sezon ligde 4 gol kaydeden İngiliz oyuncu Federasyon Kupasında'da 7 maçta 1 gol kaydediyordu. O kaydettiği gol ise Mereyside derbisinde Liverpool'a karşıydı. Uefa Kupasında'da 2 maçta forma giyen Lescott tüm kariyeri boyunca da toplamda 20 sarı kart görerek diğer savunma oyuncularına oranle çok centilmen kalıyordu.

23.08.2009

Jose Mourinho'dan İnciler - 3


Uzun zamandır durgundu 'Özel Adam'. Liglerin başlayacak olması belkide daha çok işine konsantre olmasını ve polemik yaratacak bir açıklama yapmamasını sağladı Mourinho'nun.

Aslında geçen hafta İtalya milli takımının teknik direktörü Lippi'nin "Şampiyonluk adayım Juventus" demesi konuşuldu ama Mourinho'nun verdiği cevap ile özür dilemek zorunda kaldı ünlü teknik direktör.

Serie A'nın start aldığı şu günlerde Mourinho, takımı Inter sezonu açmamışken yine gündeme gelmeyi başardı. Bu sefer hedefindeki isim ise Roma'non teknik direktörü Luciano Spalletti oldu.

Sezonun ilk maçı olan Bari mücadelesi önceci bir basın toplantısı düzenleyen Mourinho kimin bu sene kim şampiyon olur şeklindeki bir soruya:
"Eğer benden kehanette bulunmamı isterseniz bunu yapmam. Bu bir prensiptir" cevabını verdi.

Basın toplantısında esas bombayı ise Spaletti'nin kendisine olan saygınlığını yitirdiğinin hatırlatılması üzerine yaptı:

"Geçmişi hatırlaması gerekiyor, eğer daha fazla çalışmış olsaydı, elindeki takımla her şeyi kazanabilirdi"
Related Posts with Thumbnails