21.05.2011

UEFA Avrupa Ligi Finalinin İstatistiksel Analizi!

► 1997-1998 sezonundan itibaren tek maç üzerinden oynanan UEFA Kupası/Avrupa Ligi finalleri tarihinde 2. kez bir final maçında 2'den az gol atıldı. (1999-2000: Galatasaray 0-0 Arsenal)

► 2. kez UEFA Kupası/Avrupa Ligi'ni kazanan Porto, hem Kupa 1, hem de Kupa 2'yi en az 2 kez kazanan 5 takımdan biri oldu. Diğer 4 takım; Real Madrid, Inter, Liverpool ve Juventus.

► Avrupa Kupaları tarihinde 13. kez final maçında aynı ülkenin takımları mücadele etti. Bu alanda rekor 5 kez ile İtalyan takımlarına ait. İspanyol takımları 4 kez finalde eşleşirken, İngiliz takımları 2 kez, Alman takımları da 1 kez finalde karşı karşıya geldi.

► Porto, Avrupa Ligi'nde tam 14 galibiyet elde ederken tek sezonda Kupa-2'de en çok maç kazanma rekorunu da kırmış oldu.

► Bu sezon Avrupa Ligi'nde toplam 37 gol atan Porto, Avrupa kupaları tarihinde 1 sezonda en çok gol atan 2. takım oldu. (Barcelona 1999-2000 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde toplam 45 gol attı)

► Porto-Braga maçı Avrupa Kupası finallerinde birbirine en yakın 2 şehrin karşılaşması oldu. İki şehir arasındaki mesafe sadece 47 kilometre.

► Porto teknik direktörü Andre Villas-Boas Avrupa kupası kazanan en genç (33 yaş 213 gün) teknik direktör oldu. Bu alanda önceki rekor Gianluca Vialli'ye (33 yaş 303 gün) aitti.

► Braga, UEFA Kupası/Avrupa ligi finalleri tarihinde en düşük gol ortalaması ile finale yükselen takım oldu. Finale gelene kadar 8 maç oynayan Braga toplamda sadece 6 gol attı.

► Braga final maçı da dahil Avrupa Ligi'nde oynadığı 9 maçta kalesinde toplam 5 gol görürken hiçbir maçta 2'den fazla gol yemedi.

► Porto-Braga finali ile birlikte Portekiz takımları Avrupa kupalarında 2. kez birbirlerine rakip oldu. İlk eşleşmeleri ise yine bu sezon ki Benfica-Braga yarı final eşleşmesiydi.

► Bu finalde forma giyen 3 futbolcu 2005 yılında Sporting Lizbon'un CSKA Moskova'ya kaybettiği UEFA finalinde Sporting Lizbon forması ile mücadele etmişti: Joao Moutinho (Porto), Miguel Garcia,Hugo Viana (Braga)

► Her 2 takımın maça çıkan ilk 11'inde toplam 9 Brezilyalı futbolcu yer aldı. Daha önceki rekor (6) Shaktar Donestk ile Werder Bremen'in oynadığı 2009 finalindeydi.

► Final maçında da boş geçmeyen Falcao, bu sezon Avrupa Ligi'nde forma giydiği 14 maçta 17 gol attı. Kolombiyalı golcü bu turnuvada 3 kez de hat-trick yaptı.

► Porto'da 2. sezonunu geçiren Kolombiyalı golcü Falcao, bu sezon Porto forması ile 42 resmi maçta forma giyerken rakip filelere 38 gol attı.

► Falcao, bu sezon Avrupa Ligi'nde attığı 17 golün 9'unu maçların ilk yarısında attı. Kolombiyalı golcü bu 17 golün 7'sini kafayla attı.

► Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası/Avrupa Ligi'nde toplamda 4. kez finalde mücadele eden Porto bu 4 finalin tamamından galibiyetle ayrıldı.

► Porto bu sezon toplam 57 resmi maç oynarken bu maçların 48'inde sahadan galip ayrıldı. 2'si Avrupa Ligi'nde olmak üzere toplamda sadece 4 kez yenilen Porto, 3'ü ligde olmak üzere 5 kez de berabere kaldı.

20.05.2011

21.Yüzyılın En Çok Kupa Kazanan 11 Takımı!

Dublin'de oynanan ve 2 Portekiz takımını karşı karşıya getiren UEFA Avrupa ligi finalinde gülen taraf 1-0'lık skorla Porto oldu. Andre Villas-Boas yönetiminde sezona fırtına gibi bir giriş yapan, haftalar öncesinden ligde şampiyonluğu garantileyen Porto, ligi 27 galibiyet 3 beraberlikle namağlup bitirmişti.

1987 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanarak Avrupa'daki ilk kupasını kazanan Porto, o sene 'Süper Kupa'yı da müzesine götürmüştü. Bir sonraki kupaları için ise tam 16 sene beklediler ve Mourinho'nun gelişi ile UEFA Kupası'nı ertesi sene ise Şampiyonlar Ligi'ni kazandılar.

1893 yılında kurulan Porto, 1900'lü yıllarda sadece 2 Avrupa kupası kazanırken 2000'li yıllarda ise son Avrupa Ligi şampiyonluğu ile birlikte 4. kupasını kazanmış oldu. Avrupa'daki diğer takımlara baktığımızda Porto, 5 kupalı Milan'dan sonra diğer 4 kupalı Barcelona ve Liverpool ile birlikte en çok kupa kazanan takımlar arasında yer alıyor.

Gelecek hafta oynanacak Şampiyonlar Ligi finalinden sonra bu sıra değişecek ama yine de Porto'nun kazandığı kupa sonrasında 21. yüzyılda en çok Avrupa Kupası kazanan takımları şu şekilde sıralayabiliriz;

AC Milan 5: 2 Şampiyonlar Ligi (2003,2007), 2 Süper Kupa (2003,2007), 1 Kıtalararası Kupa (2007)

Barcelona 4: 2 Şampiyonlar Ligi (2006,2009), 1 Süper Kupa (2009), 1 Kıtalararası Kupa (2009)

Porto 4: 1 Şampiyonlar Ligi (2004), 2 UEFA Kupası/Avrupa Ligi (2003,2011), 1 Kıtalararası Kupa(2004)

Liverpool 4: 1 Şampiyonlar Ligi (2005), 1 UEFA Kupası (2001), 2 Süper Kupa (2001,2005)

Real Madrid 3: 1 Şampiyonlar Ligi (2002), 1 Süper Kupa (2002), 1 Kıtalararası Kupa (2002)

Sevilla 3: 2 UEFA Kupası (2006,2007) 1 Süper Kupa (2006)

Bayern Münih 2: 1 Şampiyonlar Ligi (2001), 1 Kıtalararası Kupa (2001)

Manchester United
2: 1 Şampiyonlar Ligi (2008), 1 Kıtalararası Kupa (2008)

Inter Milan
2: 1 Şampiyonlar Ligi (2010), 1 Kıtalararası Kupa (2010)

Valencia 2: 1 UEFA Kupası (2004), 1 Süper Kupa (2004)

Zenit 2:
1 UEFA Kupası (2008), 1 Süper Kupa (2008)

Boateng'den 'Michael Jackson' Dansı!


23 Nisan'da La Gazzetta dello Sport'a verdiği demeçte, sezonu şampiyon olarak tamamlamaları durumunda Michael Jackson'un 'moonwalk dansı'nı yapacağı dile getiren Kevin-Prince Boateng, 4-1 kazandıkları ve şampiyonluk kutlamalarının yapıldığı Cagliari maçından sonra bu sözünü yerine getirdi.

Soyunma odasına giderek siyah ceket, siyah pantolon, beyaz bir tişört giyen ve fötr şapka takan Ganalı futbolcu, San Siro çimlerinde, Michael Jackson'ın 'Billy Jean' şarkısı eşliğinde moonwalk yaptı.

19.05.2011

Hamit Altıntop Real Madrid'te!


Nuri Şahin transferininin açıklanacağı günü doğru tahmin eden AS gazetesi, Hamit Altıntop transferinde ise tahminlerinde 3 gün yanıldı. Ama yanılmadıkları bir konu var her 2 transferin de olacağını günler öncesinden bilmeleri.

Mourinho'daki bu Türk sevdasının nedeni nedir bilmiyorum ama Nuri Şahin'den sonra Hamit Altıntop'un da Real Madrid'e transfer olması özellikle Hamit'in transferinin 19 Mayıs günü olması bize ayrı bir gurur katıyor. Portekizli teknik adam, Barcelona'daki Xavi-Iniestalı sistemi Real Madrid'te Nuri-Hamit ikilisi ile kurmayı düşünüyor olabilir.

Mesut Özil ve Nuri Şahin'den sonra Hamit'in de Real Madrid'e katılması ile '20. yüzyılın en iyi takımı'nın kadrosunda 3 tane Türk kökenli oyuncu oldu. Darısı diğer Türk oyuncularının başına...

Aslında Real Madrid'e karşı bir antipatim var, bana çok itici geliyor bu takım ama Nuri ve Hamit'i kadroya kattıktan sonra hiç de eskisi kadar itici gelmiyorlar. Ne de olsa onlar artık bir Türk takımı :)

17.05.2011

Frank De Boer'in Gelişi ve Mucizevi Şampiyonluk!

Sezon içerisinde sessiz sakin ilerleyip hiç kimsenin beklemediği bir anda son haftalarda şampiyonluk yarışı içinde olan ve şampiyonluğa ulaşan takımlara bayılıyorum. Bundesliga'da 2006-2007 sezonunda Stuttgart, 2008-2009 sezonunda Wolfsburg bunu başarmıştı. Bu sezon İngiltere'de de Chelsea deplasmanda Manchester United'ı yense bunu başaracaktı.

Hollanda liginde son şampiyonluğunu 2003-2004 sezonunda yaşayan Ajax'ın bu sene son şampiyon Twente ve PSV'nin gerisinde kalması bekleniyordu ki sezonun ilk yarısı bittiğinde beklentiler boşa çıkmadı. 17 hafta sonunda Twente ve PSV 37 puanla zirvede yer alırken Ajax 32 puanla 3. sırada yer alıyordu.

Ajax'ın teknik direktörü Martin Jol şampiyon olacağına inancını kaybetmiş olacak ki Aralık ayında istifa etti. Jol'un yerine, Ajax altyapısında yetişmiş ve 10 yıl Ajax'ta profesyonel olarak forma giyen, son 2 sezondur Ajax genç takımını çalıştıran Frank De Boer getirildi.

Martin Jol ile çıktığı 17 maçta 9 galibiyet 5 beraberlik 3 mağlubiyet alan Ajax, Frank De Boer yönetimindeki 17 maçta ise 13 galibiyet 2 beraberlik 2 mağlubiyet aldı. De Boer'un aldığı 13 galibiyetin 10'unun son 12 maçta olduğunu da hatırlatalım.

2009-2010 sezonunda da şampiyonluğa çok yaklaşan ve ligde oynadığı son 14 maçın tamamını kazanan Ajax, toplamda 106 gol attığı sezonda lider Twente'nin 1 puan gerisinde yer alarak ligi 2. sırada tamamlamıştı.

Twente'nin 30. ve 31. haftada aldığı beraberlikler ve PSV'nin Twente ile Feyenoord deplasmanında aldığı mağlubiyetler Ajax'ın şampiyonluk yolunda iplerinin kendi elinde olmasını sağlamıştı. Ajax son haftaya lider Twente'nin 1 puan gerisinde girse de son hafta içerde Twente ile oynayacaktı.

Herhangi bir sürpriz izin vermeyen ve De Jong'un 2 ve Landzaat'ın kendi kalesine attığı gollerle maçı 3-1 kazanarak 7 yıl aradan sonra Hollanda liginde şampiyonluğa ulaştı. Bu şampiyonlukla birlikte toplam 30 şampiyonluğa ulaşan Amsterdam ekibi formasına 3. yıldızı koymaya da hak kazandı.

Ajax'tan sonra en çok şampiyon olan takım ise 21 şampiyonluğu bulunan PSV Eindhoven. Son şampiyonluğuna 2007-2008'de ulaşan PSV bu sezonla birlikte son 3 sezonun tamamında ilk 2'ye girme başarısını gösteremeyerek yine Şampiyonlar liginden uzak kaldı.

Manchester United > Liverpool

15. haftada Chelsea'den liderlik koltuğunu devralan Manchester United zirveden sezon sonuna kadar inmeyerek İngiltere Premier Leagu'de 2010-2011 sezonunun şampiyonu oldu.

Liverpool'un her zamanki gibi şampiyonluk yarışından erken kopmasına rağmen Manchester şehrinin diğer takımı Manchester City de ligin ilk yarısında şampiyonluk yarışının içinde hep kaldı.

Chelsea'nin 12. haftadaki Fulham galibiyetinden sonra çıktığı 6 lig maçında yaptığı 16 puan kaybı zirvede Manchester United ve Arsenal'in yalnız kalmasını sağladı uzunca bir süre. Arsenal 28. haftaya kadar Manchester United ile neredeyse puan puana giderken devamındaki 6 maçta 1 galibiyet 5 beraberlik ile Manchester'ın 9 puan uzağında kaldı ve şampiyonluk yarışından koptu.

Ligdeki ilk mağlubiyetini 25. haftada ligin son sırasında yer alan Wolverhampton'dan alan Manchester United, 3 hafta sonra oynadığı erteleme maçında Chelsea'ye yenilirken 5 gün sonra da Liverpool'a yenildi.

31. hafta sonunda Manchester United'ın tam 11 puan gerisinde 4. sırada yer alan Chelsea, Manchester United'ın bu puan kayıplarını fırsat bilerek üstüste kazandığı maçlarla önce Manchester City'i, daha sonra da Arsenal'i geride bırakarak 35. hafta sonunda 73 puanlı Manchester United'ın 3 puan gerisinde yer alarak 2. sırada yer aldı. Sezon ortasında eleştirilen ve kovulması gündeme gelen Ancelotti, son 9 maçta aldığı 8 galibiyet 1 beraberlikle eleştirilere de en güzel cevabı vermiş oldu.

36. hafta Old Trafford'ta oynanan Manchester United-Chelsea maçı belki de şampiyonu tayin edecek maç olucaktı. 1 hafta önce Arsenal deplasmanında 1-0 yenilen Alex Ferguson'un takımı Chelsea'ye karşı ilk dakikada Chicharito'nun attığı golle 1-0 öne geçti ve maçı da 2-1 kazanarak ligin bitimine 2 hafta kala 6 puan farkla zirvede yer aldı. Geride bıraktığımız haftasonu Blackburn deplasmanından alınan 1 puanla da 'Kırmızı Şeytanlar' şampiyonluğunu resmen ilan etti.


Bu sezonun yıldızlarından biri Manchester United'ın Dünya Kupası'ndan önce kadrosuna kattığı Meksikalı golcü Javier Hernandez oldu. 'Chicharito(Küçük bezelye)' lakaplı futbolcu ilk maçında Chelsea ile oynanan 'Community Shield' maçında sonradan oyuna girmiş ve 76. dakikada ağları havalandırmıştı.

Berbatov ve Rooney'in ardında yedek bekleyen ve sonradan oyuna girdiği maçlarda genelde gol atan Chicharito'nın, Manchester United'taki ilk senesinde bir Solskjaer etkisi yarattığını kesinlikle söyleyebiliriz. Sezonun 2. yarısında ve Şampiyonlar ligi maçlarında Alex Ferguson'un Berbatov'un yerine onu ilk 11'de oynattığını da ekleyelim.

Meksikalı golcü bu sezon Manchester United forması ile ligde 15'i ilk 11'de olmak üzere 27 maçta forma giyerken rakip filelere 13 gol bıraktı. Şampiyonlar liginde ise 5'i ilk 11'de olmak üzere 8 maçta 4 gol attı. Toplamda ise 26'sı ilk 11'de olmak üzere 44 maçta forma giydi ve 20 gol attı.

Forma giydiği 31 lig maçında 21 gol atan ve gol krallığını Tevez ile paylaşan Dimitar Berbatov ve ligde giydiği 27 maçta 11 gol 11 asistlik bir performans sergileyen Wayne Rooney'nin de şampiyonluktaki payları çok fazla.

37 yaşında olmasına rağmen yıllanmış şarap misali her sene daha iyi oynayan ve sözleşmesi 1 yıl daha uzatılan Ryan Giggs de sezonu 25 maçta 2 gol 6 asistle tamamladı. Şampiyonlar Ligi'nde takımı finale kadar taşımasından bahsetmiyorum bile...

Son 5 sezonda Premier Lig'deki 4. şampiyonluğunu elde eden Manchester United, toplamda ise İngiltere'deki 19. şampiyonluğunu ilan etti ve 18 şampiyonluğu bulunan Liverpool'u geride bırakarak Ada'nın en büyük takımı oldu. Bu 19 şampiyonluğun 12'si ise 25 senedir takımın başında bulunan Alex Ferguson döneminde geldi.

Birkaç yıl önce Alex Ferguson, Liverpool'un şampiyonluk sayısını geçtikleri zaman Manchester United'tan ayrılacağına dair birşeyler söylemişti. O söz hala geçerli midir bilmiyorum ama Ferguson'daki bu heyecan ve bu hırs olduktan sonra ölene kadar Manchester United'ın başında kalıp daha bir sürü şampiyonluklar ve kupalar kazanır.

16.05.2011

Kendi Düşen Ağlamaz(!)


Geçen sezonu 4. sırada bitiren ve bu sezon Şampiyonlar ligi önelemesinde mücadele eden Sampdoria geride bıraktığımız haftasonunda sahasında Palermo'ya 2-1 yenilerek Serie B'ye düşen 3. ve son takım oldu.

Aslında Sampdoria için bu sezon da mükemmel başlamıştı. İlk 15 haftada sadece 2 kez yenilen Sampdoria aldığı 5 galibiyet ve 8 beraberlik ile 6. sırada yer alıyordu. Önce Cassano ile anlaşmazlıklar oldu ve yollar ayrıldı, ara transfer döneminde ise Pazzini Inter'e satıldı.

Geçen sezonki başarıda büyük pay sahibi olan bu 2 futbolcudan Pazzini ligde 37 maçta 19 gol atmış Cassano ise 30 maçta attığı 9 golün yanı sıra 8 de asist yapmıştı. Ve ne olduysa bu 2 futbolcu takımdan ayrıldıktan sonra oldu.

18. haftadaki mucizevi Roma galibiyetinden sonra oynadığı 5 maçta sadece 1 puan alan Sampdoria 9. sıradan 14. sıraya geriledi. 24. haftada iç sahada aldıkları Bologna galibiyeti de ilaç olmadı ve bu maçtan sonra oynadıkları 9 lig maçında 2 beraberlik 7 mağlubiyet ile 18. sıraya kadar düştüler. Bu 9 maçın 6'sında gol bile atamadıklarını söyleyelim.

35. haftada son sıradaki Bari'yi yenseler de ertesi 2 hafta da hem Genoa hem de Palermo'ya karşı alınan mağlubiyetler ve 17. sıradaki Lecce'nin Napoli ve Bari'yi yenmesi ile Sampdoria bitime 1 hafta kala küme düşmeyi garantiledi.

Cassano ve Pazzini'li 15 haftada 5 galibiyet 8 beraberlik 2 mağlubiyet. Bu 2 oyuncunun olmadığı 22 haftada ise 3 galibiyet 4 beraberlik 15 mağlubiyet. Kısaca işin özeti ve matematiği budur.

Marsilya 2011-2012 Sezonu İç Saha&Deplasman Forması!

Sakar Futbolcular Vol.2: Stekelenburg!


İspanya Kral Kupası finalinde uzatmalarda Barcelona'yı yenen Real Madrid tam 18 yıl sonra bu kupaya uzanmış ve maç sonundaki kutlamalarda Sergio Ramos otobüsten o kupayı düşürmeyi başarmıştı.

Hadi Sergio Ramos'un heyecanını 18 yıl sonra gelen zafere bağlayalım da Stekelenburg'u ne yapacağız ?

Sezonun son maçında sahasında Twente'yi 3-1 yenen Ajax'ın şampiyonluk kutlamalarında tecrübeli file bekçisi Stekelenburg, Sergio Ramos ile aynı kaderi paylaşıp şampiyonluk tabağını (Kupa pahalıya mı geliyor nedir) otobüsten düşürmüş.

Hoş bu görüntülerde 'Kaza geliyorum' demiş zaten. Elindeki sakatlığı nedeni ile 1 aydır forma giymeyen Stekelenburg'un o elektrik tellerini görmemesi, görse de eğilmemesi ilginç doğrusu.

'Superclassico' Maçında Bunu Yapmak Yürek İster!


Dün gece Arjantin liginde 'Superclassico' heyecanı vardı. Kapanış liginde 13 maçta topladığı 18 puanla zirvenin uzağında kalan Boca Juniors, La Bombonera stadında ezeli rakibi River Plate'i ağırladı.

28. dakikada Carrizzo'nun kendi kalesine attığı gol ve 31. dakikada Martin Palermo'nun golü ile Boca Juniors sahadan galibiyetle ayrıldı ve lider Velez'in 6 puan gerisinde 7. sırada yer aldı.

Türkiye'deki Galatasaray-Fenerbahçe maçları gibi bu maçlarda da kırmızı kart maçların olmazsa olmazıdır. Bu maçtan önce oynanan son 9 maçta tam 7 kırmızı kart çıktı. Bu maçın da 90+4. dakikasında River Plateli Almeyda ve Boca Juniorslu Clemente Rodriguez'in kavgasında hakem 2 tane kırmızı kart çıkardı.

İlginç olan ise Almeyda'nın oyundan çıkarken yaptığı hareket. 50.000'e yakın seyircinin olduğu maçta taraftarlara dönerek formasını öpen Almeyda bununla da yetinmeyip kendisini koruyan polis kalkanlarından kurtulup 'Hiçbirinizden korkmuyorum' demiş resmen :)
Related Posts with Thumbnails