21.08.2010

Krasic Juventus'ta! (Yeni Nedved Olabilecek Mi ?)

2010 yaz transfer döneminde ismi en çok geçen isimlerden biriydi Krasic. Dünya Kupası sırasında ismi Fenerbahçe ile de sık sık anılmış ama sonra devreye Juventus'un girmesi ile Sırp oyuncu İtalya'ya gitmek istemişti.

Haftalarca süren transfer görüşmeleri en sonunda bugün sonuçlandı ve Juventus 15 milyon euro bonservis bedeli vererek CSKA Moskovalı oyuncuyu kadrosuna kattı. AB dışı bir oyuncu olduğu için Serie A'nın kuralları gereği Juventus bu sezon AB dışı başka bir oyuncuyu alamayacak. Yani Krasic transferi ile Dzeko'nun Juventus'a gelme ihtimaki imkansızlaştı.

Sarı saçları ile Juventus'un efsanevi oyuncusu Nedved'i andıran 25 yaşındaki kanat oyuncusu ilk açıklamasında "Juventus'un yeni Nedved'i olacağım" demiş. Nedved futbolu bıraktığından beri özlüyoruz. Umarım Krasic bize Nedved'ten aldığımız keyfi yaşatır.

1984 yılında o zamanki adı ile Yugoslavya'nın Mitroviça'da (Kosova'ya bağlı bir yer) dünyaya gelen Krasic futbola 14 yaşında Sırbistan takımlarından Vojvodina'da başladı. 4.5 yıl burada top koşturan sağ kanat oyuncusu 20 yaşına gelmeden kaptanlığa kadar yükseldiği Vojvodina kulübünde çıktığı 77 maçta 7 gole imza attı.

2004 yılında Rusya'nın en büyük kulüplerinden CSKA Moskova ile anlaşan Krasic Rusya'daki ilk senesinde sadece 12 maça çıktı. CSKA'nın Rusya ligi, Rusya Kupası ve UEFA Kupası şampiyonluğu kazandığı 2005 yılında ise takımın as oyuncularından biri olmayı başardı. 27'si lig olmak üzere sezon genelinde 50 maça çıkan henüz 21 yaşındaki Sırp oyuncu 3 kezde gol sevindi yaşadı.

Ertesi sezon CSKA Moskova, Rusya'da yine duble yaparken Krasic 41 maçta forma giyiyor ve tamamı ligde olmak üzere 3 gole imza atıyordu. Sadece Rusya Süper Kupası'nın kazanıldığı 2007 senesinde 32 maçta 5 gol atan Krasic ertesi sene Şampiyonlar Ligi'ne ilk golünü 2-2 biten maçta Fenerbahçe'ye karşı atıyordu. O sezon Rusya Kupası yarı final maçında takımının 2-1 kazandığı maçta 1 de gol atıyordu. 2008'de CSKA Moskova ile çıktığı toplam 36 maçta 7 gol kaydediyordu.

Sırbistan'da 'Yılın Futbolcusu' seçildiği 2009 yılında ise CSKA Moskova'daki en verimli sezonunu geçirdi Milo Krasic. 26 lig maçında attığı 9 gol takımının ligi şampiyon tamamlamasına yetmese de özellikle Şampiyonlar Ligi'ndeki başarılı performansı ile CSKA Moskova'yı çeyrek finale kadar taşıdı. 2'si Beşiktaş'a olmak üzere Devler Ligi'nde 4 gole imza attı. Sezon toplamında 40 maçta kaydettiği 13 golle birçok Avrupa devinin ilgisini çekmeyi başardı.

Sırbistan milli formasını ilk olarak 2006 yılında giymeye başlayan Krasic 4 sezonda ülkesi adına 35 maça çıkarken 3 gole imza attı. Özellikle 2010 Dünya Kupası elemelerinde 10 maçın tamamında forma giymesi ve 2 gol 7 asistlik performansı ülkesinin Fransa'nın önünde grubu lider tamamlayarak Dünya Kupası'na direkt katılmasını sağladı.

Krasic dışında Stankovic, Vidic, Jovanovic, Kolarov, Zigic, Pantelic, Kuzmanovic gibi oyunculara sahip olan ve Dünya Kupası'nda çok şey beklenen Sırbistan'da Krasic 3 maçta 241 dakika forma şansı bulsa da arkadaşları gibi fazla etkili olamayınca grubu sonuncu tamamlamaktan kurtulamadılar.

20.08.2010

Anfield Road'un Türk Kahramanı: Onur Kıvrak!



Arkadaş ortamlarında her zaman söylerim. Türkiye'de en beğendiğim kaleci Trabzonsporlu Onur diye. Türkiye'deki birçok insanın dikkatini geçen sezon ligin son haftasında Fenerbahçe
ile oynanan maçta yaptığı kurtarışlarla çekti.

Ama benim için Onur'un en iyi performanslarından biri Fenerbahçe maçı değil. 26 Nisan'da oynanan ve Eskişehirspor'un Trabzonspor'u son dakikada yendiği maç. Trabzonspor'un 65 dakika 10 kişi oynadığı maçta Onur tek başına Eskişehirspor ataklarına direnmişti. Ta ki son saniyede gelen Ümit Karan'ın golüne kadar.

Eskşehirspor-Trabzonspor maçı ile Yunanistan-Nijerya maçları bu nedenle birbirine çok benzer. Dünya Kupasında'da Nijerya kelecisi Enyeama 10 kişi kalan ülkesin adına tek başına direnmiş, 8 tane %100'lük net gol pozisyonlarını önlese de yenilgiyi engelleyememişti.

Dün gece UEFA Avrupa Ligi maçında Trabzonspor deplasmanda Liverpool önündeydi. Diğer 3 temsilcimize nazaran en az şans verilen takımdı Bordo-Mavili ekip. Hatta kimilerine göre Beşiktaş gibi hezimete uğrama ihtimali vardı. Ama onlar Trabzonspor kalesinde Onur'un olduğunu unutmuşlardı.

45. dakikada Babel'in golüne engel olamasa da maçta yaptığı kurtarışlar ile maça damgasını vurdu 23 yaşındaki kaleci. 52. dakikada Joe Cole'un penaltısını kurtaran Onur, maç içinde Liverpool'un kaleyi bulan 6 şutunda golü engelledi.

34 yıl önce aynı kalede yer alan ve şu an hocası olan Şenol Güneş'le aynı ruhu taşıyarak onu mahcup etmeyerek. Bu turu Onur sayesinde geçerlerse eğer Trabzonspor'da kalması çok zor olabilir ama bana göre Türkiye'nin şu anda en iyi kalecisi olan Onur'a Premier Lig'de oynamak yakışır.


Robinho Beşiktaş'ta mı ?

İngiltere'nin en saygın gazetelerinden 'The Guardian' dün gece yarısı internet sitesinden Robinho'nun Beşiktaş'la anlaşmak üzere olduğunu duyurdu okuyucalarına.

The Guardian'ın haberine göre Beşiktaş, Robinho için Manchester City'e 16 milyon pound ödeyecek. Yıldız oyuncunun performansına göre 10 milyon pound da ekstradan ödenecek ve 4 yıllık bir sözleşme imzalanacak.

Robinho'nun Manchester City'den ayrılması sürpriz değil. Premir Lig'in ilk maçında Tottenham karşısında ilk 18'e bile alınmayan Brezilyalı yıldız, dün gece Manchester City'nin deplasmanda Timioşara ile oynadığı UEFA Avrupa Ligi maçında Romanya'ya bile götürülmedi.

Robinho için Lyon'un da devrede olduğu konuşuluyor ama Fransızlar kiralık olarak teklif yaptığı için ve Manchester City oyuncuyu satmak istediği için Beşiktaş daha avantajlı.

4 gün önce Sky Bet'in Robinho hangi kulübe gidecek diye bahis açtığını yazmıştım. Şu anda o sitede Robinho'nun Beşiktaş'a gideceğina dair bahislerin kapanması da bu transferin bitme aşamasında olduğunun ispatlarından biri.

24 saat içinde bile transferin sonlanma ihtimali var. Bekleyip göreceğiz. Robinho biraz sorunlu fubolcu olabilir ama Quaresma, Guti ve Robinholu bir Beşiktaş, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada merak edilen ve maçları herkesçe takip edilen bir takım olacak orası kesin.

Hafta Sonu Futbol


20 Ağustos Cuma

21.00 Adanaspor – Mersin İdman Yurdu (TRT 1)
21.00 Kayserispor – Kardemir Karabük (LİG TV)
21.00 Konyaspor – Eskişehirspor (Digitürk 205)
21.30 Bayern Münich – Wolfsburg (TRT 3)

21 Ağustos Cumartesi

16.30 Hoffenheim – Werder Bremen (TRT 3)
17.00 Arsenal – Blackpool (SPORMAX)
19.15 Wigan – Chelsea (SPORMAX)
21.00 Antalyaspor – Sivasspor (Digitürk 205)
21.00 Beşiktaş – İstanbul BŞB (LİG TV)
21.00 Samsunspor – Akhisar Belediye (TRT 3)
22.00 Auxerre – Valenciennes (KANAL A)
23.00 Barcelona – Sevilla (NTVSPOR)

22 Ağustos Pazar

15.30 Newcastle – Aston Villa (SPORMAX)
16.30 Mainz – Stuttgart (TRT 3)
18.00 Fulham – Man. United (SPORMAX)
18.30 Borussia Dortmund – Bayer Leverkusen (TRT 3)
20.00 Gençlerbirliği – Gaziantepspor (Digitürk 205)
21.00 Galatasaray – Bursaspor (LİG TV)
22.00 Manisaspor – Ankaragücü (Digitürk 205)
22.00 PSG – Bordeaux (KANAL A)

23 Ağustos Pazartesi

21.00 Kasımpaşa – Bucaspor ( Digitürk 205)
21.00 Trabzonspor – Fenerbahçe (LİG TV)
22.00 Manchester City – Liverpool (SPORMAX)

19.08.2010

PES (Pro Evulotion Soccer) 2011 Fragmanı!




















İlk göz ağrım FIFA oyunu idi inkar etmeyeceğim. Play Station'da oynadığım ilk oyun olan FIFA 99 bana futbol oyunlarını sevdiren oyun olmuştu. Daha sonra hayatımıza 'Pro Evulotion Soccer' halk dilinde 'PES' girince açık konuşayım FIFA oyunlarının yüzüne bile bakmıyorum.

Her sene bir önceki seneye göre daha fazla zevk aldığımız bu oyunda KONAMI işi biraz daha abartarak 2011'de çıkacak oyunu biraz daha gerçekleştirmiş.

Videodan anladığımız kadarı ile ikili mücadelerde daha fazla sertlik yaşanacak. Paslarda, şutlarda, hatta taçlarda bile artık topun hızını farklı bir şekilde ayarlayacağız.

Fragmanda dikkat çeken bir diğer şey ise Messi'nin ve bazı futbolcuların yaptığı çalımlar ve özel hareketler oldu. Bu oyuna belki yetişemeyecek ama PES 2012'de Stjarnan takımının gol sevinçlerinin oyunda olmasını bekliyorum.

Turkcell Süper Lig'in hala yer almadığı oyunda bu sezon Brezilya Ligi de oynanabilir ligler arasına dahil edilmiş. Belki Süper Lig yok ama Sercan Yıldırım'ın şampiyon olduktan sonra FourFourTwo dergisine verdiği mini röportajda söylediği gibi artık Bursaspor'da PES oyununda olacak :))

Bu arada oyunun en geç Kasım ayının ortasında raflardaki yerini alacağını da son olarak ekleyelim.

18.08.2010

Dünyanın En İlginç Lakaplı 20 Stadı!

AEK / Atina Olimpiyat Stadyumu - Turtle (Kaplumbağa)


Çin / Beijing Olimpiyat Stadı - The Bird's Nest (Kuş yuvası)


Boca Juniors - La Bombonera (Şeker Kutusu)


Celtic / Celtic Park - Paradise (Cennet)


Feyenoord / De Kuip - The Bathtub (Küvet)


Colón Santa Fe / Estanislao López - Cementerio de los Elefantes (Fil Mezarlığı)


Everton / Goodison Park - Grand Old Lady (Büyük Yaşlı Kadın)


New England Revolition / Gillette Stadium - The Razor (Traş Bıçağı)


FC Groningen / Euroborg - Groene Hel (Yeşil cehennem)


Independiente / Estadio Libertadores de América - Doble Visera (İki çatılı)


Motherwell / Fir Park - Mudheap (Çamur Yığını)


St. Pauli / Millerntor Stadyumu - Freudenhaus (Genelev)



Manchester United / Old Trafford - Theatre of Dreams (Düşler Tiyatrosu)


FC Dallas / Pizza Hut Park - The Slice (Dilim)


PSG / Parc des Prince - Victor Hugo's Stadium (PSG'nin son senelerdeki düşüşü nedeniyle "Sefiller"e gönderme yapılmış.)

Rangers / Ibrox - Mordor (Yüzüklerin Efendisi romanında Lord Sauron'ın yaşadığı yer)


Athletic Bilbao / San Mames - La Catedral - (Katedral)


Fransa / Stade de France - UFO


Wolverhampton Wanderers / Molineux Stadium - Golden Palace (Altın Saray)


Zenit Petersburg / Petrovsky Stadium - The Spaceship (Uzay Gemisi)

Queresma, İnsanlık Dışı Golleri Gururla Sunar!




Beşiktaş'a gelişi olay olmuştu. İlk başta Türkiye'ye gelmeyi reddetmiş sonrasında Avrupa'dan beklediği bir teklif gelmeyince Beşiktaş'a gelmeye ikna olmuştu.

İmza töreni Real Madrid'in Cristiano Ronaldo'ya yaptığı imza töreninden farksızdı. İşte o imza töreninde Quaresma'nın ağzından dökülen 'Sahada şampiyon olmak için kanımı akıtacağım' sözleri bugünlerde gerçek oluyor.

Beşiktaş'ın geride kalan maçlarda en çok mücadele eden, varını yoğunu en fazla feda eden, terinin son damlasına kadar koşan Quaresma UEFA Avrupa Ligi'nde 2 ayrı maçta birbirinden güzel 2 gol attı ki herkes o golleri hayranlıkla izledi.

İlk videodaki gol 3. eleme turunda Viktoria Plzen ile oynanan ve Beşiktaş'ın 3-0 kazandığı maçta atıldı. Kendisine has 'trivela vuruşu' (ayağının dışı ile) takımını 1-0 öne geçiren Q7 aynı maçta Delgado'nun golünün asistini de yapmıştı.

O maçtan 12 gün sonra Beşiktaş, İnönü Stadı'nda Helsinki'yi ağırlıyordu. 35'te Hilbert ile 1-0 öne geçen Beşiktaş, Buca maçında Bobo'ya müthiş gol pası veren Guti'nin 66. dakikada Quaresma'ya yaptığı asistle 2-0 öne geçiyordu. Bu golün asisti olur mu olmaz mı bilemem ama istatistiklere asist diye geçeceği kesin. 2. videodaki Quaresma golünü ben kaç defa izlediğimi hatırlamıyorum.

Quaresma ve insanlık dışı golleri devam edecek...

Mamadou Niang Fenerbahçe'de!

Fenerbahçe, Brezilya ekolünden vazgeçerek bu sezon ki transfer stratejisini tamamen Fransa Ligi üzerinden kurdu. Önce Lille'den kanat oyuncusu Hazard'ı almaya uğraşan ama başarılı olamayan Sarı-Lacivertli takım Nancy'den Dia'yı renklerine bağlamıştı.

Forvet transferi için de yine Fransa Ligi'nden arayışlarını sürdüren Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon Marsilya'nın şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan ve aynı zamanda Fransa liginin gol kralı olan Niang'ı kadrosuna kattı. Senegalli golcü için Marsilya'ya 7 milyon euro bonservis bedeli verilirken oyuncu ile 3+1 yıllık sözleşme imzalandı.

Teknik direktör Aykut Kocaman'ı da işin içine dahil edersek eğer Fenerbahçe'nin şu andaki kadrosunda tam 6 tane gol krallığı sevinci yaşamış oyuncu var: Aykut Kocaman, Alex, Semih (Fenerbahçe), Gökhan Ünal (Kayserispor), Güiza (Mallorca), Niang (Marsilya).

1979 yılında Senegal'in Matam şehrinde dünyaya gelen Niang birçok vatandaşı gibi sömürgesi oldukları Fransa'ya taşınmak zorunda kaldı ailesi ile beraber. Bu sebepten futbola da Fransız kulübü Le Havre kulübünün alt yapısında başladı.

20 yaşında Troyes'in dikkatini çeken ve bu kulüple profesyonel sözleşme imzalayan Niang 1999-2001 yılları arasında Troyes'in B takımında 35 maçta 19 gole imza attı. 22 yaşında Troyes'in A takımına yükselen ve 2 sezon boyunca 47 maça çıkıp 8 gol kaydeden golcü oyuncu 2003 yılının Ocak ayında Metz'e kiralandı.

Fransa 2. liginde yer alan Metz'de 12 maçta 5 gol atarak teknik direktör Jean Fernandez'in beğenisini kazanan Niang'ı Metz 2003-2004 sezonu için de kiralamak istesede araya giren Strasbourg Senegalli golcü oyuncuyu transfer etmeyi başardı.

Strasbourg forması ile çıktığı ilk lig maçında ağları havalandıran Niang 2 sezon boyunca bu kulüp ile Fransa 1. liginde mücadele etti. İlk sezonunda 23 maçta 9 gol attı, ikinci sezonunda ise 33 lig maçında 12 gole imza attı ve Fransa liginin devlerinin dikkatini çekti.

2005 yazında 7 milyon euroya Marsilya'ya transfer olan Niang bu kulüpte çıktığı 2. maçta Rennes'e karşı ilk golünü attı. İlk sezonunda 38 maça çıkan ve 10'u ligde olmak üzere 14 gol atan golcü oyuncu kulübü Marsilya ile ligi ancak 5. sırada tamamlayabildi.

2006-2007 sezonunda ligde 38 maçın 37'sinde forma giyen ve 12 gol 7 asiste imza atan Senegalli oyuncu Fransa Kupası'nda da 3 gole imza attı. Marsilya o sezon ligi 2. sırada tamamlarken, Niang gol krallığında Pauleta (15) ve Savidan(13)'ın ardından 3. sırada yer aldı.

Ertesi sezon ligde 29 maçta attığı 18 gol takımının Lyon'un 17 puan arkasında 3. sırada olmasına yetebilse de Niang o sezon Fransa Ligi'nde 'Yılın Takımı'na 5 takım arkadaşı ile beraber girmeyi başardı. Şampiyonlar Ligi ve UEFA'da 2'şer gol atan golcü oyuncu o sezon toplamda çıktığı 40 maçta rakip fileleri 23 kez havalandırdı. Ligde gol krallığına ise 20 golle Lyonlu Benzema ulaştı.

2008-2009 sezonuna ilk 2 maçta 2 golle başlayan Niang, ligde 27 maça çıktı ve 14 gol kaydetti. Avrupa'da ise Marsilya bir önceki sezon olduğu gibi Şampiyonlar Ligi grubunu 3. sırada tamamladı ve UEFA'ya düştü. Ş.Ligi'nde 6 maçta 5, UEFA'da ise 6 maçta 2 gol kaydeden Senagalli golcü sezon toplamında 39 maçta 21 gol 6 asistlik bir performans sergiliyordu.

Geçtiğimiz sezon ise hem Niang için hem de Marsilya için altın bir sezon oldu. Marsilya 18 yıl aradan sonra ligde şampiyon olurken Senegalli golcü de 32 maçta attığı 18 golle gol krallığına ulaşıyordu. Marsilya'nın yine 3. olduğu Ş.Ligi'nde 6 maçta tek gole imza atan Niang, UEFA'da 3 maçta 2, Fransa Kupası'nda da 4 maçta 1 gol kaydediyordu.

5 sezonda Marsilya ile 227 maça çıkan ve 100 gole imza atan Niang'ın kulübünden ayrılması beklenildiği gibi Marsilya'da deprem etkisi yarattı. Teknik direktör Deschamps elinden gelen herşeyi yapsa da oyuncusu takımdan ayrılmayı kafasına koyduğu için gitmesine izin vermek zorunda kaldı.

Senegal milli takımında 7 numaralı formayı giyen Niang 42 milli maçta 15 gol attı. Ülkesi adına 2004, 2006 ve 2008 Afrika Uluslar Kupası'nda boy gösterdi.

17.08.2010

Mesut Özil Real Madrid'te!


Real Madrid günlerdir transfer etmeye çalıştığı Mesut Özil transferinde bugün itibarı ile mutlu sona ulaştı ve 2011 sezonunda Werder Bremen ile sözleşmesi sona eren Türk kökenli Alman oyuncuyu 15 milyon euroya kadrosuna kattı.

Kaka'nın ABD kampında sakatlanarak 3-4 ay sahalardan uzak kalması ve 2010 Dünya Kupası'nda performansı ile dikkatleri üzerine çeken 22 yaşındaki oyuncunun Real Madrid'e gitmek istemesi bu transferin bu yaz gerçekleşmesini sağladı.

Mesut Madrid ekibi ile 6 yıllık bir sözleşme imzalarken genç yıldıza yıllık 5 milyon euro ödenecek. Werder Bremen'in Sampdoria ile oynayacağı Şampiyonlar Ligi play-off maçından 24 saat önce transferin olması Real Madrid için son engeli de ortadan kaldırdı ve transfer gerçekleşti.

Altıntop kardeşler gibi Gelsenkirchen doğumlu olan Mesut Özil futbola 12 yaşında Barış Özbek ve Ali Bilgin'in de yetiştiği Rot-Weiss Essen kulübünün alt yapısında başladı. 2005 yılına kadar bu kulübün altyapısında kalan Mesut, 17 yaşındayken Gelsenkirchen'in en büyük kulübü olan Schalke'nin altyapısına transfer oldu.

2006-2007 sezonunda profesyonel olan Mesut, Schalke kulübü ile ilk maçına Bundesliga'nın ilk haftasında Frankfurt'a karşı çıktı. 80. dakikada Hamit'in yerine dahil olan Mesut o sezon Altıntop kardeşler ile beraber Schalke'de forma giyerken genellikle Lincoln'ün yedeği durumundaydı. O sezon toplam 19 maçta 883 dakika forma giyen Mesut sadece 7 kez sahaya ilk 11'de çıktı.

2007-2008 sezonunun devre arasında Werder Bremen'e transfer olan Mesut, Schalke ile yarım sezonda 15 maça çıktı ve 4 asist kaydetti. 4.3 milyon euroya transfer olduğu Werder Bremen'de genellikle Diego'nun yedeği olan Türk kökenli oyuncu 7'si ilk 11'de olmak üzere forma giydiği 14 maçta 1 gol attı.

Diego'nun 2008 yazında Juventus'a transfer olması ile takımın en önemli oyuncusu konumuna gelen Mesut 2008-2009 sezonunda forma Werder Bremen 29'u ilk 11'de olmak üzere 37 maça çıkarken 4 gol 15 de asist yaptı. 15 asistin 12'sini Bundesliga'da yapan genç yıldızı 18 asist yapan Misimovic'in ardından asist krallığında 2. sırada yer aldı.

2009-2010 sezonunda 'Bundesliga'da ilk yarının en iyi futbolcusu' seçilen Mesut ligde 34 maçın 31'inde sahada yer alırken 9 gol attı 12 de asist yaptı. Bir önceki sezonla aynı asist sayısını yakalasa da 'Sezonun asist kralı' oldu. Sezon toplamında 46 maçta 10 gol ve 25 asist yapan Mesut Özil etkileyici performansı ile tüm devlerin transfer listesine girdi.

18 yaşından itibaren Almanya'nın 19 ve 21 yaş altı milli takımlarında forma giyen Mesut, Türkiye-Almanya ikilemine son noktayı 11 Eylül 2009'da koydu ve Almanya için oynamayı tercih etti. Ballack'ın sakatlığı sebebi ile 2010 Dünya Kupası'nda Almanya'nın lideri olan Mesut turnuvada 7 maçta da forma giyerken 1 gol 4 asist yaptı.

Almanya'nın 2009 yılında şampiyon tamamladığı 21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda takımın kaptanlığını da yapan Mesut Özil, İngiltere ile oynanan ve 4-0 sona eren final maçında 1 gol 2 asistlik performansı ile maçın yıldızı oldu.

Stjarnan Takımı Gol Sevinci - Part 4



Yine ilginç bir gol sevinci ve tahmin edeceğiniz gibi yine Stjarnan takımı futbolcularından.

Dün girdiğim postta Stjarnan takımının 8 Ağustos'ta Selfoss'u 3-2 yendiği maçta 3 farklı gole 3 farklı sevincinin videosunu koymuştuk.

Dün akşam İzlanda Ligi'nde Stjarnan'ın deplasmanda ligin son sırasında yer alan Haukar'ı 5-0 yendiği maçtaki gol sevinçlerinin ana teması ise yüzme ve kayık çekme üzerine.

Merak edenler için Stjarnan'ın bir sonraki maçı 23 Ağustos'ta Keflavik takımı ile. Maçı kim kazandığından çok Stjarnan'nın gol atması bizim için önemli olan.

Anelka'ya 18, Evra'ya 5 Maç Ceza!

2010 Dünya Kupası'na 8 sene önceki Dünya Kupası'nda olduğu gibi gruplarda galibiyet bile alamadan veda eden Fransa'da turnuva sırasında Anelka milli takımdan kovulmuştu.

Fransa'nın grupta oynadığı 2. maç olan Meksika maçının devre arasında teknik direktör Domenech'e küfür eden golcü oyuncu hocası tarafından 2. yarıda sahada yer almamış ve yerini Gignac'a bırakmıştı. Durumdan haberdar olan Fransa Futbol Federasyonu da Meksika maçının ertesi sabahında Anelka'yı milli takım kampından göndermişti.

Domenech'ten hiç hazzetmeyen Fransa milli takımının oyuncuları kaptan Evra'nın önderliğinde gruptaki son maç olan Güney Afrika maçı öncesi Anelka'ya destek verme amacı ile antremanı boykot ederek katılmama kararı almışlardı.

Bugün ise Fransa Futbol Federasyonu başta Anelka olmak üzere birçok Fransız futbolcu hakkında yaşanan olayların faturasını kesmiş.

En ağır cezayı alan isim şüphesiz Anelka oldu. Tam 18 milli maçtan men edilen 31 yaşındaki futbolcu muhtemelen milli takım kariyerine veda edecek.

2010 Dünya Kupası'nda Fransa'nın kaptanlığını yapan Evra'ya 5, yıldız oyuncu Ribery'e 3, Lyon'un orta saha oyuncusu Jeremy Toululan'a ise 1 maç ceza verildi.

Süper Lig'in 8 Reklamsız Takımı!

Bursaspor, Sivasspor, Gaziantepspor, Kayserispor, Kasımpaşa, Bucaspor, Ankaragücü ve Gençlerbirliği.

Bu 8 takım sezonun ilk haftasında ortak bir kaderi paylaştı. Yukarıdaki resimlere ve maç özetlerine bakarsanız eğer bu 8 takımında ilk hafta maçlarına 'göğüs sponsoru' olmadan çıktıklarını göreceksiniz.

Kurulduğundan beri Süper Lig'in isim sponsoru olan Turkcell, bunun yanında geçen sezona kadar birçok kulübünün göğüs sponsoru olarak Anadolu takımlarına destek veriyordu. Geçtiğimiz sezon 18 Süper Lig kulübünün 10'una sponsor olan Turkcell her bir kulübe yıllık 600'er bin dolar gelir sağlıyordu.

Sezon başında 1 senelik sözleşmesi daha olmasına rağmen ligin sponsor hakkını Spor Toto'ya devreden Turkcell firması, göğüs sponsoru olduğu ve halen Süper Lig'de devam eden 7 kulüple (Bucaspor'un geçen sezon sponsoru Bank Asya'ydı) olan anlaşmasını yeni sezonda devam ettirmeme kararı aldı.

Bunda en büyük etken ise 2003 yılında Anadolu'dan bir şampiyon çıkarma hedefi ile Anadolu kulüplerine destek veren Turkcell'in geçen sezon Bursaspor'un şampiyon olması ile misyonunu tamamladığına inanması.

Geçen sezon Bursa maçı 2-2 olsaydı Turkcell sponsorluk anlaşmasını devam ettirir miydi bilinmez ama şu bir gerçek ki ligimizde formaların ön tarafında reklam olmayan 8 takımımız var.

Özellikle son şampiyon Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi maçlarına kadar göğüs sponsoru bulamaması çok ilginç olur. Avrupa'nın en büyük organizasyonunda reklamının yapılmasını isteyen bir Bursa firması çıkacaktır elbet.

Sezon sonuna kadar bu kulüplerin bu şekilde gideceğini pek sanmıyorum. Hiç olmadı ligin yeni sponsoru 'Spor Toto' göğüs sponsoru olacaktır bu takımlara diye düşünüyorum.

UEFA 'Yılın En İyi Oyuncuları' Adayları!

UEFA'nın 1997-1998 sezonundan itibaren vermeye başladığı ve bir önceki sezonun 'En İyi Futbolcuları'nın belirlendiği ödüllerin 2010 adayları belli oldu.

Şampiyonlar Ligi grup kuralanının çekildiği 26 Ağustos gecesi sahiplerini bulacak ödüller için UEFA, her mevki için aday olan 3 futbolcuyu açıklamış.

UEFA'nın açıkladığı 12 adayın 5'i geçen sezon Şampiyonlar Ligi'ni şampiyon tamamlayan Inter'in oyuncusu. Yarı finalde elenen Barcelona'dan 4 futbolcu yer alırken finalist Bayern Münih'ten sadece tek oyuncu yer aldı adaylar içinde.

Geçen sezon Edwin Van der Sar'ın kazandığı 'En iyi kaleci' ödülü için adaylar; Julio Cesar (Inter), Victor Valdes (Barcelona), Hugo Lloris (O.Lyon)

Geçen sezon Terry'nin kazandığı 'En iyi savunmacı' ödülü için adaylar; Lucio (Inter), Maicon (Inter), Pique (Barcelona)

Geçen sezon Xavi'nin kazandığı 'En iyi orta saha' ödülü için adaylar; Wesley Sneijder (Inter), Xavi (Barcelona), Arjen Robben (Bayern Münih)

Geçen sezon Messi'nin kazandığı 'En iyi forvet' ödülü için adaylar; Diego Milito (Inter), Messi (Barcelona), Wayne Rooney (Manchester United)

Benim tahminim bu 4 ödül de Inter'li oyunculara gidecek gibi. Belki defansta Pique sürprizi olabilir. Wesley Sneijder 'En İyi Orta Saha' ödülünün yanı sıra geçen sezon Messi'nin kazandığı 'En İyi Kulüp Oyuncusu'na da sahip olacaktır diye düşünüyorum.

En Erken Yollanan 10 Teknik Direktör!

10) Leroy Rosenior - Torquay United (2007)


Tabi ki tarihin en erken kovulan teknik direktörü unvanı Rosenior'un elinde bulunuyor. İkinci kez Torquay United'ın başına geçen teknik adam, imza töreninden 10 dakika sonra kovularak efane oldu. Rosenior'un işine kulüp el değiştirdiği ve yeni sahiplerin kendi teknik adamları ile çalışmak istedikleri için son verildiği açıklanmıştı.


9) Jorn Andersen - Mainz (2009)

Norveçli Jorn Anderson, en ağır kovulmalardan birini tattı. Bundesliga II'den en çok gol atan takım olarak Bundesliga'ya yükselen Mainz'ı çalıştıran teknik adam, yeni sezonun başlamasına 6 gün kala kovuldu.

Başarılı teknik adamın görevinden ayrılmasına yönetimle yaşadığı fikir ayrılıkları sebep olmuştu.


8) Luigi Del Neri - Porto (2004)


Şu an Juventus'u çalıştıran Luigi del Neri , 2004 yılında Jose Mourinho'nun yerine göreve gelmişti. Şampiyonlar Ligi şampiyonu Portekizli çalıştırıcının yerini doldurmak gibi bir hayli zorlu görevi olan teknik adam, 3 yıllık sözleşme imzalamasına rağmen hazırlık maçları sonrasında kovulmuştu.

Teknik adamın İtalya seyahetinden geç gelmesi Porto başkanı Jorge Pinto da Costa'nın sabrını taşırmış ve Del Neri'nin sonunu getirmişti. Del Neri, bu olay sonrası yaptığı açıklamada "Gecikmemi açıklayacak bir teori bulmaya çalıştım ama bulamadım" demişti.


7) Newcastle United - Sir Bobby Robson (2004)


Teknik adam öğütmekte uzman takımlardan biri olan Newcastle United, Kenny Daglish'i bir önceki sezon çok başarılı olmasına rağmen, 1998/99 sezonunda oynanan iki maçın ardından kovumuştu. Yerine gelen Ruud Gullit de Alan Shearer'ı kadroya almadığı gerekçesiyle 5 hafta sonra koltuğundan olmuştu.

Beş yıl boyunca takımı çalıştıran Bobby Robson 2004/05 sezonunun başında arka arkaya alınan 4 yenilgi sonrası görevinden oldu. O sezon sonunda kariyerine nokta koyacak olan Robson, 73 yaşında menajerlik yapan ilk teknik adam olarak rekorlar kitabına da girecekti; hatta bu konuda kulübünden de kovulmama sözü almıştı. Ancak olan oldu. Başkan Freddy Shepherd da bu olay sonrası yaptığı açıklamada "Bambi'yi öldüren kişi olarak bilinmek istemiyorum" ifadelerini kullanmıştı.

Bu olaydan sonra Sam Allardyce (8 ay) ve Kevin Keegan (8 ay) gibi isimler de St James Park'ta kalıcı olmayı başaramadı. 2008/09 sezonunda takımın başına ikinci kez gelen Keegan, 3 maç sonra istifa ederek görevini bıraktı.


6) Juande Ramos - CSKA Moscow (2009)


Sevilla ile UEFA Kupası'nı kazandıktan sonra dev kulüplerin gözdesi haline gelen Juande Ramos, 2007 yılının ekim ayında Tottenham'dan kovulduktan tam 1 yıl 1 gün sonra CSKA Moskova'dan da kovulmayı başarmıştı. İspanyol teknik direktör bu iki iş arasında Real Madrid'deki görevini de kaybetmişti.


5) Hector Cuper - Real Betis/Parma (2007/08)


Kariyeri şanssızlıklarla dolu olan Hector Cuper, 2007 yazında başına geçtiği Real Betis'te oynanan ilk 14 maçta sadece 2 galibiyet alınca görevinden olmuştu.

Aynı yılın Mart ayında küme düşmeme savaşı veren Parma'nın başına getirilen teknik adam, 2 galibiyet, 3 beraberlik 5 mağlubiyet alınca kendisi de kulübü de acı sondan kurtulamamıştı. Cuper böylece bir sezonda iki takımdan birden kovulma talihsizliğini yaşamıştı.


4) Marcello Lippi - Inter (2000)


Marcello Lippi'nin başarılarla dolu kariyerinde 2010 Dünya Kupası öncesinde çok az hayal kırıklığı vardı. Bunların en başta gelenini tabi ki 2000/01 yılında Inter'in başındayken yaşadı.

Juventus'taki başarılarını yakalaması için göreve getirilen teknik adam, Roberto Baggio'yu yollayıp Robbie Keane'i alarak Interli taraftarların tepkisini almıştı. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Helsinborg'a elenilmesi de tecrübeli teknik adamın sonunu hazırladı.


3) Jose Mourinho - Chelsea (2007)


3 yıl boyunca İngiltere'de alınmadık kupa bırakmayan Mourinholu Chelsea, kulübün sahibi Roman Abramovich'i tatmin etmemişti.

Avrupa'da da kupa isteyen Rus iş adamı Rosenborg karşısında Şampiyonlar Ligi grup maçında alınan bir beraberlik sonrası panik düğmesine basarak başarılı teknik adamın görevine son vermişti.

2) Jose Antonio Camacho - Real Madrid (1998, 2004)


Oyuncu olarak Santiago Bernabeu'da büyük başarılar yakalayan Camacho, aynı başarıyı iki kez denediği teknik direktörlük kariyerinde tekrarlayamadı.

Jupp Heynckes'in yerine göreve gelen teknik adam başkan Lorenzo Sanz ile yaşadığı fikir ayrılığı nedeniyle 23 gün sonra görevinden ayrılmıştı.

2004'te bir kez daha göreve gelen teknik adam bu kez de sadece 115 gün çalıştı. Patrick Vieira'yı istemesine rağmen Michael Owen'ı kadrosunda bulan teknik adam, Espanyol karşısında alınan bir yenilgi sonrası istifa etmişti.


1) Brian Clough - Leeds United (1974)


Brian Clough, Leeds United'dan nefret eden bir teknik direktör olarak biliniyordu. 1974 yılında düşmanı olarak gördüğü Don Revie'nin yerine göreve gelen teknik adama yönetim sadece 44 gün tahammül edebildi.

Takıma yaptırdığı ilk antrenmanda "Madalyalarınızı çöpe atın. Çünkü onları hak etmeden kazandınız" diyen teknik adam takımın en iyi oyuncusu Eddie Gray'in sakatlığı ile ilgili olarak da "Yarış atı olsaydı onu vurmak zorunda kalırdık" demişti.

Clough, Leeds United'ın başına 6 maça çıktıktan sonra kovuldu.

Kaynak: Goal.com

16.08.2010

Robinho İçin Favori Fenerbahçe, Plase Beşiktaş!

Balotelli transferinden sonra forvet hattı iyice kalabalıklaşan Manchester City'de (Tevez, Adebayor, Bellamy, Santa Cruz, Robinho, Jo) Brezilyalı golcü Robinho'nun takımdan ayrılmasına kesin gözü ile bakılıyor.

Ligin ilk haftasında oynanan Tottenham Hotspur maçında ilk 18'e bile alınmayan 26 yaşındaki golcü Robinho'nun da kariyerine başka bir kulüpte devam etmek istediği biliniyor.

2008 yaz transfer dönemimin son saatlerinde 42.5 milyon euroya Manchester City'e gelen Robinho'nun hangi takıma transfer olacağı ile ilgili İngiliz Sky Bet şirketi sitesinde bahisler açmış.

Geçen hafta bu sitenin Robinho için oranlarından en düşük oran Beşiktaş'a veriliyordu. Şu anda ise oranlar tamamen değişmiş durumda ve Fenerbahçe açık ara önde. Sky Bet'in Fenerbahçe'ye verdiği oran o kadar düşük ki iş sadece imzaya kaldı bunların önceden haberleri var sanırsınız.

Fenerbahçe'den sonra en düşük oran ise Beşiktaş'a ait. Beşiktaş'ı sırası ile Inter, Benfica ve Santos kulüpleri takip ediyor. Bahis sitesi Roninho'nun Manchester City'de kalacağına ise ihtimal vermemiş.

İşte Robinho'nun 2010-2011 sezonunda hangi takımda oynayacağına dair açılan bahis oranları;

Fenerbahçe: 1.25
Beşiktaş: 3.00
Inter: 4.00
Benfica: 6.00
Santos: 8.00
AC Milan: 14.00
Barcelona: 14.00
Schalke 04: 14.00
Shakhtar Donetsk: 20.00
Chelsea: 30.00

Stjarnan Takımı Gol Sevinci - Part 3




Sırf bu takımın maçlarını izlemek için İzlanda Ligi maçlarını yayınlayan kanala abone olasım geliyor.

Daha önce 'olta ile balık tutma' ve 'bisiklet' gol sevinçlerine şahit olduğumuz İzlanda Ligi takımlarından Stjarnan geçen hafta ligde Selfoss'u 3-2 yendiği maçta attıkları 3 golde de birbirinden yaratıcı gol sevinçlerine imza atmışlar.

İlk golde gol atan oyuncu pille çalışan bir oyuncak gibi hareket ediyor. Bir noktada pili bittikten sonra başka bir arkadaşı arkadan gelerek eski tip oyuncaklar gibi kuruyor ve yeniden hareket ediyor.

İkinci attıkları golse ise golü atan futbolcuya birden inme geliyor ve bir anda kendini yerde buluyor.

3. golden sonra yapılan gol sevinci ise benim favorim. Normalde eşi hamile olan ya da yeni doğum yapmış futbolcular attıkları golden sonra futbol topunu formasının içine sokarak o golü eşlerine ithaf eder.

Stjarnanlı futbolcular ise bu gol sevincini biraz ileriye taşımışlar. Golü atan futbolcu topu formasının içine koyduktan sonra yere yatıyor ve diğer arkadaşları o topun doğumunu gerçekleştiriyor.

Yaratıcılıkta sınır tanımayan ve her zaman takipçisi olduğumuz Stjarnan'ın gol sevinçlerini PES ya da FIFA oyunu kullanır mı acaba merak içerisindeyim :))

Reina Liverpool'u Çok Fena Yaktı!

Premier Lig'de ilk hafta maçlarında sonucu en çok merak edilen karşılaşma Liverpool ile Arsenal arasındaydı.

Geçen sezonu hayal kırıklığı ile geçiren ve 2010-2011 sezonuna Roy Hodsgon yönetiminde başlayan Liverpool'da sahada yeni transferlerden Jovanovic ve Joe Cole yer alırken Arsenal cephesinde de Bordeuax'dan alınan golcü oyuncu Chamakh ve yine Fransa'nın Lorient takımından alınan Koscielny ilk 11'de yer alıyordu.

Ev sahibi Liverpool'da Torres tam hazır olmadığı için yedeklerde yer alırken, Arsene Wenger de Van Persie ve Fabregas gibi oyunculara ilk 11'de şans vermemişti aynı sebepten ötürü.

Chelsea'den transfer edilen ve büyük umutlar beklenen Joe Cole'un tam devre biterken kırmızı kart görmesi Liverpool'un umutlarını kırsa da 10 kişi 'Kırmızılar' Ngog'un 46. dakikada attığı golle öne geçtiler. Oyuna sonradan giren Torres'in de etkili oyunu Liverpool için avantajdı.

Tam herşey Liverpool için iyi giderken 90+1. dakikada Chamakh ile girdiği hava topu mücadelesinde topu kontrol etmeye çalışan Reina'nın topla yere düştüğü pozisyon sonrası direkten döndükten sonra göğsüne çarpan topu yakalayamaşı takımını 3 puandan etti.

Akıllara hemen Dünya Kupası'nda yaşanan kaleci hataları geldi. Herhangi bir Arsenalli'nin şaka yollu Premier Lig'in resmi topunu, Dünya Kupası topu 'Jabulani'ile değiştirme ihtimali ne kadar bilemiyorum ama 17 Kasım 2009'da 'Balon kurbanı olan' Reina yine İngiltere'de en çok konuşulacak isim olacak bu kesin.
Related Posts with Thumbnails