21.09.2009

Emekliye Ayrılan Forma Numaraları!

90'lı yılların sonlarından günümüze kadar gelmiş olan formayı emekliye ayırma geleneği, vefa örneğinin en büyük göstergesi olarak biliniyor. Kimi takımlar bunu taraftarına adarken; bazı takımlar da unutulmaz bir futbolcusunun formasını emekliye ayırıyor. Emekliye ayrılan formayı ise bir daha kimse giymiyor. Formayı emekliye ayırma konusunda başı çeken lig olarak İtalya Serie A gözüküyor. Serie A'da bazı efsanevi futbolcuların numarası kullanımdan kaldırılırken, Pele, Maradona, Roberto Baggio, Johan Cruyff gibi isimlerin de formaları kullanılmıyor.

İŞTE EMEKLİYE AYRILAN FORMALAR

6 - Franco Baresi: (Milan'ın efsane ön liberosu Franco Baresi'nin 6 numaralı forması)


6 - Aldair: (1990 - 2003 yılları arasında, tam 13 yıl Roma'da görev yapan Brezilyalı savunma oyuncusu Aldair'in 6 numarası forması)


10 - Roberto Baggio: (Kariyerinin sadece son 4 sezonunda Brescia forması giymiş olan, 1993 FIFA Dünyada Yılın Oyuncusu ve Altın Top sahibi Roberto Baggio'nun 10 numaralı forması.)


3 - Giacinto Facchetti: (Inter'in efsane sol beki, ayrıca başkanlığa getirilen ilk eski futbolcusu Giacinto Facchetti'nin 3 numaralı forması)


23 - Marc Vivien Foe: (Marc-Vivien Foe'nin 2003 yılında sahadaki ölümü sonrası M.City tarafından emekliye ayrılan forması)

17 - Marc Vivien Foe: (Kamerunlu oyuncunun 17 numaralı formasını da eski kulübü Lens emekliye ayırdı.)

3 - Paolo Maldini: (Milan formasını yıllarda başarıyla taşıyan Maldini'nin 3 numaralı forması, oğlu Milan forması giyene kadar askıda.)


10 - Diego Maradona: (Napoli'de bir tarihi yeniden yazan Diego Maradona'nın 10 numaralı forması.)

30 - Jason Mayele: (Chievo - Parma maçı öncesi takım otobüsüne yetişmeye çalışırken arabasıyla geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybeden Chievo'lu Jason Mayele'nin 30 numaralı forması.)


29 - Miklos Feher: (25 Ocak 2004 günü SL Benfica forması ile Vitoria Guimaraes'e karşı oynanan maçın 24. dakikasında kalp krizi geçiren Feher'in 29 numaralı forması.)

10 - Pele: (Cosmos'da bir efsane olan Pele'nin 10 numaralı forması.)


10 - Ferenc Puskas: (Tüm zamanların en iyi futbolcularından biri olarak kabul edilen Puskas'ın 10 numaralı forması.)


14 - Johan Cruyff: (Ajax ve Hollanda'nın efsane futbolcusu Johan Cruyff'un 14 numaralı forması)


25 - Gianfranco Zola: (Chelsea'nin unutulmaz oyuncusu Zola'nın 25 numaralı forması)


19.09.2009

Bayramda 4 Porsiyon Baklava Niyetine 4 Müthiş Maç!

Bu haftasonu bizleri Avrupa liglerinde birbirinden önemli 4 maç bekliyor. Özellikle Pazar günü oynanacak maçlar o gününde bayram olması ile izlenilmesi zor maçlar olacak.

Bu maçlardan ilki İspanya Ligi'nde oynanacak olan Barcelona - Atletico Madrid maçı. Geçen sezon bu 2 takımın La Liga'da oynadığı 2 maçta İddaa tabiri ile 7+ bitmişti. Nou Camp'taki en son maç ise 6-1 sona ermişti.

Pazar gününün en önemli maçı ise Manchester derbisi olacak. Adebayor cezası nedeni ile oynayamacak olsa da esas kapışma Tevez ile Ferguson'un karşı karşıya gelmesi olacak. Geçen sezon Old Trafford'ta oynanan maçı ManU, eski oyuncuları Tevez ve Ronaldo'nun golleri ile 2-0 yenmişti.

İngiltere'de oynanacak diğer önemli maç ise Chelsea ile Tottenham arasında oynanacak Londra derbisi. Maçta ev sahibi olan Maviler ligde 5 maçta topladığı 15 puanla lider. Geçen sezon Stamford Bridge'da maç 1-1 berabere bitmişti. Tottenham'da bu sezon ligdeki tek puan kaybını iç sahada Manchester United'a karşı 3-1'lik skorla oldı.

Pazar gününün ise gece oynanacak olan Roma-Fiorentina maçı ile tamamlayacağız. Her ne kadar 2 takımda şu anda eski güçlerinden uzak olsalarda müthiş bir maç bizi bekleyecek. Sezona kötü başlayan Roma ligde 3 puanla 15. sırada. Mor-Menekşeler ise 3 maçta topladığı 7 puanla 5. sırada bulunuyor. Bu statta oynanan son 3 maçı da kazanan Roma geçen sezonki maçı da 1-0 kazanmıştı.
İşte o kaçırılmayacak 4 maçlın saatleri ve yayınlayacak kanallar;

19 Eylül Cumartesi:

23.00: Barcelona - A. Madrid (NTV SPOR)

20 Eylül Pazar:


15.30:
Manchester United - Manchester City (SPORMAX)

18.00:
Chelsea - Tottenham (SPORMAX)

21.45: Roma - Fiorentina (NTV SPOR)

18.09.2009

Büyük Heyecan Start Aldı!


Salı günü oynanan Beşiktaş - Manchester United maçından önce çalan ve yıllardır Şampiyonlar Ligi'nin resmi müziği olan şarkıyı duyduğum anda bu heyecanı ne kadar özlediğimi farkettim. Ön eleme ve play-off turlarını saymazsak eğer tam 111 gündür bu heyecanı bekliyorduk.

8 grupta oynanan 16 karşılaşma ile Şampiyonlar Ligi gruplarının ilk maçları sonuçlandı. Kimi takım hayal kırıklığı yaşattı kimi takım dünyaları kaçırdı ama maçı kazanamadı, kimileride yıldızları ile sonuca gitmesini bildi. Maçların bitmesinin üzerinden 3 gün geçsede bu haftadan itibaren Şampiyonlar Liginde grup maçlarının analizine başlıyorum.

A grubunda oynaan ilk maçlarda Bayern Münih İsrail ekibi Maccabi Haifa'ya konuk oldu. İlk yarıda çok zorlanan Alman ekibi galibiyete 2. yarıda bulduğu goller ile ulaştı. Bir duran top organizasyonunda Bayern, 64. dakika da Van Buyten ile öne geçerken maçın bitimine son 5 dakika kala sahneye hafta sonu lig maçında da 2 gol kaydeden 19 yaşındakiThomas Müller kaydetti ve maç 3-0 sona erdi. Grubun diğer maçında ise Diego'dan yoksun Juventus, Torino'da Fransız ekibi Bordeuax'u konuk etti. Ev sahibi ekip 61. dakika da Iaquinta ile öne geçse de maç boyu oyunu tek kaleye yığsada Bordeaux Plasil ile 75. dakikada skoru dengeye taşıdı ve maçtan 1 puanla döndü.

Temsilcimiz Beşiktaş'ın da yer aldığı B grubunda ilk maçlarda sürpriz sonuç çıkmadı. İnönü'de oynanan maçta Manchester United gol pozisyonunda girmekte zorlansa da Beşiktaş defansının bir anlık hatasıyla 77. dakikada Scholes ile maçı 1-0 kazandı. Grubun diğer maçında Bundesliga'nın son şampiyonu Wolfsburg, CSKA Moskova'yı ağırladı. Maçtan birkaç gün önce Zico ile yollarını ayırarak Juande Ramos'u takımın başına geçiren rakibi karşısında zorlanmayan Alman ekibi, geçtiğimiz sezon Bundesliga'yı gol kralı olarak kapatan Brezilyalı yıldızı Grafite'nin hat-tricki ile sahadan 3-1 galip ayrıldı.

C grubunda oynanan maçta İtalya ligine pek iyi bir başlangıç yapamayan Milan, Marsilya deplasmanına konuk oldu. Milan'ın 36 yaşındaki tecrübeli golcüsü Filippo Inzaghi yine iş başındaydı ve attığı 2 gol ile takımını galibiyete taşıdı. Pipo Devler Ligindeki toplam gol sayısını 68'e çıkararak bu alandaki liderliğini sürdürdü. Grubun diğer maçında Real Madrid Zürih'e konuk oldu. Cristiano Ronaldo'num muhteşem 2 frikik golünün yanı sıra Raul,Higuain ve Guti'nin attığı goller ile Madrid ekibi sahadan 5-2 galip ayrılarak Şampiyonlar Ligi'ne müthiş start verdi.

Atletico Madrid hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. D grubunda Vicento Calderon stadında oynanan maçta belki de Şampiyonlar Ligi'nin en zayıf takımı olan Apoel'i konuk eden Madrid ekibi, Aguero ve Forlan gibi hücum silahları olmasına rağmen gol atamadı ve maç 0-0 bitti. Grubun diğer maçında ise Chelsea yoğun yağış altında oynadığı maçta Londra'da Porto'yu Anelka'nın golü ile 1-0 yendi. Maç 1-0 bitse de 2 takımda sayısız fırsatlardan yararlanamadı.

E grubunun açık ara favoirisi olan Liverpool, Anfield Road'ta ağırladığı zayıf rakibi Debrecen'e karşı çok zorlandı. Tarihinde ilk kez Devler Ligi'ne katılan rakibi karşısında Kırmızılar tek gollü galibiyet aldı. O golde zor günlerin kurtarıcı ismi olan Dirk Kuyt'dan geldi. Çarşamba günü oynanan 8 maç içinde en çekişmeli maçlardan biri olan Lyon-Fiorentina mücadelesinde ise Fransız ekibi tek gollü bir galiviyet elde etti. Fiorentina 45. dakikada yıldız oyuncusu Gilardino'nun kırmızı görmes ile maçı 10 kişi tamamlarken Lyon'a galibiyeti getiren gol 75. dakika da Pjanic'ten geldi.

Kuralar çekildikten sonra herkesin dört gözle beklediği maç olan Inter-Barcelona maçından maakesef gol sesi çıkmadı. Her ne kadar 2 takım da sayısız gol pozisyonu yakalasa da ne Eto'o, ne de Zlatan Ibrahimovic eski takımına karşı galibiyet sevinci yaşayabildi. Bu grupta oynanan diğer maçta ise Dinamo Kiev, Gökdeniz'li, Hasan Kabze'li Rubin Kazan'ı 3-1 yenerek grubu 3. bitirme adına büyüj avnataj sağladı.

Şampiyonlar Ligi'nin en zayıf grubu olan G grubunda 1. torba takımı olan Sevilla ilk maçlardan liderliği ele geçirdi. Zayıf Rumen ekibi Unirea ile Sanchez Pizjuan stadında karşı karşıya gelen Endulüs ekibi her 2 yarıda bulduğu goller ile maçtan 2-0'lıl galibiyetle ayrıldı. Muhtemelen grunpta 2. sıra için mücadele edecek olan Stuttgart ile Rangers'ın Almanya'daki karşılaşmasında ise kazanan çıkmadı. Stuttgart 18. dakika da Pogrebnyak ile öne geçse de İskoçya temsilcisi 77. dakika da Bougherra ile eşitliği sağladı.

Devler Ligi'nin son grubu olan H grubunda ise favoriler galip geldi. Bu grupta kendi liginde geçtiğimiz sezonu şampiyon tamamlamamış tek takım olan Arsenal, Standart Liege'ye konuk oldu. İlk 5 dakika da 2 gol atan Belçika temsilcisi ümitlensede Arsenal devre biterken attığı 1 gol ile soyunma odasına ümitli girdi. 2. yarı Topçular zorlansada son 15 dakikada bulduğu 2 gol ile sahadan galip ayrıldı. Bu grupta oynanan diğer maçta Yunan şampiyonu Olympiakos, Hollanda şampiyonu Alkmaar'ı 78. dakika da attığı tek gol ile geçmesini bildi ve gruplara iyi bir başlangıç yaptı.


Bu Gol Tüm Dünyada İzlenme Rekorları Kırıyor!

O kadar aradım taradım ama golü kimin attığını bir türlü öğrenemedim.

Eğer golü atanın kim olduğunu bilen varsa yorumlarda belirtirse sevinirim. Dün tüm ajanslardan ve internet sitelerinden geçen bu gol ile ilgili bildiğimiz tek şey Brezilya liginde atılmış olması.

İŞTE O MÜKEMMEL GOL!

Sahaya Daldı, Kaleciye Tokat Attı!


Yunanistan Ligi'nde oynanan maçta, Aris takımının kalecisi Sifakis, Selanik ile oynadıkları ve 2-2 berabere kaldıkları maçta bugüne kadar eşi görülmemiş bir protestoya kurban gitti.

Kendini kaybetmiş olan bir taraftar sahaya dalarak Sifakis'in önüne kadar gitti ve burun buruna geldiği file bekçisine avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Soğuk kanlılığını koruyan Sifakis bir
müdahalede bulunmazken, ağır kalan güvenlikten faydalanan 'fanatik',uzaklaştırılmaya başladığı sırada kaleciye bir de tokat attı. Aris kalecisi Sifakis'in, soğuk kanlı tavırları ve kendisini protesto eden fanatiğe müdahalede bulunmaması Yunan basını ve taraftarlardan büyük övgü aldı.

İŞTE O GÖRÜNTÜLER!

Rooney Böyle Çıldırdı!

Manchester United takımında krampon fırlatmak artık iyice moda oldu.

Salı gecesi İnönü Stadı'nda temsilcimiz Beşiktaş ile karşı karşıya gelen Manchester United'ın yıldız golcüsü Wayne Rooney maçta çok kötü bir performans sergiledi.

Kura çekiminden önce Türkler ile adeta dalge geçen Rooeney, Beşiktaş taraftarından da maç boyunca sürekli tepki görerek bir ton küfü yedi.

64. dakika da yerini Michael Owen'a bırakan İngiliz golcü yedek kulübesine doğru yönelirken zaten kafa hareketler ile ne kadar sinirli olduğunu belli ediyordu. Yedek kulübesinde oturduğu anda ise sinirle kramponlarını yere fırlattı.

İŞTE O GÖRÜNTÜLER

Beckham'ın Çıldırdığı An!


ABD Ligi'nde oynanan LA Galaxy - Dallas maçının son dakikalarından yaşanan olaylar ülkeye damgasını vurdu.

LA Galaxy forması giyen ünlü yıldız David Beckham 6-3'lük mağlubiyeti hazmedememiş olacakki rakip takımdan Hernandez'in yukarıdaki resimde görüldüğü üzere boğazına saldırdı.

ABD kıtasında memnun olmadığını her fırsatta dile getiren ve ligin bitmesi ile Milan yada İngiltere liginden bir takıma transfer olmayı dört gözle bekleyen Beckham'ın 1 ay içinde 2. kez ceza alması gündemde.

10.09.2009

Paraya Para Demeyen 10 Teknik Direktör!

Futbolda en çok kazanan teknik direktörün, Özbekistan'dan Bunyodkor takımının çalıştırıcısı Brezilyalı Luiz Felipe Scolari olduğu ortaya çıktı.

İspanya'nın Katalan bölgesinden Sport gazetesi de en iyi maaş alan 10 teknik direktörü açıkladı.

İşte en çok kazanan 10 teknik direktör;

1 - Luiz Felipe Scolari (16.6 milyon euro)


2 - Jose Mourinho (11 milyon euro)


3 - Fabio Capello (8.8. milyon euro)


4 - Alex Ferguson (7 milyon euro)

5 - Roberto Mancini (6 milyon euro)


6 - Carlo Ancelotti (6 milyon euro)


7 - Manuel Pellegrini (5.5 milyon euro)


8 - Louis Van Gaal ( 5.2 milyon euro)


9 - Guus Hiddink (5 milyon euro)


10 - Arsene Wenger (4.8 milyon euro)


Rakip Takımın Forması İle Maça Çıktılar!

A2 Futbol Ligi Kuzey Grubu'nda mücadele eden Çaykur Rizesporlu futbolcular, Karabük deplasmanına formalarını getirmeyi unutunca, maça rakip Kardemir Karabükspor'un yedek formasıyla çıkmak zorunda kaldı.

Bank Asya 1. Lig kulüplerinin de katılımıyla bu sezon PAF Ligi'nin yerine ilk kez düzenlenen A2 Futbol Ligi'nde dün Kardemir Karabükspor ile Çaykur Rizespor, Safranbolu İlçesi Futbol Sahası'nda karşılaştı.

Maç öncesi soyunma odasında hazırlıklarını yapan Çaykur Rizesporlu futbolcular, formalarının üstlerinin Rize'de unutulduğunu fark edince, Kardemir Karabükspor yöneticilerinden yardım istediler.

Bunun üzerine Kardemir Karabükspor'un yedek formasının verildiği futbolcular, rakiplerinin formadaki amblemini bantla kapatarak sahaya çıktı.

Çaykur Rizesporlu futbolcular, yeşil-beyaz renkli şortlarının üzerine giydikleri rakiplerinin beyaz üzerine kırmızı-mavi çizgili renklerini taşıyan formayla maçı tamamladı. Kardemir Karabüksporlu futbolcular ise klasik kırmızı-mavi çubuklu formalarıyla sahada yer aldı.

İŞTE O MAÇIN GÖRÜNTÜLERİ

Arabası Çalınıyor Anonsununu Duyunca Maçı Bırakıp Gitti!


İspanya 3. Ligi'nde oynanan Murcianos del Jumilla-Puente Tocinos karşılaşmasında çok ilginç bir olay yaşandı.

Maçın 63. dakikası oynanırken stat hoparlöründen bir arabanın çalındığına dair anons yapıldı. Bu arabanın kendisinin olduğunun farkına varan orta hakem Madrigal Soria yan hakemlere gidip durumu anlattıktan sonra maçı terkederek stat dışına çıktı.

Dipnot: Orta hakem hırsızlar arabasını çalmadan önce arabasını kurtarmış ve polislere aracını teslim ettikten sonra maça kaldığı yerden devam etmiş.

İŞTE HAKEMİN ANONSU DUYDUĞU VE DEVAMINDA MAÇI TERKETTİĞİ ANLAR

6.09.2009

Richard Dunne Aston Villa'da!

Kolo Toure ve John Lescott'un gelmesi ile ilk 11'de yer alması zaten zor görünüyordu Manchester City'nin İrlandalı kaptanının.

Aston Villa'da transferin son gününde 6 milyon poundluk bir bonservis bedel ile Richard Dunne'i kadrosuna katarak defansını iyice güçlendirmiş oldu.

21 Eylül 1979'da İrlanda'nın başkenti Dublin'de dünyaya gelen Dunne futbola Dublin'deki kulüplerden biri olan Home Farm F.C'nin altyapısında başladı. (Bu kulübün altyapısından yetişen diğer ünlü oyuncular ise Ian Harte, Gary Kelly, Kenny Cunningham). 15 yaşındayken ise Everton'un alt yapısına geçti.

18 yaşındayken Everton'un rezerve takımları ile maçlara çıkmaya başlayan Dunne Evrton ile 5 sezon forma giydi. İlk 2 sezonda pel fazla forma şansı bulamayan İrlandalı oyuncu 1998-1999 sezonunda ilk 11'de forma şansı bulmaya başladı. O sezon 16 kez Premier Lig'de forma giydi. 1999-2000 sezonunda 27 maça çıkan Dunne, gol sevinci yaşayamazken Everton forması ile hiç gol yaşayamadı. Ertesi sezon başında da 3 milyon pounda Manchester City'nin yolunu tuttu.

O sezon Newcastle United'tan Fransız Charvet ile birlikte takıma katılan Richard Dunne kısa sürede ilk 11'in değişilmez oyuncusu oldu. İlk sezonunda M.City ile 24 lig maçında forma giydi ve 3 sarı kart gördü. Macnchester City ile ilk sezonunda ligi 18. sırada tamamlarlarken ligden de düşme üzüntüsü yaşadılar.

2001-2002'de Championship Liginde 28 maça çıkan Dunne ilk golünüde kaydetmiş oldu. İngiltere Kupalarında'da 4 maça çıkan İrlandalı oyuncu sezon toplamında 6 sarı kart gördü 1 kez de kırmızı kart gördü. O sezon şampiyon olan City tekrar Premier Lig'e yükseldi.

Manchester City formasını toplamda 9 sezon giyen Richard Dunne toplamda 278 lig maçına çıktı. Bu maçlarda rakip fileleri 8 kez havalandırırıken 49 kez sarı, 5 kez de kırmızı kart gördü.

Evertondaki 6. sezonunu sonunda 27 yaşındayken kaptanlık pazubandını takan Richard Dunne Manchester City ile son 3 sezonunu kaptan olarak geçirdi. Özellikle kaptan olduğu ilk sezon olan 2006-2007'de 38 lig maçının tamamında 90 dakika forma giyerek çok istikrarklı bir performans gösterdi.

Manchester City taraftarları tarafından üstüste 4 kez "Kulübün En İyi Oyuncusu" seçildi (2004-2005, 2005-2006, 2006-2007, 2007-2008). 4 Temmuz 2008'te kulübü ile 4 senelik bir sözleşme imzalayan İrlandalı oyuncunun özellikle son sezonu çok kart gördüğü bir sezon olarak geçti. 2'si Premier Lig'de olmak üzere 4 kez kırmızı kart gören Dunne, 9 kez de sarı kart gördü.

O sezon ile ilgili dikkat çeken bir olayda doğum gününde oynanan ve 6-0 Manchester City'nin galibiyeti ile sonuçlanan Birmingham maçında gol kaydetmesi oldu. 17 Ocak 2009'da oynanan Wigan maçında gördüğü kırmızı kart ise Premier Lig'de gördüü 8. kırmızı kart oldu ve bu alanda Patrick Vieira ve Duncan Ferguson ile beraber rekoru elinde bulundurdu.

Ülkesi İrlanda formasını ilk kez 200 yılında giymeye başlayan Richard Dunne toplamda 53 kez ülkesinin formasını terletirken 7 de gol kaydetti. Ülkesi ile yaşadaığı tek uluslararası turnuva deneyimi ise 2002 yılında Güney Kore-Japonya ortaklığında düzenlenen Dünya Kupası oldu. E grubunda Almanya, Kamerun ve Suudi Arabistan ile beraber mücadele eden İrlanda Cumhuriyeti 5 puanla grubu 2. sırada bitirerek 2. tura yükseldi. 2. turda ise penaltılarla İspanya'ya elenmektem kurtulamazlarken Richard Dunne bu 4 maçtada forma giydi.

5.09.2009

John Heitinga Everton'da!

En önemli savunma oyunucusu olan Lescott'u 22 milyon pounda Manchester City'e satan Everton İngiliz oyunucun yerini Hollandalı Heitinga ile doldurdu.

6.2 milyon pounda Atletico Madrid'ten transfer edilen Heitinga forma numarası olarakta Lescott'un numarası olan ve en son kulübü Atletico Madrid'te de giydiği 5 numarayı tercih etti.

15 Kasım 1983'te Hollanda'nın Alphen aan den Rijn bölgesinde dünyaya gelen Heitinga Ajax alt yapısının çıkardığı oyunculardan biri. 7 yaşındayken girdiği Ajax'ın alt yapısında 11 sene top koşturduktan sonra ilk resmi maçına 26 Ağustos 2001'de Feyennord'a karşı çıktı.

Ajax ile ilk profesyonel sezonunda 15 maça çıkan Heitinga için 2002-2003 sezonu kabus gibi geçti. O sezon yaşadığı sakatlıklar ile 6 ay sahalardan uzak kalan Hollandalı oyuncu sadece 1 kez ( O da sonradan) forma giymişti.

Bir sonraki sezona ise fırtına gibi giren ve ilk olarak 17 Ekim 2003'teki Volendam maçında sonradan girerek sahalara dönen Heitinga kısa süre içinde ilk 11'de giymeye başladı. Ajax forması ile ilk golünü 9 Kasım'da oynanan ve takımının 4-1 galip geldiği Den Haag maçında kaydetti. Hollandalı oyuncu o sezon 26'sı lig maçı olmak üzere toplam 29 maçta forma giyerken 3 gol kaydetti, 4 sarı 1 de kırmızı kart gördü ve Ajax ile lig şampiyonluğu sevinci yaşadı.

Yazın düzenlenen Avrupa Şampiyonasında Hollanda formasını da giyen Heitinga turnuvaya yarı finalde veda eden ülkesi adına 3 maçta 178 dakika forma giydi ve 1 sarı 1 de kırmızı kart gördü. 2004-2005 sezonunda Ajax ile 23'ü ilk 11 olmak üzere 26 lig maçında forma şansı bulan Hollandalı oyuncu 1 kez gol sevinci yaşadı. Kulübü Ajax ise o sezon PSV'nin ardından ligi 2. sırada bitirieken Heitinga'nın 4 maçta sahada yer aldığı Devler Ligi'ne gruplarda 3. olarak veda etti. Uefa'da da 3. turda Auxerre'e elendi.

2005 sonunda Ajax için iyice kilit bir oyuncu konumuna gelen 22 yaşındaki oyuncu 2005-2006'da da Ajax ile 24'ü lig 6'sı da Devler Ligi olmak üzere 30 maçta forma giydi. Bu 30 maçın 21'inde ilk 11'de başlayan Heitinda 3 gol atarken 7 sarı 1 de kırmızı kart gördü. Van Basten tarafından 2006 Dünya Kupası'na çağrılan Heitinga 3 maçta 159 dakika sahada kalırken takımının 2. turda Portekiz'e elenmesine engel olamadı.

2006-2007 sezonunda 34 lig maçın tamamında forma giyen Heitinga rakip fileleri 7 kez havalandırdı. Buna rağmen takımı PSV'nin averajla arkasında yer alarak ligi 2. sırada bitirdi. Takımı Ajax Şampiyonlar Ligi'ne ön eleme turunda veda edip Uefa Kupası'nda devam ederken Hollandalı oyuncu bu kulvarda tamamı ilk 11'de olmak üzere 7 maça çıksada 3. turda bu turnuvaya veda ettiler. Sezon toplamında 47 maçta forma giyen Heitinga 9 gol atarken 10 kez sarı 1 kez de kırmızı kart gördü.

Ajax'taki son sezonu olan 2007-2008'te de yine istikrar abidesi oldu Hollandalı oyuncu. Hollanda liginde Ajax ile 38 maçın tamamında forma giyen (34'ü lig, 4'ü de Şampiyonlar Ligi play-offu) Heitinga bu sezon da ligde rakip fileleri 7 kere havalandırdı. O sezonu Ajax, PSV'nin 3 puan arkasında 2. bitirirken Avrupa Kupaları'nda yine hüsran olmuştu. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Slavia Prag'a elenen Ajax, Uefa Kupası ilk turunda da Dinamo Zagreb'e elendi. Tüm sezonu Heitinga 40 maçta 8 gol ile tamamlarken 7 kez de sarı kart gördü.

O yaz Avrupa Şampiyonası'nda Hollanda milli takımının formasını da giyen Heitinga 2'si sonradan olmak üzere 3 maça çıktı ve 140 dakika sahada kaldı. Hollanda milli takımı Euro 2008'e Çeyrek Final'de Rusya'ya karşı veda ederken 25 yaşındaki oyuncu o yaz 8.8 milyon pounda İspanyol takımı Atletico Madrid'e transfer oluyordu.

Atletico Madrid ile çıktığı ilk lig maçı olan 31 Ağustos'taki Malaga maçında ilk golünü de kaydeden Hollandalı oyuncu 2008-2009 sezonunda La Liga'da 27 maçta forma giyiyordu. Atletico Madrid ile çıktığı 2. lig maçı olan Barcelona maçı ise tamamen hüsranla sonuçlanıyordu. O yaz Fiorentina'dan transfer edilen Çek savunma oyuncusu Ujfalusi ile uyum sorunu yaşayan Heitinga'nın takımı Nou Camp'ta 6-1'lik skorla adeta hezimete uğruyordu.

Sezon toplamında 32 maçta forma giyen Heitinga 3 gol kaydederken 11 kez de sarı kart gördü. Atletico Madrid o sezonu 4. sırada tamamlarken Şampiyonlar Liginde'de gruplardan çıkmasına rağmen 2. turda Porto'ya elenmekten kurtulamadılar. Hollandalı oyuncu Devler Liginde'de tamamı ilk 11'de olmak üzere 5 maçta 320 dakika forma giydi.

Heitinga her ne kadar savunmada istikrarlı bir şekilde oynasada takımı ligde kalesinde 57 gol gördü. (Bu sayı ligi son sırada tamamlayan Recreativo'nun yediği gol sayısı ile aynı. Ayrıca ligde en fazla gol yiyen 8. takım oldular.)

Hollandalı oyuncu ilk olarak 2004 yılında ABD'ye karşı ilk olarak giydiği Hollanda milli takım formasını da 46 kez giydi ve 7 gole imza attı.

Einstein Hesabı Cezayı 12 Maçtan 8 Maça Düşürdü!

30 Ağustos'ta oynana Anderlecht - Standart Liege maçında yaşanan bu pozisyon Belçika'yı karıştırmıştı.

Pozisyon sırasında faule maruz kalan Anderlecht'li Wasilewski'nin ayağı kırılırken büyük ihtimalle sezonu da kapattı. Faulu yapan Alex Wistel kırmızı kart görse de olaylar maç sonunda da devam etti. Standart Liege'li oyuncu Witsel maçın ardından Anderlecht'li fanatik taraftarlar tarafından ölüm tehditleri almaya başlamış ve antremanları polis koruması eşliğinde sürdürmüştü.

Geçtiğimiz günlerde Belçika Futbol Federasyonu olay ile ilgili kararını vermiş ve Alex Witsel'e 12 maç ceza vermişti.

Standart Liege'nin menajeri Pierre François ise ilginç bir gereçke ile cezanın indirilmesi için federasyona başvurdu.

François, itiraz üzerine federasyonda yapılan duruşmada, doktor Michel Matagne'in raporunu sunarak, Witsel'in ve Wasilewski'nin birbiriyle temasa geçtiği süre ve bunun etrafında gelişen olayları, "Einstein'in fiziksel hesapları" ile açıkladı. Francois, bu açıklamaların ışığında Witsel'in hatayı kasti yapmadığını öne sürdü.

Aynı zamanda adli kaza ve çarpışmalar üzerinde uzman olan Matagne'in raporunda, Witsel'in Wasilewski'den daha önce topa yaklaştığı, ancak Polonyalı oyuncunun kayma hareketi yaptığı için topla daha çabuk buluştuğu anlatılarak, bu buluşmalar adım adım, santim santim 8 değişik biçimde açıklandı.

Bu savunmanın ardından Tahkim Kurulu, Witsel'in 12 maç oynamama ve 2 bin 500 avro para cezası, 8 maç ve 250 avroya çekildi.

İŞTE WASILEWSKİ'NİN AYAĞININ KIRILDIĞI O POZİSYON!

Fanatizm'de Son Nokta! Kardeş Kardeşi Öldürdü!

Paraguay'ın en büyük derbilerinden biri olan Cerro Porteno - Olimpia maçı sonrası olaylar çıktı ve maç sonunda bir aile trajedisi yaşandı.

Ateşli her derbide olay çıkar genelde her ülkede. Bu bizim ülkemizde de böyledir, Arjantin'de de, İtalya'da da Paraguay'da da...

Paraguay'daki bu derbi mücadelesi Olimpia'lı oyuncu Dario Caballero'nun kafasına yabancı madde isabet etmesi ile 10 dakika geç başlamıştı. Maçı Caballero'nun kendi kalesine attığı gol ile Cerro Porteno 1-0 önde kapattı. Toplam 5 kırmızı kartın çıktığı maçı ev sahibi 9, konuk ekip 8 kişi tamamladı. Bu kırmızı kartlardan ikisi 45. diğer ikiside 71. dakikada karşılıklı olarak çıktı. Ayrıca iki takımın teknik direkötürüde saha dışına gönderildi.

Maç sonu iki takım taraftarları arasında yaşanan kavgada ise dehşet bir olay yaşandı. Olimpa taraftarı olan 30 yaşındaki Carlos Sosa, rakip takımdan bir taraftarı bıçaklayarak öldürdü. Öldürdüğü kişi ise öz kardeşi olan 20 yaşındaki Elvio Sosa.

Bu Tekmeye Futboldan 1 Yıl Men Cezas!


Bolivya'da geçtiğimiz haftalarda inanılmaz bir olay yaşanmış ve Oriente Petrolero - Blooming Santa Cruz maçında yeşil sahalarda görmek istemediğimiz görüntüler ortaya çıkmıştı.

Blooming takımından Sergio Jauregui bir pozisyonda yerde kalmıştı. Soyunma odasına giderken Jauregui, uçarak Medina'nın suratına ve boğazına kramponlarıyla tekme atmıştı. Sergio Jauregui bu hareketinden sonra kırmızı kartla oyun dışında kalmıştı.

Medina hastanelik olurken, Jauregui mahkemelik oldu. Oriente Petrolero kulübü yöneticileri 3 yıl ceza almasını beklerken, Sergio Jauregui 1 yıl sahalardan men cezası aldı.

İŞTE O TEKME!

Bu Maçta 9 Gol Var, Ama En Güzeli...


3 senedir 3 farklı grupta oynana Meksika Ligi'nde 2. grubun lideri Club America kendi sahasında 1. grubun lideri Toluca ile karşı karşıya geldi.

Her ne kadar lig 6'şar takımlı 3 gruba bölünmüş olsa da maçlar NBA'deki düzene benzer bir şekilde oynanıyor ve her takım diğer gruptaki takımlarla da kaşılaşıyor.

İlk yarıyı ev sahibi ekibin 5-0 üstünlüğü ile biten maçı Club America 7-2 kazandı. Maçın skoru da çok dkkat çekici ama maçta esas dikkat çeken olay ev sahibi ekibin 77. dakikada attığı 6. gol oldu.

Toluca defasının bir anlık hatası ile Club America'lı oyuncu karşı karşıya gelecekken Toluca kalecisi erken açılarak tehlikeyi uzaklaştırdı ve topu orta sahaya gönderdi. Ama topun Toluca'lı Montenegro'ya gitmesi ile olanlar oldu.

Kalecinin açılmasını fırsat bilen oyuncu orta sahadan yaptığı düzgün vuruşla harika bir gole imza attı.

İŞTE ORTA SAHADAN ATILAN O GOL!

1.09.2009

Eidur Gudjohnsen Monaco'da!

Bir ara adı Türk takımları ile de anılan Barcelona'nın İzlandalı yıldızı transferin kapanmasına saatler kala Fransız ekibine transfer oldu.

Barcelona'nın yıldızlar ile dolu kadrosunda geçen sene pek fazla forma şansı bulamayan Gudjohnsen yaşının da 31'e dayanması ile kendine yeni bir heyecan aramış olacakki Monaco ile 3 yıllık sözleşmeye imza attı.

15 Eylül 1978'de İzlanda'nın Reykjavík şehrinde dünyaya gelen Gudjohnsen futbol hayatınada şehrinin takımı olan Valur Reykjavík kulübünde başladı. Henüz 17 yaşındayken resmi maçlarda forma giymeye başlayan oyuncu Reykjavík takımı ile geçirdiği tek sezonda 17 maça çıkmış ve 7 de gol kaydetti.

Ertesi sezon Hollanda'nın güçlü takımlarından PSV'ye transfer olsa da pek fazla forma şansı bulamadı. 1995 yazında geldiği PSV'de 2 sene kalan İzlandalı golcü tamamı ilk senesinde olmak üzere 13 maça çıktı ve sadece 3 gol atabildi. Hollanda liginde yapamayacağını anlayınca da 20 yaşında tekrar ülkesine döndü.

Reykjavík takımı ile 1998'in sonlarında 6 maça çıkan Gudjohnsen yazın oynadığı hazırlık maçında Bolton'un dikkatini çekti ve İngiltere'nin yolunu tuttu. İlk sezonunda beklenen patlamayı yapamasa da çıktığı 18 resmi maçta 5 gol kaydetti. 1999-2000 sezonunda Bolton ilk 11'inin değişilmez oyuncusu olurken 13'ü lig 8'i de FA Cup maçlarında olmak üzere kaydettiği 21 gol ile Premier Lig takımlarının dikkatini çekti.

Bu ilgi sonucunda da 2000 yazında 4 milyon pounda Chelsea'ye transfer oldu. O yaz kendisi gibi takıma katılan Hasselbaink ile iyi bir ikili oluşturan İzlandalı golcü Mavilerdeki ilk sezonunda 37 maçta 13 gol kaydetti. (Partneri Hasselbaink ise 40 maçta 25 gol attı).

2000-2001 sezonunda Chelsea ile en fazla gol attığı sezonu yaşayan Gudjohnsen 29 Premier Lig maçında 14 gole imza atmıştı. Uefa Kupasında mücadele eden takımı ile 3 gol kaydederken tüm sezonda 43 maçta 23 gol attı.

Chelsea forması ile toplam 6 sezon forma giyen Gudjohnsen 2003 senesinin başında kumarda kaybettiği 500.000 euro ile de bir ara gündeme gelmişti. 2006 yılının yazında veda ettiği Londra ekibi ile 6 sezonda 182 lig maçına çıkan İzlandalı golcü rakip fileleri 54 kez havalandırdı. Toplamda ise 263 kez Chelsa forması giyerken 78 kez gol sevinci yaşadı.

2 Nisan 2005'te Chelsea'nin Southampton'u 3-0 yendiği maçta attığı gol o sezonun en güzel 10 gollerinden biri seçilirken aynı sezonda 23 Ekim 2004 tarihinde Blackburn'e karşı kariyerinin ilk hat-trickini yaptı. Chelsea kariyerinde toplamda 60'a yakın asist yapan Gudjohnsen 2 kez de Premier Lig şampiyonluğu sevincini yaşadı. (2004-2005, 2005-2006)

2006 yazında ise 12 milyon euroluk bir bedelle Katalan ekibi Barcelona'nın yolunu tuttu. Barcelona ile ilk maçına ligin ilk haftasında Celta Vigo deplasmanında çıkan golcü oyuncu oyuna 74. dakika girse de 3-2 biten maçın galibiyet golünü atıyordu. O sezon La Liga'da 14'ü ilk 11'de olmak üzere 25 maça çıkan Gudjohnsen 5 kez ağları havalandırıyordu. Devler Liginde'de toplam 7 maça çıkan golcü oyuncu 1'i gruplarda eski takmı Chelsea'ye olmak üzere 3 gol atıyordu. Barca'daki ilk sezonu 43 maçta 12 gol ile sona eriyordu.

2007-2008 sezonunda forvetten çok iyice orta sahada oynamaya başlayan Gudjohnsen genelde hep alternatif isim olarak düşünülüyor ve çoğu kez yedekten giriyordu. Bu sezonda ilk 11'de maça başlamak için 24 Kasım'a kadar beklerken sezonun tümünde de 16'sı sonradan olmak üzere 32 maçta forma giyiyordu. Tamamı lig maçlarında olmak üzere 2 gol 1 asist yapan İzlandalı oyuncu 24 La Liga maçında sadece 989 dakika görev aldı.

Katalan ekibindeki son sezonunde yedek kulübesinden yine kurtulamıyordu. Messi, Eto'o, Henry'li hücum hattından formayı zar zor kapan ve 11 kere ilk 11'de başlayan Gudjohnsen 13 kezde oyuna sonradan dahil oluyordu. Ligde sadece 3 gol atabilen Gudjohnsen Barca'daki son sezonunda lig şampiyonluğu, İspanya Kupası şampiyonluğu en önemlisi de Devler Ligi şampiyonluğu sevincini yaşıyordu.

İzlanda milli takımı forması ile çıktığı ilk maç ise çok enteresan bir olay ile oluyordu. İzlanda'nın 24 Nisan 1996'da Estonya ile oynadığı maçta 18 yaşındaki bu genç oyuncu oyuna sonradan dahil oluyordu. Yerine girdiği oyuncu ise öz babası Amor Gudjohnsen'den başkası değildi. Milli takım altında 23 maça çıktığını ve 7 gol attığını da son olarak ekleyelim.

30.08.2009

Andriy Shevchenko Dinamo Kiev'de!


Shevchenko'nun Premier Lig'de yapamayacağı belliydi. Geçen sezon kiralık olarak en başarılı sezonlarını geçirdiği Milan'a gitmiş orda da eski formundan uzak bir performans sergilemişti.

Transfer döneminin bitmesine saatler kala Ukraynalı yıldız yetiştiği kulüp olan ve adını ilk olarak Avrupa futbol piyasasına duyurduğu Dinamo Kiev'e geri döndü. Eski kulübü ile 2 yıllık sözleşme imzalayan 33 yaşındaki golcü oyuncu 7 numaralı formayı giyecek.

29 Eylül 1976'da dünyaya gelen Shevchenko ilk olarak boksla uğraşsada küçük yaşta burnu kırılınca bu spordan vazgeçip Dinamo Kiev'in altyapısında futbola başladı. Henüz 14 yaşında Kiev'in altyapısındayken o zamanki adı ile Ian Rush Kupası'nı kazanırken o turnuvanında gol kralı oldu. 17 yaşındayken de Dinamo Kiev'in bir alt liginde yer alan 2. takımı ile 20 gol kaydederek Ukrayna 2.liginde gol kralı oldu.

Dinamo Kiev formasını ilk olarak 1994-1995 sezonunda giyen Shevchenko toplam 23 resmi maçta yanlızda 3 gol kaydedebildi. Bir sonraki sezon Kiev ile lig şampiyonluğu yaşarken ligde çıktığı 31 maçta 16 gol kaydederek bu başarıda büyük pay sahibi oluyordu. 1999 yazına kadar Dinamo Kiev'de kalan Shevchenko toplamda 166 maça çıkarken 66'sı son 2 sezonunda olmak üzere 94 gole imza atıyordu.

1997-1998'te takımı ile Barcelona'yı 4-0 yenerlerken maçın ilk yarısında hat-trick yapması ve son 2 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde çıktığı 24 maçta 16 gol kaydetmesi tüm gözlerin onun üzerinde olmasını sağlıyordu ve en nihayetinde 1999 yazında 25 milyon euroya Milan'a transfer oluyordu.

Dünyanın en zor gol atılan liglerinden biri olan Serie A'da ilk sezonunda hiç zorluk çekmeyen Shevchenko ilk sezonunda rakip fileleri havalandırıken İtalya ligini gol kralı olarak tamamladı. İtalya Kupasında'da 4 gol atan Ukraynalı golcü Milanodaki ilk sezonunu 43 maçta 29 gol ile tamamladı.

2000-2001 sezonunu da 34 maçta 24 gol ile tamamlasada 26 gol ile gol krallığını Crespo kazandı. Şampiyonlar Liginde ise oynadığı 14 maçta 9 gol kaydederken Devler Ligi'nde o sezon gol krallığını yaşadı. Toplamda da o sezon 51 maçta 34 kaydederken kariyer rekoru kırmış oldu. Ertesi sezonda da 29 lig maçında 14 gol kaydetti.

2002-2003 sezonunda bireysel olarak çok iyi performans gösteremeyen Shevchenko sezon sonunda takımı ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu sevinci yaşıyordu. Finalde karşılaştıkları Juventus'u penaltılar ile elerlerken Sheva kupaya uzandıran son penaltı golünü kaydediyordu. O sezon ligde 23 maçta sadece 5 gol kaydeden golcü oyuncu Devler Liginde'de 11 maçta 4 gole imza attı.

2003-2004 sezonu ise Shevchenko'nun en çok başarı yakaladığı sezon oldu. Serie A'da çıktığı 32 maçta 24 gol kaydederek kariyerinde 2. kez İtalya Ligi Gol Krallığını elde etti. Milan ile ilk kez lig şampiyonluğuna da uzanan oyuncu Şampiyonlar Liginde'de 9 maçta 4 gol kaydetti ama takımının çeyrek finalde elenmesine engel olamadı. O sezon "Avrupa'da Yılın Futbolcusu" ödülünde kazanan Sheva tüm sezonu toplamda 45 maçta 29 gol ile tamamladı.

Milan ile 2 sezon daha oynayan Ukraynalı golcü 2006 yazında Premier Lig'e transfer oldu. Bu 2 sezonda ligde çıktığı 57 maçta 36 gol kaydederken tüm Milan kariyeri (1999-2006) boyunca çıktığı 208 Serie A karşılaşmasında 127 gol kaydetti ki bu da her 2 maçta 1 gole denk geliyor neredeyse.

2005 Mayıs'ında Milan ile tekrar Şampiyonlar Ligi finali oynasada, İstanbuldaki bu mücadelede mucizevi bir şekilde Liverpool'a elendiler. 2005-2006 sezonunda Devler Ligi'nde attığı 9 gol ile kariyerinde 3. kez bu kulvarda gol krallığı sevinci yaşayan Sheva attığı bu golün 5'ini Fenerbahçe'ye attı. 23 Kasım 2005'te Kadıköy'de oynanan maçta attığı 4 gol ile Şampiyonlar Ligi'nde bir maçta 4 gol atan 5 oyuncudan biri oldu. (Diğer 4 isim Van Basten, Dado Prso, Nistelrooy, Filippo Inzaghi)

2006 yazında 30 milyon euroluk bir ücretle (Bir sezon önce Milan 75 milyon euroluk teklifi reddetmişti) Chelsea'ye transfer olan Ukraynalı golcü o yaz ülkesi ile ilk kez uluslararsı bir şampiyonaya katıldı. 2006 Dünya Kupası'nda çıktığı 5 maçta 2 gol kaydeden Shevchenko ülkesinin çeyrek finalde İtalya'ya elenmesine mani olamadı.

Chelsea ile bekleneni veremeyen Shevchenko ilk sezonunda 22'si ilk 11 olmak üzere 30 Premier Lig maçına çıksa da sadece 4 gol attı 6 da asist yaptı. Federasyon Kupası ve Lig Kupasında 3'er gol kaydeden golcü oyuncu ilk sezonunda Mavilerin formasını 51 kez giyerken 14 gol 10 asist ile sezonu tamamladı.

Chelsea'deki 2. sezonunda Drogba'nın arkasında yer alan ve birçok maçta yedek oturan Sheva 9'u sonradan olmak üzere 17 lig maçına çıktı. Premier Lig'de sadece 5 gol kaydedebilen golcü oyuncu Lig Kupasında'da 3 gol kaydedebildi. Chelsea'de bekleneni veremeyince de 2008-2009 sezonu öncesinde eski kulübü Milan'a kiralık verildi.

2 senelik ayrılığın ardından tekrar Milan'a dönse de Pato, Ronaldinho, Kaka ve Inzaghi'li Milan'ın hücum hattında hep alternatif oyuncu konumunda oldu. Serie A'da sadece 2 kez ilk 11'de forma şansı bulurken tam 16 kez oyuna sonradan girdi ve bu 18 maçta toplamda sadece 452 dakika forma giydi. Ligde gol sevinci yaşayamann Shevchenko Uefa Kupasında ve İtalya Kupasında 1'er olmak üzere toplam 2 gol kaydetti.

Ukrayna Milli takımını ilk kez 1 Mayıs 1996'da Türkiye'ye karşı giyen Sheva, ilk golünü de bizim milli takımımıza karşı kaydetmiş ama Ukrayna'nın Samsun'da oynanan özel maçta 4-2 yenilmesine mani olamamıştı. Milli formayı 87 kez sırtına geçiren Shevchenko toplamda ülkesi adına 41 gol kaydederken hala ülkesinin en golcü oyuncusu konumunda. Ayrıca Ukraynalı golcü ülkesinde 7 kez yılın futbolcusu seçildi. (1
997, 1999, 2000, 2001, 2003, 2004, 2006)


Jose Mourinho'dan İnciler - 4


İtalya'da bu akşam oynanan Milano derbisinde Inter deplasmanda oynamasına rağmen sahadan 4-0 galip ayrıldı. Bu maçtan sonra görüldükü bu sezon Milan'dan pek fazla bişey beklemek, ve şampiyonluk yarışının içinde olduğunu söylemek yanlış olacak. Juve ve Inter başabaş yarışacak gibi.

Jose Mourinho büyük bir kumar oynayarak henüz 2 gün önce sözleşme imzalayan Sneijder'i ilk 11'de başlattı. Mourinho'da maç sonu düzenlenen basın toplantısında özellikle bu konuya vurgu yapmış:

"Futbol güzel çünkü her şeyi kazandığınız ve her şeyi kaybettiğiniz zamanlar oluyor. Eğer bugün kaybetmiş olsaydık, Wesley Sneijder'i oynattığım için beni öldüreceklerdi"

Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona ile aynı grupta eşleşmelerini de değerlendiren Mourinho, Milan'ın hocası Leonardo'ya tavsiyede bulunmayıda ihmal etmedi.

"Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya karşı oynayacağımız karşılaşma aynı zamanda Şampiyonlar Ligi'nde bize kim olduğumuzu söyleyecek. Milan Teknik Direktörü Leonardo'ya kendine güvenmesini ve hayatın devam ettiğini söyledim"


Arjen Robben Bayern Münih'te!


İsmini ilk olarak CM 2001-2002 oyununda duymuştum. Hiç unutmam Hollanda'nın mütevazi takımlarından Gronningen'de oynuyordu ve oyunda bir sonraki sezon PSV'ye gidecek diye bir madde vardı. Yani aslında sadece biz keşfetmemişiz PSV'de biliyormuş Robben'in yıldız olabileceğini.

Real Madrid'te kalacakmı, ayrılacakmı dedikodularının ardından Hollandalı yıldız sürpriz bir şekilde Bayern Münih'e transfer oldu. Birçok takım ile ismi anılmasına rağmen Almanya ligini neden tercih etti orasını bilemem ama Real Madrid bonservisinden kazandığı 25 milyon euro ile zorla gönderdiği Robben'den 1 milyonda kar etti.

23 Ocak 1984'te Gronningen'in bir kasabası olan Bedum'da dünyaya gelen Robben ilk olarak VV Bedum'un altyapısında futbola başladı. 15 yaşındakyende Gronningen'in altyapısına transfer oldu. 1 sene içinde genç takımda toplam 50 gol kaydeden Hollandalı oyuncu ertesi sezon A takıma yükseldi ve ilk maçına henüz 17 yaşını doldurmamışken Waaljwiik maçında 79. dakikada oyuna girerek çıktı.

2001'in başında formayı kapan Robben o sezonu 18 maçta 2 gol ile tamamladı. Henüz 17 yaşındayken Gronningen'in en iyi oyuncusu seçilen Hollandalı oyuncu ertesi sezon ise Gronningen ile 22 lig maçına çıktı ve 6 gole imza attı. Gösterdiği performans ile dikkatleri üzerine çeken Robben 2002 yazında 3.9 milyon euroya PSV'nin yolunu tuttu.

PSV'deki ilk sezonunda 33 maça çıkan ve 12 gole imza atan Hollandalı oyuncu takımının şampiyonluğunda büyük rol oynadı. Özellikle Kezman ile iyi bir ikili oluşturunca taraftarlar bu ikiliye "Batman ve Robin" lakabını taktılar. O sezon Şampiyonlar Liginde'de 4 kez forma şansı giyen oyuncu PSV'deki ilk sezonunu 37 maçta 13 gol ile tamamladı.


2003 yazında Manchester United ile transfer görüşmesi yapsa da 7 milyon euroluk teklifi PSV reddedince Hollanda ekibinde kaldı. O sezon özellikle Mart ve Nisan aylarında yaşadığı sakatlıklar ile takıma fazla katkı sağlayamasada toplamda çıktığı 32 maçta (24ü lig) 8 gole imza attı. 2004 yazındaki Avrupa Şampiyonası ile ilk kez milli olma heyecanını yaşayan Robben turnuvada 4 maçta 318 dakika forma giydi. Turnuva dönüşünde ise 18 milyon euroluk bedel ile Chelsea'ye satıldı.

Chelsea'deki ilk sezonunda da sakatlık kabusunu üzerinden atamadı. Sezon öncesi Roma ile oynanan hazırlık maçında sakatlanan Robben ilk resmi maçına 23 Ekim'de çıktı. Chelsea ile ilk golünü de ilk 11'de başladığı ilk maç olan 6 Kasım'daki Everton maçında kaydetti. 14'ü ilk 11 olmak üzere 18 Premier Lig maçına çıkan Robben 7 gol kaydederken 9'da asist yaptı ve lig şampiyonluğu sevincinide yaşadı. Şampiyonlar Liginde'de 5 maçta 1 gol kaydetti ve takımı ile yarı finalde oynama başarısı gösterdi. Ayrıca 21 yaşındaki oyuncu o sezon "Premier Ligin En İyi Genç Oyuncusu" ödülününe aday olsa da Rooney'in arkasından 2. oldu bu dalda.

2005-2006 sezonuna sıkıntısız başlayan Hollandalı yıldız sezon sonunda üstğste 2. kez Premier Lig şampiyonluğu sevincini yaşadı. Ligde 28 maçta forma giyen Robben 6 gol ve 2 asist kaydetti. Şampiyonlar Liginde'de tamamı ilk 11'de olmak üzere 6 maçta 434 dakika forma giyen Robben sadece 1 asist yaparken Chelsea 2. turda Barcelona'ya eleniyordu. O yaz Dünya Kupasında'da 4 maçta 1 gol kaydetse de takımının 2. turda Portekiz'e elenmesine engel olamıyordu.

2006-2007 sezonunda her zamanki gibi sürekli ilk 11'de oynsada Mart ayında geçirdiği sakatlıklar ile sezonu tamamlayamadı. Premier Lig'de 21 maça çıkan Robben 2 gol atarken 6 da asist yaptı. Şampiyonlar Ligi'nde ise 5'i sonradan olmak üzere 8 maça çıkarken 1 gol 1 asist yaptı. Bu sezon içinde adı sık sık Real Madrid ile anılsada Robben Chelsea'de mutlu olduğunu kalmak istediğini beliten açıklamalar yapıyordu. Bu açıklamalara rağmen 2007 yazında 24 milyon euroya Real Madrid'in yolunu tuttu.

İspanya'daki ilk sezonunda pek forma şansı bulamayan Hollandalı yıldız ilk La Liga maçına 23 Eylül'de Villarreal'e karşı 62. dakikada Robinho'nun yerine girerek çıktı. Real Madrid ile ilk lig golünü de 10 Şubat'ta oynan ve 7-0 biten Valladolid karşısında attı. Robben ilk sezonunda 12'si ilk 11 olmak üzere 21 lig maçında forma giyerken 4 gol attı, 3 de asist yaptı ve La Liga şampiyonluğu sevinci yaşadı. Şampiyonlar Liginde'de 5 maça çıksa da sadece 224 dakika sahada kalabildi. Euro 2008'te de 2 maçta oynadı ve 1 gol 1 asist yaptı.

2008-2009 sezonuna ise fırtına gibi bir giriş yaptı. İlk 11'in banko oyuncusu olan Robben her ne kadar bencilliği ile eleştirilsede Real Madrid'in en etkili oyuncusu idi. Genelde sol kanat oynasa da zaman zaman sağ kanattada çok etkili oldu. La Liga'da 29 maça çıkan Robben 4 gol ve 7 asist ile sezonu tamamladı. Şampiyonlar Liginde'de 6 maçta 1 gol atan Hollandalı yıldız tüm sezonda 49 maça çıkarken 10 gol 11 asist yaptı.

2009 yazında Real Madrid ile hazırlık maçlarında sürekli oynamasına ve 3 de gol atmasına rağmen transfer sezonun bitmesine 3 gün kala Bundesliga'nın yolunu tuttu.

Dipnot: Robben bugün Bayern Münih ile çıktığı ilk lig maçında Wolfsburg'a karşı 46. dakikada Hamit'in yerine oyuna girdi. Bayern maçı 3-0 kazanırken Robben 2 gol attı.
Related Posts with Thumbnails