8.08.2009

Uefa Avrupa Ligi Play-Off Eşleşmeleri

Ve Sivasspor'da Uefa.com'um manşetine girdi.

Tabi buna sebep olarak Sivasspor'un başarılı performansının olmasını isterdik ama maalesef sebebi bu değil. Bugün çekilen Uefa Avrupa Ligi play-off turu kuralarında son şampiyon Shaktar Donetsk ile eşleşen Sivasspor bir mucizenin peşinden koşacak.

Gerçekçi olmak gerekirse henüz pek fazla tecrübesi olmayan ve Devler Ligi 3. tur önelemesinde Anderlecht'ten ilk maçta 5 gol yiyen Yiğidolar'ın bu mucizeyi gerçekleştirme ihtimali çok yok. Her ne kadar Shaktar'ın Sivasspor ile aynı turda Romanya'nın Timişoara takımına elenmesi ile acaba yine olurmu desekte pek ihtimal vermiyorum. Lucescu'yu Mayıs'tan sonra tekrar Türkiye'de görmekte ayrı bir heyecan olucak tabi.

Galatasaray Estonya'nın 1999 yılında kurulan takımı Levadia ile eşleşirken, Fenerbahçe'de 2 sene önce G.Saray ile Uefa Kupası ilk turunda eşleşen Sion'un rakibi oldu. Cimbom'un her maç üstüne koyarak oynadığını düşünürsek Netanya maçından daha rahat bir şekilde elemesini bekliyorum. Bu sefer Elano'da sahada olucak. Yeni bir rekor gelirmi Sami Yen'deki maçta göreceğiz. Neden olmasın diyorum.

Fenerbahçe'nin G.Saray kadar farklı skorlarla kazanmasını beklemesemde turu İsviçre'deki ilk maçta alıp gelir bence. Kadıköyde ki maçta şova dönebilir tabi.

Trabzonspor ise Fransa liginin son 3-4 sezonda büyük bir çıkış gösteren Touluse takımı ile eşleşti. Karadeniz ekibi bence çok zor bir kura çekti. Fransız ekibi geçen sezon ligde son 5-6 haftaya kadar zirve yarışı içindeydi. Ligi gol kralı kapatan 23 yaşındaki golcü oyuncu Gignac çok fazla iş açabilir Trabzonspor'a. Gönlüm Trabzon'un elemesinden yana olsada mantığım Bordo-Mavililere maksimum %40 şans tanıyor.

Diğer eşleşmelerde şu şekilde gerçekleşti:

PAOK - Heerenveen
Dinamo Zagreb - Hearts
Werder Bremen - FK Aktobe
Everton - Sigma Olomouc
Bate Borisov - Litex Lovech
Nac Breda - Villarreal
Lech Poznan - Club Brugge
Fulham - Amkar Perm
M.Donetsk - Avusturya Wien
Twente - FK Qarabag
Roma - MFK Kosice
Dinamo Moskova - CSKA Sofya
Genk - Lille
PSV Eindhoven - Yehuda
Lazio - Elfsborg
FK Bakı - FC Basel
Ajax - Slovan Bratislava
Brondby - Hertha Berlin
Athletic Bilbao - Tromso
Sarajevo - Cluj
Rapid Wien - Aston Villa
Steau Bükreş - Saint Patricks
Sparta Prag - Maribor
Zenit - Nacional Madeira
Genoa - Odense
Dinamo Bükreş - Sloven Liberec
Guingamp - Hamburg
Sturm Graz - Metalist Kharkiv
Slavia Prag - Crvena Zvezda
Benfica - Vorskla
Vaslui - AEK
Stabeak - Valencia

Şampiyonlar Ligi Play-Off Eşleşmeleri!


Bugün hem Şampiyonlar Ligi'nde hemde Uefa Avrupa Ligi'nde kuralar çekildi. Bu sene 2 kupada da format değişikliğine gidilmişti. Şampiyonlar Liginde'de ligimizin şampiyonu Beşiktaş dahil 22 takım direkt katılıyor.

Geride kalan 10 takım ise 18-19 ve 25-26 Ağustos'ta oynanacak maçlardan sonra belli olcak. Şüphesiz bu turun sonucu en çok merakle beklenen eşleşmesi Britanya derbisi olan Celtic-Arsenal kapışması olucak. Sporting Lizbon - Fiorentina ve Panathinaikos - Atletico Madrid eşleşmeleride izlenilmeye değer.

Son 4 eşleşme ise adeta Platinin zayıf takımlarında Şampiyonlar Ligi'nde yer almasınu sağlayacak yeni bir sistem getirdik sözünü resmen onaylıyor. 8 takım içinde en iyisi Salzburg olarak gözükse de bu 4 eşleşmeden çıkacak takımlar muhtemelen bol gollü maçları izlememize vesile olacaktır.

İşte play-off eşleşmeleri:

Olympique Lyonnais (FRA) v RSC Anderlecht (BEL)
Celtic FC (SCO) v Arsenal FC (ENG)
FC Timişoara (ROU) v VfB Stuttgart (GER)
Sporting Clube de Portugal (POR) v ACF Fiorentina (ITA)
Panathinaikos FC (GRE) v Club Atlético de Madrid (ESP)
FC Sheriff (MDA) v Olympiacos CFP (GRE)
FC Salzburg (AUT) v Maccabi Haifa FC (ISR)
FK Ventspils (LVA) v FC Zürich (SUI)
FC København (DEN) v APOEL FC (CYP)
PFC Levski Sofia (BUL) v Debreceni VSC (HUN)

Bu listedeki takımlarda direk olarak Devler Ligi'ne katılacak 22 takım:

İngiltere

Manchester United
Liverpool
Chelsea

İspanya

Barcelona
Real Madrid
Sevilla

İtalya

Inter
Milan
Juventus

Fransa

Bordeaux
Olympique Marsilya

Almanya

Wolfsburg
Bayern Münih

Rusya

Rubin Kazan
CSKA Moskova

Romanya

Unirea

Portekiz

Porto

Hollanda

Alkmar

İskoçya

Glasgow Rangers

Türkiye

Beşiktaş

Ukrayna

Dinamo Kiev

Belçika

Standard Liege

6.08.2009

Darren Bent Sunderland'de!

Geçen sezon son haftalarda ligde kalmayı başaran Sunderland bu yaz transfer sezonuna hızlı girerek yeni sezonda farklı hedeflerin peşinde gideceğinin sinyallerini verdi.

Daha öncesinden Manu'nun genç golcüsü Frazier Campbell'i ve Marsilya'nın kaptanı Lorik Cana'yı kadrosuna katan Sunderland, dün de rekor bir transfere imza attı. Premier Lig'e çıktığı ilk sezon 9 milyon pounda kaleye Hearts'den Craig Gordon'u alarak hem Premier Lig'in en pahalı kaleci transferini yapan hemde kulüp tarihin en pahalı oyuncusunu alan Sunderlan Darren Bent transferi ile bu rekoru tarihe gömdü.

Tottenham'dan transfer edilen golcü oyuncu Darren Bent'e 10 milyon pound ücret verilirken, Darren Bent, 2 sene önce 16.5 milyona transfer olduğu Tottenham'dan sonra yine transfer olduğu takımın en yüksek bonservis bedelli oyuncusu oldu.

6 Şubat 1984'te Londra'nın güneyinde yer alan Tooting kasabasında dünyaya gelen Darren Bent, çocukken sıkı bir Arsenal taraftarıydı ve neredeyse Highbury'deki hiçbir maçı kaçırmıyordu. 14 yaşındakyen Ipswich Town'un alt yapısına giden Bent, 3 yıl boyunca alt yapıda oynadıktan sonra ilk profesyonel maçına 1 Kasım 2001'de 17 yaşındakyen Uefa Kupası'nda Helsinborg maçında giydi ve ilk golünü de bu maçtan 26 gün sonra Lig Kupası maçında Newcastle United'a karşı kaydetti.

O sezon toplamda 7 maça çıkan Bent 2 gol kaydetti ve Ipswich ile küme düşme üzüntüsü yaşadı. Ipswich Town ekibi ile 3 sezon daha forma giyen Darren Bent bu süre zarfında Ipswich Town ile toplamda 121 maça çıkarken 49'da gol kaydetti. Özellikle son sezonunda 47 lig maçına çıkan ve toplamda 140 şut çekeren 20 gol atakara harika bir performans sergileyen İngiliz golcü Haziran 2005'te 3 milyon punda Charlton Athletic'e transfer oldu.

Premier Lig'in mütevazi takımlarından Charlton ile çıktığı ilk Premier Lig maçında Sunderland'a karşı 2 gol atan Bent lige çok hızlı bir giriş yapmış ve ilk 4 maçta 5 gol kaydetmişti. O sezon 38 lig maçının 36'sında forma giyen ve 18 gol 4 asiste imza atan Darren Bent, Charlton tarihinin en skorer 3. oyuncusu oluyordu. Ligde takımının attığı gollerin %43'üne imza atan Bent, 2005-2006'da Charlton'un en iyincisi seçiliyordu.

Bir sonraki sezon 32 lig maçında 14 gol kaydeden Bent toplamda da sezonu 37 maçta 16 gol 1 asist ile tamamlasada takımının küme düşmesini engelleyemiyordu. Haziran 2007'de West Ham United'ın teklifini Charlton kabul etse de golcü oyuncu Upton Park'a gitmeyi reddediyordu. Haziran sonunda ise bu sefer Tottenham 16.5 milyon pounda kulüp tarihinin rekor ücreti ile Bent'i kadrosuna dahil ediyordu.

Tottenham'daki ilk sezonunda 17'si sonradan olmak üzere 28 lig maçına çıkan Bent 6 gol 5 asist yapıyordu. Uefa Kupasında son 16'ya kadar yükselen Tottenham ile 7 Uefa Kupası maçına çıkan ve toplamda 300 dakika forma sahada kalan golcü oyuncu 2 gole imza atıyordu. Ayrıca 9 Mart 2008'deki West Ham United'a attığı golde Bent'in kariyerindeki 100. gol oluyordu.

Spurstaki son sezonunda ilk 5 maçta 90 dakika sahada kalıp 2 de gol atan Bent, sezonun geri kalan kısmında da 21 kez ilk 11'de forma şansı buluyor ve toplamda 31 lig maçında 12 gol kaydediyordu. Uefa Kupasında da 6 maçta 4 gol atan ve sezon toplamında attığı 17 gol ile Tottenham'ın en golcü ismi olan Darren Bent sezonu 2 asist ile tamamlıyordu.

5.08.2009

Huntelaar Milan'da!

Milan uzun süredir süren sessizliğini en sonunda Huntelaar transferi ile bozdu.

Tranfer sezonu başında en büyük yıldızlarından Kaka'yı Real Madrid'e 65 milyon euroya satan Milan o transfer üzerinden 2 ay geçtikten sonra taraftarlarını az da olsa heyecanlandıracak bir transfere imza attı. Bu sezonki diğer transferleri ABD'li savunma oyuncusu Onyewu idi.

Ocak 2009'da büyük umutlarla Reak Madrid'e 20 milyon euroya transfer olan ve Nistelrooy'un alternatifi olması beklenen Hollandalı golcü Perez'in gelişi ve 'El Galactico-2' hamlesinin başlaması ile sadece 7 ay sonra 15 milyon euroya İtalyan devi Milan'n yolunu tuttu.

12 Ağustos 1983'te Hollanda'nın Drempt kasabasında dünyaya gelen Huntelaar henüz 5 yaşındayken 2 kardeşi ile beraber VV H. en K. kulübünün altyapısına girdi. 6 yıl bu kulübün altyapısında oynadıktan sonra 11 yaşında De-Graafschaap'ın altyapısına geldi ve 2000 yılında burada kaldı. Kaleci dahil her mevkide oynasa da en son forvet olarak kendini ispatladı.

2000 yılında PSV'ye transfer olan Hollandalı golcü PSV'nin genç takımı ile ilk sezonda çıktığı 26 maçta 23 gole imza attı. Hollanda kulübü ile ilk resmi maçına 23 Kasım 2002'de Roosendal maçında 76. dakika Kezman'In yerine dahil olarak çıkan Huntelaar 2003'te De Graafschaap'a kiralandı.

Altyapısında 6 yıl yetiştiği kulüpte 9 Hollanda ligi maçına çıkan Huntelaar gol sevinci yaşayamadı. Ertesi sezon ise 2. lig takımı Apeldoorn'a kiralanan Hollandalı golcü burda gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çekti. Oynadığı 38 maçta 27 gole imza atan Huntelaar burdaki performansı ile 100.000 euroyaa Heerenveen'e transfer oldu.

Heerenveen ile ilk sezonunda çıktığı 31 lig maçında 17 gol kaydeden Huntelaar takımının ligi 5. sırada bitirerek Uefa Kupasına katılma hakkı kazanmasına yardımcı oluyordu. Heerenveen forması ile Uefa Kupasında ilk Avrupa deneyimini yaşayan golcü oyuncu bu kulvarda da 7 maçta 3 gole imza attı.

2005-2006 sezonu ise Huntelaar için en büyük yükselişini yaptığı sezonlardan biri oluyordu. Ara transferde Ajax'a 9 milyon euroya transfer olan Hollandalı golcü Heerenveen forması ile son golünü de kaderin cilvesi olarak Ajax'a atıyordu. Sezonun ilk yarısında Heerenveen forması ile ligde 15 maçta 17 gol kaydeden Huntelaar, Ajax ile ilk golünü 26 Şubat'ta kaydetsede formunda herhangi bir düşüş olmuyor ve 1'i Şampiyonlar Ligi'nde Inter'e olmak üzere Ajax ile çıktığı 21 maçta 18 gole imza atıyor ve tüm sezonu 42 maçta 38 gol ile tamamlıyordu.

2006-2007 sezonunu Ajax ile 33 lig maçında 21 golle tamamlayan Huntelaar, Şampiyonlar Ligi elemelerinde 2 maçta 2 gole imza atsada elenmesine engel olamıyordu. O sezon Uefa Kupası'nda mücadelesine davem eden Ajax adına 7 maçta 7 gol atarak sezonu 49 maçta 32 golle tamamlıyordu.

Bir sonraki sezonda ise Ajax Şampiyonlar Ligi elemesinde Huntelaar'ın da penaltı kaçırdığı maçta Slavia Prag'a eleniyor, Uefa Kupasında'da Huntelaar'ın 2 gole imza atmasına rağmen deplasma golü ile Dinamo Zagreb'e elenerek sürpriz bir şekilde Avrupa Kupalarına erken veda ediyordu. O sezon ligde 39 maçta 34 gol atarak kariyer rekoru kıran golcü oyuncu Ajax forması ile 30 gol barajnı Van Basten'den sonra aşan 2.isim oluyordu.

Ertesi sezon lige her zmaanki gibi gollerini atarak başlayan Huntelaar sezonun ilk yarısında çıktığı toplam 15 maçta 9 gole imza attı. Ara transferde golcü oyuncu sıkıntısı çeken Real Madrid'e 20 milyon eurolul bir bedelle transfer olan ve ilk kez Hollanda dışına çıkan golcü oyuncu ilk başlarda forma şanso giymekte zorlansa da 15 Şubat'taki Sporting Gijon maçı ile ilk golünü atıyor ve devamında çıktığı 6 maçta 8 gol atıyordu. Real Madrid kariyerindeki tüm gollerini bu 6 maçlık periyotta atan Hollandalı golcü toplam 19 maçın 13'ünde ilk 11'de forma giyiyordu.

Hollanda milli takım formasınıda ilk olarak 16 Ağustos 2006'da İrlanda Cumhuriyeti maçında sırtna geçiren Huntelaar toplamda 23 maçta 13 kez gol sevinci yaşadı.

Alberto Aquilani Liverpool'da!


Xabi Alonso'nun alternatifi olarak Liverpool'un Aquilani'ni hazırda tutulduğunu son günlerde İtalyan ve İngiliz medyası sürekli yazıyordu. Dün de Xabi Alonso'nun Real Madrid'e transferi resmiyet kazanırken, üzerinden 24 saat bile geçmeden Kırmızılar yeni orta saha oyuncusunu duyurdu.

24 milyon euro bir bonservis ödenen Aquilani'yi 2004-2005'te menajerden itibaren çok fazla duymaya başladık. Hatta bir ara Roma'nın yeni Totti'si olurmu olmazmı diye düşünürken henüz 25 yaşındayken kulüpten ayrıldı.

7 Temmuz 1984'te Roma'da dünyaya gelen Aquilani, Totti ve De Rossi gibi Roma altyapısının yetiştirdiği oyunculardan biri. Henüz 16 yaşındayken İtalyan oyuncudaki geleceğin farkında olan Chelsea ve Arsenal, İngiltere'de uygulanan yaş avantajı ile kadrolarına katmak isteselerde en büyük hayali çocukluk aşkı Roma'da oynamak Aquilani bu teklifleri kabul etmedi.

Roma ile ilk maçına 10 Mayıs 2003'te Torino'ya karşı sonradan oyuna girerek çıkan Aquilani bir sonraki sezon Serie B takımlarından Triestina'ya kiralandı. Triestina ile 46 lig maçının 41'inde forma şansı bulan İtalyan oyuncu 4'te gole imza attı ve kulübüne daha tecrübelenmiş olarak döndü.

2004-2005 sezonunda Roma ile 15'i sonradan girmek üzere 29 Serie A maçına çıkan Aquilani, 15 Eylül 2004'te de Dinamo Kiev'e karşı ilk Şampiyonlar Ligi maçına çıktı. O sezon toplam 34 maçta forma giyen İtalyan oyuncu gol sevinci yaşamazken 5 kez sarı kart gördü. 18 kez ilk 11'de sahaya çıkan Aquilani toplam 1822 dakika forma şansı buldu. (Maç başına 53,6 dakika)

2005-2006 sezonunda yavaş yavaş ilk 11'i zorlamaya başlayan ve takımda sürekli forma şansı bulan Aquilani ligde 24 maçra forma şansı buldu. Roma kariyerindeki ilk golünü 8 Aralık 2005'te oynanan kupa maçında Napoli'ye karşı atan İtalyan oyuncu 24 lig maçında 1704 ( dakika forma giyerken 3 gol attı ve 8'de sarı kart gördü. O sezon Roma Uefa Kupasında mücadele ederken Aquilani de son 32'ye kalan Roma ile 8 Uefa Kupası maçında forma giydi ve 1 gol kaydetti.

Ertesi sezon 15 Kasım 2006'da Türkiye'ye karşı ilk milli maçınada çıkan Aquilani Kasım ayı sonunda sakatlanırken tam 6 ay sahalardan uzak kalmıştı. O sezon Şampiyonlar Liginde çeyrek finale kadar yükselen Roma'nın gruplardaki 5 maçında 259 dakika forma giyen Aquilani o sezon ligde de sadece 13 maçta forma giyip 1 gol 1 asistle tamamladı sezonu.

2007-2008 sezonunda Roma ile 21'i lig olmak üzere 28 resmi maçta forma giyen Aquilani Euro 2008'de İtalya milli takımının kadrosunda da yer alıyodu. Serie A'da 3 gol kaydeden İtalyan oyuncu özellikle Şampiyonlar Ligi 2. turunda 5 Mart'ta Real Madrid'e karşı Bernabeu'da oynanan maçta harikalar yaratarak hem Roma'nın turu geçmesini sağlıyor hemde büyük kulüplerin gözdesi oluyordu. O dönem Arsenal ciddi ciddi ilgilendi de futbolcu ile.

Euro 2008'te 2 maçta forma giyen Aquilani (Biri grup maçında Fransa'ya karşı 10 dakika, diğeri çeyrek final maçında penaltılara giden maçta İspanya'ya karşı 107 dakika), ülkesinin çeyrek finalde turnuvaya veda etmesine engel olamıyordu.

2008-2009 sezonundaki ilk lig maçında Napoli'ye karşı sezonu gol ile açan Aquilani Roma'daki son sezonunda 7'si ilk 11 olmak üzere 14 Serie A maçına çıkıyordu. Şubat ayında sakatlanarak sezonun geri kalan kısmında forma şansı bulamayan İtalyan oyuncu sezonu 21 maçta 2 gol 1 asist ile tamamlıyordu. Her ne kadar Roma ile 26 Mayıs'ta 4 senelik yeni sözleşme imzalasa da bu onu takımda tutmaya yetmiyordu.

Sezer Öztürk ve Ufuk Ceylan Galatasaray'da mı?

Bu fotoğrafın "PrintScreeen"i transfermarket.de sitesine ait.

Ronaldinho'nun Şebinkarahisar'a transfer olabildiği wikipedia gibi bir site değil burası. Öyle isteyen giripte bir oyuncuyu başka bir takıma transfer edemiyor. Öğrendiğim kadarı ile burada çalışan kişiler direk menajerler ile temesa geçerek oyuncuların yeni takımlarını giriyorlarmış buraya.

Zaten son günlerde Sezer ve Ufuk'un G.Saray'a geleceği aşikra gibi birşeydi. Hatta bugün spor gazetelerimizden birinde "Ufuk ve Sezer G.Saray'a hayırlı olsun" diye bir haber bile vardı. Geçen haftaki kadro dışı bırakılışları sezon sonu Manisaspor ile sözleşmelerinin bitmesi ve oyuncuların biz G.Saray'a gitmek istiyoruz türünden açıklamaları da bu transferin biteceğinin sinyallerinden biriydi.

Şimdi iş sadece resmi açıklamanın yapılmasına kaldı. 2-3 gün içinde de resmi siteden açıklamanın gelmesini bekliyorum.

Merak edenler için resmi aldığım sitenin adresi


4.08.2009

Xabi Alonso Real Madrid'te!

Real Madrid transfer bombalarına devam ediyor. Neredeyse 2 haftadır uğraşıyorlardı bu transferi tamamkamak için ve sonunda mutlu sona ulaştılar.

Aslında Liverpool'da elinde tutamayacağını biliyordu ve alternatif olarak Roma'dan Aquilani ile söz kestikleri de söyleniyordu. Liverpool'un bu kadar direnmesinin nedeni ise biraz daha fazla para kazanmakmış. Şöyle ki; Liverpool, Xabi Alonso'yu Real Sociedad'tan transfer ettiğinde sözleşmeye "Eğer 5 sene içinde bir takıma transfer olursa bonservis bedelinden Sociedad pay alır" maddesi koydurmuş. Tabi bu yüzdenin ne kadar olduğunu bilmiyorum ama görünen o ki o süre dolmuş ve Liverpool ile Real Madrid resmen Xabi Alonso'nun satışı konusunda anlaşmış.

Real Madrid bu transfer için Liverpool'a 30 milyon euro bonservis ücreti öderken bu sezon toplamda transfere harcadıkları para sırf bonservis bedelleri ile 250 milyon euro oldu:

Xabi Alonso (Liverpool - 30 milyon avro), Arbeloa (Liverpool - 4 milyon avro), Esteban Granero (Getafe - 4 milyon avro), Kaká (AC Milan - 65 milyon avro), Raúl Albiol (Valencia - 15 milyon avro), Cristiano Ronaldo (Manchester United - 96 milyon avro), Karim Benzema ( Lyon - 35 milyon avro)

25 Kasım 1981 yılında San Sebastian'ın güney bölgesi Tolosa'da dünyaya gelen Xabi Alonso futbola da San Sebastian bölgesinin takımı Real Sociedad'ta başladı. Babası Periko Alonso'da Sociedad'ın iyi olduğu zamanlarda 5 sezon forma giymiş ve ordan Barcelona'ya transfer olarak Katalan ekibinde de 3 sezonda 52 maça çıkmıştı.

18 yaşındayken Real Sociedad ile ilk sezonunda 6 maça çıkan Xabi Alonso ertesi sezon (2000-2001) tecrübe kazanması için İspanya 2.Lig takımı Eibar'a kiralandı. Eibar'da yarım sezonda 14 maçta oynadıktan sonra Ocak ayında tekrar Sociedad'a döndü. Toshack'ın Sociedad'a geçmesi ile hem ilk 11'e giren hemde sürpriz bir şekilde 19 yaşındayken kaptanlık verilen Xabi Alonso sezonun kalan kısmında 17 maça çıkarken kulübü ligi 14. sırada tamamladı.

Bir sonraki sezon takımı Alonso'nun etrafında kuran Toshack, Sociedad'a Nihat, Karpin, Kovacevic gibi isimleri takviye etmişti. Xabi Alonso o sezon ligde 30 maça çıkarken 3 gol kaydediyor Sociedad'ta ligi 13. sırada bitiriyordu.

2002-2003 senesi ise hem Real Sociedad için hemde Xabi Alonsı için müthiş ötesi bir şekilde geçiyordu. Sürpriz bir şekilde zirveyi zorlayan San Sebastian ekibi ligin 35. haftasında ligin en tepesinde yer alıyordu. 36. hafta iç sahadaki Valencia beraberliği, bir sonraki hafta deplasmanda Celta Vigo mağlubiyeti şampiyonluğun Real Madrid'e gitmesine sebep oluyordu. Her ne kadar ligi kazanamasalarda 22 yaşındaki bu genç kaptan Don Balon dergisi tarafından o sezon ligin en iyi İspanyol oyuncusu ödülüne layık oluyordu. Nihat'da o sezon attığı 23 golle Ronaldo'nun arından La Liga'nın en çok gol atan oyuncusu oluyordu.

2003-2004'te Sociedad ile ilk Şampiyonlar Ligi deneyiminide yaşayan Xabi Alonso o sezon 33 La Liga 8'de Devler Ligi maçına çıkarken ilk kez İspanya milli takımına çağrılıyor ve 2 kezde milli takım formasını giyiyordu hazırlık maçlarında.

2004-2005 sezonuna Euro 2004'te İspanya milli takım forması ile 2 maça çıkarak başlayan Xabi Alonso'nun takımına çocukluk arkadaşı Mikel Artera transfer oluyordu. Ama bu beraberlik çok kısa sürüyor ve Xabi Alonso, 20 Ağustos 2004'te 10.7 milyon pounda İngiliz ekibi Liverpool'un yeni İspanyol hocası Benitez tarafından transfer oluyordu.

Liverpool'daki ilk sezonunda Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'da yaşayan İspanyol oyuncu Milan'a karşı ilk yarıyı 3-0 geride kapatan Liverpool'un muhteşem geri dönüşünde 3. golü de imza atıyordu. O gol aynı zamanda Xabi Alonso'nun Devler Liginde o sezon çıktığı 7 maçta attığı tek goldü. Ligde de 20'si ilk 11 olmak üzere 24 maça çıkan İspanyol oyuncu Kırmızılar'daki ilk sezonunu 3 gol 6 asist ile tamamlıyordu.

2005-2006 sezonunda Gerrard ile birlikte Liverpool orta sahasının değişilmez isimlerinden olan İspanyol oyuncu 35'i lig olmak üzere Liverpool ile 53 resmi maça çıkıyordu. Bu maçlarda 5 gol 7 asist ile oynayan Xabi Alonso'lu Liverpool FA Cup'u müzesine götürüyordu. 7 Ocak 2006'da Luton ile oynan kupa maçında son dakikada orta sahadan attığı gol ise hala hafızalardaki yerini koruyordu.

O sezon Liverpool'daki performansı ile İspanya'nın 2006 Dünya Kupası kadrosunda da yer alan Xabi Alonso, Dünya Kupası'nda 3 maçta 234 dakika forma bulurken Ukranya'ya karşı organizasyondaki tek golünü atıyordu. İspanya gruplardan lider olarak çıksa da 2. turda Fransa'ya 3-1 yenilerek eleniyordu.

2006-2007'de Liverpool Şampiyonlar Ligi finalinde yine Milan ile karşılaşırken bu sefer gülen taraf Inzaghi'nin golleri ile İtalyan ekibi oluyordu. O sezon Devler Ligi'nde Liverpool ile tüm maçlarda forma giyen Xabi Alonso ligde ise 32 maçta forma şansı buluyordu. Sezonu ise 51 maçta 4 gol 1 asist ile tamamlayan İspanyol oyuncu kaleye 68 şut çekiyordu.

8 Haziran 2007'de Liverpool ile 5 yıllık bir sözleşme imzalayan Xabi Alonso hem takıma Mascherano ile Lucas Leiva'nın katılması hemde ara ara geçirdiği sakatlıklar yüzünden o sezon toplamda sadece 26 maça çıkıyordu. Ligde 19 maçta 3 gol 2 asist yapan İspanyol oyuncu Devler Liginde ise 4 maçta forma giyiyordu.

2008 Avrupa Şampiyonu olan İspanya milli takımı ile şampiyonada 4 maçta forma giyebilen Xabi Alonso genelde oyuna sonradan girmiş ve toplamda 154 dakika forma şansı bulabilmişti.

Kırmızlar ile son sezonunda 27'si ilk 11 olmak üzere 33 Premier Lig maçına çıkan ve tekrar istikrarlı oyununu sürdüren Xabi Alonso, son haftalara kadar ligde şampiyonluk kovalayan takımının en önemli oyuncularından biri olmayı başardı. Devler Liginde'de 8 maça çıkan Alonso sezonun en güzel maçlarından biri olan 4-4'lük Chelsea maçında gol kaydetsede Liverpool, çeyrek finalde turnuvaya veda ediyordu. Toplamda sezonu 45 maçta 7 gol 8 asist ve 99 şut ile tamamlaya İspanyol oyuncu Liverpool kariyerini lig şampiyonluğu kazanamadan noktalıyordu.

Perez rüya 11'ini 3 kişi dışında resmiyete döktü. Ne diyelim hayılrı olsun. Henüz transfer sezonuda kapanmadı tabi.

Casillias - Sergio Ramos, Raul Albiol, Pepe, Marcelo - Ribery, David Silva, Xabi Alonso, Kaka - David Villa, Cristiano Ronaldo

Del Piero Penaltı Kaçırdı(!)

Duran topların usta ismi, mesafe tanımaksızın hemen hemen heryerden frikik golleri atabilen Juventus'un efsane futbolcusu Alessandro Del Piero penaltı kaçırdı.

Barış Kupası finalinde Aston Villa ile karşı karşıya gelen Juventus'un kaptanı 120 dakikası eşitlikle tamamlanan ve seri penaltı atışlarına giden maçta öyle bir penaltı kaçırdıki bunun şaka olmadığına inanmak için 4-5 kere seyrettim.

Her insan penaltı kaçırabilir, Del Piero'da kaçırabilir ama penaltı vuruşunu gördüğünüz zaman Del Piero böyle bir vuruşu nasıl yapar diyor insan ister istemez.

İşte o penaltı

Ada'nın En Kötü 10 Forması!

İngiltere basın organı The Sun gazetesi kendi internet sitesinde Ada'da yer alan takımlar içersinde en kötü formaları derlemiş. Bu 10 formanın 7'sinin bu sezon giyilecek yeni deplasman forması olması da ilginç tabi. Benim favorim Newcastle United'ın forması. Bedava versele kimse almaz.

İşte Büyük Britanya kıtası içindeki en kötü 10 forma;

1- Coventry deplasman forması (1978-79)


2- Newcastle United'ın yeni sezon deplasman forması


3- Celtic'in yeni sezon deplasman forması

4- Chelsea'nin yeni sezon deplasman forması

5 - Manchester United'ın yeni sezon deplasman forması

6 - Tottenham'ın yeni sezon deplasman forması

7- Bolton Wanderers'ın yeni sezon deplasman forması

8 - Sunderland'in yeni sezon deplasman forması

9 - Everton'ın yeni sezon iç saha forması

10 - West Ham'ın yeni sezon iç saha forması

3.08.2009

Hayallerin Gerçeğe Dönüştüğü An!

Elano transferi diğer transferlere nazaran çok farklı benim gözümde. Bu sanki küçük bir çocuğun karnesinin hepsini pekiyi ile getirerek babasına göstermesi neticesinde bisiklet alması gibi, 2-3 yıldır maaş almayan bir işçinin maaşına %100 zam alması gibi, yıllarca çocuk sahibi olamayan bir çiftin çocuk sahibi olması gibi birşey.

Bunlarla ne alakası var demeyin aslında çok alakası var. O küçük çocuğunda, maaş alamayan işçininde, çocuğu olmayan çiftinde hayattaki en büyük hayalleridir bir üst paragrafta yazdıklarım. Yıllarca Elano'yu alsak diye yatıp kalkmadım ama M.City'ye transferi ve Kasım 2007'de (tarihi yanlış hatırlıyor olabilirim) Four-Four-Two dergisinde okuduğum röportajı ile hayranlığım başladı Elano'ya. Bir futbolseverin en büyük hayalide hayranı olduğu futbolcuyu tuttuğu takımda görmektir şüphesiz.

Belki Hagi transferi kadar büyük bir transfer olmayabilir G.Saray için, Hagi'nin gönlümüzdeki yeri her zaman bambaşka ama Hagi geldiği zaman sadece 10 yaşında olmam sebebi ile Hagi ile Elano transferlerindeki tepkilerim haliyle bambaşka oluyor.

ultrAslan'ın pankartında söylediği gibi Kewell, Baros, Rikjjard, Keita ve son olarak özellikle Shaktar Donetsk'teykden FM'de özel hayranlık duymaya başladığım "ah ulan şu G.Saray'da olacaktıki..." ile başlayan cümleler kurmama sebep olan Elano'nun transferinde büyük rol oynayan Haldun Üstünel'e sadece güvenerek yapacağı transferleri beklemek lazım.

1981 doğumlu Elano futbol kariyerine Sao Paolo altyapısında başlamıştı. 2001 senesinde Santos'a transfer olan ve ilk profesyonel deneyimini yaşayan Elano, Pele'nin de eski kulübü olan Brezilya kulübünde harika bir 4 sezon geçirmişti. Santos'ta o zamanlar Santos'tu yani. Elano'nun geldiği sezon şu an Chelsea'da oynayan Alex, bir sonraki sezon da Diego ile Robinho dahil olmuştu Santos'un kadrosuna.

Robinho geçenlerde Sky Sports'a bir açıklama yapmıştı Elano'nun Galatasaray'a transferi ile ilgili.

"Gitmesine çok üzüldüm. Yıllardır iyi arkadaştık. Kararı anlayabiliyorum ama onun Manchester City'nin yeni projesindeki önemli parçalardan biri olduğu söylenmişti. Onunla buluşmalarımızı, akşam yemeklerimizi çok özleyeceğim"

Bu arkadaşlıkların sadece M.City'deki günlerden olmadığı, Robinho'nun City'i tercih etmesinin nedenlerinden birinin Santos'taki en iyi arkadaşlarından biri olan Elano'nun M.City'de forma giymesinin olduğunu belirtelim.

Santos'la toplam 129 maça çıkan Elano 34 gole imza atmıştı. Özellikle Santos'taki son sezonunda (2004) harika bir performans göstererek 41 maçta 16 gol atan Brezilyalı yıldız kulübünün Brezilya Ligi'ni şampiyon kapamasında büyük rol oynuyordu. Bir önceki sezon Alex Chelsea'ye, Diego Werder Bremen'e giderken, o sezon Robinho Real Madrid'e gidiyordu. Elano ise kariyerine bambaşka bir yön vererek sürpriz bir şekilde Ukranya Ligi'ne Lucescu'nun takımı Shaktar Donetsk'e transfer oluyordu.

Shaktar Donetsk'te geçirdiği 3 sezonda 71 maçta forma giyen ve 21 gole imza atan Elano aynı zamanda Ukranya Liginden, Brezilya Milli takımına çağrılan ilk oyuncu oluyordu. Brezilyalı yıldızın tüm dünyada ses uyandıran performansı ise 3 Eylül 2006'da oynanan Brezilya - Arjantin maçında oluyordu. Bu hazırlık maçını Sambacılar 3-0 kazanırken, Elano attığı 2 golle yıldızlaşıyor ve bir anda herkesin ilgi odağı oluyordu.

2007 yazında Tayland'ın devrik lideri Thaksin Shinawatra M.City'i satın alması ile Elano'nun yolu Premier Lig'e düşüyordu. O sezon takımın başına ünlü hoca Sven Goran Erikkson getirilirken transfere büyük paralar harcanıyor ve Elano ile beraber, Martin Petrov, Geovanni, Bojinov, Corluka gibi isimler transfer ediliyordu.

Sezona harika bir start veren M.City ilk 17 maç sonunda 10 galibiyet (İçinde Manchester derbisi de olmak üzere ilk 7 iç saha maçının 7'sinide kazandılar) 3 beraberlik ve 33 puanla ilk 4 sıra içinde kalmayı başarmıştı ama sonrasında herşey istedikleri gibi gitmedi ve takım sezon sonunda ligi ancak 9. sırada bitirebildi. Brezilyalı yıldız Manchester City ile ilk golünü 29 Eylül 2007'de Newcastle United ağlarına attı. Ama ne gol. Alttaki video da o muhteşem frikik golüde mevcut. Yurtta canlı olarak izliyorduk o maçı ve arkadaşlarla 10 dakika kendimize gelememiştik.

Manchester City'deki ilk sezonunda 34 lig maçına çıkan ve sezonu 8 gol 8 asist ile tamamlayan Elano özellikle mesafe tanımaksızın çektiği şutlar ile dikkatleri çekiyordu. O sezon rakip kalelere 87 şut çeken Brezilyalı yıldız 37'sinde kaleyi buluyor ve o sezonu toplamda 39 maçta 19 gol ile tamamlıyordu.

Manchester'in Mavi takımında ki 2. ve son sezonuna ise harika bir start veren Elano ilk 2 lig maçında 3 gol kaydediyordu. Transfer sezonunun kapanmasına sayılı saatler kala eski takım arkadaşı Robinho'nun gelişi ve eski M.City'li oyuncu Shaun Wright-Philip'in o yaz takıma katılması Elano'nun ilk 11'deki yerini kaybetmesine neden oluyordu. Yinede o sezonu 21'i ilk 11 olmak üzere 28 Premier Lig maçında oynayarak tamamlayan Elano, Uefa Kupasında'da 8 maça çıkıyordu. Sezon bittiğinde ise Brezilyalı yıldızın istatistik hanesinde 8 gol 4 asist yazıyordu.

Arapların M.City'i Tayland'lı Thaksin Shinawatra'dan 2007-2008'te satın aldığında çok fazla flaş transfer yapamayan Manchester City, bu yaz ise Adebayor, Tevez, Santa Cruz transfeleri ile adeta gövde gösterisi yapıyordu.

Belki bu transfeler City'nin menajeri Mark Hughes'in dediği gibi Elano'nun sürekli ilk 11'de oynayamacak olmasına sebep oluyor ve Dunga'dan "2010 Dünya Kupası'na çağırmamı istiyorsan sürekli oynayabileceğin bir takıma git" uyarısını alan futbolcunun Türkiye'ye transferini kolaylaştıyordu. Transferin perde arkasında Arap şeyhlerinin kökenlerinin Türk olması ve Milan'ın 10 milyonluk teklifini reddederek "yabancıya gitmesin" düşüncesi ile daha az paraya Galatasaray'a vermesi ile Elano 7 milyon Euro'ya resmen G.Saray'lı oluyordu.

Brezilya forması ile Portekiz'e inanılmaz bir gol atan, başına geçtiği her frikik golü muhakkak gol tehlikesi olan, Brezilya milli takımı ile 42 maça çıkarak 13 gol kaydeden ve özellikle İngiltere Ligi'nde M.City maçlarını özel olarak onun için izlediğim Elano'nun transferi benim için bir düşün gerçek olması gibi birşey.

Hakan Şükür hayranı olması neden ile 9 numarayı isteyen ve imza töreninde efsane futbolcu Coşkun Özarı'nın elinden bu formayı teslim alan Elano, 3 yıl aradan sonra Sarı-Kırmızılı ekipte 9'u sırtına geçirecek ilk isim olurken, bize de yeni sezonda aşağıdakine benzer atacağı jeneriklik golleri beklemek kalıyor.

İlgili aramalar: spor - elano blumer show time - elano -


2.08.2009

Pavel Pogrebnyak Stuttgart'ta!

Transfer sezonun açılması ile beraber 30 milyon euroya Mario Gomez'i Bayern Münih'e satan Stuttgart, onun yerini Huntelaar ile doldurmak için baya uğraşmıştı. Hatta transfer neredeyse imza aşamasına kadar gelsede son anda çıkan pürüzler nedeni ile transfer gerçekleşmemişti.

Geçen sezonu 3. sırada bitiren ve Şampiyonlar Ligi vizesi alan Alman kulübü Mario Gomez'in yokluğunu bir şekilde doldurmak zorundaydı ve Gomez'in 3'te 1 fiyatına Rus golcü Pavel Pogrebnyak'ı transfer etti. Soyisminin söylenmesi baya zor bu sezon Bundesliga maçlarını yayınlayack TRT'nin spikerlerine Allah kolaylık versin. Arshavin ve Pavel'in gidişi ile Fatih Tekke Zenit'te ilk 11'e girsin artık.

8 Kasım 1983'te Moskova'da doğan Pogrebnyak futbol oynamaya 6 yaşında iken Spartak Moskova Futbol Okulu'nda başladı. Sahalara ilk defa 2001'de Spartak Moskova yedek takımında çıktı. Bir yıl sonra da oyuncu ana takım kadrosuna alındı. 2001 ve 2003 yılları arasında 23 maçta 8 gol attı.

2003 yılında Pogrebnyak Baltika Kaliningrad takımı adına 40 maçta 15 gol kaydetti. Ertesi sezon Spartak Moskova takımına geri döndü , 16 maça çıktı ve 2 de gol attı. Aynı sezon FK Himki adına da maçlara çıkan oyuncu 12 maçta 6 gol kaydetti. 2005 yılında Shinnik Yaroslavl takımı adına sahayan çıkan futbolcu , 26 maçta fileleri sadece 4 kez havalandırabildi. 2006'da Tom Tomsk forması giydiği sıralar onun için bir yükselme devri oldu. 26 maçta 13 gol atma başarısı göstermesinin yanında kulüp taraftarlarının da gözdesi olmayı başardı.

Pogrebnyak Rus Milli Futbol Takımı'nın da dikkatini üstüne çekti. Sezonun sonunda Zenit'ten milli takıma girdi. 2007 yılında takımı Zenit ile Rusya Premier Ligi birinciliğini elde ettiler. 2008 yılında Rusya Süper Kupası'nı kazandıkları 2-1 biten final maçında takımının 2. gölünü attı.

Luca Toni ile birlikte 2007-2008 UEFA Kupası 'nda 10 gol atarak hem en çok gol atan futbolcu oldu hem de takımının finale ulaşmasını sağladı. Sarı kart cezalısı olduğu için finalde oynayamadı ama takımı kupayı kazandı.

UEFA 2008 Süper Kupası'nda takımı Zenit'in kaydettiği 2 golden birisine imzasını attı. Zenit o karşılaşmada Manchester United'ı 2-1 yenmeyi başardı.

Zenit forması altında oynadığı 51 resmi maçta 28 gol atan futbolcu Rusya Ligine'de 30 maçta 12 gol kaydetti.

28 Ocak 2009'da Zenit yetkilileri Blackburn Rovers'dan gelen teklifi her an kabul edebileceklerini bildirdiler. Bu, oyuncunun ara transfer dönemindenden sonra artık takımdan ayrılıp İngiltere'de oynaması anlamına geliyordu.

Pogrebnyak Rusya Millî Futbol Takımı forması altında sahaya 16 Ağustos 2006'da Letonya ile oynadıkları ve bir de gol attığı bir dostluk karşılaşmasında çıktı. Rusya Milli takımı ile şu ana kadar 12 maça çıkan Pogrebnyaj 5 gol attı.

1.08.2009

Julio Cruz Lazio'da!

Geçen sezon ligi şampiyon kapatan Inter'de bu sezon forvet hattında adeta devir daim var. Lig bitmeden Genoa'nın golcüsü Diego Milito transfer edildi. Sezon sonu geldiğinde Hernan Crespo ile yollar ayrıldı. Ve en sonda Zlatan Ibrahimovic-Eto'o takası olmuştu. Inter'in forvet hattındaki değişim rüzgarı bununla sınırlı kalmadı ve Milano ekibinde 6 yılı geçiren Julio Ricardo Cruz sözleşmesinin bitmesi ile beraber başkent ekibi Lazio'ya transfer oldu.

Cruz için Lazio'nun ezeli rakibi Roma'da girişimlerde bulunmuş ama başarlı olamamıştı. Hatta Roma'nın 2. kaptanı De Rossi yaptığı açıklama da "Ezeli rakibimizin onu transfer etmesi hiç hoş olmadı keşke bize gelseydik" diyordu.

10 Ekim 1974'te Arjantin'in Santiago del Estero kentinde dünyaya gelen Cruz futbol kariyerine 1993 yılında Arjantin'in Banfield takımında başladı. İlk sezonunda sadece 5 maçta forma şansı bulan Cruz, Banfield adına ilk golünü 1994-1995 sezonunda (Banfield'teki 2. sezonu) kaydetti. O sezonu 26 maçta 6 gol ile tamamlayan Arnatinli golcü bir sonraki sezon 32 maçta 10 gol kaydederek River Plate'in dikkatini çekiyor ve 1996 yılında ünlü Arjantin kulübüne transfer oluyordu.

River Plate'de tek sezon geçiren 23 yaşındaki dev golcü Arjantin kulübü ile harikalar yaratıyor ve çıktığı 29 maçta River Plate adına 17 gole imza atıyordu. River Plate'deki başarılı kariyeri ile Hollanda'nın Feyennord takımına transfer oluyor ve 1997-1998 sezonunda Avrupa kariyeri başlıyordu.

Feyennord'da geçen 3 sezonda harika performansından hiçbişey kaybetmeyen ve kısa sürede takıma ve Hollanda Ligi'ne uyum sağlayan Cruz, biraz da Eredvise'da gol atmanın kolaylığı ile Feyennord kariyerini 6'sı Avrupa kupalarında olmak üzere 103 maçta 50 gol ile tamamlıyordu. Hollanda temsilcisine geçen 3 sezonda 1'de Lig şampiyonluğu sevinvi yaşaayan Arjantinli golcü 2000 yazında İtalya'nın Bologna takımına transfer oluyordu.

Bologna'daki ilk sezonunda Serie A'nın sert futboluna uyum sağlamakta zorlansa da Cruz çıktığı 28 maçta 7 gol kaydediyor genede beklentileri pek fazla karşılayamıyordu. 2001-2002 sezonunda 33 lig maçında 10 gol kaydeden Cruz, bir sonraki sezonuda 28 lig maçında 10 gol ile tamamlıyor ve Inter'e transfer oluyordu. Bologna kariyerinide toplam 98 maçta 30 gol ile tamamladı.

Inter'le ilk maçına 14 Eylül 2003'te Siena karşısında çıkan Cruz, ilk resmi golünüde Şampiyonlar Ligi'nde Arsenal'a karşı 17 Eylül'de kaydediyordu. 2003-2004 sezonunda Inter ile 22'si ilk 11 olmak üzere 31 maça çıkan Cruz sezonu 8 gol ile tamamlıyordu.

2004-2005 sezonunda ligde sadece 18 maça çıkan (12'si ilk 11) Cruz, Devler Liginde'de 4'ü sonradan olmak üzere 8 maça çıkıyordu. Ligde 5 Devler Liginde de 2 gol kaydeden Arjantinli golcü, İtalya Kupasında da 2 maçta 2 gol kaydederek sezonu 9 golle tamamlıyordu.

2005-2006 sezonunu Cruz aynı bizde Semih'in 2007-2008 sezonundaki performansı gibi tamamlıyordu. O sezon ligde çıktığı 31 maçta 15 gol kayeden Cruz, sadece 16 maça ilk 11 başlıyordu. Attığı ilk 6 golün 5'i sonradan girdiği maçlarda olurken attığı gollerin 9'unu 13 kere ilk 11 şansı bulduğu 2006 senesi içinde atıyordu. O sezon Calcipoli skandalı sayesi ile Inter, yıllar sonra şampiyonluğunu ilan ederken Cruz'da sezonu 40 maçta (19'unda sonradan oyuna girdi) 21 gol ile tamamlıyordu.

2006 Dünya Kupası'nda Arjantin kadrosuna çağrılan Cruz, sadece 2 maçta sonradan girebiliyor ve toplamda 41 dakika sahada kalıyordu. 2006-2007 sezonunu Kasım ayında geçirdiği sakatlık yüzünden 3 ay futboldan uzak geçiren dev golcü çıktığı 15 lig maçında 7 gol 2 asist kaydediyor, Devler Liginde de 4 maçta 3 gol (3'üde sakatlık yaşamadan önce gruplada) kaydediyordu.

2007-2008 sezonu ise Cruz için Inter kariyerindeki en iyi sezonlardan biri oluyordu. Çıktığı ilk 4 lig maçında 3 gol kaydeden Arjantinli golcü Aralık ayı sonuna kadar çıktığı 13 lig maçında 10 gol kaydediyordu. Bu 10 golün 7'sini ise üstüste çıktığı 7 maçta kaydediyordu. Ligin geri kalan bölümünde 3 gol kaydeden Cruz, sezonu 37 maçta 19 gol 6 asist ile tamamlıyordu.

Geçtiğimiz sezon ise Mourinho'nun gelişi ve Adriano'nun Brezilya'dan dönerek Zlatan ile beraber iyi bir form tutması neticesinde yedek kulübüne mahkum olarak geçiriyordu Arjantinli golcü. Adriano'nun Brezilya'ya kaçmasından sonra ise genç oyuncu Balotelli yeni gözde oluyor ve 34 yaşındaki oyuncu forma şansı bulamıyordu. Sezon boyunca ligde sadece 7 kez ilk 11 forma şansı bulan Cruz çıktığı 17 lig maçında rakip fileleri 2 kez havalandırdı. İlk 11 çıktığı ilk maç olan 15 Kasım'daki Palermo maçından önce 6 kez oyuna sonradan giren Cruz sadece 140 dakika oyunda kalmış ve o sezonki tüm gollerini o dakikalarda bulmuştu. Devler Liginde'de durum değişmemiş ve 5'i de sonradan olmak üzere çıktığı 5 Şampiyonlar Ligi maçında 86 dakika sahada kalıp 1 gol kaydediyordu.

Arjantin Milli takım formasını ise 22 kez giyen Cruz ülkesi adına 4 gol kaydetti.

Dipnot: Son resimdeki futbolcular soldan sağa Figo, Toldo ve Cruz. Eşleri ile beraberler.


31.07.2009

Poster Savaşı!


Arjantinli oyuncu Carlos Tevez'in Manchester United'dan ayrılarak ezeli rakibi Manchester City'ye transfer olmasının yankıları devam ediyor.

Manchester City'nin, Harvey Nichols mağazasının üstüne dev bir "Welcome to Manchester" yazılı posterine MANU'nun cevabı gecikmedi. Manchester United taraftarlarının çoğunlukta olduğu bölgede posteri hazmedemeyen taraftarlar ilginç bi karşılık verdiler.

MANU fanatikleri, devasa büyüklükteki Tevez posterinin üzerine kırmızı renkte boyalar atarak tepki gösterdiler. Daha sonra Manchester City taraftarları bununda altında kalmayarak Owen'ın sık sık sakatlanmasından esinlenerek, oyuncunun ellerinde kol değneği olan üzerinde "Welcome to Stretford" yazan bir poster daha astılar. Bakalım Manchester şehri önümüzdeki günler başka nelere sahne olacak.

Gabriel Heinze Marsilya'da!



Son resimde Cristiano Ronaldo adeta Heinze'ye git diyor o da zaten bu saatten sonra durmam kimse geri döndüremez gibi el sallıyor adeta.

Kariyerinin çıkış dönemlerini Fransa'da yaşayıp Manchester United'a geçen Heinze 5 yıl aradan sonra tekrar bu ülkeye hemde eski kulübü PSG'nin ezeli rakibi Marsilya'ya transfer oldu.

19 Mart 1978'de Arjantin'in Crespo kentinde dünyaya gelen Heinze futbola Batistuta ve Messi'nin de yetiştiği kulüp olan Newells Old Boys takımında başladı. Henüz 18 yaşındayken Arjantin kulübünde profesyonel olan Heinze 1996-1997 sezonunda ilk maçına çıktı. O sezon 8 lig maçında forma giyen bu genç oyuncusu İspanyol kulübü Valladolid'in yolunu tuttu.

Valladolid ile ilk sezonunda forma şansı bulamayan Arjantinli oyuncu bir sonraki sezon Sporting Lizbon takımına kiralık olarak gönderildi. 1998-1999 sezonunu Portekiz ekibinde geçiren Heinze sadece 5 maçta forma şansı bulabildi ve 1 gol kaydetti.

Valladolid'e geri döndüğünde forma şansı bulmaya başlayan Heinze, 1999-2000'de 18, 2000-2001 sezonunda da 36 maça çıktı ve bu 2 sezonda 1 gol kaydetti. 2001 yazında Fransa'nın Paris Saint Germain takımı tarafından transfer edilen Arjantinli oyuncu Valladolid kariyerini 54 maç 1 gol ile tamamadı.

Fransa'daki ilk sezonunda ilk 11'in değişilmez oyuncularından biri olmayı başaran Heinze 2'si Uefa Kupası olmak üzere 37 maçta forma şansı buluyordu. 2002-2003 sezonunda da ligde sadece 4 maçı kaçıran Arjantinli oyuncu 34 lig, 3 de Uefa Kupası olmak üzere sezonu 37 maçla tamamlıyor ve 2 de gol kaydediyordu. 2003-2004'te de 33 lig maçına çıkan Heinze PSG'nin ligi şampiyon Lyon'un ardından 2. sırada bitirmesinde büyük pay sahibi oluyordu.

26 yaşındayken Alex Ferguson'un da dikkatini çeken Arjantinli oyuncu Haziran 2004'te 6.9 milyon pounda Manchester United'a transfer oluyordu. Kırmızı Şeytanlar ile çıktığı ilk maçta (11 Eylül 2004- Bolton maçı) golle tanışan Heinze o sezon Manu'nun sol bekinde formayı kimseye kaptırmıyordu. 26'sı lig 7'side Şampiyonlar Ligi olmak üzere o sezon toplam 45 maça çıkan Heinze 1 gol atıp 6'da asist yapıyordu. Bu harika performansı sonucunda Copa Amerika'da Arjantin Milli takımınada çağrılıyor ve 6 kez Arjantin formasını giyiyordu.

2005-2006 sezonu Heinze için hiçte iyi başlamıyordu. 14 Eylül 2005'te Villarreal ile oynanan Devler Ligi maçında sakatlanan Arjantinli oyuncu, tam 7 ay sahalardan uzak kalıyordu. O sezon Manu ile sadece 4 maça çıkabilen Heinze 2006 Dünya Kupasında Arjantin'in kadrosunda yer alıyor ve 5 maçın 4'ünde 90 dakika sahada kalıyordu.

Bir önceki sezon sakat olduğu için ara transferde sol beke Evra takviyesi yapılınca 2006-2007 sezonunda Heinze sürekli ilk 11'de yer bulamıyordu. O sezon ligde 17'si ilk 11 olmak üzere 22 maça çıkan Arjantinli oyuncu o sezonu 32 resmi maçla tamamlıyordu. Manu'nun defansındaki sakatlık problemi yüzünden ligin son maçlarında Wes Brown'un partneri olarak stoperde oynuyordu. Ayrıca sezonun son 2 maçında Manu'da sahaya kaptan olarak çıktı Heinze.

21 Temmuz günü Liverpool'un 6.8 milyon euroluk teklifini reddeden Manchester United 1 ay sonra Real Madrid'in 8 milyon poundluk teklifini kabul ediyor ve Beckham ile Nistelrooy'dan sonra Manu'dan Real Madrid'e transfer olan 3. oyuncu oluyordu.

Real Madrid'teki ilk sezonunda 20'si lig olmak üzere 26 maça çıkan Heinze ilk sezonunda Real Madrid ile İspanya Ligi ve İspanya Kral Kupası zaferlerini tadıyordu. Real'deki son sezonunda da 25 lig, 7 Şampiyonlar Ligi maçına çıkan Arjantinli oyuncu sezonu 2 gol 3 asist ile tamamladı. Manu'da 3 sezonda 20 sarı kart gören Heinze, Real'de 2 sezonda 17 sarı kart gördü.


30.07.2009

Elano Galatasaray'da!


Haldun Üstünel 2 gün önce gittiği yurt dışından her zamanki gibi yine eli boş dönmedi ve belkide son yılların en flaş transferine imza attı.

Keita'nın 11'i seçmesi ile muhtemelen 9 numarayı Elano giyecek. Lincoln'ün yerine ondan 3 gömlek daha üstün bir transer yapıldı.

Galatasaray, Manchester City'nin Brezilyalı Yıldızı Elano Blumer'le 4 yıllık sözleşme imzaladı.

28 yaşındaki Elano, orta sahada hücuma yönelik görev yapabilen, her iki ayağına da hakim, uzaktan etkili şutlar atabilen ve gerektiğinde orta sahanın farklı mevkilerinde oynayabilen bir isim.

Mevkisinde Kaka, Ronaldinho, Diego, Juninho gibi isimler olmasına karşın tam 35 kez Brezilya Milli Takım forması giyen Elano, 6 gol kaydetti.

Disiplinli futbolunu tekniğiyle birleştirebilen ender Brezilyalılar'dan birisi olan yıldız futbolcu, Manchester City'den önce Shakthar Donetsk ve Santos takımlarında forma giydi. Brezilyalı yıldız, Cuma günü İstanbul'a gelecek.


'Taklacı' Martins Wolfsburg'da!


Belkide Nijeryalı oyunculara has bir durum bu takla atma olayı. Bizim ligimizdede Nijeryalı Aghahowa'nın Fenerbahçe maçında attığı gollerden sonra attığı taklalar günlerce konuşulmuştu.

Inter'le geçem 4 senenin ardından Premier Lig'e transfer olan Martins, İngiltere'nin köklü kulübün Newcastle United'da geçen 3 sezonun ardından kulübünün geçen sezon küme düşmesi ve kulübün içine girdiği büyük borç nedeni ile satış listesine koyulmuştu.

Geçen sezonu Bundesliga şampiyonu olarak tamamlayan Wolfsburg, her ne kadar Dzeko ve Grafite gibi harika ve uyumlu bir forvet hattına sahip olsada Şampiyonlar Ligi'ni de düşünürek, Nijeryalı golcüyü 10.5 milyon euro bonservis bedeli ile satın alarak 4 yıllık sözleşme imzaladı.

28 Ekim 1984 tarihinde Nijerya'nın Lagos kentinde dünyaya gelen Martins futbol hayatına 15 yaşındayken şu an Sivasspor'lı Akeem Agbetu'nun da yetiştiği, Nijerya'nın Ebedei takımında başladı. Bir sonraki sezon şu an, Lazio'da oynayan Makinwa ile beraber Reggina'ya transfer olan Martins, 2001 yazında 750.000 euroya henüz 17 yaşındayken Inter'e transfer oldu.

İlk sezonunda (2001-2002) Inter'in genç takımında oynayan ve 23 gol kaydeden Martins, aynı sezon İtalyanın 18 yaş altı takımınada seçildi. Genç takımdakiki harika performansı ile Inter'in A takımına yükselmeyi başaran 170 boyundaki bu hızlı ve kara çocuk, ilk resmi maçına da Aralık 2002'de Parma maçı ile çıktı. O sezonu genellikle yedek kulübesinde geçiren Nijeryalı golcü Leverkusen'e karşı da Şampiyonlar Liginde gol ile tanışmıştı. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale kadar yükselen Inter'de Milan'a karşı son maçta gol bulsada Inter deplasman golü kuralı ile eleniyordu. Martins o sezonu 10 maçya 3 gol ile tamamlıyordu.

Son 2 sezonda Afrika'nın en iyi genç oyuncusunu kazanan 19 yaşındaki genç golcü 2003-2004 sezonunda yavaş yavaş kendini bulmaya başlıyordu. O sezon Serie A'da 24 maça çıkan Martins (11'inde ilk onbirde başladı), 7 gole imza attı. Devler Liginde'de 4 maçta 2 gol kayeden Martins o sezonu toplamda 36 maçta 11 gol ile tamamlıyordu.

2004-2005 sezonunda kariyerinin en başarılı sezonunu geçiren Nijeryalı golcü İtalya liginde 16'sı ilk 11 olmak üzere 31 maça çıkıyor ve rakip filelere 11 gol bırakıyordu. İtalya Kupasında 6 maçta 6 gol kaydeden Martins, Devler Liginde'de 9 maçta 5 gol kaydetti.

2005-2006 sezonuna Milano ekibi ile 5 yıllık bir sözleşme imzalayarak başlayan Martins, o sezonuda ligde 9, Devler liginde ve İtalya Kupasında 2'şer gol olmak üzere toplam 44 maçta 13 gol ile tamamlıyordu. Inter'deki güzel performansı ile 2006 Afrika Kupası için Nijerya milli takımına çağrılan Martins, yarı final oynayan ülkesi adına 2 gol kaydediyordu.

2006 yazında Ibrahimovic ve Crespo transferleri ile ilk 11'deki yeri iyice zorlaşan Martins Ağustos ayında kendi isteği ile İngiltere Premier Lig ekibi Newcastle United'a transfer oluyordu. Aynı sezon Emre'de aynı şekilde Newcastle'a geliyordu. Yeni takımı ile 5 yıllık sözleşme imzalayan 22 yaşındaki golcü efsane futbolcu Alan Sheraer'in 9 numarasını tercih ediyordu.

Newcastle'daki ilk sezonunda uyum sorunu yaşamayarak etkileyici bir performans çizen Nijeryalı golcü 33 Premier Lig maçında 11 gol kaydetti. O sezon Uefa Kupasında mücadele eden İngiliz ekibinde 9 maçta 6 gol kaydeden Martins, takımının Uefa Kupasında son 16'ya kalmasına katkı sağlıyordu. O sezon toplam 52 resmi maça çıkan Martins, ilk sezonu 19 gol 5 asist ile tamamlıyordu.

2007-2008 sezonuna Bolton maçında 2 gol ile başlayan Martins, sakatlığı nedeni ile Ocak-Mart arasını kaçırsada o sezonu 8'i sonradan olmak üzere 31 lig maçında 9 gol 3 asist ile tamamlıyordu. Son sezonunda ise 23 lig maçına çıkan Nijeryalı golcü 8 gol kaydetsede (Bu gollerin 7'sinde Newcastle United'a puan kazandırdı) takımını ligde tutmaya yetmiyordu.

Gomis Lyon'da!


Onun ismini en çok geçen sezon duymuştum. Bu kara çocuk Euro 2008 öncesinde öylesine harika bir performans sergilemiştiki kendisini bir anda Fransa milli takımı ile Avrupa Şampiyonasında bulmuştu.

Geçtiğimiz sezon belki çok harika bir sezon geçirmedi ama 7 yıl aradan sonra ligi şampiyon tamamlayan Lyon 24 yaşındaki bu genç oyuncuyu 13 milyon euro vererek Saint Etienne'den transfer ederek Lisandro Lopez ile beraber forvet hattını çok güçlü yaptı.

6 Ağustos 1985 doğumlu olan Gomis futbola Saint Etieene'nin futbol akademisinde başladı ve 17 yaşındaykende profesyonel kariyerine başladı. 2002-2004 seneleri arasında St.Etienne'in B takımında 30 maça çıkan Fransız golcü 15 gole imza attı.

2004-2005 sezonunda A takımda forma giymeye başlayan Gomis o sezon 13 maçta 2 gol kaydetti. Bir sonraki sezon 6 aylığına Touluse'a kiralanan 20 yaşındaki bu genç golcü orda da 13 maçta 6 gol kaydetti. Touluse'a gitmeden önce o sezon St.Etienne forması ile de 6 gol kaydeden Gomis o sezonu toplamda 12 gol ile tamamladı.

2005-2006 sezonu kendisi için hayal kırıklığı şeklinde geçen Gomis o sezon 24 resmi maça çıksada sadece 2 gol kaydedebilmişti. Bir sonraki sezon performansı ile kendini bulan Gomis yavaş yavaş Fransa Liginde kendini gösteriyordu. 2006-2007 sezonunu 9 gol 3 asist ile kapatan Fransız golcü 18'i ilk 11 olmak üzere 30 lig maçına çıkmıştı.

Yazının başında belirttiğimiz gibi 2007-2008 sezonunda kariyerinin en iyi sezonunu geçiren ve Mayıs 2008'de Domenech tarafından Fransız milli takımada çağrılan Gomis o sezon 35 lig maçında 16 gol kaydederken5 de asist yapmıştı. Ayrıca o sezon toplam 111 şut çeken Gomis bu şutların 47'sinde kaleyi tuttururken %34'lük bir gol oranı yakalmıştı kaleyi tutan şutlarında.

Euro 2008'e gol atamadan veda eden Fransa milli takımının kadrosunda Benzema ile beraber pek etkileyici bir performans gösteremeyen Gomis ligdede bir önceki sezonki kadar gol kaydedemedi. Yine de çıktığı 36 lig maçında 9 gol 4 asist kaydeden Gomis rakip kalelere 110 şut (34'ü kaleyi buldu) gönderdi.

29 Temmuz'da da Lyon ile resmi sözleşmeye imza atan Gomis'in 21 numaralı formayı giyeceğinide dipnot olarak hatırlatalım.

29.07.2009

Kolo Toure Manchester City'de!

Transfer sezonunu Gareth Barry ile açtıktan sonra 3 tane üst düzey forveti (Adebayor, Santa Cruz, Tevez) kadrosuna katan Manchester City en sonunda defans hattındada takviye yapmayı akıl etti.

Günlerdir Chelsea defansının bel kemiği John Terry'i almaya uğraşan M.City paranın her kapıyı açamadığı gerçeği ile karşı karşıya gelmiş ve o transferde istediği şeyi elde edememişti. Terry'den sonra hedef olarak Arsenal'in Fildişi'li defans oyuncusu Kolo Toure'ye göz diken Manchester City'nin mavi şehirli takımı Adebayorun'da katkıları ile bu transferi 16 milyon poundlul bir bonservis bedeli ile bitirdi.

19 Mart 1981 doğumlu olan Toure futbola ülkesinin takımı Mimosas'ta başladı. Takım ismini belki birçok kişi duymamış olabilir ama bu takımdan çıkan diğer ünlü oyuncular arasında Zokora, Eboue, Malouda, Kone gibi isimleride sayarsak eğer Fildişi Sahilleri'nin en iyi takımı demek abartı olmaz.

21 yaşına kadar bu kulüpte oynayan Toure, Şubat 2002'de Arsene Wenger'in genç yetenek avcısı scoutlarının gözünden kaçmıyor ve 150.000 poundluk bedelle Kuzey Londra ekibinin yolunu tutuyordu. Arsenal'deki ilk sezonunda (2002-2003) pek fazla ilk 11 şansı bulamayan Kolo Toure o sezon ligde 17'si sonradan olmak üzere 26 maçta forma şansı buluyordu.

2003-2004 sezonundan itibaren ilk 11'in değişilmez oyuncularından biri olan Toure M.City'e transfer olana kadar Topçular'ın savunmasında değişilmez oyuncularından biri oluyor ve her sezon 40 resmi maç barajını geçiyordu.

2003-2004'te 36, 2004-2005'te 33, 2005-2006'da 33, 2006-2007'de 35, 2007-2008'te 30, 2008-2009'da da 29 Premier Lig maçına çıkan Kolı Toure 6.5 sene boyunca Arsene Wenger'in en çok güvendiği isimlerden biri oluyordu.

Arsenal kariyerinde toplam 279 maça (58'i Şampiyonlar Ligi maçı) çıkan Kolo Toure, toplamda 14 gol atarken 11'de asist yapıyordu. 2006-2007 sezonu ise Toure'nin kariyer rekoru kırdığı bir sezondu. O sezon toplam 61 resmi maça çıkan Fildişi'li oyuncu 4 gol 4 asist ile tamamlamıştı.

Bir defans oyuncusu olmasına rağmen çok fazla kart görmeyen Toure 6.5 senelik Arsenal kariyerinde toplamda 34 sarı (8 maçta 1 sarı) 2'de kırmızı kart gördü.

2000 Nisan ayında ilk defa milli takıma seçilen Kolo Toure o tarihten bu yana Fildişi Sahilleri savunmasının da en önemli oyuncularından biri olurken toplamda 70 kez milli takım formasını giydi.


Arbeloa Real Madrid'te!


İspanyol oyuncu için bu transfer bir bakıma yuvaya dönüş oldu diyebiliriz. Son 3 sezonu Liverpool'da geçiren sol bek oyuncusu Real Madrid'in bu sezonki 3. yuvaya dönen transferi oldu. Negredo ve Granero'da bu sene tekrar yuvaya dönen isimler olmuştu.

Real'in bu sezonki 7. transferi olan Arbeloa 5 yıllık sözleşmeye imza atarken başkent ekibi bonservisi için Liverpool'a 5 milyon euro civarında bir para ödedi.

17 Ocak 1983'te İspanya'nın Salamanca kasabasında dünyaya gelen Arbeloa ilk profesyonel deneyimini 20 yaşındayken Real Madrid ile yaptı. 2003-2006 yılları arasında Real Madrid takımında sadece 2 maç forma giyebilen oyuncunun kariyeri daha çok Real Madrid'in B takımında geçti. Bu 3 sezonda Real Madrid B takımı ile 50 maça çıkan İspanyol oyuncu 1 gol kaydetti.

Yıldızlar topluluğu Real'de forma şansı bulamayan Arbeloa 24 Temmuz 2006'da Deportivo La Coruna'nın yolunu tuttu. Yarım sezonda Deportivo ile 22 maça çıkan oyuncuyu keşfeden Liverpool'un İspanyol hocası Benitez, Ocak 2007'de 4 milyon euroya İspanyol bek oyuncusunu kadrosuna kattı.

İlk Premier Lig maçına 10 Şubat 2007'de Newcastle United karşısında çıkan Arbeloa sezonu 5'i Şampiyonlar Liginde olmak üzere 14 maçta 2 gol 1 asist ile tamamlıyordu. Bir sonraki sezon 2 numaları formasını değiştirerek 17 numarayı giymeye başlayan Arbeloa 2007-2008 sezonunda Benitez'in sürekli rotaysonlu kadrosunda 28'i Premier Lig maçı olmak üzere 38 maça çıkıyor ve 2 asist yapıyordu.

Kırmızılar'daki son sezonunda istikrarlı futbolunu sürdüren Arbeloa tüm sezon boyunca 42'si ilk 11 olmak üzere 45 maça (29'u Premier Lig maçı) çıkarken sezonu 1 gol 2 asist ile tamamlıyor ve istikrarlı performansının karşılığını 3 sezon önce ayrıldığı Real Madrid'e dönerek alıyordu.
Related Posts with Thumbnails