22.06.2010

Golcülerin En Kralı La Liga'dan Çıkar!


2010 Dünya Kupası kısır bir şekilde başlamış ve ilk grup maçları sonucunda toplam 16 maçta sadece 24 gol atılmıştı. Neyse ki birçok takım 2. maçlarında daha çok ofansif oynamaya başladı ve gol ortalaması yükseldi.

Takımların 2. maçlarını oynadığı toplam 16 maçta rakip fileler tam 43 kez havalandı ve turnuvanın gol ortalaması 1.5'ten 2.09'a yükseldi.

Peki toplamda atılan bu 67 golün baş aktörleri hangi liglerde forma giyiyordu, en çok gol hangi ligin oyuncılardan geldi ?

İşte turnuvada atılan tüm gollerin liglere göre dağılımı;

15 - İspanya Ligi: Higuain(3), Diego Forlan(2), David Villa(2), Tiago(2), Luis Fabiano(2), Marquez, Uche, C.Ronaldo, Simao,

10 - İngiltere Ligi: Gerrard, Park Ji-Sung, Dirk Kuyt, Alcaraz, Dempsey, Koren, Javi Hernandez, Lee Chong-Young, Bendtner, Drogba

6 - Almanya Ligi: Podolski, Klose, Thomas Müller, Cacau, Bradley, Hugo Almeida

5 - İtalya Ligi: Maicon, De Rossi, Sneijder, Eto'o, Iaquinta

5 - Fransa Ligi: G.Asamoah(2), Heinze, Gelson Fernandes, Birsa

3 - Portekiz Ligi: Alvaro Perreira, Liedson, Raul Meireles

3 - Türkiye Ligi: Elano(2), Vittek

3 - Meksika Ligi: Beausejour, Blanco, Riveros

2 - Hollanda Ligi: Rommedahl, Hollmann

2 - Rusya Ligi: Honda, Mark Gonzales

2 - Yunanistan Ligi: Salpingidis, Torosis

2 - Belçika Ligi: Ljubijankic, Jovanovic

1 - Danimarka Ligi: Reid

1 - Japonya Ligi: Lee Jung-So

1 - G.Afrika Ligi: Tshabalala

1 - Kuzey Kore Ligi: Ji-Yun-Nam

1 - ABD Ligi: Donovan

1 - Ekvador Ligi: Vera

1 - Avustralya Ligi: Smeltz

Dipnot: Güney Kore'nin ve Danimarka'nın kendi kalesine attığı 2 gol değerlendirmeye alınmamıştır.

Harry Kewell & Roberto Rosetti

21.06.2010

Fransa Milli Takımı'nın Son Durumu!

Önceki gün Anelka'nın milli takımdan kovulmasının ardından Fransız futbolcular bugün protesto kararı alarak idmana çıkmadılar.

Futbolcular ortak bir basın açıklaması yaparken bu açıklamayı basına duyuran ismin teknik direktör Domenech oldu.

"Fransa takımının tüm oyuncuları Fransa Futbol Federasyonu'nun aldığı Anelka'nın kadro dışı bırakılması kararına karşıdır. Fransa-Meksika maçının devre arasındaki olaydan üzüntü duyuyoruz. Ancak sadece bir grubu ilgilendiren olayın dışarıya yayılmasından daha fazla üzüntü duyuyoruz. Adı geçen oyuncu takımın isteğiyle diyalog kurma isteğinde bulunmuştur. Bu isteğin reddedilmesi de üzücüdür"

"Fransa Futbol Federasyonu, takımı koruma girişiminde bulunmamıştır. Anelka'yı kadro dışı bırakma kararını basında yer alan bilgilere dayanarak, oyunculara danışmadan almıştır. Bu tavra karşı olduğumuz bildirmek için takım olarak bugünkü antrenmana katılmama kararı aldık"

"Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Ülkemizin renklerini taşımak ve Fransa Milli Takımı'nı örnek alan ve gösteren taraftarımıza, eğitimcilere ve çocuklara karşı sorumluyuz. Görevimizi unutmadık"

19.06.2010

Süper Lig'de Yıldızlar Geçidi!

Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören bugün Quaresma'nın imza töreninde "Türkiye'de ki gelmiş geçmiş en büyük transferi yaptık" demişti.

Demirören'in bu açıklamaları tartışılır tabi ki ama diğer Süper Lig kulüpleri de transferde boş durmuyor ve daha önceden gelmeleri neredeyse imkansız olan isimler ligin yeni çıkan takımına bile transfer olabiliyor.

Süper Lig'de bu sezon ilk kez mücadele edecek olan ve İzmir'i temsil edecek tek takım olan Bucaspor, Hırvatistan Milli Takımı'nın formasını 60 kez giyen ve Monaco'da 4 sezondur istikrarlı bir şekilde forma giyen Leko'yu transfer etti. 30 yaşındaki oyuncu gelme sebeplerinde İzmir'i internetten araştırıp çok beğenmesinin başrol oynadığını belirtmiş.

Geçen sezon Vassell, Vittek, Sapara, Geremi gibi oyuncuları transfer eden A.Gücü, Olympiakos'un 34 yaşındaki sağ bek oyuncusu Zewlakow'u transfer etti. 31 kez Ş.Ligi forması giyen Polonyalı oyuncu 96 kez de Polonya milli takımının formasını giymiş.

Kiralık olarak aldığı Makukula ile yeni sezonda anlaşamayan Kayserispor'un ise eski gol kralı oyuncusnun yerini yine Portekizli bir golcü ile dolduracağı söyleniyor. 34 kez milli olan 27 yaşındaki oyuncunun 34 milli maçta 11 golü var. Geçen sezonu pek verimli geçmese de Makukula'da İngiltere'den gol atamadan gelmişti. Helder Postiga'nın da Süper Lig'de gol kralı olamayacağını kimse söyleyemez herhalde.


Nicolas Anelka Sacked!

2002 Dünya Kupası'nda olduğu gibi henüz turnuvada gol atma başarısı gösteremeyen Fransa'da Anelka şoku yaşanıyor.

Fransa'nın 2-0 yenildiği Uruguay maçı sonrasında Anelka, kendisini eleştiren Domenech'e küfür etmiş. Bu sebepten 2. yarıya Gignac ile başlamıştı Horozlar. Fransa Futbol Federasyonu ise bunun üzerine Domenech'in arkasında durarak Anelka'yı kamptan kovma kararı almış.

Chelsea'li yıldız futbolcu bu sabah Dünya Kupası'ndan ayrılırken, kadroda Benzema'nın da olmadığı Fransa, son maçta G.Afrika karşısında ne yapacak bakalım.

Bütün futbolcuların Domenech'e karşı olduğu ve kimsenin sevmediği bir gerçek. Gruptan çıkma şansı neredeyse imkansız olan Fransa'nın son maçta bu moralle G.Afrika'yı yenmesi de mucize olur gibi.

"Şampiyon Olmak İçin Kanımı Akıtacağım"

Sporting Lizbon'dayken vatandaşı Cristiano Ronaldo ile kıyaslanan Quaresma, onun kadar başarılı olamasa da Beşiktaş'ta ona düzenlenen imza töreni C.Ronaldo'nun Real Madrid'teki imza töreninden farksız gibiydi.

Q7, İnönü Stadı'nda tam 21.320 taraftar karşısında resmi imzayı attı ve Beşiktaş'ın yeni 7 numarası oldu. Turkcell Süper Lig'de bu sezonun en flaş transeri olan Portekizli yıldız taraftara da 3'lü çektirerek daha ilk günden bizden biri olmaya çalıştı.

Hakkari'de yaşanan terör olaylarında şehit olan askerlerimiz için çok üzgün olduğunu söylerek sözlerine başlayan Quaresma'nın açıklamaları;

- "Buraya geldiğim için çok mutluyum, çok büyük bir kulübe ve taraftara gediğimin farkındayım. Sahada şampiyon olmak için kanımı bile akıtacağım."

- "Formamı taraftarıma attığım bir kulübe geldim sonunda. Bir çok büyük kulüpten teklifler vardı. Beşiktaş'a gelme nedenim; bu büyük taraftar ve Beşiktaş'ın geçmişi; başkan ve yönetim kurulumuzun beni bu takıma kazandırma çabalarıdır."

- "Belki de hayatımın en güzel anlarını yaşıyorum ve çok mutluyum. Beşiktaş'a gelmemin en büyük nedeni de takım arkadaşlarımla şampiyonluk için mücadele etmektir. Bu takım için her şeyimi vereceğime söz veriyorum. Sizlerle beraber bu şampiyonlukları yaşayacağız. Burada olmak benim için büyük bir onur ve gurur"

Kuzey Kore'ye Kiralık Taraftar!


Ölüm grubunda yer alan ve ilk maçında Brezilya'ya karşı Maicon'un olağanüstü golüne direnen Kuzey Kore hepimizin gönüllerini fethetmişti. Hatta 2-1'i yakaladıklarında beraberlik golünü atmaları en büyük dileğimizdi.

Dünya Kupası'ndaki maçlarını ancak oynandıktan 1 gün sonra izleyebilen Kuzey Koreliler katı komunist rejim dolayısı ile ülkeden çıkmaları zor olduğu için Güney Afrika'ya gelememiş.

Bu nedenle Kuzey Kore hükümeti ilginç bir yöntem bularak Çin'den taraftar kiralamış. Çoğu tiyatro öğrencisi olan Çinliler para karşılığında Kuzey Kore forması giyerek öğrendikleri Korece tezahüratlar ile destek veriyor Kuzey Kore'ye.

Korelisi de, Japonyalısı da, Çinlisi de birbirine benziyor zaten. O nedenle tribün içinde pek de farkedilmezler zaten hangi ülkeden oldukları.

İnternette 'Vuvuzela' Geyikleri!



18.06.2010

Dünya Kupası Tarihinin En Büyük 10 Sürprizi!

10. İspanya 0-1 İsviçre – 2010 Grup Maçı

En taze olanından başlayalım. Şili, Honduras ve İsviçre'yle D Grubu'nda yer alan son Avrupa Şampiyonu İspanya’nın grup maçlarını kayıpsız atlatmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Genel anlamda oyunun hâkimi olan İspanyollar, İsviçre savunmasını aşmayı başaramadı.

9. Güney Kore 2-1 İtalya – 2002 2. Tur Maçı

2002’nin ev sahiplerinden Güney Kore büyük bir sürprize imza atarak turnuvanın favori ekiplerinden İtalya’yı elemişti. Bu turnuva boyunca hakemlerin ev sahibi ülkelere torpil yaptığı iddiaları bitmedi. Ahn Jung-Hwan’ın uzatmalarda attığı gol, Güney Korelilere tarifi imkânsız bir sevinç yaşatmıştı.

8. İspanya 0-1 Kuzey İrlanda – 1982 Grup Maçı

İspanya’da düzenlenen turnuva ev sahibi ekip için tam anlamda bir kâbus olarak geçti. Oynadıkları 5 maçtan sadece bir galibiyet alan İspanyollar, turnuva boyunca 4 gol atabildi. Kuzey İrlanda karşısında alınan mağlubiyet ise İspanya için küçük düşürücü olarak nitelendirilmişti.

7. Arjantin 0-1 Kamerun – 1990 Grup Maçı

Son Dünya Kupası şampiyon olarak İtalya’ya gelen Arjantinliler, Diego Maradona ve yeni çocuk Claudio Canniga ile bu başarıyı tekrarlamak istiyordu. Daha önce Dünya Kupası’nda hiç galibiyet kazanmamış Kamerun ile Milano’da oynanacak maç öncesi beraberlik bile Arjantin için olasılık dışı bir sonuç olarak görünüyordu. Omam-Bıyık’in attığı gol, Arjantinliler için soğuk duş etkisi yaratmıştı.

6. Fransa 0-1 Senegal – 2002 Grup Maçı

Arjantin’in akıbetine benzer bir durum. Hem 1998 Dünya Kupası hem de 2000 Avrupa Şampiyonu olarak bu turnuvaya gelen Fransa, 2002’de hezimeti yaşadı. Turnuvadan bir gol bile atamadan elenen Fransızlar, Papa Bouba Diop’tan gelen gole engel olamamıştı.

5. Batı Almanya 1-2 Cezayir – 1982 Grup Maçı

Karl-Heinz Rummenigge, Paul Breitner, Harald Schumacher, Pierre Littbarski ve Uli Stielike dünyaca ünlü yıldızlara sahip olan Batı Almanya, Cezayir karşısında mutlak favoriydi. Porto ile Bayern Münih arasında 1987 yılında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde attığı golle hafızalarda yer erden Rabah Madjer, Batı Almanya’yı yıkan isim olmuştu.

4. İngiltere 0-1 Amerika – 1950 Grup Maçı

İngiltere ilk maçında Şili’yi yenmiş, Amerika ise İspanya’ya 3-1’lik sonuçla yenilmişti. Bu sonuçlar sonrasında İngiltere’nin galibiyetine kesin gözüyle bakılıyordu. 1-0’lık Amerika galibiyetini İngiltere’nin 10-0 kazandığını düşünenler bile oldu.

3. Macaristan 2-3 Batı Almanya – 1954 Final Maçı

Sándor Kocsis, József Bozsik, Nándor Hidegkuti ve dönemin en büyük yıldızlarından Ferenc Puskaslı kadrosuyla o yıllarda fırtına gibi esen Macaristan’ın kupayı kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Maçın ilk 8 dakikasında 2 gol atan ve turnuvanın en golcü takımı olan Macaristan’ın gol şov yapacağını bekleyenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.

2. Kuzey Kore 1-0 İtalya – 1966 Grup Maçı

Dünya Kupası’na ilk kez katılan Kuzey Kore, İtalya galibiyetiyle tüm dünyayı şok etmişti. Ülkenin siyasi durumu nedeniyle turnuvada olması bile eleştirilen Kuzey Kore, Giacinto Facchetti, Sandro Mazzola ve Gianni Rivera gibi yıldızlara sahip İtalya karşısında büyük bir sürprize imza attı.

1. Uruguay 2-1 Brezilya – 1950 Final Maçı

Brezilyalı yazar Nelson Rodriguez bu maçı "Brezilya’nın Hiroshima’sı" olarak nitelendiriyor. Finalin ülke halkı üzerindeki etkisini anlatmak içn bundan güzel bir benzetme olamaz. Maracana Stadı’nda şampiyonluk sevinci yaşamak için toplanan Brezilyalıların dünyaları başlarına yıkıldı. Ülke basını maç oynanmadan Brezilya’yı şampiyon ilan etmişti. Başarısızlığın günah keçisi olarak seçilen kaleci Barbosa uzun süre ülkeye dönemedi.

Kaynak: Goal.com

Ve Quaresma İstanbul'a Geldi!

Şaka Değil Gerçek! Insua Bursaspor'da!

- "Bu benim 4. yurt dışına çıkışım. Futbolu Bursaspor'da bırakacağıma inanıyorum. Artık yeşil beyazlı forma için ter dökeceğim. Size söz veriyorum ki her şeyimle Bursaspor’a hizmet edeceğim"

- "Bursaspor forması ile Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağım. Bu her futbolcunun rüyasıdır. Bana bu imkanı sunan herkese çok teşekkür ediyorum"

- ''Bir hafta boyunca para biriktirip maça gelen taraftarlarımıza faydalı olabilmek için çok çalışacağım."

Gruplarda 2. Maçlar Mükemmel Başladı!

Toplam 24 golün atıldığı 16 ilk grup maçları hayalkırıklığı yaratmıştı. Almanya dışında favori takımların hiçbirinin futbolu bizi tatmin etmedi. Ne Brezilya, ne Hollanda, ne Arjantin o bildiğimiz keyifli futbollarından uzaktı. Şili'nin oynadığı futbol ve İspanya'nın İsviçre'ye yenilmesi 16 maç içinde ön plana çıktı.

Ama gruplardaki 2. maçlar öyle bir başladı ki hem göze hoş gelen bir futbol ortaya çıktı hemde gol ortalaması yükseldi. (4 maçta 13 gol) Bize de '6 gün boyunca neredeydiniz be kardeşim" demek kaldı.

Dün gece oynanan Uruguay - Güney Afrika maçı ile gruplarda 2. maçlar başladı. Fransa'ya karşı biraz da çekingen oynayan Uruguay'da bu maçta ileride Forlan ve Suarez'in yanına Cavani'de dahil oldu. Forlan'ın 24. dakikada Boliç'in M.United'a attığı golün bir benzeri ile öne geçen Uruguay, ev sahibi ülke karşısında özellikle Suarez'in döktürdüğü maçı 3-0 kazandı. Forlan, turnuvada bir maçta 2 gol atan ilk oyuncu olurken G.Afrika dünya kupasında elenen ilk takım olarak tarihe geçecek gibi.

Bugünün ilk maçında B grubunun 3 puanlı 2 takımı karşı karşıya geldi. Yunanistan maçında harika futbol oynayan Güney Kore önünde Maradona, ilk maça oranla kadroda sadece Veron-M.Rodriguez değişikliği yapmıştı. Nijerya maçında çok silik oynayan Higuain 2'si kafa ile olmak üzere attığı 3 golle maçın adamı oldu. Messi ise maçta gol atamasada 2 asist ile yine maça damgasını vurdu. G.Kore averajla hala 2. sırada. Arjantin ise grup liderliğini hemen hemen garantiledi ve 2. turdaki rakibini beklemeye başladı.

Yunanistan'ın hiçbir maçından zevk aldığımı hatırlamıyordum ta ki bugün oynanan Nijerya maçına kadar. Aslında Nijerya 1-0 öndeyken 10 kişi kalmasa Yunanistan bu kadar cesaretli oynamazdı ama olsun. Yunanistan o kadar baskı kurdu ki 2. yarıda Nijerya onları kontra-atakta 3'e 1 yakaladı. Tarihlerinde daha önce savunmada bu kadar az adamla yakalanmışlarmıdır pek sanmıyorum. Kaleye 27 şut çeken Yunanistan'a karşı tek başına siper olmaya çalışan Enyeama yenilgiyi önleyemezken gözyaşlarına hakim olamadı. Aynı Trabzonspor'lu Onur'un E.Şehirspor'a tek başına dienip son dakika golü ile yenilgiyi önleyemediği gibi. İlklerin maçında Yunanistan D.Kupası tarihindeki ilk gollerini buldu ve ilk galibiyetini aldı. Ayrıca şu ana kadar turnuvada oynanan 20 maç içinde yenik duruma düşüp galibiyet alan tek takımlar.

Her zaman bana antipatik gelen Fransa'nın Meksika'ya yenilmesi ve gruptan çıkamaması en çok istediğim şeylerden. Dünya Kupası'na 'Henry'nin Eli' ile gelen Fransa, 2002'de yaşadığı kabusu yeniden yaşıyor. O turnuvada olduğu gibi gol yemeden elenme noktasına geldiler. Gourcuff'u yedeğe çeken, Henry'i hiç düşünmeyen Domenech, Meksika maçında da her zamanki gibi maçı sadece seyretti. Fransa'nın elediği İrlanda ile aynı forma renklerine sahip olan Meksika, ofsayt taktiğinden kılpayı kurtulan yeni sezonda muhtemelen M.United'da izleyeceğimiz Javi Hernandez'in Lloris'i geçmesi ile 1-0 öne geçti. Son sözü ise 37'lik Blanco'nun penaltı golü belirledi.

Bir sonraki maçta A grubunda Meksika ile Uruguay'ın oynayacak olması ve olası bir beraberlikte 2 takımın da gruptan elele çıkacak olması Fransızlar'ın komplo teorisi üretmesine sebep olabilir. Platini soruşturma bile açabilir. Bu Fransızlar'dan herşey beklenir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar acı gerçeği değiştirmeyecekler. Yedikleri 2 gol bana 2 lahmacun olarak Dublin'de yaşayanlara da Pizza Hut'tan toplamda 700 bedava pizza olarak geri dönecek.

17.06.2010

Premier Lig 2010-2011 Sezonu Fikstürü!

http://theworldsmostbeautifulgame.files.wordpress.com/2008/09/premier-league-12.jpg

İngiltere Premier Lig'inde yeni sezonun fikstürü belli olmuş. Bizim ülkemizin aksine İngiltere'de 4 büyük takımın hangi haftalarda karşılaşacağı belli değil ilk hafta bile birbirleri ile karşılaşabiliyorlar.

14 Ağustos'ta start alacak 2010-2011 sezonu dev bir maçla başlayacak. Geçen sezonu hayal kırıklığı ile tamamlayan Liverpool Anfiled Road'ta Arsenal'i konuk edecek. İlk haftanın dev maçlarından biri de White Hart Lane'de Tottenham ile M.United arasında. Son şampiyon ise sahasında West Bromwich Albion ile oynayacak.

Sezonu ilk 2 sırada tamamlayan Chelsea ile Manchester United 18 Aralık'ta karşılaşacak. Chelsea, 2 Ekim'de Arsenal, 6 Kasım'da da Liverpool ile karşılaşacak. 18 Eylül'de merakle beklenen Liverpool - M.United karşılaşması var. M.United'ın Arsenal ile maçı ise 11 Aralık'ta. Merseyside derbisinin (Everton-Liverpool) tarihi ise 16 Ekim.

Premier Lig'de ilk hafta maçları;

Aston Villa v West Ham
Blackburn v Everton
Blackpool v Wigan
Bolton v Fulham
Chelsea v West Brom
Liverpool v Arsenal
Man Utd v Newcastle
Sunderland v Birmingham
Tottenham v Man City
Wolverhampton v Stoke

16.06.2010

Turnuvanın İlk Sürprizi Son Maçta Geldi!

Dünya Kupası gruplarında ilk maçlar İspanya-İsviçre maçı ile sona erdi. Ama ne maç...

Şu ana kadar oynanan maçlarda Almanya dışında hiçbir ülke beklenen futbolu oynayamamıştı. Ne İngiltere, ne Hollanda, ne Arjantin, ne de Brezilya favori olmalarına rağmen oynadıkları maçlarda zorlanmıştı. Bu nedenle tüm gözler İspanya'da idi.

Torres'in hafif sakatlığı nedeni ile ilk 11'de olmayışı sahaya gol yememeye çıkan İsviçre'nin ekmeğine yağ sürdü. İspanyollar orta sahada çok iyi paslaşsada ceza sahası içine girmekte çok zorlanıyordu genelde hep uzaktan şutlar ile şanslarını deniyorlardı. İlk yarıda Pique'nin karşı karşıya kaçırdığı pozisyon haricinde aman aman bir pozisyon yoktu.

İkinci yarıda 52. dakikada İsviçre, İspanya defansını ilk defa az adamla yakalarken Eren'in şutu Casillias'tan döndü ama pozisyonu iyi takip eden Gelson, Pique'den önce topa vurarak sürpriz bir şekilde İsviçre'yi öne geçirdi. Aynı Eren'in bir kontra-atakta Puyol ve Capdevilla'yı pazara yollayarak çektiği şutun direkten dönmese İsviçre son dakikalarda bu kadar sıkıntı çekmezdi.

Golden sonra İspanya'da Torres ve Jesus Navas'ın oyuna girişi beklendiği kadar etkili olmadı. Özellikle sağ kanattan Jesus Navas'ın yaptığı her ortanın İsviçre savunmasından dönmesi ki en az 10 orta açtı ve Torres'in gereken katkıyı yapamaması İspanya adına hayal kırıklığı oldu.

Kaleye 24 şut gönderen ancak 8 isabet bulan son Avrupa Şampiyonu, elemelerde tüm maçlarını kazanan İspanya en son yenilgisini Romanya'ya karşı 1-0'lık skorla 15 Kasım 2006'da almıştı. Tam 40 maç sonra İspanya'ya ilk mağlubiyetini tattıran İsviçre, Dünya Kupası'nda oynadığı üstüste 5. maçtan gol yemeden ayrılmış oldu.

Grubun diğer maçında ise şu ana kadar oynanan 16 maçta en çok keyif aldığım maça şahit oldum. Şili, Honduras'ı tek golle geçse de maçta heyecan bir an olsun durmadı. Özellikle 22 yaşındaki Alexis Sanchez maçta adeta resital yaptı. Honduras'lılar ne yaptıysa durduramadı Şili'nin yeni Salas'ını. FM'den beri hayran olduğum Mati Fernandez ile Vidal de maçta mükemmel oynadı.

İspanya'nın yenilmesi ile şimdi heyecan bambaşka bir boyuta geldi. Çünkü bu grubun 2.si, ölüm grubunun 1.si ile oynayacak. O gruptan Brezilya'nın lider olma ihtimali çok yüksek. H grubunda ise İspanya aldığı yenilgi ile belki de grubu 2. sırada tamamlayacak ve henüz 2. turda dev bir eşleşmeye şahit olacağız. Tabii eğer Brezilya, İspanya ile eşleşmemek için grubunu 2. sırada bitirmeye uğraşmaza....

'Sarı Melek' Bernd Schuster Resmen Beşiktaş'ta!

Beşiktaş Mustafa Denizli'nin sağlık sorunları nedeni ile görevini bırakmasının ardından yönetimin söylediğine göre 6 aday arasından Bernd Schuster ile anlaşmıştı geçtiğimiz günlerde. Dün İstanbul'a gelen eski Real Madrid'in hocası bugün de resmi imzayı attı.

Benim en dikkatimi çeken nokta ise Schuster'in 2 gün önce bir Alman sitesi olan 'spox.com'a verdiği röportajda 4 hafta önce anlaştık demesine rağmen bugün Beşiktaş'lı yöneticilerle ilk defa geçen hafta tanıştım demesi.

İşte Schuster'in imza töreninde dikkat çeken açıklamaları;

-"Öncelikle çok sevinçliyim. Burada olduğumdan dolayı o kadar mutlu ve heyecanlıyım ki hemen akşamüstü ilk idmanı yaptırmak içimden geliyor. Fakat şartlar gereği birkaç gün beklemek zorundayız. Sevincimi ve mutluluğumu belirtmek istiyorum"

- "Frank Rijkaard gibi bir futbol centilmeni ile aynı ligde mücadele edeceğim için sevinçliyim. Benim de yapmak istediğim İspanya'da ona karşı yaşadığım başarıyı yeniden yaşamak."

- "Geçmişte Türkiye'de çalışan hocalar, Aragones gibi İspanya'da Türk futbolunu yakından takip etme fırsatı buldum. Avrupa'nın sayılı ve kariyerli hocalarının Türkiye'ye gelmesinin Türk futbolunun ne noktaya çıktığının ve başarıya doğru ilerlediğinin işaretidir. Aynı şekilde Türk Milli Takımı'nın da başına Guus Hiddink'in gelmesi Türk futbolunun iyiye gittiğini göstermektedir."

- "Daha agresif, oyunu daha çok rakip sahada oynayan, daha çok topa sahip olan ve daha aktif olan bir Beşiktaş oluşturmaya çalışacağım. İzleyenlerin neşe ile eve dönmesini isterim, oyuncuların taraftarlara keyifli bir futbol izlettirmesi gerektiğini onlara aşılarım"

- Büyük camialar Beşiktaş, Barcelona, Real Madrid her zaman kazanmak için oynar. Biz de daima bunun için oynayacağız. Kazanmak için bazen şans gibi küçük faktörler de vardır. Ben kazanmak için geldim, başarılı olmak için geldim. Kazanamazsam ne yaparım diye aklımdan bir şey geçirmedim, geçirmeyi düşünmüyorum."

- "Zor oyuncuları severim. Ben de zor bir oyuncuydum. Quaresma'nın şunu bilmesi gerekiyor, kulüp ve taraftarın onu ne kadar istediği ve sevdiğini bilmesi, bunların ona aktarılması gerekiyor"


"Pele Müzesine Dönsün, Platini İle İşim Olmaz"

Maradona, Güney Kore maçı öncesi yaptığı basın toplantısında Pele ve Platini'ye fena topa tutmuş. Topa tutmuş kelimesini özellikle kullandım çünkü Maradona eleştirisini top yüzünden yapmış bu 2 oyuncuya. Ayrıca Messi ile Podoslki,Mesut ve Maicon'un performanslarını da kıyaslamış.

İşte Maradona'nın o çok konuşulacak açıklamaları;

- "Platini ve Pele baksın toplara, zaten onlar deneyip onay vermişti. Bıraksınlar benim hakkımda saçma sapan konuşmayı da baksınlar bakalım top iyimiymiş, kötümüymüş."

- "Pele müzesine dönsün" (Pele'nin kendisi hakkında parası olmadığı için teknik direktör oldu sözleri için)

- "Platini'yle işim olmaz, merhaba merhaba o kadar. Hepimiz Fransızların nasıl olduğunu biliriz. O da bir Fransız ve kendini tüm dünyanın üstünde sanıyor. Platini'den ricam dikkatini bana değil topa (Jabuani) versin"

- "Podolski, Özil, Maicon iyi oynuyorlar, çok iyi dönemindeler ama hiçbirisi Messi'nin yanına bile yaklaşamaz. Messi'nin %40'ı kadar oynayabiliyorlar"

Hepimiz Kuzey Kore'liyiz!

Dünya Kupası'nın 5. gününe büyük bir umut ile başlamıştım. Geride kalan 4 günde oynanan 11 maçta sadece 18 gol atılmış ve sadece Almanya'nın maçında keyif almıştık.

Portekiz - Fildişi Sahilleri maçında da Hollanda'da, İngiltere'de, Arjantin'de uğradığımız hayal kırıklarından birine uğradık. Bir yanda C.Ronaldo, Deco, Simao, diğer taraftar Kalou, Gervinho, Keita, Drogba var dedik ve televizyonun başına çok keyifli bir maç beklentisi ile oturduk.

Artık iyiden iyiye lanetli oldığuna inandığım bu Dünya Kupası'nda Fildişi-Portekiz maçı da diğerleri gibi sıkıcıydı. Akllarda kalan C.Ronaldo'nun Manchester United forması ile Porto'ya attığı goldekine benzer vuruşunun yan direkte patlaması, zaman zaman Gervinho'nun ani çıkışları ve oyuna 83'te giren Keita'nın son 5 dakikada yaptıkları kaldı. Maç ise 0-0 bitti.

Artık turnuvanın şerefini kurtaracak 2 takım kalmıştı; Brezilya ve İspanya.

Sambacıların Kuzey Kore ile oynayacağı maçtan farklı bir sonuç bekliyordum. Ama Kuzey Kore bizi o kadar şaşırtı ki eminim benim gibi birçok futbolsever bu maçta Kuzey Kore'yi desteklemiştir. Hele Kuzey Kore'nin son dakikalarda attığı gole Türkiye gol atmış kadar sevinen bir çok insan olmuştur.

Maicon'un golü normal insanın atabileceği bir gol değil. Aslında Inter'de buna benzer gollerini hatırlıyorum ama yinede bu kadar dar açıdan bu şekilde attığı bir gol yoktur. Maicon'un golünde pası veren Elano ise maçın en iyi oyuncusu Robinho'nun Xavivari asistini gole dönüştürerek biz G.Saraylıları çok sevindirdi ilk maçında.

Belki Brezilya'nın futbolu beklentilerin altındaydı. Belki Kaka ve Luis Fabiano gibi çok şey beklenen isimler maçta çok pasif kaldı. Ama Kuzey Kore'nin bu maçtaki direnişi, zaman zaman çok cesaretli bir şekilde Brezilya kalesine yüklenmesi ve hatta golü bulması bu turnuvada unutmayacağım maçlardan biri olmasına sebep olacak.

Ayrıca milli marş söylenirken gözyaşlarına hakim olamayan Jong Tae-se abimize saygılarla...

Rafal Benitez Resmen Inter'de!


"Mourinho aptal olmadığını söylemişti. Ben de buradayım çünkü zekiyim. Deneyimim var ancak çok çalışmalıyız, Ağustos ayında zorlu maçlarımız olacak."

"Mourinho'dan farklıyım. Burada çok iyi işler yaptı. Ben iyi futbol oynamayı ve kazanmayı severim, işimi yapmak istiyorum. Yapabileceğimizin en iyisini yapmak istiyorum ve Inter'in hocası olmaktan da gurur duyuyorum. Umarım böyle iyi bir sezondan sonra oyuncular kazanma hırsını kaybetmemiştir."

"Mourinho'nun oynattığı futboldan farklı bir tarzda oynayacağız. İtalya'daki mantalite İspanya'ya benziyor.Eğer iyi oynayarak kazanabilirsek, bu daha güzel olur"

"Mourinho ile geçen mükemmel bir sezondan sonra, İnter'in gelecek sezon 6 kupayı da kazanma şansı var, bunun için elimizden geleni yapacağız."

Bu Güzeller Stattan Atılır mı ?

Soccer Stadyumu'nda oynanan ve Hollanda'nın Danimarka'yı 2-0 yendiği maçta stat görevlileri yukarıdaki resimde görülen Hollandalı güzel hanım ablalarımızı stattan atmışlar.

Toplam 36 Hollandalı bayan taraftarın gözaltına alınmasına kadar varan bu olayın sebebi ise Hollanda'da bir bira markası olan Bavaria'nın bu 36 kadını biralarının reklamını yapmak üzere Güney Afrika'ya gönderdiği iddiası.

Bavaria'nın sahibi her ne kadar bu iddiaları yalanlasa da öyle yada böyle sahibi olduğu firmanın reklamı yapılmış oldu. Ne demişler: "Reklamın iyisi kötüsü olmaz"

İsviçre Kadro Analizi ve Forma Numaraları!


Elemelerde Yunanistan'ın 1 puan önünde grubunu lider bitiren İsviçre 9. kez Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. İsviçre daha önce 3 kez çeyrek final oynamış 2006 Almanya'da da 2. tura yükselmişti. O turda Ukrayna'ya penaltılarla elenen İsviçre kupa tarihinde gol yemeden elenen ilk takım olmuştu.

Turnuvanın en büyük favorilerinden İspanya ile aynı grupta yer alan İsviçre, gruptaki ilk maçını da İspanya ile yapacak. Otmmar Hitzfield'in çalıştırdığı İsviçre, Güney Amerika temsilcisi Şili ile 2.lik mücadelesi verecek. Grubun kilit maçı da 21 hazirandaki İsviçre-Şili maçı olacak.

Elemelerde 10 maçın 9'unda kalede olan ve sadece 8 gol yiyen Wolfsburg'un 27 yaşındaki kalecisi Benaglio turnuvada İsviçre'nin as kalecisi olacak. 27 kez milli olan kaleci 2006 Dünya Kupası kadrosunda yedek kaleci olarak yer almıştı.

Kariyerinde 6 sezon Arsenal forması giyen 25 yaşındaki Senderos, İsviçre savunmasının bel kemiği. 1.90 boyundaki Senderos(40 milli maçta 5 gol), 2006 D.Kupası'nda da 3 maçta forma giymişti. 31 yaşında olan ve 8 sezondur Auxerre forması giyen Girchting stoperde Senderos'un partneri olacak. 2006 D.Kupası kadrosunda da yer alan oyuncu 35 kez milli oldu. 2 sezondur Lazio'da forma giyen Lichtsteiner kulübünde olduğu gibi İsviçre'de de sağ bekte banko oynayacak isim. İlk kez Dünya Kupası'nda yer alacak 26 yaşındaki oyuncu 28 kez milli oldu. Sol bekte ise Almanya 2006'da da forma giyen Magnin olacak. 31 yaşındaki tecrübeli oyuncu 62 kez İsviçre milli formasını giydi.

İsviçre'de defansif orta saha olarak 3 senedir Udinese ile Serie A'da başarılı bir performans sergileyen 26 yaşındaki Gökhan İnler (36 kez milli) forma giyecek. Orta sahada Gökhan'ın yanında St.Etienne forması giyen Gelson Fernandez'in giymesi sürpriz olmaz. Cape Verde doğumlu 24 yaşındaki Gelson (24 kez milli), elemelerde 6 maçta forma giymişti. Sol kanatta oynayan Barnetta İsviçre orta sahasındaki en önemli ve en yaratıcı oyuncu. 5 sezondur B.Leverkusen forması giyen 25 yaşındaki oyuncu 2006 D.Kupası'nda 4 maçtada forma giymişti. Sağ kanatta ise West Ham'da forma giyen Behrami'nin oynaması bekleniyor. 25 yaşındaki Behrami (27 kez milli) 2006 D.Kupası'nda 1 maçta forma giymişti. Takımın en yaşlı 2. oyuncusu olan Hakan Yakın muhtemelen kariyerinin son turnuvasını oynayacak. 33 yaşındaki Hakan Yakın (81 milli maçta 20 gol), sonradan girdiği maçlarda tecrübesi ile ülkesine katkı yapmaya çalışacak.

Alexandre Frei, İsviçre'nin gol yollarında her zamanki gibi en büyük kozu. 75 milli maçta 40 golü bulunan Frei, 2006 Dünya Kupası'nda İsviçre'nin attığı 4 golün 2'sini attı. Elemelerde de 5 gol atan 31 yaşındaki oyuncu bu sezon Basel forması ile 22 gol kaydetti. Leverkusen forması giyen 22 yaşındaki Eren Derdiyok'ta bu sezon Bundesliga'daki ilk sezonunda 12 gole imza attı. Eren, Frei'nin forvetteki partneri olacak büyük ihtimalle. Hollanda şampiyonu Twente'de forma giyen ve 16 gol kaydeden 35 yaşındaki N'Kufo (31 milli maçta 7 gol) da İsviçre forvetindeki diğer alternatif isim.

İsviçre Milli Takımı'nın 23 Kişilik Dünya Kupası kadrosu;


1 Diego BENAGLIO
2 Stephan LICHTSTEINER
3 Ludovic MAGNIN
4 Philippe SENDEROS
5 Steve VON BERGEN
6 Benjamin HUGGEL
7 Tranquillo BARNETTA
8 Gokhan INLER
9 Alexander FREI
10 Blaise NKUFO
11 Valon BEHRAMI
12 Marco WOELFLI
13 Stephane GRICHTING
14 Marco PADALINO
15 Hakan YAKIN
16 Gelson FERNANDES
17 Reto ZIEGLER
18 Albert BUNJAKU
19 Eren DERDIYOK
20 Pirmin SCHWEGLER
21 Johnny LEONI
22 Mario EGGIMANN
23 Xherdan SHAQIRI

Related Posts with Thumbnails